VALİ ve BELEDİYE BAŞKANI
Türkiye Cumhuriyeti Kuruluşunda sancıları ile birlikte doğduğuna inanmaktayım. Ülkemiz bir çok yokluklar içinde kurulmuş. Okumuş çok az insanın bulunduğu bir vatanı ortaya çıkaran Mustafa Kemal Atatürk, mevcut tahsilli insanlardan azami yardım almayı amaçladığını düşünmekteyim. En önemlisi ülkedeki iki büyük şehri yönettirmek adına, eldeki okumuş insanlardan, becerikli olanları, iki önemli şehri yönettirme adına bu iki şehre Vali ve Belediye başkanı atamışlar. İstanbul Tıp Fakültesinden 1922 yılında mezun olan Fahrettin Kerim bey, Türk Kadın Yolu adlı dergisinde de yazarlığı ile tanınır.
Dr. Fahrettin, kısa zamanda ihtisasını bitirip Emraz-i Akliye uzmanı olur. 24 Ekim 1949 senesinde devrin iktidarı tarafından İstanbul Valisi ve aynı zamanda Belediye Reisliğine atanır. Bu dönem yaklaşık 8 sene sürer. Bu sekiz sene içinde Vali Fahrettin Kerim Gökay’ın İstanbul’a çok hizmeti geçmiştir. Uluslar arası ilişkilerde çok faal olan Vali Gökay, bir çok konuyu uluslar arası düzeyde çözüme ulaştırmıştır.
İstanbul da, Yeşilköy’de, askeri amaçla kullanılmak üzere 1912 senesinde Hava meydanı yapılır. 05/23 olarak bilinen ilk pistin uzunluğu 1300 m olduğundan küçük uçaklara hizmet verir. Ata rahmetli İstanbul’a veya yurdumuzun her hangi bir yerine uçakla seyahat etmediğini bilmekteyiz. Bu, belki yıllar önce Yarb. Mustafa Kemal olarak vazifeli gönderildiği Almanya’da ki bir uçak fuarında, binmesi israr edilen uçağın yere çakılmasından mı neden bilinmez, hiçbir seyahatinde uçağa bindiğinin bilgisi yoktur.
Yeşilköy hava alanı arazisi 11 milyon metre kareden daha fazladır. Kuruluşunda alanda bir hangar birde küçük binanın dışında bir yatırım yapılmamıştır. 1933 senesinde Ankara İstanbul arasına konulan uçak seferleri ile Yeşilköy Hava Limanı, sivil uçuşlara açılmış olur.
Bu tarihten 20 sene sonra, İstanbul Yeşilköy Hava Limanı 1 Ağustos 1953 tarihinde Uluslararası Hava Limanı olarak tescil edilmesinde, Dr. Fahrettin Kerim Gökay’ın çok emeğinin geçtiği bilinir. Ayrıca İstanbul Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları hastanesinin kurulmasında da inanılmaz gayreti vardır.
Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökay’ın Vali ve Belediye başkanlığı döneminde 50 okulun İstanbul’da yapılmasında çok emeği geçtiğini bizler biliriz. Buna rağmen İstanbul’da bir ilk okula bile Dr. Fahrettin Kerim Gökay’ın adı konulmamıştır. Belki de kendisi istememiştir, kim bilir. Kendisini yakinen tanıma fırsatım oldu.
Aslında fiziksel olarak kısa boylu olmasına rağmen çok büyük işler başarmış bir kişidir. Karikatürlerini çizenler hiç zorlanmazlardı. Rahmetli Vali Gökay’ı, Küçük Kral diye bilinen çizgi romandan esinlenerek karikatüristler, dergilerde boy boy Valimize yer verirlerdi. ‘Mini Mini Valimiz Ne olacak halimiz ‘ derlerdi. Türkiye’ye uluslararası birçok dernekleri de getiren mini mini Vali ve Belediye başkanımız Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökay’dır.
