SAKIN HAİNLERDEN (HIRSIZ MÜSLÜMANLARDAN) YANA OLMA!
Rivayete göre; Sahabe’den Tu’me ibn Ubeyrik “bir zırhı zimmetine geçirmiş ve suçu bir Yahudi’nin üzerine atmıştı. Çalıntı zırh kendinden istenince inkar etti. Hakkında “soruşturma” açılınca Tu’me’nin yakınları Hz. Peygambere gelerek olayı Yahudi’nin yaptığını söylemesini ve bu yönde hüküm vermesini istediler. Hz. Peygamber de “zahire” bakıp lehlerinde karar vermeye eğilim gösterince Nisa suresinin 105-115 ayetleri nazil olmuştu…
Tu’me ibn Ubeyrik; “Beni bırakıp Yahudi’yi savunan böyle bir din olmaz olsun” diyerek İslam dininden çıkıp, mürted oldu. Müşriklerin safına geçti. Mekke’de yine bir hırsızlık olayında üzerine yıkılan bir duvarın altında kalarak öldü (Razi, İbn Kesir, Kurtubi)…
Kur’an hırsızlık ve yolsuzluk yapan sahabeye “hain” diyor. İslam’dan döndüğü için değil; yolsuzluk yaptığı için!
Peygambere, ‘sakın hainleri savunma, onlara arka çıkma’ diye tehbihliyor. Hatta zahire bakıp lehlerine hüküm vermeye eğilim göstermesini bile çok görerek “Allah’tan af dile, hainleri savunmaya kalkma” diyor.
Zırhı çalıp suçu Yahudi’nin üzerine atan Tu’me ibn Ubeyrik “din, iman” perdesi altında yolsuzluğunu örtbas etmeye çalışıyordu!
Bir memlekette “hukuksuzluğa” karşı en ciddi itirazlar dindarlardan gelmeli…
Dindarlar; memleketin “derin vicdanı” olmak durumundadırlar…
Kur’an; Yolsuzluk yapan “sahabe” bile olsa deşifre eder. “Cemaat” duygusunun “adalet” duygusunun önüne geçmesine asla izin vermez.
Zalim, hırsız din kardeşinin yanında değil, mağdur din düşmanının yanında ol.
Ama maalesef müslümanlar tipik birer partizan, hizip adamı gibi tarafgir/milliyetçi oldular. Bu yüzden vicdanları köreldi. Hakkın sesi olamıyorlar.
Ayrica,
Ekonomiyi piyasalar değil de bürokrasi belirliyorsa kıyamet yakındır.!