Bu hikayeyi bilmeyen yoktur.Çocuk oturmuş tahtayı yontuyor, babası sormuş”Ne yapıyorsun oğlum?”Çocuk cevap vermiş, “Babacığım tahtadan bir tabak yapıyorum,hani siz dedemin elleri titriyor, tabakları kırar diye onu sofraya oturtmuyorsunuz,tahtadan bir kaptan yiyor ya yalnız başına bir köşede,ben de size hazırlık yapıyorum,tahta tabak yapıyorum,birgün siz de dedem gibi yaşlanacaksınız nasıl olsa”demiş.İşte o zaman aklı başına gelmiş babasının ama unutmayalım etme bulma dünyası…
Anne-babalarımız bizleri büyütürken bir yandan da yaşlanıyorlar. Nasıl onlar bizi çocukken koruyup gözetmişse bizler de onları yaşlılığında koruyup gözetmeliyiz.Duyuyoruz yaşlılara nasıl kötü davranıldığını.
İşte Birleşmiş Milletler buna dikkat çekmek için Bu yılı 15 Haziranda Dünya Yaşlı İstismarı ve Kötü Muamele Farkındalık Günü ilan etmiş .
Bunun için iki önemli olay belirlemiş. Birincisi, yaşlıların, ailelerinin ve topluluklarının yaşamlarını iyileştirmek için on yıllık endüstri işbirliğinin başlangıcını işaret eden Birleşmiş Milletler Sağlıklı Yaşlanma On Yılı’nın (2021-2030) lansmanı.
İkincisi, İkinci Dünya Yaşlanma Asamblesi’nin 20. yıldönümünün anılması ve Madrid Uluslararası Yaşlanma Eylem Planı’nın (MIPAA) uygulanmasının gözden geçirilmesi ve değerlendirilmesidir .
Her iki dönüm noktası da bize, yaşlanma gündemini ilerletmek için uluslararası eylemi harekete geçirme fırsatı sunuyor.
MIPAA, hükümetlerin yaşlanma konularını sosyal,ekonomik kalkınma ve insan haklarına ilişkin diğer çerçevelerle ilişkilendirme konusunda ilk kez mutabık kaldıklarını temsil ediyor MIPAA’yı imzalayan 159 Üye Devlet, kalkınma hakkı da dahil olmak üzere insan haklarını ve temel özgürlükleri korumak için hiçbir çabadan kaçınmama taahhütlerini yinelediler.
MIPAA ile insan hakları çerçevesi arasındaki bu tamamlayıcılık, yaşlı istismarı alanında kolaylıkla gösterilebilir. MIPAA, yaşlı ihmali, istismarı ve şiddetin her türlüsünü ortadan kaldırmakla ilgili iki hedef belirledi.
” İhmal, İstismar ve Şiddet” dahil olmak üzere yaşlı istismarına çeşitli referanslar içerir;
Yaşlı istismarını ele almak için destek hizmetlerinin oluşturulmasının yanı sıra.Her iki hedef de politika gözden geçirme eylemlerini, yasaların yürürlüğe girmesini,farkındalık, bilgi, eğitim ve araştırmayı artırma girişimlerini içerir.
Bununla birlikte, yaşlı kişilerin haklarına ilişkin uluslararası bir standardın yokluğunda, politika uygulama, gerekli insan ve mali kaynakların seferber edilmesi, MIPAA’nın uygulanmasında eşit olmayan ilerleme arasında boşluklar kalmaktadır.
Yaşlı kişiler için uluslararası bir yasal araç, MIPAA’nın uygulanmasını ve hesap verebilirliğini destekleyecektir.
16 Haziran 2022 – Roma, İtalya Uzmanlardan oluşan bir panel, Madrid Uluslararası Yaşlanma Eylem Planı’nın hedeflerinin uygulanmasındaki boşlukları ve zorlukları vurgulayarak yaşlılara yönelik şiddetle ilgili genel eğilimleri sunacaktır.
Uzman panelistler ayrıca Sağlıklı Yaşlanma On Yılı’nda (2021-2030) yaşlılara yönelik şiddetle mücadele için beş öncelik sunacaklar.
60 yaşın üzerindeki yaklaşık 6 kişiden 1’i topluluk ortamlarında bir tür istismar yaşadı.
Huzurevleri ve uzun süreli bakım tesisleri gibi kurumlarda yaşlı istismarı oranları yüksektir: Bu kurumlarda çalışan her 3 çalışandan 2’si son bir yıl içinde istismara uğradığını bildirmektedir.
