VE ÜYELERİN ORDULARIDA BU ANLAMDA ABD’NİN EMRİNDEKİ ORDULARDIR VE BAĞIMSIZLIKLARINI ABD’YE KAPTIRMIŞLARDIR.
PEKİ NE YAPILMALIDIR?
1950’lerden beri ABD’nin patron olduğu ve içinde ABD’nin çıkarının dışında ve ABD’siz bir yaprağın bile kıpırdamadığı, sözde savunma, güvenlik ve caydırıcılık örgütü olan, ama fiiliyatta dünyada saldırı, savaş, sabotaj, güvenlik karşıtı ve insanlığa zarar veren bir örgüt olan NATO’nun bugüne kadar dünyada ki tüm işlediği suçlara, tüm üyelerin resmi olarak ‘ortak karar verip, kararları alıp ve uyguladıkları’ için hepsi ortaktır.
Bu anlamda da NATO’yu gönülden savunanlarla, ABD’ye karşıyım ama NATO içinde kalarak kendimizi daha iyi koruruz diyenler aynı şekilde işlenen NATO suçlarınında ortaklarıdır.
Çünkü kim olursa olsun, bu konuda söylem ve eylemleri, doğrudan ve dolaylıda olsa ABD’nin bir aparatı olan bu suç örgütünü işlevleriyle bu tavrı alanlar meşrulaştırmaktadır.
Onun için NATO’cular ile NATO’da kalırsak kendimizi koruruz diyenler ya akıl durgunluğundadır. Yada NATO’cularla beraber osikolojik harp düzleminde tiyatro yapmaktadır.
Sorsanız bu ikinci unsurlara, biz ABD’ye karşıyız demektedirler. Hatta kendilerini herkestende çok Atatürkçü ve anti emperyalist olarakta tanımlamaktadırlar.
Fakat bu ne lahana turşusu bu ne pehriz hesabı, bunlar gerçekte tamamen akıllarını kaybetmişlerdir
Ve ağızlarından düşürmedikleri Atatürk’ün bağımsızlıkçı ve devrimci karekterinin anlam ve hükmünü de, gerek asker ve gerekse sivil olarak asla hiç hiç bir zaman anlamamışlardır.
Ve işte bu ‘fikriyatta’ sözde NATO’cu olmayan ama fiiliyatta NATO’cu olanlar, esasında burada doğrudan NATO’yu savunanlarla birlikte NATO’yu meşrulaştırdıkları için, ABD’nin de NATO kisvesi altında işlediği tüm uluslararası suçların tümünede objektif olarak ortaktırlar.
Burada doğrudan NATO ve Türkiye konusuna gelirsek,
buna baktığınızda Türkiye, NATO üyesi ve patronu ABD tarafından Doğu Akseniz, Bulgaristan, Romanya, Yunanistan, Suriye ve Irak üzerinden kuşatılmıştır.
NATO’nun üyeleri Türkiye düşmanı tüm güçlerle bölgede ve dünyada birlikte hareket etmektedir.
Bunların içinde kendi çocukları olan terör örgütleri PKK ve İŞİD’de vardır. Onlara finans, silah, eğitim, taktik vermektedir. Bunların liderlerini ve örgütlerini ülkelerinde barındırmakta ve örgütlenmelerini teşvik etmektedir. Desteklemekte ve sınırsız olanak sunmaktadır.
Bu durumda NATO’da kalırsak bazı şeyleri engelleriz diyenler buna ne demektedir?
Şimdiye kadar Türkiye lehine neyi önlemişlerdir?
Yani Türkiye’nin güvenliği ile ilgili olan bir şeyi olumlu yönde değiştirmişlermidir?
Yok.
Tabiki yok.
Bu tür yanlış stratejileri savunan ve dillendirenler yüzdesi önemli değil ama NATO’nun bir şekilde içinde olmalıyız ve üye kalmalıyız diyenler, kendileri ne derlerse desinler, kendilerini nasıl tanımlarlarsa tanımlasınlar, bu tutumlarıyla Eşref Bitlis, Bahriye Üçok, Necip Hablemitoğlı, Uğur Mumcu vb bir çok yurtseverlerin ve terörden şehit düşen her bir Türk’ün katilinin silah arkadaşları olarak hayatlarına NATO’cu ve NATO içinde kalarak ABD akvaryumunda devam ettirmektedirler.
Objektif olarak durum böyledir.
Kimse boşuna nefesini tüketmesin.
Peki ne yapmalı?
Bir kere Türkiye NATO’dan çıkma sürecini başlatmalı ve çıkmalıdır ve NATO’nun suçlarına ortak olmamalıdır.
İkincisi dünya NATO’dan yani ABD’den ibaret değildir.
Dünya’da herkeste NATO üyeside değildir. Bu suç örgütüne üye olmayada mecburda değildir.
Herkes NATO ile doğmamıştır ve kendi güvenliklerinide NATO’suz daha iyi sağlamaktadır. Çünkü orada ABD yoktur. Bilindiği gibi ABD’nin olduğu yerde ot bitmemektedir. Olmadığı yerler daha sakindir.
Ayrıca NATO bugün uzun suredir işsiz kalmış bir örgüttür.
Ve kendine yıllardır ABD çıkarları doğrultusunda bir iş arayan ve ABD’nin patronu olduğu uluslararası kukla bir ABD suç örgütüdür.
Tüm bu nedenlerle, NATO’dan çıkmak ve çıkma süreci
İçinde de yüksek irade ile dünyada ki devletlerle yeni bir güvenlik şemsiyesi oluşturmak gerekmektedir.
Bu durum şimdi dahada bir aciliyet oluşturmaktadır.
Bu güvenliği oluşturmak, ABD ve diğer NATO üyelerince tehdit altında olan Türkiye ve dünya için artık bir zorunluluktur. Tüm ABD tehditi altındaki ülkeler, bu dünyada bu şemsiyeyi oluşturmaya eğer dirlik, birlik, demokrasi ve güven içinde yaşamak istiyorlarsa gerçektende zorunludur.
Bu , dünyanın güvenlikle ilgili büyük tehlikelerden uzaklaşıp, yaşanabilir bir yer olarak kalması içinde böyle bir şemsiye oluşturmak bir zorunluluktur.
Bu anlamda NATO’cular ve NATO içinde ki ABD akvaryumunda kalalım diyenler esasında Türkiye ve dünyaya zarar vermektedir.
Tutumlarıyla yanlış yapmakta ve ABD’nin dünyadaki suçlarını meşrulaştırmaktadır.
Bunlar hala uyarıldıkları halde ve herşey ortada olduğu halde uyanmarak ABD’nin tüm suçlarının bir anlamda emir eri olmaktadır.
İşte bu ve bunun gibi tutumların sona erdirilmesi, emperyalizmle gerçekten mücadele edilmesi, bağımsız olunması, NATO’nun izole edilmesi ve en sonunda da NATO’nun kendini fesh etmesi İçin, Türkiye ve bölge ülkeleri, Avrupa, Afrika, Asya ve Orta-Güney Amerika olarak bir son vermenin ortak ve demokratik bir işbirliği oluşturarak artık zamanı gelmiştir.
ve ancak bu yapıldığı taktirde, Türkiye ve dünyadaki tüm canlılar kendilerini güven içinde hissedecektir.
Yani konunun özü: NATO içinde kalalım değil, NATO’dan çıkalım, başka bir bağımsız veya ABD’nin (NATO’nun) tehditi altındaki ülkelerle yeni bir güvenlik şemsiyesi kuralım demektir. ABD’yi bu şekilde caydırmak ve zararsız hale getirmektir.
Her zaman olduğu gibi tam bağımsızlıkçılar,
Atatürk’le kalın
Cumhuriyetle kalın
Hoşçakalın!
Sefa Yürükel
Bir yanıt yazın