Seyyid Kemal!
“Kılıçdaroğlu, dedelerinin Hz. Hüseyin yoluyla Hz. Peygamber’e dayandığını ve bilinen en büyük dedesinin Akşehir’de türbesi olan Seyyid Mahmut Hayrani olduğunu söyleyerek, cinsiyeti ve cibilliyetini ortaya koymuş bulunmaktadır. Üstelik belgeleriyle. Sıra, onu sürekli ‘cibilliyetsiz’ olarak nitelendiren diğer liderlerde; buyurun lütfen, çekinmeyin. Ayrıca, bütün arşivler elinizde, buyurun yalanlayın kendisini.”
Haberini ilk okuduğumda yukarıdaki yorumu yapmıştım sosyal medya sayfamda. Haber, daha doğrusu Kemal Kılıçdaroğlu’nun, AKP’li Hüseyin Çelik’in 2011 yılında, “Dersimli Kürt Alevi bir ailenin çocuğu olduğu halde Türkmen olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu…” eleştirisi üzerine, gazeteci Fikret Bila’ya verdiği mülakatta Hüseyin Çelik’i muhatap alarak söylediği sözler şöyle:
“Sayın Çelik’e önerim şu, gitsin Akşehirlilere sorsun. Benim dedemin türbesi Akşehir’de, şimdi ben bunu yok mu sayayım? Gitsin araştırsın. Dedem Seyit Mahmud Hayranî’dir(1). Biz Horasan’dan gelmiş bir Türkmen boyuna mensubuz. Horasan’dan gelip Konya‘nın Akşehir’ine yerleşmişler. Sonra Yavuz Sultan Selim-Şah İsmail savaşı olunca da Dersim’e göç etmişler. Türkmen boyundan geliyorlar. Kürt değiller. Ama ben etnik kökenle ilgili biri değilim. Ayrıca ben ve CHP hiçbir zaman AKP’lilerin, yöneticilerinin etnik kökeniyle de ilgilenmedik, ilgilenmeyiz de. Ancak AKP bu toplumu bölebilmek için etnik köken ve inancı siyasette kullanmaya devam ediyor.”(2).
2013 yılında ise Hürriyet’e verdiği bir mülakatta şöyle diyor Kemal Kılıçdaroğlu:
“Peygamberimiz Hz. Muhammed’in soyundan geliyor mensubu olduğumuz aile. Ancak biz bunu siyasette kullanmıyoruz. ‘Seyyid’ soyuyuz yani. Bu konuda yazılmış çok sayıda makale de var. Özellikle Gazi Üniversitesi Hacı Bektaşi Veli Enstitüsü’nün yayınlandığı ve mensubu olduğumuz ailenin aşireti, Kureyşan aşiretinin köklerine ilişkin. Ailenin bir soy kütüğü var. Osmanlı döneminde verilmiş, ailenin büyüğü tarafından saklanır. O kütük kılıfından çıkarılıp okunduğu zaman kurbanlar kesilir, böyle bir geleneği var. Herkes birbirini bilir zaten. Şu anda o soyağacı Tunceli’de Düzgün ailesinde. Onun ben yıllar önce fotolarını çektim. Daha sonra bu konuda araştırmalar yapan akademisyenlere verdim. Uzun ferman gibi, üst tarafında bir tuğra var. Nakibü’l-Eşrâflık adında bir kurum var Osmanlı’da; Peygamber soyundan gelenlerin kayıtlarını tutan bir kurum. Herkes böyle bir iddiada bulunmasın diye. 2 örnek düzenleniyor, biri aileye veriliyor, diğeri de Osmanlı’nın arşivine konuluyor. Bu arşiv belgeleri şu anda İstanbul Müftülüğü’nde. Her yıl bu belgeyi elinde tutanlar götürüp kadılara bunu onaylatıyor, ‘Peygamber soyundan geliyorlar’ diye. Cumhuriyet’le birlikte son veriliyor bu uygulamaya tabii. Ama bu zaten Tunceli’de herkes tarafından bilinir. Yani Seyyid soyundan geldiğini, mensubu olduğumuz ailenin.”(3).
Kılıçdaroğlu Hz. Muhammed’in Soyundan mı Geliyor?
CHP Milletvekili Yıldırım Kaya “Kılıçdaroğlu’nun dedesinin Alaşehir’de bir türbesinin olduğunu” söyledikten sonra “Ben ziyaret ettim. Ben de orada öğrendim, genel başkanımız anlatmadı. Genel başkanımızın umreye gittiğini de rahmetli Oğuzhan Asiltürk’ten öğrendim. ‘Genel başkanınızın umreye gittiğini, Kâbe’de gözünden şarıl şarıl yaşlar aktığını bilir misiniz? Ben bilirim ama’ dedi. Bunları biz konuşmuyoruz CHP’yi inançlar konusunda eleştirebilecek çok az sayıda insan vardır. İmam hatiplerin açılışı, Diyanet’in açılışı CHP’yledir”(4) demiş.
Gözlerinden şarıl şarıl yaş aktığını bilmiyoruz ama Kılıçdaroğlu’nun umreye gittiği doğrudur(5). Ancak dedesinin türbesinin Alaşehir’de olduğu yanlış ve Yıldırım Kaya’nın bu türbeyi ziyaret ettiği de yalan olmasa bile yanlıştır. Yıldırım Kaya, sanırım Alaşehir’de Darbeci Kenan Evren’in dedelerinin kabrini ziyaret etmiş olmalıdır! Çünkü Alaşehir’de kabri olan, Kemal Kılıçdaroğlu’nun dedeleri değil, 12 Eylül darbesinin mimarı Kenan Evren’in dedeleridir.
Zira Kılıçdaroğlu, dedesi Seyyid Mahmud Hayrani’nin türbesinin Manisa’nın Alaşehir ilçesinde değil, Konya’nın Akşehir ilçesinde olduğunu söylemektedir. Hatta o türbede çekilmiş fotoğrafları vardır Kılıçdaroğlu’nun(6).
Flash TV tarafından sık sık ekrana Kılıçdaroğlu’nun bir grup konuşması var. Kılıçdaroğlu o konuşmayı ne zaman yaptı bilmiyorum ama orada (4), tıpkı 2011 yılında gazeteci Fikret Bila’ya verdiği mülakatta dediği gibi; “Ecdadım bin yıldır Anadolu’dadır. Horasan’dan gelmiştir. Anadolu erenlerindendir. Dedem Seyyid Mahmud Hayrani’nin türbesi Akşehir’dedir. Ecdadım, o yörede mukim iken, Yavuz Sultan Selim döneminde Tunceli yöresine göç etmek zorunda kalmışlardır. Ecdadımı merak edenler İstanbul Müftülüğü’nde bulunan Nakib’ül Eşraf Defterlerine bakabilirler…” diyor(7).
Nakib’ül Eşraflık kurumu, Peygamberin soyundan gelenleri “Seyyid” ve “Şerif” leri takip etmek için oluşturulmuş bir kurumdur ve geçmişi Yıldırım Bayezit dönemine, 1400’lere kadar gider. Ancak yeniden ihyası İkinci Bayezit döneminde olmuştur(1494). 1924 yılında hilafetin kaldırılmasıyla birlikte bu kurum da ortadan kaldırılmıştır.(8)
Peki bütün bu bilgiler, en başta da Kılıçdaroğlu’nun soyunun Nakib’ül Eşraf defterlerinde kayıtlı olması, onun Peygamber’in soyundan geldiğini ispat etmeye yeter mi? En önemlisi de Peygamberin soyundan gelmiş olmak, insana bir üstünlük ve imtiyaz tanınmasını gerektirir mi? Elbette hayır? Çünkü bizatihi İslam Peygamberi, meşhur Veda Hutbesi’nde, üstünlüğün ırka ve ten rengine değil, takvaya, yani Allah’tan korkma derecesine bağlı olduğunu söylemiştir.
“Ey kızım Fatıma! Babam Peygamber diye güvenme Rabbine karşı kulluk vazifeni yap. Eğer Allah’tan nefsini satın alamazsan vallahi ben bile senin namına hiçbir şey yapamam”(9) demiştir.
Kıyamette, kızını bile kurtaramayacak bir şahsın soyundan gelmenin, hiç kimseye bir faydasının olmayacağı ve bunun bir üstünlük vesilesi sayılamayacağı açıktır. Öte yandan; biz biliyoruz ki; Nakib’ül Eşraf kayıtları sağlıklı değildir. Bütün Osmanlı kurumları gibi, bu kurum da zaman içinde yozlaşmış ve sulandırılmıştır. Zira, bu defterde kayıtlı olanlara tanınan kimi ayrıcalıklar ve imtiyazlar sebebiyle, kendilerini bu defterlere yazdıran uyanıklar da çıkmıştır ve bu kurum istismara açık hale gelmiştir ki; muhtemelen bu sağlıksız, torpile ve iltimasa dayalı kayıtların bir sonucu olarak bugün bile Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde kendisinin SEYYİD ve ŞERİF olduğunu iddia eden insanlar vardır.Üstelik de bunların Kürt kökenli olduğu bilindiği halde!
