Pandemi ve pandemiden sonra dünyanın büyük bir krize girdiğini biliyoruz.
Pandemi, tüm dünyaya, Amerika’nın sağlık sorunlarını bile çözemeyecek, kâğıttan bir kaftan olduğunu göstermişti
Aslında pandemi geldi de mi, kriz arkasından geldi, sorusu çok soruldu.
Oysa krizin zaten içindeydik, kriz onun üzerine geldi tespiti daha doğrudur.
Sonuç olarak kriz, Batı dünyasının kriziydi. Kendini önce ekonomik kriz olarak göstermesi çok doğaldı.
Oysa Doğu dünyasıyla, Batı dünyası arasındaki kriz ve gerginlik, hiç dinmemişti. Geçeceği de hiç düşünülmüyordu.
Çünkü gerileyen kuvvet olarak Amerika, hala dünyaya hegemonyasını dayatıyordu.
Hegemonya dayatmasının gerçekçi temelleri yoktu. Ama uzunca bir süre stokladığı korku deposuyla dünyanın küçük devletlerini kendine bağlı tuttu. Dolar üzerinden kazancını sürdürdü.
Vietnam ve Yugoslavya’dan başlamak üzere, hegemonyasını dayatma adına, Irak, Libya, Afganistan, Suriye, İran ve Yemen vb. ülkelere kan kusturdu.
Sovyetler birliği yıkılmış, dengeler alt üst olmuş, Çin henüz kendi içindeki fakirliği yenememiş bir konumdayken, Amerika Baltık ülkeleri, Polonya, Romanya, Bulgaristan, Çekoslovakya, gibi ülkeleri kendi hegemonya alanına dahil etmişti.
Rusya’nın başında, Rusya’ya ihanet eden, Garbaçof Yelsin, Swarnatze gibi liderlerle, bu hegemonyaya cevap verecek durumda değildi.
Köprülerin altından çok su geçti. Çin ekonomik olarak, askeri olarak, teknoloji olarak, dünyanın üretim ve teknoloji merkezine dönüştü.
Dağılan Sovyetler Birliği, Putin liderliğinde, daha önceki liderlerin yaptığı hataları ve yanlışları düzelterek, Rusya’yı yeniden güçlü Rusya konumuna taşıdı.
Amerikalı ve Avrupalı çok uluslu şirketler, büyümek için rekabet yerine, yeni Pazar kazanma stratejisi gütmesi sebebiyle, Amerikan devleti de çok uluslu şirketlerin devleti olduğundan, Pazar kazanma savaşını sonsuza kadar sürdürmek durumunda kaldı.
Amerika’nın savaş stratejisi; çok uluslu şirketlere Pazar kazanma ve bu pazarı koruma şeklinde gelişti.
The war is business yani savaş istir, ticarettir stratejisi de diyebiliriz.
Avrupa’nın, Çin ve Rusya ile yaptığı ticareti, Amerika engellemek adına, Ukrayna’yı piyon olarak kullandı.
Avrupa siyasal sınıfını yanına çekmek, Rusya’yı Avrupa’ya tehdit olarak göstermek, yönünde strateji geliştirdi.
Avrupa’nın doğusuna, Rusya sınırına 165 bin asker ve silah yığdı.
Rusya eski Rusya değildi. Amerika orayı burayı işgal edecek, Rusya da seyredecek. Öyle bir Rusya artık yoktu.
Üstelik dünyanın en büyük gücü Çin ile “sınırsız” anlaşmalar imzalamış olarak, Doğu Avrupa’da Amerika’nın karşısına gereken kuvveti koymuştur.
Suriye’de yarım bıraktığı hegemonya işini, Ukrayna’da tamamlayacağını sanan Amerika karşısında, çok büyük bir güç ile kaşı kaşıya kalmıştır.
Avrupa topraklarında, Avrupa adına savaşacağını ya da öyle propaganda yapan Amerika, çekilmek zorunda kalacaktır.
Ambargodan söz ediyorlar. Ambargo Avrupa’yı vurur. Enerjisiz bırakır. Blöf.
Güney Osetya’da 2008 yılında ne olmuşsa, Dombas ve Lugansk’da aynısı olacaktır.
22 Şubat 2022
Bir yanıt yazın