Sevgililer Günü eski Roma zamanında başlamıştır. Juno Roma tanrı ve tanrıçalarının kraliçesi sayılıyordu. Ayrıca kadınlık ve evlilik tanriçasi olarak da biliniyordu. Her 15 şubatta Lupercalia Bayramı kutlanıyordu.
Katı kurallar yüzünden birliktelik yaşayamayan genç kızlar hoşlandıkları erkeklerin isimlerini yazıp kavanoza atıyorlardı. Genç erkekler kavanozdan bir isim çekerek, bayram eğlenceleri boyunca o kızla birlikte oluyorlardı. Birbirine aşik olan çiftler bayram sonunda evleniyorlardı.
Roma Imparatoru 2. Claudius savaşacak asker bulamadığı için evlilikleri yasakladı ama papaz Aziz Valentine ve Papaz Aziz Marius gizlice gençleri evlendirdikleri icin çok kizan Imparator Aziz Valentine’i cezalandırıp sopa ile döverek ölüme mahkum etti. M.S 270 yılının 14 şubatında Hristiyan şehitliğine gömüldü.
Başka bir efsaneye göre de Aziz Valentine Hristiyanliği seçtiği ve vazgeçmediği için öldürülmüştür.
Papa Gelasius 496 yılının 14 şubatında Aziz Valentin’i onurlandirmak icin Aziz Valentine günü olarak belirlemiştir.
Amerika’da 1800 lu yillardan sonra Esther Howland ‘in ilk Sevgililer Günü kartı yollamasıyla toplumsal bir olay olarak pek çok insan tarafından kutlanmaya başlanmıştır.
Olayın ticari yönü çok gelişmiş olup, insanlar birbirleriyle yarışırcasına en pahalı hediyeyi alma yoluna gitmişlerdir.
Sevgi her dakika “seni seviyorum “demek ya da pahalı hediyeler almak değildir…
Sevgi hasretini çektiğimiz bir dokunuştur…Bir bakıştır…Hiç konuşmadan bile olsa yanyana durabilmektir…
Bu gün de bir iyilik yap,bir aç doyur….Hasta bir komşuya bir sıcak çorba götür… Yolda kalmış birisine yardım etmeyi dene…
Ağlayan bir çocuk gördüğünde ona sıcacık sarılıp,başını okşa”sakın ağlama,sen hep gül”demeyi dene…
Sevgi yaşayamadığımız çocukluğumuzu yaşamaya çalışmak değil midir,kaç yaşında olursak olalım…
Ne zaman kurumakta olan bir çiçeğin,ya da bir ağacın dibine su döktün?Dallarını kıran çocuklara yapmayın onun da canı var dedin?İşte sevgi göstergesi bu…
Orman yangınları çıktığında sadece ülkeye olan katkısını değil,içindeki hayvanların,çiçek böceklerin,ağaçların yandığını düşünüp canın yandı…İşte sevgi sana…
Sokakta yürürken peşine takılan bir köpeğin,bir kedinin aç olduğunu ya da sevgiye ihtiyacı olduğunu düşündün,tekme atmak yerine:..İşte sana hayvan sevgisi…
Bir düşün bakalım kaç kişiyle küssün ve kaç kişinin kalbini kırdın,git onlardan af dile ve barış,bu da bir sevgidir.
Uyuyan sevdiğinin,eşinin,çocuklarının üstünü örtmektir sevgi usulcacık, üşümesin ve uyanmasın diye…
Benim anladığım sevgi,çocuk tacizlerine ve çocuk gelinlere,çocuk işçilere sessiz kalmayıp onları koruyacak kanunların çıkması için yönetenleri yönlendirmek ve bu konuda halkı bilinçlendirmektir.
Sevgi,sevgiliyi pahalı lokantalara götürmek değildir,sevdiğin için onun çok sevdiği bir yemeği yapıp,bir sofra etrafında neşe içinde birlikte paylaşabilmektir…
Sevgi bazen deniz’in mavisinde, bazen dalgaların hırçın sesindedir…Bazen çocukların gözlerindeki umut ışığındadır,geleceklerinden kaygı duymadan. Bazen fırından yeni çıkmış sıcak bir somunun kokusundadır…
Sevgi bazen demli bir çayı,ya da bir kase çorbayı bölüşmektir bir dostla,ya da sevgiliyle…
En önemli şey ise sevgiyi ve dostluğu paylaşmaktır çevremizdeki insanlarla…
Sevgi,sevgiliye dünyanın parasını vererek bir gül almak değil,komşunun ya da askıda faturalardan birini ödemektir…
Bazen sevgi,ekmek alırken bir kaç tane fazla alıp,askıya bırakmaktır…
Sevgi bazen okumak istediği halde kitap parası olmayan bir öğrencinin kitaplarını alıvermektir.
Bazen sevgi,paran olmasa da elinden gelen bir şeyi yapıp,yoksullara yardım etmektir…
Hiç bir şeyin yoksa yoldan geçerken,hiç tanımadığın insanlara selam vermektir…
Sevgiyi bir başkasında arama,sevgi senin yüreğinde,beyninde ve vicdanında…
Dünya Sevgi Gününüz Kutlu Olsun…