Yapılan bir araştırma, Türk halkının yaşam kalitesinin düşmekte olduğunu gösterdi. Özellikle gıdada yaşanan enflasyon bunun önemli bir ayak olduğunu ortaya koydu. Gallup Araştırma Şirketi tarafından yapılan ve bazı gerçeklerin ortaya konulduğu araştırmada ortaya çıkanları bugün sizlerle paylaşmak istedik buyurun:
Gallup araştırma şirketinin geçen yıl Aralık ayında yaptığı anketler 10 Türk’ten yaklaşık 4’ünün yoksulluk nedeniyle ‘‘acı çektiklerini’’ düşündüğünü gösterdi. Bu oran son 15 yılın en yüksek seviyesinde.
Gallup araştırmacılarından Jay Loschky ve Rj Reinhart anketle ilgili yazdıkları değerlendirme yazısında, Türkiye’de enflasyonun Nisan ayında yüzde 70’le son 20 yılın en yüksek seviyesine çıkması ve gıda fiyatlarındaki artışın zaten ekonomik baskı hisseden yetişkinlerin yükünü daha da arttırdığı yorumunu yaptı.
Gallup anketi katılımcıların mevcut ve gelecekteki yaşamlarını Cantril Merdiveni ölçeğini temel alarak 0’dan 10’a kadar derecelendirdiklerinde ‘‘mutlu’’, ‘‘zorluk çeken’’ ya da ‘‘acı çeken’’ şeklinde sınıflandırıyor. Mevcut ve gelecek beş yıldaki hayatlarını 4 ve altında puanla değerlendirenler ‘‘acı çekenler’’ sınıfına giriyor.
Ankete göre geçen yılın Aralık ayında yetişkin Türkler’in yüzde 56’sı hane içi gelirleriyle geçinmenin ‘‘zor’’ ya da ‘‘çok zor’’ olduğunu söyledi. Bu oran COVID-19 pandemisinin zirvesindeki 2020 yılının Aralık ayına göre yüzde 17 fazla ve 2013’ten beri en yüksek seviyede.
Gallup’a göre son ekonomik zorluklar bu sıkıntıyı daha da arttırdı. Rusya’nın Türkiye’nin Karadeniz kıyısındaki komşusu ve önemli gıda tedarikçilerinden Ukrayna’yı işgal etmesi temel malların fiyatını yükseltti ve küresel enerji ile gıda piyasalarında daha fazla istikrarsızlığa neden oldu. Gallup, artan fiyatlar karşısında Türk hükümetinin enflasyonla mücadelede beklendiği gibi düşük faiz oranlarını arttırmak yerine koruma stratejisi izlediğine dikkat çekti.
Ankette 2021 yılının sonbaharından yılın sonuna kadar 10 Türk’ten neredeyse 6’sının bazı zamanlarda paralarının yemek satın almaya yetmediğini söyledikleri belirtildi. Bu da Gallup’un anketindeki en yüksek seviye ve 2020 sonunda önceki 12 ayda yemeğe para bulamadığını söyleyen yüzde 35’in üzerinde.
Ankete göre Türkiye’de rekor düzeydeki yetişkinin yiyecek bulmakta zorlanmasının yanısıra yaşam standardından memnuniyet de geçen yılın sonlarında benzer şekilde tüm zamanların en düşük seviyelerine indi. Yaşam standardından memnuniyet, 2017’den bu yana yarı yarıya azaldı. 2017’de bu oran yüzde 68 iken 2021 yılının Ekim ayında yüzde 34’e düştü.
Anket, ekonomik zorlukların arasında Türkler’in hükümete olan güveninin de 2021 yılının Aralık ayında yüzde 37 ile dibe vurduğunu gösterdi. Bu, Gallup’un 2005’te ülkede anket yapmaya başlamasından bu yana en düşük puan ve iktidardaki AKP’nin görev süresindeki en büyük düşüşe işaret ediyor.
Çalışmaya göre Türkler’in Aralık ayında hükümetlerine olan güven düzeyinde, Türkiye’nin küresel pandeminin en kötü ekonomik yansımalarından bazılarını önlediği bir sırada, 2020 yılına göre 18 puanlık bir düşüş yaşandı.
Buna göre 2002’den beri iktidarda olan AKP, 2007 ile 2020 yılları arasında Türkler’in yüzde 49’unun veya daha fazlasının güvenini kazandı.
Gallup, bu güven düzeyinin kısmen liberal ekonomik politikalar ve teknokratik uzmanlık tarafından yönetilen güçlü ekonomik büyümeye dayandığını kaydetti. 2005 ile 2020 yılları arasında, Türkiye’nin Gayrisafi Yurtiçi Hasılası’ndaki (GSYİH) büyümenin, küresel büyümeyi önemli ölçüde geride bırakma eğiliminde olduğu belirtildi.
Ankette hükümetin son yıllarda ekonominin yavaşlamasıyla mücadelesinin etkisiz kalmasının, hem yatırımcılar hem de Türkler arasında güveni, AKP’yi iktidara getiren bankacılık krizinden bu yana görülmemiş düzeyde sarstığı ortaya çıktı.
Değerlendirmede Türkiye’de beş yılda bir yapılan ve 2023 yılının Haziran ayında düzenlenecek olan meclis ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine neredeyse bir yıl kaldığı hatırlatıldı.
Ancak ülkenin kötü durumdaki ekonomisinin, şimdiden en çok konuşulan konulardan olduğu belirtildi. Makalede ‘‘Ekonomik durum, muhalif partilere yeni bir kapı açıyor ve hükümet politikalarını Türkiye Merkez Bankası’nın da ötesinde etkiliyor’’ denildi.