ÇANAKKALE ÜMMETİN ZAFERİ MİDİR?

Dünkü (18 Mart 2022) Cuma Hutbesinde nedense sadece Atatürk adı değil, Türk adı da geçmedi. Hutbede İslam, Müslüman ve Ümmet vurgusu öne çıktı. Zafer, adeta İslam Ordusunun ve Ümmet’in zaferi gibi lanse edildi. Hutbede geçen “Çanakkale, Anadolu’nun her evinden, Rumeli’nin her bölgesinden, İslâm coğrafyasının her beldesinden imanı, gayesi ve duygusu bir olan müminlerin sıradağlar gibi omuz omuza vererek gösterdiği ümmet olma şuurudur.”(1) şeklindeki cümle, hutbedeki havayı, daha doğrusu hutbeyi kaleme alan kafayı yansıtması bu açıdan oldukça önemliydi.

Bu yaklaşım, sadece Mehmetçiğe ve Türk Ordusu’na değil, bizatihi Türk Milleti’ne hakarettir! Çanakkale’deki şehit sayısı en baba rakamlarla 100 bin civarındadır. İster medyada bol bol paylaşılan  ve illere göre Çanakkale şehitlerinin sayısını göste ve yaklaşık 60 bin şehidin bulunduğu tablolara bakın, isterseniz gidin Çanakkale’deki şehitlikte bulunan camdan mamul temsili mezar taşlarındaki yine yaklaşık 60 bin civarındaki isimlere ve karşılarındaki memleketlere bakın; doğum yeri olarak bugünkü Türkiye sınırları dışında kalan yerler gözüken şehitlerin sayısı 1500-2000 civarındadır. Daha fazla değil.

Toplam şehit sayısını yaklaşık 100 bin olarak kabul edersek, yukarıdaki orandan hareketle bu 100 bin şehitten yaklaşık 3000’inin, bugünkü Türkiye sınırları dışında kalan Türk topraklarından olduğu düşünülebilir.

Ancak gerek medyada bulunan tablolardan, gerekse Çanakkale Şehitliğindeki temsili mezar taşlarından da görüleceği üzere şu bir gerçektir ki; doğum yeri olarak bugünkü Türkiye sınırları dışında kalan yerler gözükenlerin ekseriyeti de, Kuzey Suriye, Kuzey Irak ve Balkanlar gibi Türk soylu nüfusun yoğunlukla yaşadığı yerlerdir.

Mesela Türkiye gazetesi tarafından 18 Mart 2017 günü yayınlanan bir tabloda, doğum yeri olarak Halep gözükenlerin sayısın 507, Dirzor (Deyrizor-Suriye) gözükenlerin sayısının 63, Kosova gözükenlerin sayısının 464 olması, bizde böyle bir kanaat uyandırmış bulunmaktadır(2).

Yani, iyice araştırılırsa gözükecektir ki; Çanakkale’de şehit olan ve sayıları en baba rakamla 100 bin civarında olan şehitlerin içinde etnik olarak Türk kökenli olmayanların sayısı birkaç yüzü bile bulmaz ve onların çoğunluğu da muhtemelen Arnavut veya Boşnaktır. Bu durumda Çanakkale Zaferi’ne “İslam’ın Zaferi” ve “Ümmetin Zaferi” demek, tarih bilimine de aykırıdır.

Ayrıca unutulmasın ki; Çanakkale’de, işgal güçlerinin arasında Mehmetçiğe karşı savaşan Müslüman askerler de vardı. Çanakkale Savaşları ve Harp Tarihi Derneği Başkanı Kenan Çelik,  “Birinci Dünya Savaşı’na farklı cephelerde yaklaşık 750 bin Hintli katıldı. Bunlardan 350 bini Müslümandı. Hint birliklerinden iki tabur, 1915 yılındaki Çanakkale Kara Savaşları’na bizzat katıldı. Bunlarn Pencap’tan gelen Müslümanlardı”(3) diyor.

Ayrıca birçok yayında, Çanakkale’de Fransız birliklerinin arasında, Fransa’nın Afrika’daki sömürgelerinden getirilen Müslüman askerlerin de bulunduğu belirtilmektedir(4). Öyle ki; “Milli Şair” olarak bilinmesinin yanında “İslamcı” kimliği ile de öne çıkan Merhum Mehmet Akif Ersoy, ünlü “Çanakkale Şehitlerine” isimli şiirinde, dinlerini belirtmeksizin Afrikalı ve Uzak Doğulu askerlerin durumunu “Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela” mısraıyla dile getirmektedir.

Bu durumda, Çanakkale Zaferi’ne “Ümmetin Zaferi” demek, bu millete yapılmış büyük haksızlık olacaktır. Bize kalırsa, ne Sarıkamış hezimetinin ezikliğinden, nede Çanakkale Zaferi’nin şanından ümmete hisse ayırmak isabetli değildir. Hezimet de, şan ve şeref de aziz Türk Milleti’ne aittir.

