Ölüm yıldönümü 5 Mart olan Dr. Galip ve M.Rıfat Börekçi’nin hatıralarını neden yaşatmalıyız?
1- Dr.Reşit Galip verimli çağında, 41 yaşında 5 Mart 1934’te uçmağa ermişti.
2- Mehmet Rıfat Börekçi 5 Mart 1941’de uçmağa varmıştı.
Milleti için özverili çalışan vatan evlatlarını saygıya anıyoruz.
***
Dr. Reşit Galip Baydur’ ve Mehmet Rıfat Börekçi’nin hatıralarını neden yaşatmalıyız ve gelecek nesillere neden aktarmalıyız?
DR. REŞİT GALİP KİMDİR?
– O ilkokul öğrencisiyken her sabah “Türküm doğruyum çalışkanım” diye başlayan okuduğumuz andı yazan Milli Eğitim Bakanı idi. (1 )
– Kemalist devrimlerin en ateşli savunucusuydu…
– Milli Eğitim Bakanlığı sadece 13 ay sürdü.
– “Deli gibi çalışıyor” ama Atatürk’e çıkışacak kadar ayarsız dili yüzünden her gün mesaiye cebinde istifa mektubuyla gidiyordu.
* Bu süre içinde Darülfünun’da üniversite reformunu başlattı.
* Öğretmen aylıklarının genel bütçeden ödenmesini sağladı.
Hakkında kısa öykü(anekdot):
1923 Martında, hekimlik yaptığı Mersin’e Mustafa Kemal Paşa geldiğinde huzurunda konuşmuş ve gözlerine doğru bakarak şöyle demiş:
“Muhterem Gazi, sen yalnızca bu milletin bir kahramanı değilsin, sen bunlardan çok daha büyüksün. Sen bu milletin bir ferdisin. Senin birinci büyüklüğün, bu milletin bir ferdi olmakla iktifa ve iftihar etmekliğindir. “
Herkesin yüceltme yarışına girdiği o günlerde Gazi’yi “milletin bir ferdi” sayan 30 yaşındaki bu doktor, hatip, herkesin dikkatini çekmiş. Tabii en çok da Gazi’nin…
– Gazi Dr. Reşit Galip’e milletvekilliği önermiş ve , Ocak 1925’te Meclis’e girmiş.
– Bir süre İstiklal Mahkemesi üyeliği yapmış. CHF İdare Heyeti’nde görev almış.
– Türk Ocakları’nda, Halkevleri’nde çalışmış.
– Yine Atatürk’ün isteğiyle Serbest Fırka’ya katılmış.
Onu tanımak için “Dr.Reşit Galip(Baydur) kimidir?” yazısı okunmalıdır.( 1 )
MEHMET RIFAT BÖREKÇİ KİMDİR?
-Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Diyanet İşleri Başkanı ve ölünceye(5.3.1941) kadar da bu görevi yapmıştı…
-Sivas Kongresi ile birlikte Anadolu’daki mücadeleye katıldı,
– 29 Ekim 1919 tarihinde, (Ankara Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kurulmasına öncülük yapanlardandı,
– Cemiyet Başkanı Müftü M. Rifat Efendi, kendisi ile eşi Samiye Hanım için ayırdığı “cenaze parasını” bir kese içinde Mustafa Kemal Paşa’yı ziyaret ederek ayağının dibine bırakmıştı.
-Yine Mustafa Kemal ve arkadaşlarının Ankara’ya geldiklerinin ilk haftasında Müftü M. Rifat Efendi’nin önderliğinde Ankaralıların aralarında kırkaltıbinbeşyüz(46.500) liralık yardım topladıkları bilinmekte.
Mehmet Rıfat Efendi, 23 Nisan 1920’de T.B.M.M. 1. Dönem’e Menteşe (Muğla) mebusu olarak girdi. Ancak Müftülük görevini tercih ederek, daha sonra milletvekilliğinden istifa etti.
-1920 yılındaki Osmanlı şeyhülislamı Dürrizade’nin Kuvay-i Milliyecilerin katline ilişkin fetvasına karşı Anadolu’da başlayan Milli Mücadeleye destek veren fetvayı yazmış ve . Mustafa Sabri’nin ve Dürrizade Abdullah’ın fetvasını geçersiz kılmıştır. Anadolu’daki 153 müftünün, müderris ve ulemasına imzalattığı “Anadolu Fetvası”nın mimarıdır.
RIFAT HOCA HIZIR GİBİ YETİŞTİ
“Müftü Efendi geldi” dediler.
Mazhar Müfit telaşla yatağından fırlayıp giyindi.
İlk aklına gelen, şeker yokluğu oldu.
Hoca, ya kahve isterse? Peki ya sigara içiyorsa!
Ne şeker ne sigara vardı.
Kısa bir süre sonra Ankara Müftüsü Rıfat Efendi, Mazhar Müfit’in odasına girdi.
Ortadaki yuvarlak ve küçük masanın yanındaki bir iskemleye oturdu.
Selamlaşmanın ardından Mazhar Müfit, “Müftü Efendi, zannıma göre kahve içmezsiniz, değil mi?” diye söze başlayınca, Rıfat Efendi, “Evet içmem!” dedi. “Sigara?” “Onu da kullanmam…”
Aslında Rıfat Efendi kahve içerdi. Ancak yokluğun farkındaydı.
Rıfat Efendi tebessüm ederek “ Sizin biraz sıkıntıda olduğunuzu öğrendik, az da olsa yardımda bulunmayı vazife bildik” dedi.
Mazhar Müfit, yatağın yanındaki kasayı göstererek “Paramız var!” dedi. Oysaki kasada sadece 48 kuruş vardı.
Rıfat Efendi, Mazhar Müfit’i dinlemedi bile. Ayağa kalktı. Cübbesinin altından bir torba çıkardı. Torbanın içindeki kâğıt paraları saymaya başladı.
Bu sırada Mazhar Müfit, “Teşekkür ederiz, ama bu konuda önce Paşa ile bir görüşseniz iyi olur” deyince Rıfat Efendi, Atatürk’le görüştüğünü söyledi.
Bu sırada saydığı paraları tek tek masanın üzerine koyuyordu: 100, 200, 300, 500… derken tamı tamına 1000 lira saydı.
Mazhar Müfit, sevincini belli etmemeye çalışarak paraları alıp kasaya koydu.
Sonra hemen emir erini çağırdı.
Masanın gözünden çıkardığı iki şekeri verip “ Bize birer kahve pişir” dedi.
Başından beri durumun farkında olan Rıfat Efendi gülümseyerek “ Şeker pahalı, hesap lazım, size de gelen giden çok, başa çıkılmaz, değil mi?” diye latife yaptı. Kahveler içilir.(2)(3)
(1) http://ahmetsaltik.net/tag/prof-dr-serafettin-turan-dr-resit-galipin-ataturke-yakinmalari/
(2) https://mustafakemalim.com/mehmet-rifat-borekci/
(3) http://ataturkicimizde.com/ataturkun-yanindaki-muftu-m-rifat-borekci/
Bir yanıt yazın