Bir olalım,iri olalım,diri olalım
KOPUNTULAR (DİYASPORA) MI AB(D) Yİ KULLANIYOR, YOKSA AB(D) Mİ KOPUNTULARI MAYIN EŞEĞİ OLARAK KULLANIYOR?
Siyasi söylem ve eylemin hukukiliği olur mu?
Olmaz.
En üst yargı olan AİHM(Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesi’nin 15 Ekim 2015 günlü kararı ve yine (Ali Mercan, Ethem Kayalı, Hasan Kemahlı ile İsviçre Devleti arasındaki davada aldığı) 28 Kasım 2017 tarihli kararı hukuki kararlardır.(1 )
Anılan mahkeme kararların suyu mu çıktı ki, dünyayı yönetme iddiasındaki emperyalist güçlerin siyasi söylemleri, tehditleri hatta dayatmaları karşısında hop oturup hop kalkma alışkanlığı terk edilemiyor?
Bu toplumsal hale gelmiş öğrenilmiş çaresizlik olmalı.
Çok partili sandıksal “Amerikan Demokrasi”ne geçilmesi ile başlayan siyasi, devlet körlüğü milletin başının belası olmuş durumda. Yazılı, sözlü yaygara her 24 Nisanda başlayan gittikçe sönümlenmekte. Ta bir sonraki en 24 Nisana değin..
***
” İşlerinizde nasıl başarılı oluyorsunuz ?” sorusuna mazlum milletlerin de önderi Atatürk “… bir işte nasıl başarılı olacağımı düşünmem. O işe neler engel olur, diye düşünürüm. Engelleri kaldırdım mı, iş zaten kendi kendine yürür” demektedir.
Demek ki en önde yapılması gereken tali engellerin temelindeki gerçek engellerin doğru tespiti. Bu yapıldıktan sonra Türkiye Cumhuriyeti tüm milli güç unsurları ile anılan engelleri bertaraf etmek olmalı.
1915 tehcir kararını ile meydana gelen karşılıklı kırımın ‘soykırım’ olarak tanımlanamayacağını AİHM kararı ile hüküm altına alınmış durumda.
Hak böyle iken anılan kararlarını görmezden gelen, ağzına almaktan kaçınan AKP/Hükümeti yetkilileri, hukuken çözülmüş sorunu hâlâ “tarihçilere bırakalım, ortak komisyon kuralım ” gibi boşuna nefes tüketecek yollara sapmakta. Meclisteki ana muhalefet ise Biden’ı kınıyor(muş gibi) yapıp ” tarihi gerçekleri, siyasi istismar aracı yapmama “yı dile getirirken ne yazık ki soykırım iddiasını “tarihi gerçek” diyebiliyor.
Demek ki milli güç unsurlarından siyasi güç ağır arızalı.
MESELE ESASTAN DEĞERLENDİRMELİ.
Türkiye ve Türk milletinin başına musallat edilen yalan üzerine inşa edilmiş “sözde soykırım “ yalanlarının kaynağı hangi devlet/ler?
Soykırım iddiaları, 1. Dünya Savaşı’nın sonunda Türkiye’nin parçalanması için İngiliz emperyalizmi tarafından gündeme getirilmiştir. Bugünkü sahibi ise ABD başta olmak üzere Batılı emperyalist devletlerdir.
Çünkü:
· Soykırım yalanına dayanan kampanyanın arkasında, Ermeni diasporası ya da lobisi değil, doğrudan ABD devleti bulunmaktadır.
· ABD’deki etkin lobiler, ABD dış politikasının araçları olarak işlev gören kuruluşlardır. Yahudi, Ermeni ve Rum gibi lobiler, günün gereğine uygun siyasal ortamı ve kamuoyunu oluşturmak için Amerikan devleti tarafından örgütlenmişlerdir. Bir uçları CIA’de bir uçları Pentagon’da, Beyaz Saray ve Dışişleri’ndedir. ABD devleti Yahudi, Ermeni, Rum, Yunan vb. lobiler aracılığıyla çeşitli siyasal kazanç hesaplarına göre düzenlenmiş yasa tasarılarını Kongre’ye getirir, çeşitli tasarılarda bu hesaba göre oy kullandırır ya da siyasal kampanyalar düzenler.
· Türkiye’de iktidarlar yıllarca, Ermeni ve Rum lobilerine karşı destek sağlamak, Yahudi Lobisini güya yanımızda tutmak gerekçesiyle Türkiye’nin ulusal çıkarları aleyhine dış politikasını eğip büktüler.
· Devletimizin kasasından yıl boyunca güya Ermeni ve Rum lobilerine karşı Kongre’de Türkiye lehine lobi faaliyeti yürütsünler diye özel lobicilik şirketlerine milyonlarca dolar ödendi. Sonuç solda sıfır.(Yörük sırtından kurban kesme alışkanlığına son verilmeli.)
· Yahudi lobisinin, Sözde Ermeni soykırımı yalanlarına karşı Türkiye’nin yanında durduğu kuyruklu yalandır.
· ABD’de soykırım tasarılarının hepsinde Yahudi lobisinden ya da onlarla birlikte çalışan onlarca Kongre üyesinin imzası ya da desteği vardır.
Ermenistan’dakiler ile birlikte, en abartılı rakamla 10 milyon olan ve dünyanın birçok bölgesine dağılmış, bulunduğu ülkedeki nüfusla kaynaşmış bir azınlık grubunun (diaspora), ülkelerin parlamentosundan “soykırım kararı” çıkartacak güce sahip olduğunu savunmak, düşünmek anılan iddialarının arkasındaki iradeyi görmemek olur
Eğer soykırım sıkıçalışımının (kampanya) arkasında AB(D) emperyalizmi olduğu gerçeğini artık inkardan vazgeçilmelidir. Gerçek engellerin doğru tespitini yapmış olan Rauf Denktaş öncülüğünde kurulan Talat Paşa Komitesi’nin yaptığı gibi yöntemlerle mücadelenin yürütülmesi gerekir.
· Türk milletinin gücüne dayanarak, Avrupa’daki Türkleri harekete geçirip Türkiye’nin ittifak birikimini arkasına alarak yürüttüğü mücadeleyle soykırım yalanı hukuki düzlemde bitirilmiştir.
Şimdi yapılması gereken Türk milletinin ve Türkiye Cumhuriyeti’nin gücüne dayanarak uluslararası alanda diplomatik ve örgütlü bir STK mücadelesine başlamaktır.
Çümkü:Tek başına terleyen alın
( Bu yazı derlemedir) )
Saygılarımla…..4.5.2022 Ç.ba (Şeker Bayramı 3.günü)