HER GÜN KADINLARIMIZIN !!!
Dünya Ekonomik Forumu Kadın-Erkek eşitliği raporuna göre,
153 ülke içinde Türkiye geçen seneye göre 1 basamak daha geriledi.
Ülkede cinsiyet eşitliğinin en kötü olduğu alanlar ise siyaset ve kadın istihdamı oldu (8.3.2020-Sözcü)
Değerli arkadaşlar,
Her yıl 8 Mart günü geldiğinde, o günü KADINLAR GÜNÜ olarak kutlarız. Esasen yaşadığımız her gün ve her dakika, kadınlarımız sayesinde, daha çağdaş ve daha mutlu olmaktayız.
O nedenle HER GÜN KADINLARIMIZINDIR !!! Yeter ki onlara gereken önemi, saygıyı ve sevgiyi gösterelim.
Mutlu Yaşam için karşılıklı sevgi ve saygının olmazsa olmaz koşulu olduğunu unutmayalım.
Ne yazık ki güzel ülkemizde, kadına karşı şiddet giderek artmakta ve kadınlarımız için sığınma evlerimize acil ihtiyaç duyulmaktadır. Çünkü;
- Ülkemizde bireysel silahlanmaya karşı mücadele eden Umut Vakfının çalışmaları sonucu, Türkiyede kadın cinayetleri haritası yayınlandı. Haritaya gore 2015 de 310 kadın silahla katledilmiş. Toplamda ise öldürülen kadın sayısı 414 olmuş. Silahla en fazla işlenen kadın cinayetlerinde, 34 olayla İstanbul başı çekiyormuş (18.02.2016-Sözcü).
- Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre, 2017 yılında 409 kadın cinayeti işlendi, 387 çocuk cinsel istismara uğradı ve 332 kadına cinsel şiddet uygulandı. Platformun verilerine göre, 2016 yılında 328 kadın, 2015 yılında ise 303 kadın öldürülmüştü (2.1.2018-Hürriyet).
Ayrıca KONDA’nın Ocak-2012 de yaptığı Siyasal ve toplumsal araştırma dizilerinden TÜRKİYE AİLE YAPISI konulu çalışmada, kadınlarımızın yaşadığı aile sorunlarından bazılarını aşağıda bilgilerinize sunmak istedim. Nereden, nereye gelmişiz !!!
Yine 23.2.2016 da, Suudi Arabistan başkenti Riyad’da KADIN İNSAN MIDIR??? konulu bir seminer düzenlendiği bilgisini de sizlerle paylaşmak istedim. http://www.sozcu.com.tr/2016/dunya/suudi-arabistanda-kadin-insan-midir-semineri-yapildi-1114146/
Yüce önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK’ün sayesinde kadınlarımız; güzel ülkemizde 1934 de seçme ve seçilme hakkına kavuşurken, İtalya ve Fransada 1946 da, İsviçrede ise 1971 de ancak bu hakka kavuştular. Değerli arkadaşlar, yüce önderimizle ne kadar övünsek yeridir.
Değerli Arkadaşlar,
İstanbul Sözleşmesi ya da tam adıyla Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesinin tarihsel gelişimi ile ilgili bilgiyi Vikipedianın https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0stanbul_S%C3%B6zle%C5%9Fmesi. Web adresinden okumanızı isterim. Çünkü Avrupa Konseyi tarafından hazırlanan, 45 ülke ve Avrupa Birliği tarafından imzalanan, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önleme ve bununla mücadelede temel standartları ve devletlerin bu konudaki yükümlülüklerini belirleyen uluslararası insan hakları sözleşmesidir.
Sözleşmenin taslağı, 7 Nisan 2011’de Strazburg’da Avrupa Konseyi Bakan Yardımcıları’nın 1111. toplantısında kabul edildi. Sözleşme, İstanbul’da gerçekleşen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 11 Mayıs 2011 tarihindeki 121. toplantısında imzaya açıldı. Sözleşme, 11 Mayıs 2011’de İstanbul’da imzaya açılmış olması nedeniyle kısaca “İstanbul Sözleşmesi” olarak bilinmektedir ve 1 Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Türkiye, 11 Mayıs 2011’de Sözleşmeyi ilk imzalayan ve 24 Kasım 2011’de parlamentosunda onaylayan ilk ülke oldu. Onay belgesi 14 Mart 2012 tarihinde Avrupa Konseyi Genel Sekreterliğine iletildi. Temmuz 2020 itibarıyla 45 ülke ve Avrupa Birliği tarafından imzalanmış, imzacı ülkelerin 34’ünde onaylanmıştır. Avrupa Konseyi üyesi olmalarına rağmen sözleşmeyi imzalamayan ülkeler Azerbaycan ve Rusya’dır.