Prof. Dr. Türkan Saylan’dan da Ergenekoncu yaratılan bir zamanda ve kumpasların mimarı terör örgütünün yayın organı Zaman gazetesinde yazılan yazıları(5) dikkate aldığımızda; eğer biraz daha yaşama şansı olsaydı “ERGENEKONCU” yaftasıyla kodese tıkılacağı konusunda hiçbir şüphe bulunmayan Merhum Turgut Özakman, “DİRİLİŞ” isimli belgesel romanında, Arap Alayı’nın Çanakkale’deki durumunu şöyle anlatmaktadır:

“… 57. Alay 180 yükseltili tepeyi, 27. Alay da Kırmızı Sırt’ın büyük bölümünü geri aldı. Ama sol kanattan haber gelmiyordu. Buraya yollanan 77. Arap Alayının, 27. Alayın soldaki taburuyla birlikte düşmanı denize doğru sıkıştırıyor olması gerekmekteydi. Anzakların denize süpürülmesini bu baskı sağlayacaktı. M. Kemal cepheyi siper siper denetleyip askerinin ateş altındaki durumunu inceleyerek, gün doğarken Kocadere’ye gelecek, çok üzücü, çok şaşırtıcı bir olayla karşılaşacaktı. Çanakkale’de bir daha yaşanmayacak bir olayla…

Gün ağarıyordu… Telefon bağlanmadan, 77. Alayın 1. Tabur Komutanı Binbaşı Hacı Mehmet Emin Bey geldi. Gözleri ağlamış gibi kıpkırmızıydı.

-“Efendim” dedi, “… Utanç içindeyim. Ne yazık ki, alayımız çil yavrusu gibi dağılarak savaş alanından kaçmıştır…”

– “Ne diyorsunuz?”

-“… Alay komutanını bulamadım. Sizin buraya geldiğinizi duyunca bilgi sunmak için koşup geldim.”

Mustafa Kemal bu dürüst askeri Trablus’ta sömürgeci İtalyanlarla savaştıkları günlerden tanıyordu. Yanında kol komutanlığı yapmıştı. Gece sol yandan neden bilgi gelmediği, Anzakların niçin denize sürülemediği anlaşıldı. Savaş alanından kaçmak, bağışlanabilir suç değildi. Hacı Mehmet Emin Bey’e, “Alayı Kocadere’nin batısında toplayınız…” dedi, “…Yine kaçan olursa vurunuz!”

Arap askerlerinin bazı halleri, tavırları, alışkanlıkları, tümende bulunan Türk askerlerini şaşırta gelmişti… Ama en çok da bu adamların çoğunun silah arkadaşlarını ateş altında bırakıp kaçmalarına şaştılar. Bambaşka bir milletin ve çok farklı bir toprağın çocukları olduklarını yaşaya yaşaya her gün biraz daha iyi ve derinden anlamaktaydılar”(6)

22 Mart 2022

_______________

1- ,

2-

3- “Çanakkale’de İngilizlerin Safında Hintli Müslümanlar da Savaştı” başlıklı ve 18.04.2016 tarihli haberden özetlenerek aktarılmıştır.

4-  &  https://www.dunyabulteni.net/guncel/canakkale-de-savasan-senegalliler-musluman-mezarligina-tasinsin-h439605.html  &  

5- Turgut Özakman, 28 Eylül 2013 tarihinde vefat etmiştir. Gerçi onun yazdığı kitaplar hakkında “Ergenekon’un Edebiyat Cephesi” şeklinde iftiralar atıldığına ilişkin yazılar var medyada. Bkz.  Şahin Alpay “Şu Çılgın Türkler Ergenekon Edebiyatı” başlıklı yazısı,  https://www.haksozhaber.net/cilgin-turkler-ergenekon-edebiyati-13277yy.htm  &  

6- Turgut Özakman, Diriliş, Bilgi Yayınevi, 13. Basım, Ankara-2008, s. 282-283, 296-297.

Dünkü (18 Mart 2022) Cuma Hutbesinde nedense sadece Atatürk adı değil, Türk adı da geçmedi. Hutbede İslam, Müslüman ve Ümmet vurgusu öne çıktı. Zafer, adeta İslam Ordusunun ve Ümmet'in zaferi gibi lanse edildi. Hutbede geçen "Çanakkale, Anadolu’nun her evinden, Rumeli’nin her bölgesinden, İslâm coğrafyasının her beldesinden imanı, gayesi ve duygusu bir olan müminlerin sıradağlar gibi omuz omuza vererek gösterdiği ümmet olma şuurudur."(1) şeklindeki cümle, hutbedeki havayı, daha doğrusu hutbeyi kaleme alan kafayı yansıtması bu açıdan oldukça önemliydi. - 277094836 10160126085034396 2472615780775172976 n

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir