Bildiğiniz gibi, BOP’ni gerçekleştirmek kapsamında, TSK içinde Cumhuriyet’e ve Atatürk ilkelerine bağlı subaylar, Ergenekon, Balyoz, BÇG, 28 Şubat, Atabeyler vs kapsamında, ABD’nin Türk devletini kullanmak ve çökertmek için eğittiği ve geliştirdiği,aynen devletin içinde ve kitle örgütlerinde, üniversitelerde de bir örümcek ağı gibi örgütleyip ve bunun için beslediği, sözde Türk’e benzeyen ama içi en az bir narkomen kadar ABD bağımlısı olan kişilerce sözde yargılanıp tutsak edildiler.
Ve şimdi Orgeneral Çetin Doğan dahil tutsak edilen komutanların bir kısmını tanıyorum.
Mert insanlar.
Mete Han’dan Atatürk’e kadar şerefli Türk askerlerinin onurunu taşıyorlar.
Tanıdığım bu komutanlar, yurdunu ve milletini çok seven, fikir ve öneri geliştiren insanlar.
Atatürk’ün Afyon Karahisar’da subaylara yaptığı konuşmadaki gibi sözünü ettiği, Türk askerleri bu yiğit insanlar.
Evet ABD ve RTE bu değerli komutanları tutsak aldı.
Ama buna karşı hiç bir şey yapmayan, orduevleri ve sosyal tesislerden ve bunun gibi ayrıcalıklı olanaklardan mahrum olmamak için sesini çıkartmayan, gölgelerde dolaşan, sözde silah arkadaşlarına ne demeli?
Silah arkadaşlarını bu yaşta ölüme ve hapiste çürümeye terk eden ve onlarla dayanışmayan sözde silah arkadaşlarına ne demeli?
Bunlara soruyorum;
Hani siz bu vatan, bayrak, silah ve silah arkadaşlığı üzerine ölümüne yemin etmiştiniz ..?
Hani önce bayrak, silah, vatan ve silah arkadaşlığıydı?
Siz bırakın ölümü daha hapisten korkuyorsunuz be korkaklar.
Hapisten korkan ve asker arkadaşını savunmayan ve dayanışma içinde olmayan bir subay savaşabilirmi?
Savaşamaz, zaten savaşmazda!
Bu vatanı savunabilirmi?
Savunamaz, çünkü karekterleri böyle değil.
Savunacak olanlar ise içerdeki gibilerdir.
Alana çıkıp imza verenlerdir. Görüşmeye gidenlerdir. Mücadeleyi bırakmayanlardır.
‘Emekliyse’ ki askerden esasında edilen yemin itibarıyla emekli olunmaz, kitle örgütlerinde verimli olmak için örgütlenenlerdir.
Size kendinizi ispatlamak için illa içeri girin demiyorum, ama kımıldayın, kıçınızı kaldırın, titreyin kendinize gelin.
Adam olun.
Türk olun.
Subay olun.
Zulüme kayıtsız kalmayın.
Bunun için vatanı korumak için herşeyi göze alan subaylar gibi olun ve bunun için ilk adım olarak silah arkadaşlarınıza sahip çıkın önce.
Yoksa bir gün altınızda bu gidişle bir vatan bile kalmayacak. Tabiki öyle bir kaygınız varsa..!
Ben kime konuşuyorum ya!
Bu adamların zaten vatan diye bir sorunu olsaydı, Türkiye bu kadar kötü bir durumda olurmuydu?
Bunlarmış meğer millete vatanı, Cumhuriyeti, Anayasayı korumak için hava verip meğerse silah arkadaşını ve halkını kendi çıkarı için satan.
Ben, peşinen söyleyeyim, bu hayırsızlığınızın zaten şimdi başladığını sanmıyorum.
Siz demekki başından beri hep böyleydiniz.
Üzerinizdeki şerefli üniformanın altında bugüne kadar olanaklardan yararlanmak için saklanmışsınız.
O üniformaları da esasında vatanı iç ve dış düşmana karşı savunmak ve bu uğurda ölmek için giymemişsiniz.
Takke düştü kel göründü hesabı çırılçıplaksınız sizler.
Kendinizi şimdi garantide hissediyorsunuz, çocuklarınızın geleceği vs teraneleriyle değilmi?
Şimdide hanımlarınızın eteğinin altında saklanıyorsunuz.
Böylesi daha güvenli değilmi?!
Ama korkunun ve şahsi çıkarın kör ettiği bir menfatçilik lağımında zincire vurulmuş gibisiniz. O lağımda kirlendiniz şimdi kirlisiniz beyler.
Yok öyle değiliz diyorsanız?
Bende soruyorum;
Ulan Neredesiniz?
Siz bırakın asker olmayı, siz kağıttan bir memurmuşsunuz beyler, silah arkadaşı değil.
Sevgili milletim bunları iyi tanıyın. Bunlara güvenmeyin.
HAPİSİ ve ölümü göze alan subaya güvenin.
Vatan için bildiri imzalayan ve bedel ödeyenlere güvenin.
Ergenekon, Balyoz vs davalarında içeri alınıp salınan ve hapisten çıktıktan sonrada kenara çekilen, ‘arazi olan ’ ve sus pus olanlara güvenmeyin.
Evet ayrışıyoruz.
Bu sağlıklı bir ayrışma.
Devletin garanti olanaklarından yararlanmak için askeriye ye girmişsiniz.
Ama asker hiç olamamışsınız.
Mustafa Kemalin tarif ettiği Türk ve asker ise hiç olamamışsınız.
Utanın!
Bari bundan sonra ortalıkta adamım diye dolaşmayın lan.
Yazıklar olsun size!
Yazıklar olsun!
Her zaman olduğu gibi bağımsızlıkçılar:
Atatürk’le kalın
Cumhuriyetle kalın
Hoşçakalın!
Sefa Yürükel