Ne yazık ki 20 Mart 2021 tarihinde Resmî Gazetede yayımlanan 3718 sayılı karar sonucunda sözleşmenin feshedilmesine karar verildi. İstanbul Sözleşmesi’nin 80. maddesi uyarınca taraflardan herhangi biri bu sözleşmeyi feshedebilir. Sözleşmenin feshi, konuya ilişkin bildirimin Avrupa Konseyi Genel Sekreterliğine ulaştırıldığı tarihten itibaren üç aylık sürenin bitimini izleyen ayın birinci gününde yürürlüğe girecektir. Bu bağlamda Türkiye, 1 Temmuz 2021 tarihinde sözleşmeden resmen çekilmiş oldu.
Sevgi ve saygılarımla (7.3.2022).
Prof. Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR
Ocak’12 barometresi-KONDA
Siyasal ve toplumsal araştırmalar dizisi: Türkiye aile yapısı
Türkiye’de 18 yaş üstü yetişkin nüfusun yüzde 71,6’sı evli, yüzde 21,2’si bekar, yüzde 0,9’u nişanlı, yüzde 1,4’ü boşanmış ve yüzde 4,9’u duldur. Evlilik biçiminde hâlâ ağırlık, görücü usulüyle evlenmededir (yüzde 48,1) ve nüfusun yüzde 8,2’si rızası dışında aile büyüklerinin kararıyla evlendirildiğini söylerken, yüzde 43,7 oranında karşılıklı karar vererek evlenme vardır. Araştırma sonuçlarına gore;
- Kadının kararlardaki rolü; Haneye mobilya, beyaz eşya alınırken kadınların kararlardaki rolü yüzde 54,6 iken, çocuğun hangi okula gideceği kararında hanelerin yalnızca yüzde 18,5’inde kadının etkin olduğu görülüyor.
- Her on ailenin altısında evli çiftlerden ancak bir kişi çalışırken, yalnızca bir ailede eşlerden her ikisi de çalışmaktadır. Eşlerin her ikisinin de üniversite eğitimli olduğu aileler yalnızca yüzde 5, birisinin üniversite diğerinin lise eğitimli olduğu aileler de yüzde 5 oranındadır.
- Evli çiftlerin yüzde 10,3’ünde eşlerin her ikisi de çalışmakta, yüzde 58,3’ünde yalnızca birisi çalışmakta, yüzde 31,4’ünde ise ikisi de çalışmamaktadır.
- Hayat tarzını modern olarak tanımlayanların yüzde 14’ünün, geleneksel muhafazakârların yüzde 25’inin, dindar muhafazakârların ise yüzde 34’ünün evliliği, akraba evliliğidir.
- Bir erkekle bir kadının beraber yaşaması için dini nikâhın şart olduğu fikrinde olanlar yüzde 76,2 oranındadır. Bir erkekle kadının beraber yaşamaları için dini nikah şarttır diyenler doğal olarak Dindar Aileler’de en yüksek oranda iken, Modern Aileler’e doğru azalmaktadır.
- “Bir kadın sevdiği adamla resmi veya dini nikâh olmadan beraber yaşayabilir” fikrini onaylayanlar yalnızca yüzde 10,3, karşı çıkanlar yüzde 82,1 oranındadır. Nikahsız beraberliğe en düşük hoşgörü Dindar Aileler’de görülmektedir.
- “Kızım, kızkardeşim aile büyükleri beğenmese bile evleneceği kişiyi seçebilir” fikrini onaylayanlar yüzde 61,8, karşı çıkanlar yüzde 22,8 oranındadır. Bu fikri sahip olanlar en çok Modern Aileler arasında görülmektedir.
- Eşiyle akraba olanlarla nasıl evlendiği arasında da bağlantı olduğu gözlenmektedir. Evliliğe karşılıklı karar verenlerin sadece yüzde 15’i eşiyle akrabayken, görücüde yüzde 33, aile büyükleri kararıyla evlenenlerde yüzde 55’i akraba ile evlidir.
- Eşiyle birinci dereceden akraba olanların yüzde 51’i görücü usulüyle, yüzde 19,8’i aile büyüklerinin kararıyla evlendiğini söylemektedir.
- Eşiyle uzaktan akraba olanların yüzde 62,7’si görücü usulüyle, yüzde 15,4’ü aile büyüklerinin kararıyla evlendiğini söylemektedir.
- 51 milyon yetişkin içinde yüzde 6,3 oranında (3,2 milyon yetişkin) dolayında dul veya boşanmış olan birey vardır.
- Evliliklerin neredeyse yarısı hâlâ “görücü usulüyle” yapılmaktadır.
- 17,5 milyon hanenin yüzde 8,2’sinde (1,4 milyon evlilik) rıza dışı evlilik vardır.
- 17,5 milyon hanenin yüzde 9,9’undaki evlilik (1,7 milyon evlilik) birinci derece akrabalar arasında, yüzde 16,1’indeki evlilik (2,8 milyon evlilik) uzaktan da olsa yine akrabalar arasında gerçekleşmiştir.
- Yalnızca imam nikâhıyla evli olmak, eğitim seviyesi azaldıkça artmaktadır.
Bir yanıt yazın