İstanbul’da 1955 senesinde 6-7 Eylül hadiseleri patlak verir. Kışkırtılan bir gurup halk bilhassa İstanbul da ticaret yapan gayrimüslim vatandaşın dükkanlarına saldırdılar. Engellenmeyen bu hareket sonrası Dr. Fahrettin Kerim Gökay 26 Kasım 1957 de istifa etti. Vali Gökay Bern Büyük elçiliğine tayin oldu. Aynı tarihlerde İç İşleri Bakanı Namık Gedik de istifa etti. Bu saygın bir davranıştı. Bir görev kusurunda şüphe bile olsa, gerçeğin ortaya çıkarılması için görevi bırakmak onurlu bir davranıştır.
İstanbul Yeşilköy Hava Limanı zaman içinde gelişti ve 17/35 pistleri ilave edildi. 1985 yılında devrin Cumhurbaşkanı tarafından Atatürk’ün bütün Dünya’da isminin anılması adına Yeşilköy adı ATATÜRK Hava Limanı olarak değiştirdi.
Atatürk Hava Limanı Günlük ortalama 1100 uçağın inip kalktığı hava limanı olarak, 2015 yılında 61.332.124 yolcuya, 464,774 uçağa, ve 790,744 ton kargoya hizmet vermiş bir limandır. Ayda yaklaşık 5 milyon yolcuya hizmet verirken koskoca ATATÜTK Hava Limanı kapatılıp, Karadeniz kıyısına yeni İstanbul Hava Limanına taşındı .
Buradaki hedefte bir konu vardı. O da Uluslar Arası uçak taşımacılığında ATATÜRK ismini ortadan kaldırmak. Yeni yerinde çalışan İstanbul hava limanı, yine aylık 5 milyon yolcuya hizmet vermeye devam etmekte. Ne değişti diye sorarsanız , ATATÜRK ismini ortadan kaldırmak. Peki kalplerden kaldırabilir misiniz? İşte buna kimsenin gücü yetmez.
Aynı dönemlerde Ankara da, bu gün Kızılay’da Milli Piyango binasının bulunduğu yerde, ağaçlıklar arasında 2 katlı bir ev vardı. Eski Kızılay binasının tam arkasında idi bu bina . Bu bina devrin Ankara Vali ve Belediye Başkanı Nevzat Tandoğan’a aitti. Nevzat Tandoğan 1894 yılında İstanbul doğumludur. Hukuk fakültesinden 1929 senesinde mezun olur, ve Ankara ya Vali ve Belediye Başkanı olarak atanır. Tam 17 yıl bu görevi sürdürür.
16 Ekim 1945 tarihinde Anafartalar caddesinde Çocuk Esirgeme kurumu binasında Dr.Neşet Naci Arzan, o tarihteki Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Kazım Orbay‘ın oğlu Haşmet Orbay tarafından tabanca ile öldürülür. Vali, tevatür odur ki, bir başka kişiye, Reşit Mercan’a, bu cinayeti üstlenmesini ister. Dava sonucunda Mercan mahkum olur, ancak Yargıtay bu dava dosyasını bozar. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı 16 Haziran 1946 da aracında ölü bulunur. Bütün oklar Vali ve Belediye Başkanı Nevzat Tandoğan’a çevrilir. 9 Temmuz 1946 da Nevzat Tandoğan başına sıktığı bir kurşunla intihar eder.
Cumhuriyet Halk Partisi Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Parti meclisi kürsüsünden bir dekont göstererek, AKP Başkanının 18 milyon dolar tutarındaki bir meblağı, MAN adasındaki hesabına aktardığını kürsüden duyurdu. Hatta elinde bir de dekont vardı. Bay Recep ise bunun yalan olduğunu, kaşlarını çatarak Bay Kemal’e tazminat davası açacağını ifade etti. Hatta böyle bir bilginin doğru olması halinde Cumhurbaşkanlığı görevinden istifa edeceğini de ifade etti. Bu tabiidir ki çok onurlu bir davranış olacağını bizde düşündük.
Açılan tazminat davasında Bay Kemal 631 bin lira tazminat ödemeye mahkum edildi. Dava dosyası Yargıtay’a gitti. Yargıtay verilen delillere bakarak 18 milyon doların transfer edildiği gerçeğini kabul etti, ve davayı bozdu. Bir başka deyişle paranın MAN adasındaki hesaba transfer edilmiş olduğunu tasdik etti.
Şimdi bu netice sonrası akîl yurdum insanları Cumhurun onurlu davranışını beklemeye başladı, diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına. Metin Atamer
Bir yanıt yazın