ATATÜRK TARAFINDAN TÜRKİYE’DE Kİ YABANCI OKULLARA KONAN YASAKLAR:
Osmanlının son yüzyılında faaliyet gösteren yüzlerce yabancı okul, kilise, hastane, dernek, vakıf ve kurumların, azınlık grupları Türk milleti aleyhinde eğitmesi Ermeni, Bulgar ve Rum isyan sorunlarının ve çatışmalarının ana sebebiydi.
Bu misyoner kurumları Lozan Anlaşmasıyla son bulmuş çok az birkaç okul bırakılarak bunların tamamen bilimsel eğitim vermesi, bunun dışında hiç bir dini, siyasi konulara karışmaması şart koşulmuştu.
Atatürk bu okullara yasa gereği çok kesin talimatlar vererek 26 Eylül 1925 tarihli 3965 sayılı genelge ile bildirmişti.
Bu genelgenin bazı maddeleri şunlardı:
1-Bu yabancı azınlık okullarında hiçbir zaman dini esasa dayalı eğitim ve din propagandası yapılmayacaktır.
2-Hiçbir okulda Türklük ve Türk devleti aleyhine, derslerde veya ders dışında bir ifade kullanılmayacaktır.
3- Türklerin bugününü ve dününü kötüleyen, Türk ve Türk devleti aleyhine yazılmış kitaplar bulunmayacaktır.
4- Ders kitaplarında ve duvar panolarında Türk tarih ve coğrafyasına ilişkin en ufak bir yanlış bulunmayacaktır.
5- Türk toprakları hiçbir ülkenin parçası olarak gösterilmeyecektir.
6- Ders kitaplarında hiç bir ülkenin propagandası bulunmayacaktır.
7- Bütün yabancı okullarda haftada 5 saat Türk dili, Türk Tarih ve Coğrafyası okutulacaktır.
8- Türk Dili, Türk Tarihi ve Coğrafyasının öğretmenleri Türk olacak ve Milli Eğitim Bakanlığınca seçilecektir.
Bu kararların mutlak uygulanmasını denetlemek için de ayrıca 7 Şubat 1926 tarihli bir genelge yayınlayarak:
Denetim görevini layıkıyla yapmayan Milli Eğitim Müdür ve memurlarının meslekten ihraç edileceğini kayıt altına almıştı.
Maalesef Atatürkten sonra ve özellikle 1980’den sonra eğitim, kültür tamamen ekonomiyle beraber Batı’ya terk edilip, ulusal eğitimden uzaklaşılınca, eğitimde Türk kimliğinden ve Atatürk düşüncelerinden uzaklaşmak siyaset olarak benimsendi.
Ülkemizin, halkımızın yaşadığı tüm olumsuzluklar bundandır.
Kaynak: Dr. M. Hidayet Vahapoğlu
Osmanlı’dan Günümüze Azınlık ve
Yabancı okulları- kitabından S:219