COVID-19 salgını sırasında yaşlı istismarı oranları arttı.
Yaşlı istismarı ciddi fiziksel yaralanmalara ve uzun süreli psikolojik sonuçlara yol açabilir.
Birçok ülkede nüfusun yaşlanması nedeniyle sorunun artması bekleniyor.
60 yaş üstü insanların küresel nüfusu, 2015’te 900 milyondan 2050’de yaklaşık 2 milyara çıkacak,yani iki katından fazla olacak.
2019 ve 2030 yılları arasında 60 yaş ve üstü insan sayısının %38 artarak 1 milyardan 1,4 milyara çıkarak dünya genelinde gençleri geçmesi bekleniyor.Bu büyüme özellikle gelişmekte olan bölgelerde daha büyük ve daha hızlı olacak dolayısıyla daha fazla dikkat gerektiriyor.
İnsan hakları alanı da dahil olmak üzere yaşlıları etkileyen belirli zorluklara önlenmelidir.
Yaşlı istismarı, hem gelişmekte olan hem de gelişmiş ülkelerde var olan ve genellikle dünya çapında yeterince bildirilmeyen sosyal bir sorundur.
Sadece birkaç gelişmiş ülkede %1 ile %10 arasında olan yaygınlık oranları veya tahminleri bulunmaktadır.
Yaşlı istismarının boyutu bilinmemekle birlikte toplumsal ve ahlaki önemi tartışılmaz. Bu nedenle, bu sorun, yaşlıların haklarını korumaya odaklanan çok yönlü küresel bir yanıtı gerektirmektedir.
Yaşlı istismarını tanımlamanın, tespit etmenin,çözmenin yolları kültürel bağlamda çerçevelenmeli ve kültürel olarak spesifik risk faktörleri ile birlikte düşünülmelidir.
Örneğin, bazı geleneksel toplumlarda yaşlı dullar yeniden evlenmeye zorlanırken, diğerlerinde yalnız yaşayan yaşlı kadınlar büyücülük yapmakla suçlanıyor.
Sağlık ve sosyal açıdan bakıldığında, temel sağlık hizmetleri ve sosyal hizmetler sektörleri sorunu tespit etmek ve çözmek için yeterince hazırlıklı değilse, yaşlı istismarı yarı gizli kalacaktır.
Günümüzde çoğu insan daha uzun yaşıyor ve dünya nüfusunun önemli bir kısmı yaşlı insanlar. 2050 yılına kadar, 60 yaş üstü insanların küresel nüfusu iki katına çıkacak. Bu demografik değişimin sürdürülebilir kalkınma için güçlü etkileri vardır.
Bu önceliklere göre yatırım yapmak, geleceğin toplumlarına yapılan yatırımlardır. Yaşlı insanlara sürdürülebilir kalkınmadan yararlanma ve katkıda bulunma, uzun ve sağlıklı yaşam sürme özgürlüğü veren bir gelecek temin etmelidir.
Sağlıklı Yaşlanma On Yılı (2021-2030), hükümetleri, sivil toplumu, uluslararası kuruluşları, profesyonelleri, akademiyi, medyayı ve özel sektörü, yaşlıların yaşamlarını iyileştirmek için on yıllık uyumlu, katalitik ve işbirlikçi çaba için bir araya getirmek için bir fırsattır.İnsanlar, aileleri ve içinde yaşadıkları topluluklardır.
Nüfusun yaşlanması, işgücü ve finansal piyasalar ile mal ve hizmet talebi (konut, ulaşım, sosyal koruma) dahil olmak üzere toplumun neredeyse tüm sektörleri için sonuçları olan 21. yüzyılın en önemli sosyal dönüşümlerinden birisidir.
Aile yapısı ve nesiller arası bağları korumak ve koparmamak için hükümetlere,sivil toplum kuruluşlarına,ailelere büyük iş düşmektedir.
Yaşlanan aile üyelerimizi-haydi gidin başınızın çaresine bakın,artık size ihtiyacımız kalmadı”diye onları sokağa atmak yerine eğer gücümüz yetiyorsa kendi imkanlarımızla onları sarıp sarmalamalı, eğer gücümüz yetmiyorsa hükümetlerden ve sivil toplum kuruluşlarından yardım istemeliyiz.
Şunu asla unutmayalım,bir gün biz de yaşlanacağız ve ne ekersek onu biçeceğiz.
Bir yanıt yazın