Atık sorunu…

Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri de atık sorunu olarak öne çıkıyor.

Türkiye dünyada en çok atık üreten ülkelerin arasında geliyor. Ancak üretilen bu atıkların çoğu kullanıma geri kazandırılmadan depolanarak, yakılarak ya da gömülerek bertaraf ediliyor.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) iki yılda bir açıkladığı Atık İstatistikleri ’ne göre 2020 yılında toplamda 49 milyon ton metal, plastik, kağıt, mineral atık geri dönüştürülürken, 78 milyon ton atık bertaraf edildi.

2020 yılında belediyeler tarafından toplanan 32,3 milyon ton atığın da yalnızca yüzde 13,2’si geri kazanım tesislerine gönderilerek çöp olmaktan kurtarıldı. Bu atıkların yüzde 69,4’ü düzenli depolama tesislerine, yüzde 17’si belediye çöplüklerine gönderilirken yüzde 0,4’ü açıkta yakılarak, gömülTürkiye’de toplam oluşan atık miktarı da giderek artıyor. İmalat sanayi işyerleri, maden işletmeleri, termik santraller, organize sanayi bölgeleri (OSB), sağlık kuruluşları ve hane halklarında 2020 yılında 30,9 milyon tonu tehlikeli olmak üzere toplam 104,8 milyon ton atık oluştu. Toplam atık miktarı 2018’e göre yüzde 10,5 arttı.

İzmir’de atık oluşumunun engellenmesi, azaltılması, atıkların kaynağında ayrı toplanarak geri dönüşüme kazandırılması, toplumda geri dönüşüm kültürünün yaygınlaştırılması, farkındalık yaratmak ve kaynakların lüzumsuz kullanımının önüne geçmek amacıyla ‘We-Cycle’ Çevre ve Geri Dönüşüm Teknolojileri Fuarı düzenlendi. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin öncülüğünde 12-14 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan fuara, geri dönüşüm alanında teknolojiler geliştiren firmalar, belediyeler, sanayi kuruluşları ve çevre örgütleri katıldı. Firmalar açtıkları stantlarda ambalaj atıklarının toplandığı depozit iade makineleri, atık toplama araçları gibi ürettikleri teknolojileri tanıttı.

Fuara katılan Çöpüne Sahip Çık Vakfı Genel Müdürü Emrah Bilge Türkiye’nin geri dönüşümde dünya ortalamasının gerisinde kaldığını söyledi. Değerlendirmede bulunan Bilge, “Dünya ligine baktığınızda Türkiye fazla atık ve çöp üreten ülkeler arasında yer alıyor nüfusuna göre. Atık ve çöp üretimi aslında ekonomik gelişmişlikle ilgili. Daha fazla ürünümüz var, daha fazla satın alabiliyoruz, daha fazla tüketebiliyoruz. Geri dönüşüm oranlarını konuşacak olursak dünyada bu bahsettiğimiz atığın geri dönüşüm oranı şu anda aşağı yukarı yüzde 20 civarında. Yani her geri dönüştürülebilir atığın yüzde 20’si geri dönüşüyor. OECD ülkelerindeki ortalama ise yüzde 30 civarında. Türkiye’ye geldiğimizde yüzde 11-12 civarındayız. Dolayısıyla hem dünya ortalamasının hem OECD ortalamasının altındayız maalesef” dedi.

Bilge, geri dönüşümün arttırılması için ilk görevin evsel atıkların kaynağında ayrıştırılması olduğunu kaydetti: “Kaynak aslında ev, okul, iş yeri. Bizim yaşadığımız ve çöpü ürettiğimiz yer. Neredeysek o çöpü, atığı nerede üretiyorsak orası kaynak, kaynak biziz. Atığı eğer kaynağında ayrıştırmazsanız ne olur sorusunun cevabı şu, sizin karışık attığınız tüm atıklar belediye tarafından toplanır, atık bertaraf tesisine götürülür. İki yöntem vardır ya yakılır ya da toprağa gömülür. Eğer toprağa gömülmesini ve doğaya terk edilmesini ya da yakılarak atmosferi kirletmesini istemiyorsanız, o zaman kaynakta yani evinizde, işyerinizde, okulunuzda, plastikleri, ambalaj atıkları, camları, metalleri ayrı, diğer atıkları ayrı toplayacaksanız ve bu ayrı topladığınız atıkları da geri dönüşüme yollayacaksınız.”

