‘EKONOMİ BİLİMİ HASTA’ (6)

‘EKONOMİ BİLİMİ HASTA’ (6)

VI- Schumpeterci paradigma;

-vizyon: ‘Keşif’ler sonucu işletmeler arası rekabet

kuram: Teknik ve örgütlenme değişim dinamiği

temel kavram: Keşif/taklit ikilisi

mekanizma ve süreç: Çıraklık ve ayıklanış aracılığıyla dengeleniş (ajustement)

Aslında hukuk öğrenimi alan Joseph Alois Schumpeter, Avusturyalı olmasına karşın 1932 yılından sonra Amerika’ya yerleşmiştir.

Avusturya’da iken bir banka yönetiminde bulunmuş, 1919 yılında Avusturya Maliye (Finance) Bakanlığı da yapmıştır.

Bir Marx hayranı olan Schumpeter, 1942 yılında yazdığı Kapitalizm, Sosyalizm ve Demokrasi başlıklı çalışmasında kapitalizmin biteceği ve sosyalizmin kaçınılmaz olduğunu ileri sürmüştü.

Ancak onun Ekonomi Politik hakkındaki görüşlerini daha çok Ekonomik Çözümlemenin Tarihi (Histoire de l’analyse économique) başlıklı çalışmasında buluyoruz.

Zaten Marx’la başlayan ve Shumpeter ve ardından Keynes tarafından yinelenen ‘ekonomik düşünce’nin tarihine bakılmadan ‘ekonomi bilimi’nde ‘keşif’ yapılamayacağı söylenebilir.

Baştan buyana yinelediğimiz epistemolojik, metodolojik ve gnoseolojik incelemeler işte ancak bu bağlamda ele alınabilir de ondan…

Ancak bu arada, Schumpeter’in Marx’a borçlu olduğu kuramsal saptamanın, kapitalizmde ‘kriz’lerin ‘tesadüf’ ya da ‘kaza’ değil ama sistemin işleyişinin bir sonucu olduğunu belirtelim (*).

Nitekim Ekonomik Çözümlemenin Tarihi’ni yazdığı 1954 yılından itibaren kapitalist ekonomilerin çevrimsel dalgalanmaları (fluctuations cylcliques) üzerine yoğunlaşmış ve ekonomik ‘büyüme’lerin düzenli bir ‘süreç’ değil ama ‘sıçramalı’ (soubresaut) bir süreç olduğu sonucuna varmıştır.

Kuşkusuz bu görüşler, daha 1911 yılında ele aldığı ‘Ekonomik Evrim Kuramı’ ile başlamış 1939 yilında yazdığı Business Cycles başlıklı çalışmasında olgunlaşmış bulunuyordu.

Ancak Keynes’in 1936’da yazdığı ‘Genel Kuram’ının şaşaası nedeniyle üzerinde yeterince durulmamıştı.

Schumpeter’e göre ‘keşif’ler de düzenli olarak değil ama üzüm salkımındaki üzüm taneleri gibi biribirlerini destekleyen yatırım ‘dalga’larına ve ardından ‘büyüme’ye yol açaralar.

Ancak büyüme ya da ‘genişleme’ ve ‘yayılma’ dönemlerini ‘yaratıcı yıkım’ (destruction créatrice) dönemleri izler.

Yani Mart’tan sonra Şubat iyi olacak, Nisan daha iyi olacak türü safsatların ardından Temmuz’da bir ‘kriz’le karşılaşılabileceği gerçeğini de unutmamak gerekiyor.

Bu tür ‘düzensizlik’lerin biricik nedeni ise, o kutasanan ‘piyasa’nın, tarihin hiç bir döneminde ‘eksiksiz’ olmadığı, ama her dönemde ‘kusurlu’  (imparfait) çalışıyor olmasıdır.

Nitekim, Le Monde Diplomatique’in sözkonusu sayısında, Ignacio Ramonet’in yazısının başlığı ‘Piyasa Devlet’e Karşı’ (Le marché contre l’Etat) olup, orada ‘Öldüren Kuramlar’ (Des Théories qui tuent) konusuna değinilmektedir.

            Bu yazıyı bitirirken,  Beyrut’tan Cebeli Tarık Boğazı’na değin Akdeniz’de boğulan her göçmenin kanında bu ‘serbest piyasa’nın payının olduğunu söyleyelim.

            Dahası, ‘sermayenin serbest dolanımı’nın doğrudan ‘cinayet’ sorumlusu olduğuna ve tek tek insanlar değil ama ‘Devlet-Ulus’ların boğulmasına yol açtığına işaret edelim.

            Gelecek yazıda ise Keynezyen paradigmayı ele alacağız.

            (Sürecek)

(*) Le Monde Diplomatique, Şubat 2007: Les Dossiers de MondialisationGilles Dostaler’in Scumpeter ile ilgili yazısına bkz.

‘EKONOMİ BİLİMİ HASTA’ (6) - Habip Hamza ERDEM

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir