UKRAYNA KRİZİDE GÖSTERDİKİ, DOĞUNUN FEDAİSİ RUSYA, PATRONU İSE ÇİN’DİR. Avrupa’nın özgürleşmesi ve güçlenmeside bu konjektürden geçmektedir. Sefa Yürükel
Bu son Ukrayna krizinde de görüldü ki, Rusya Doğu’nun fedaisi, Çin ise patronudur.
Doğu’da ki saflaşmada, Rusya’nın Ukrayna düzleminde fiilen gösterdiği gibi, Batı’ya bir dakika artık burada duracaksınız deyip, askeri harekatla kendine ve Doğu’ya olan kuşatmayı kırma grişimine başlayıp ve Çin’in ise buna açık destek vermesiyle, artık bu durumun bize yeni bir dünyanın doğduğunu ve saflaşmaların parçalanarak son bulacağını ve çok kutuplu bir dünya inşa edileceğini de göstermektedir.
Batı’da ki saflaşmada ise ABD, Avrupa’yı yanına aldı gibi gözüksede aslında bu geçici bir durumdur.
Çünkü Avrupa, yeni konjektürde kendi jeopolitiği gereği, kendi kaderine oynamak zorunda kalacaktır.
Bu Avrupa için jeopolitikte bir zorunluluktur.
Şimdiden Avrupa’da ki tartışmalarda, korku ile karışık serzenişler bire bir medya üzerinden başlamıştır.
Avrupa şaşkın durumdadır.
ABD yanlısı güçler, Avrupa’da ki propaganda da üstün gözüksede, gıda, benzin ve enerji fiyatlarında hissedilir bir artış, Avrupa’lılar arasında endişe yaratmaktadır.
Bu duruma Avrupa’nın orta ve uzun vadede dayanması çok zor olacaktır.
Bilindiği gibi, Avrupa keyfine düşkün bir kıtadır.
Önce benim ekonomim ve refahım diyen insanlardan oluşur.
Bu refah, kısa süre zarfında kendileri için , ABD tarafında olmaktan dolayı bozulduğu Avrupalılar görüldüğünde ise, Avrupalılar mutlaka yeni bir yol ararlar. Ve bu yolu da bulurlar.
Bunda da mahirdirler.
Böyle bir tutum, Avrupa’da ki halkların son iki yüzyıldır olan tarihsel karekterini ve gelişmesini analiz ettiğimizde de iyi görülür.
Bu anlamda da, önümüzdeki dönem bağımsızlaşan ve ABD den uzaklalan bir Avrupa ile karşılaşmamız da hiç şaşırtıcı olmayacaktır.
Yani dünyada ki bugünkü dizaynlar karmaşasında, önümüzde ki dönemde dünyada ve özelliklede bölgede, gerçekleşecek olan değişken süreçlerde, Avrupa, ABD’den de bağımsızlaşan konumlanmasına, zorunlu olarak ekonomik, siyasi ve güvenlik nedenlerinden dolayı mutlaka gidecektir.
Bu gelişmelerin sonunda da eski ittifaklarını bulamayan ABD, kendi kıtasına geri çekilmek zorunda kalacaktır.
Kısmen de yalnızlaşacaktır. Birazda terbiye olacaktır.
NATO Genel Sekreteri Stotenberg’in bugün yaptığı açıklamada, Batı artık Doğu’ya doğru genişleyemeyecek ve elindekileri kaybetmemek için de sözde ‘birlikte direnecektir’ sinyalini vermiştir.
Bunun adı Doğu’ya odaklanmadan ve genişlemeden geri adımdır.
Bu bile artık, resmi ağızlardan ne denirse densin, güç karşılaşmasında, Batı’da Doğu’ya karşı olumlu değişimin olduğunun ve Avrupa içinde sıkıntılar ve çelişkiler olduğunun özetidir. Bu durum dışarıya yansıtılmamaya çalışılsa bile bunun şimdiden başladığını göstermektedir.
Bu değişimi bir süreç meselesi olarak görmek gerekir. Burada köklü bir dönüşüm hemen beklenmemelidir. Bölgede ve dünyada tabiki yeni bir güçler mücadelesi ve menfaatler çekişkisi olduğu için gel gitler olacaktır.
Ama ana gidişatta sonuç değişmeyecektir.
Avrupa, ABD’den bu süreçte bağımsızlaşacak ve güçlenerek çıkacaktır.
Bu değişim tabiki bir günden öbür güne asla olmayacaktır.
Ama cin şişeden çıkmıştır.
Avrupa artık her anlamda kendi
İhtiyaçları ve menfaatlerinden dolayıda Doğu’dan kopamayacağını gittikçe anlayan bir konuma girecektir.
Batı’nın, Rusya’ya karşı bugünlerde aldığı birlikte yaptırım kararıda, bu yıldan itibaren oluşacak olan Avrupa’da ki ekonomik zorunluluklardan, Avrupa’da zaman zaman çeşitli ülkelerin değişik milli menfaatlerinden dolayı, pamuk ipliğine bağlı ve geçici olan, ortak Batı’da ki ABD koordinatörlüğündeki Rusya ve Çin karşıtı birliği zatıflatacak ve bu süreç ABD ciler ve Avrupacılar diye bölgede iç bölünmeyi körükleyecektir.
Bu da değişimi zorlayacak en büyük nedenlerden ve zorunluluklardan olacaktır.
Bu süreçte, belli bir dönemden sonrada, konjektürel zorunluluklardan dolayı Avrupa, Asya ile tekrar farklı ve düzgün bir ilişkiye girecektır.
Bunun sonuçlarıda tabiki Avrupa ve dünya için çok olumlu olacaktır.
ABD’de gittikçe normalleşecektir.
Buna istesede istemesede kendi
İç çelişkileride artacağı için mecbur kakacaktır. Terbiye olacaktır.
Bütün bunları sağlamakta, bugün Rusya’nın fedailiğine, Çin’in ekonomik gücüne ve Avrupalıların kendi menfaatlerinin nerede olduğunu görmesine bağlıdır.
Süreç hızla ilerlerken, bu tür gelişmeleri izleyip, hep beraber de önümüzdeki süreçte olumlu gelişmeler görmek herkes için tabiki mümkün de olacaktır. Yani olaylar hızlı geliştiği için sınuçta esasen yakın bir dönemde gerçekleşecektir.
Belkide bu, Avrupalılar içinde, bir çok siyasi, güvenlik ve ekonomik düzenlemelerdeki yeni çıkış yolları yla birlikte Rusya’nın bugünkü Batı’ya karşı keskin bir şekilde direnmesinden geçecektir..
Her zaman olduğu gibi bağımsız düşünenler:
Atatürk’le kalın.
Cumhuriyetle kalın.
Hoşçakalın.
Sefa Yürükel
DOĞUNUN FEDAİSİ RUSYA, PATRONU İSE ÇİN’DİR!
Bir yanıt yazın