Prof. Dr. Naci Görür, Ceyhan-Adana depreminin 24. yıldönümü nedeniyle bir panele katılmak üzere bulunduğu Adana’da, Adana’nın zemininin çürük olduğuna dikkat çekti.
Özellikle sıfır ila otuz metre derinliğinde, yapıların oturduğu derinliklerdeki zeminin çürüklüğüne işaret eden Prof. Dr. Görür, çürük yapının deprem zararlarını, deprem etkisini artıracağını belirtti.
Adana’nın çok bilinçli olarak depreme hazırlanmasının önemine işaret eden Prof. Dr. Naci Görür, “Depreme hazırlanmanın tek yolu; önce Adana’da ciddi bir mikro bölgeleme çalışması yapıp ondan sonra Adana’nın bütün bileşenlerini, halkını, altyapısını, yapı stokunu, çevresini ve ekonomisini deprem güvenlikli hale getirecek önlemleri, hazırlıkları yapmak ve riski azaltacak eylemlerde bulunmaktan geçer” dedi.
Türkiye’deki bütün deprem kuşaklarında yer alan yerleşim alanlarının çoğunlukla deprem güvenli olmadığını, fay hatlarında yaşayan milyonlarca insanın can güvenliğinden yoksun yaşadığını ifade eden Prof. Dr. Görür, şöyle konuştu:
*Ama Adana için bir şeyler söylemek gerekirse; Adana tektonik itibariyle, Afrika ve Arap levhasının Anadolu levhası üzerinde ama hem Arap hem de Afrika levhasına yakın bir yerde. Dolayısıyla Doğu Anadolu sınır fayının yakınında.
*O nedenle deprem potansiyeli yüksek olan bir yer Adana ilimiz. Depremin tekerrür periyodu, tekrarlanma, yenilenme alanı oldukça uzun.
*Çünkü Anadolu levhasının hızı da düşük. Dolayısıyla 7 ve üzeri depremler 500 veya daha fazla senede bir gelir ama ne zaman gelirse gelsin halkımız için büyük bir tehlike oluşturuyor.
Prof. Dr. Naci Görür, toplantıya katılanların “Ama deprem olacak diyorsunuz” çıkarımına şöyle cevap verdi:
“Deprem muhakkak olacak ve Ceyhan fayı da asıl Doğu Anadolu fayının küçük bir dalı. Asıl büyük deprem Adana için söz konusu olan Yumurtalık ile Osmaniye arasında uzanan Kahramanmaraş Türkoğlu’na kadar giden fay uzunluğudur. Bu fay 7’nin üzerinde bir deprem üretir. Adana’nın zemini de maalesef çürük bir zemindir. Adana çok bilinçli olarak depreme hazırlanmalıdır. Önce Adana’da ciddi bir mikro bölgeleme çalışması yapıp ondan sonra Adana’nın bütün bileşenlerini, halkını, altyapısını, yapı stokunu, çevresini ve ekonomisini deprem güvenlikli hale getirecek önlemleri, hazırlıkları yapmalı ve riski azaltacak eylemlerde bulunulmalıdır. Bu iş çok ciddi ve önemli. Hafife almamak lazım. Deprem olmadı diye ‘bizi hiç bulmayacak’ dememek lazım. Gerçekten Adana ciddi bir deprem kentidir.”
Prof. Dr. Görür, 1999 yılında Gölcük ve Düzce’de yaşanan depremlerin, İstanbul’a 70-80 kilometre uzaklıkta olmasına rağmen, Avcılar’da can ve mal kaybına yol açmasının tesadüf olamayacağını ifade etti.
Bu bölgenin jeolojik ve zemin yapısının deprem tehditlerini arttıracak düzeyde olduğunu belirten Prof. Dr. Görür, 8-9 kilometre uzaklıktaki fayın 20 kilometre kuzey ve güneyini ‘cehennemin içi’ olarak tanımladı.
Görür, şöyle konuştu:
*Avrupa yakasında Silivri’ye kadar olan tüm bölge, tehdit altındadır. Avcılar ve Küçükçekmece, akarsu ve vadiler bakımından zengindir. Bunlar depremin etkisini en fazla arttıran yerler.
*Avcılar ve çevresi genç, killi, kalker kayalıklardan oluşan bir zemine sahip. Halkın anlayacağı dilden söylersem, çürük malzemeden oluşan jeolojik yapısı var.
*Karada aktif faylar yok ancak, denizdeki hareket buradaki fayları da etkileyebilir. 7.2 büyüklüğündeki bir deprem, Küçükçekmece’den Büyükçekmece’ye kadar olan bölgede heyelanları harekete geçirebilir.
*Bölge zemini su jeolojisi bakımından zengin çökeleklerden oluşuyor. Bu olası depremde basıncı arttırır.