HER KULA HELAL, MÜSLÜMANA HARAM ÇEŞMESİ
Bir hayırsever, su kıtlığı çekilen bir yere çeşme yaptırmaya karar verir. Bu çalışma toplumda sevinç ve heyecanla karşılanır. Herkes çeşmenin biteceği günü bekler. Nihayet çeşme açılır, üzerinde bir kitabe (yazıt) vardır.: “Her kula helal, müslümana haram çeşmesi.”
Toplumda giderek artan bir tepki oluşur. Sonunda Padişah, çeşmeyi yaptıran kişiyi çağırır. Çok kızgındır. “Bre mel’un” der. “Sen hangi akla hizmet edersin de, bir Müslüman mahallesinde yaptırdığın çeşmeden akan suyu, hristiyan, musevi her kula helal edersin ama müslümana haram kılarsın. Katlin vaciptir.” der.
Hayırsever adam boynunu büker. “Padişahım, bana üç delil sunma imkanı verin. Yazdırdığım sözün doğruluğunu kanıtlayamazsam, başımı alın.” Der.
Padişah bunu kabul edince, ilk isteğini ve delili sunar. “Sultanım, karşı kilisenin papazını üç gün için tutuklayın, sonra serbest bırakın.”
Ne olacağını da merak eden Padişah, emir verir ve kilisenin papazı tutuklanır. Kısa süre içinde hristiyan halkta tepkiler başlar, “Nasıl olur da bizim papazımızı tutuklarsınız” diyerek halk sokaklara dökülür. Ertesi gün yabancı devletlerin elçileri, temsilcileri, iş adamları protestolara başlarlar, durumun vehametini gören Padişah, papazı hemen serbest bırakır.
Çeşme yaptıran hayırsever iş adamı Padişahın huzuruna çıkarak ikinci delilini sunar ve “Padişahım.” Der “Şimdi karşı sokaktaki Yahudi havrasının papazı olan haham’ı tutuklayın.”
Haham’ın tutuklanmasını takiben, Yahudi, hristiyan halkta aynı tepkiler, aynı şiddetle başlar, dış devletlerden de tehdit içeren protestolar gelmeye başlayınca, tutuklanan haham da hemen serbest bırakılır.
Hayırsever adam, üçüncü ve son delilini sunar “Padişahım, şimdi karşıdaki caminin imamı olan, büyük ilim adamı, öğretmen hoca efendiyi tutuklayın, eğer maksadım anlaşılmazsa, üç gün sonra benim başımı almanız size helaldir.” Der.
Büyük alim, aydın, düşünür kişi tutuklanır. Kimseden ses seda çıkmaz, en ufak bir tepki olmaz. Ertesi gün bazı dedikodular dolaşmaya başlar. Halktan bazıları kulaktan kulağa “Ben zaten hoca efendiden şüpheleniyordum, vardır bir suçu.” , “Hak etmişti zaten, bu hapis ona az bile.” Demeye başlarlar. Aradan bir gün daha geçtikten sonra olay tamamen unutulur, konuşulmaz bile. Herkes günlük işine gücüne döner.
Padişah, çeşme yaptıran adamı çağırır: “Sen, çeşmenin üzerine ‘Her kula helal, müslümana haram çeşmesi’ yazdırmakta haklı imişsin. Başka milletten, başka dinden olan insanlar kendi adamlarına sahip çıktı da; bizim milletimizden, bizim dinimizden olan kişiye sahip çıkılmadı, hadi var git işine” der.
Pek değişen bir şey yok galiba. Rahip Bronson kısa bir süre sonra serbest bırakıldı ama; Balyoz, Ergenekon, Gezi davası sanıkları uzun süre hapis yattılar. Aralarında sağlığını, hayatını kaybedenler bile oldu..
Halen cezaevinde yatan, bu devlete senelerce hizmet ettikten sonra emekli olmuş, ileri yaşta, sağlığı bozuk insanlar var ama onların kim olduklarını dahi bilmiyoruz.
Yazar, çizer, düşünür, gazeteci, subay, sivil bir çok kişi halen yatıyor, ses seda çıkmıyor, isimleri bile unutuldu.
“Her kula helal…” çeşmesi hala akıp gidiyor. Av.A.Erdem AKYÜZ