İhtimaldir ki; Osmanlı Yönetimi, Doğu ve Güneydoğu’da meskun olup isyan emareleri gösteren ya da serkeşlik eden aşiretleri teskin etmek ve onların devlete olan bağlılıklarının sürmesi için kendilerine bir kısım ayrıcalıklar ve imtiyazlar verdi. Tıpkı bol keseden Paşalık rütbesi dağıtmak ve tıpkı Aşiret Mektepleri açmak gibi, bazı Kürt aşiretlerinin liderlerine ve Kürt kanaat önderlerine de SEYYİD ve ŞERİF payeleri verdi, onları Nakib’ül Eşraf Defterlerine kaydettirdi! Onların şimdi ki torunları olan garipler de, bu sahte kayıtlardan hareketle, bugün bile kendilerinde bir üstünlük vehmediyor olmalılar! Elbette bunları Kılıçdaroğlu için söylemiyoruz. Çünkü onun böyle bir arayışına veya bu konuyu istismar ederek siyasi rant için kullandığına hiç şahit olmadık.
Ancak şurası kesindir ki; Kılıçdaroğlu, kendisinin de dediği gibi, bir Türkmendir. Özetle; Türk Oğlu Türk’tür! Mensubu bulunduğu Kureyşan aşireti, Horasan’dan gelerek bugün bulundukları bölgeye yerleşmişlerdir. “Kureyşan” kelimesi, “Horasan” kelimesinden gelmektedir. Çünkü “Horasan” kelimesinin yöresel ağızdaki söylenişi “Hureysan”dır. Yani sanıldığı gibi “Kureyşan” kelimesi ile Hz. Muhammed’in mensup olduğu “Kureyş” kabilesi arasında herhangi bir ilişki ve nesep bağı bulunmamaktadır.
Kureyşan aşiretinin, İran’daki Kirmanşah bölgesinden Anadolu’ya geldiğine ilişkin bilgiler varsa da, bu aşiretin Horasan bölgesinden Anadolu’ya gelen bir Türkmen/Türk aşireti olduğuna dair bilgi, çok daha sağlıklı ve çok daha güçlüdür. Öte yandan bazı kesimlerce ısrarla Kürtlerin bir kolu olarak tanımlanan Zazalar’ın, Kürt kökenli olmayıp Oğuz Boyları’na mensup Türk oldukları, Prof. Dr. Orhan Türkdoğan gibi çok daha ciddi kaynaklarca söylenmektedir(10). Bu kaynaklara göre; Zazalar, Kürtleşmiş Türkmenlerdir. Bunlardan bir kısmı Alevi, bir kısmı Sünni İslam’ı kabul benimsemişlerdir. Alevi olanlar, ağırlıklı olarak Sivas, Erzincan, Tunceli, Gümüşhane ve Erzurum yörelerinde yaşarken, Sünni olanlar, Bingöl, Elazığ, Diyarbakır ve Şanlıurfa (Siverek) gibi yörelerle yaşamaktadırlar. Kılıçdaroğlu’na Kürt kökenli denmesinin bir sebebi de olsa olsa onun, bazı kesimlerce Kürt aşireti olarak tanımlanan Zazaların yoğunlukla yaşadığı Tuncelili olmasındandır.
Bize kalırsa; inanç olarak Alevi olan Kürtlerin tamamı, aslında Türk/Türkmen kökenlidir. Çünkü Alevilik, bir Türk/Türkmen inanç sistemidir. Kürt kökenli vatandaşlarımız ise daha çok Sünni Şafii mezhebini benimsemişlerdir…
Ömer Sağlam
Araştırmacı Yazar
__________________
1- Seyyid Mahmud Hayrani için bkz.
2- ,
3-https://www.sozcu.com.tr/2013/gundem/kemal-kilicdaroglu-peygamber-soyundan-geliyorum-389643/?fbclid=IwAR16X28dLFyw6V-nc-x2K-Tw-yHzov9al8dCJL_stRRb5_NwsPJm5o7UgEU
4-https://www.yenisafak.com/gundem/chpli-yildirim-kaya-kemal-kilicdaroglu-peygamber-soyundan-geliyor-3730261?fbclid=IwAR2um-BKF2YMqIj3rqSsa8qozB_fFR6eV4QTV4skI8d-eUy8uJV-ezUjLuk
5-https://odatv4.com/guncel/kemal-kilicdaroglu-hangi-milli-goruscuyle-umreye-gitti-1301151200-70060?fbclid=IwAR2LuU4zQNIHxWaGAM7UMZAPBRtbJ8GDG3QxhAeFzab2JSuCNsJMl6bUkPY
6-
7-https://www.facebook.com/watch/?v=2298357650396938
8-https://www.gazetevatan.com/siyaset/benim-dedem-seyit-mahmud-hayrani-415246?fbclid=IwAR2eGK4FJOa9Li8qbEVo69rSucyGTuiFN5_YNkGjqOdnmP6wEV8i6Llpy44 &
9- Müslim, İman, 89, Hadis No: 351.
10- Yrd. Doç. Dr. Melek Alpar, “Zazalar” başlıklı makalesi, . Ayrıca Bkz. Yrd.Doç.Dr. Melek Alpar, “Bingöl Ağzı ve Folklörü Üzerine Bir İnceleme” başlıklı makalesi,