İNSANLIK NEREYE ?
Sovyetler Birliği’nin dağıldığı dönemde, yanlış anımsamıyorsam, Korkut Boratav ‘insanlık sahipsiz kaldı’ya benzer bir söz etmişti.
Nitekim ‘küreselleşme’ ile birlikte, çok değil 20-30 yıl içinde, ‘insanlık’ çığırından çıktı dense yeridir.
‘Çığır’, yani insanlığın ‘doğal evrim’ yatağı.
Şimdi, insanlığı doğurmak üzere olan bir kadına benzetecek olursak, ‘küreselleşme’nin yol açığı şu bunalım döneminde, kadın da çocuğu da ölmek üzere idi.
Yalnızca ‘sezaryen’ yöntemi ile kadını ve çocuğu kurtarmak mümkün olabilecekti.
İşte opreratör Putin, ‘Ukrayna Operasyonu’ ile, narkozsuz bir sezaryen yapmaya kalkışmış bulunmaktadır.
Ne kadar becerikli bir ‘operatör’dür, bekleyip göreceğiz.
Ancak ‘neşter’in vurulduğu yerden akan kana bakarak, bu bir ‘kanlı operasyon’dur demek, geçen yazıda sözettim, bir ‘küçük burjuva bakışı’dır.
Narkozu vermeyen ve dikkatleri sadece akan kana çekmek isteyen ise, başta ABD ve Batı emperyalizmidir.
Kukla Zelenski’yi Batı parlemantolarında ve giderek ABD kongresinde konuşturmakla, sadece ve yalnızca yarılan karın ve akan kana dikkat çekilmek istenmektedir.
Ukrayna’nın durumuna üzülmemek, kuşkusuz mümkün değildir.
Ancak bu operasyon, kadını ve çocuğunu kurtaracaksa, bu acıya katlanmak gerekiyor.
İşte ‘küreselciler’ ve onların kuyruğuna takılan ‘küçük burjuva’ kafalıların anlamak istemedikleri ve anlayamayacakları işte tam budur.
Ah Ukrayna vah Ukraynalılar yakınmaları, Batı medyasının yaydığı bir ‘medya operasyonu’ndan başka bir şey değildir.
Şimdi dünyanın yedi iklim dört köşesinde üsler, gemiler, paralı askerler dolandıran ABD’nin bu uygulamalar için bir tek ‘delikli para’ harcadığı söylenebilir mi?
Hayır bir tek santim bile harcamamaktadır.
Dahası bu harcamaları, dünyanın geri kalanındaki halkların sırtına bindirmektedir.
İşte ortalıkta, muhasebecilik ya da pazarlamacıktan mezun sözde ‘iktisatçı’lar, bu ‘parasal mekanizma’yı kavrayabilmiş değildirler.
Kavrayamadıkları için de, ABD ekonomisi şöyle güçlü böyle adil diyebilmektedirler.
Oysa ‘küreselleşme’ diyerek, dünyanın bütününe ‘egemen’ olmayı sağlayan en önemli ve en temel dayanak ‘ABD Doları’nın, dünya ‘rezerv para’sı olması idi.
Önce Saddam Hüseyin sonra Muammer Kaddafi, başka ikincil ve hatta üçüncül gerekçelerin ötesinde bu ‘Dolar egemenliği’ne karşı çıktıkları için ‘Küresel güçler’in gazabına uğradılar.
Ne Batı medyası ve ne de bizim ‘küçük burjuva kafalılar’, Irak ve Libya’da katledilen kadın ve çocuklara, Ukraynalılara ağladıkları kadar ağlamadılar.
Tersine, televizyon karşısında, katil uçakların sortilerini zevkten dört köşe izlemekte idiler.
Sonra Suriye geldi… Ayrıntısına burada girmenin gereği yok.
Çünkü zaman zaman bu konuda kimi değerlendirmeler yaptım.
Ukrayna’ya gelince, o bölgede on yıldan fazla süren gerginliklerin ardından, özellikle Biden’in başkan seçilmesiyle birlikte düğmeye basılmış oldu.
Putin Rusya’sının ‘Dolar egemenliği’ne başkaldıracağı ve bunun için ülke içinde kimi ön hazırlıklar yaptığı, bugün apaçık ortaya çıkmış bulunmaktadır.
Kazınacak yara için Ukrayna, kışkırtılacak kukla için de Zelenski seçilmiş oldu.
Şimdi Ukraynalı kadınlar ve ağlayan bebeklere bakarak, bu ‘acı’ daha ne kadar sürecek diye çırpınmanın anlamı yok.
Akacak kan damarda durmaz denilmiştir.
Şimdi konu, Putin’in başarıp başaramayacağı konusudur.
Çünkü sorun, Putin’le birlikte, dünya nüfusunun yarısına yakın bir kesiminin ‘küreselleşme’ belasından kurtulup kurtulamayacağı sorunudur.
Çünkü sorun, ABD’nin yedi iklim dört bucakta dolanan gemilerinin yakıtını, askerlerinin parasını, mühimmatlarının bedelini ‘dünya halkları’ değil, ama ABD vatandaşlarının ödemek zorunda kalıp kalmayacakları sorunudur.
Demek ki sorun, bir yönüyle ABD vatandaşları için bir ‘iç sorun’ olmaktadır.
Yoksa Putin’in salt yeniden Çarlık kurup kuramayacağı sorunu değildir.
Önemli olan bu ‘ince ayırım’ın ayırdına varmaktır.