Türkiye’de ilçe belediyelerinin geri dönüştürülebilir atıkları ayrı toplayarak geri dönüşüme yollama zorunluluğu olduğunu vurgulayan Bilge’nin açıklamaları şöyle:

“Yapmamak gibi bir lüksleri yok. Mevzuat zaten bunu zorunlu kılmış durumda. Belediyeler farklı yöntemler kullanıyorlar bu sistem için. Kimi belediyeler kapınızdan topluyorlar. Haftanın belli günleri, belli saatlerde sadece geri dönüştürülebilir atıkları toplayıp diğer günler organik dediğimiz ev atıklarını topluyorlar. Bazı belediyeler bunu yapmak yerine belli yerlere atık getirme merkezleri oluşturup oralara ayrı kutular yerleştiriyorlar. Dolayısıyla eğer özellikle büyükşehirlerde yaşıyorsanız ‘ben geri dönüşüme yollayacak ya da atığımı ayrıştıracak olanak bulamıyorum, öyle bir sistem burada yok’ deme lüksünüz çok fazla yok aslında, kaynağında ayrıştırılmadan toplanan atıkların belediye tarafından toplandıktan sonra ayrıştırılarak geri dönüşüme gönderilmesinin çok yüksek maliyeti olduğunu da söylemeliyim. Sanayi atığının regülasyonu ve düzenlemesi çok daha sıkı bir düzenlemedir. Çünkü sanayi atığı ortaya çıkmadan daha sanayinin ürettiği yerde bertaraf edilmek zorundadır. Eğer tehlikeli atıksa Tehlikeli Atıklar Yönetmeliği’ne göre bunlar muamele görür. Tehlikesiz atıksa, mesela siz bir şey üretiyorsunuz ve kağıt atık çıkıyor tesisinizden, bunlar zaten o sistem içerisinde hemen geri kazanılıyor. Şunu unutmamak gerek. Bizim atık diye bahsettiğimiz şey kıymetli bir şey. Yani hiçbir sanayici gerçekten kullanabileceği, geri dönüştürülebilir atığı götürüp bir yere atmaz. Çünkü ondan para kazanma şansı var. Çünkü onu sisteme sokma şansı var. Dolayısıyla orada aslında işler daha iyi gidiyor diyebiliriz. Bizim sıkıntımız toplumdaki farkındalığın zayıflığından kaynaklanıyor.”

Türkiye’de ham madde haline getirilerek imalat sektörüne kazandırılması için yeterli geri dönüşüm yapılamadığını söyleyen Bilge, Türkiye’nin bu nedenle en fazla atık ithal eden ülkeler arasına girdiğini belirtti: “Biz kaynakta ayrıştırma yapmadığımız için Türkiye’de potansiyelimizi yerine getirmiyoruz. Dolayısıyla o sektöre gerekli ham maddeyi yani atığı onlara yollayamıyoruz. Yollayamadığımızda o zaman sektör ‘madem iç pazardan dönüştürülebilecek atık malzeme bulamıyorum, o zaman yurtdışından alırım’ diyor. Biz eğer Türkiye’deki bütün geri dönüştürülebilir atıkları geri dönüştürüyor olsak zaten ithal etmelerine gerek kalmayacak. Çünkü o zaman çok daha ucuz iç pazardan kendi geri dönüştürülebilir malzemelerini toplayabilecek. Bunun yerine şu anda yurt dışından ithal etme yoluna gidiyor.”

Bilge atıklar geri dönüştürülmediği için dünyanın kriz içerisine girdiğini söyleyerek şu uyarıları yaptı: “Bizim yok olduğunu zannettiğimiz plastik atıklar doğada aslında küçük parçalara ayrılıp mikro plastiğe dönüşüyor. Yapılan araştırmalar artık suda, havada, yağmurda, insan kanında, anne sütünde ve yediğimiz şeylerin içerisinde mikro plastik parçacıkları olduğunu gösteriyor. Kendimizin, geleceğimizin, çocuklarımızın sağlığını aslında tehlike altına atıyoruz. Dolayısıyla çöpümüze sahip çıkmak zorundayız. Başka bir alternatifimiz yok.”

Geri dönüşüm, atığın bertaraf edilmesinden çok daha maliyetli bir yöntem. Ancak bir firma, iş yerlerinden toplanan atığın geri dönüşümündeki maliyeti en aza indirmek için dijital bir takip sistemi geliştirdi. Fabrika müdürü Lütfü Kıpkıp da yaptığı açıklamada şu noktalara değindi:

“Dijitalleşmek dünyada birçok noktada olduğu gibi atık sektöründe de çok önemli hale geldi ve o yönde hareket etmemiz lazım. Biz bunu özellikle zincir marketlerin operasyonlarında ‘her noktadan çıkan atığı nasıl toplarız, o atığın ne kadar olduğunu, hangi atıkların çıktığını, ne sıklıkta toplandığını tespit edebiliriz ve bu toplamayı daha sürdürülebilir hale nasıl getirebiliriz’ diye bir sistem geliştirdik. Araçlarımızın üzerine bir kantar mekanizması yaptık. Bu kantar mekanizması dijital bir yazılımla bir bilgisayar altyapısına bağlanıyor. Atık kaynağı talepte bulunduğunda bizim sistemimize düşüyor. Araçlarımız gidiyor, orada atıklar tartılıyor anlık olarak. Tarttıktan sonra bir fiş oluşturuyor ve sisteme alınan atıkla ilgili ayrıntılar gönderiyor. Daha sonra süreç bu şekilde tek bir noktadan yönetimi sağlanarak devam ediyor. Noktasal olarak maliyetleri tespit etmek çok kolaylaştı bu sayede. Sistem kilometreleri ölçüyor, atıkları tartıyor, yakıt miktarını, personelin maliyetini hesaplayabiliyor.”

Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri de atık sorunu olarak öne çıkıyor. - multeciler canyelekleri suriyeliler

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir