KERAMET
Günümüzde moda oldu. Bazı saflar ya da oldukça günaha batıp, kurtuluşu bir şeyhin kucağında bulmayı ümit edenlerin sıkça karşılaştığı bir aldatmaca.
Hani derler ya! Şeyh uçmaz mürit uçurur diye.
İlimsiz İslâm’ın duayenlerinden Cübbeli anlatıyor.
“İsmail hoca ermiş idi. Keramet sahibiydi. Her Cuma hutbesinde: “Herkes 500 lira çıkarıp şu çuvalların içine koysun “ derdi.
Hepimiz de heyecanla çuvalların içine 500’er Lirayı koyardık.
Sonra da huşu ile İsmail hocaya uyup namaza dururduk.
Namaz bitip, duamızı yaptıktan sonra dönüp bakardık ki, aaaa o da ne çuvallar yok olmuş.
Bu kerametin karşısında saatlerce ağlamıştık.”
Evet sevgili okurlarım! Siz ne dersiniz İsmail hocanın kerametine ya da safların soyulmasına?
*******
Hatay’da bir dostu ziyarete gitmiştim. Dostumun şeyhi varmış.
Bana öyle bir anlatıyor ki sanırsınız evliya.
Dayanamadım ve sordum: “Bu muhteremin özelliği nedir, kerameti nedir?”
Gururla ve bana gol atarcasına: “Hiç olmaz mı?”
“Bir tanesini anlatır mısın?”
Heyecanla başladı anlatmaya:
Bir gece zikirden çıkmıştık. Arkadaşımız Mehmet, arabasına binmiş marşa basıyor ama araba çalışmıyor. Mehmet ha bire marşa basıyor. Bizim efendi yanına yaklaştı ve “Evladım Mehmet arabanda benzin yok” demesin mi?
Eeee bunda ne var ki, keramet olsun?
Dediğimde.
Şak diye arabanın benzininin olmadığını bildi. Bundan iyi keramet mi olur. O çok mübarek insan.
İnanın bu cevaba ve şartsız teslimiyete üzüldüm.
Yahu arkadaş azıcık araba bilgisi, zerre kadar da beyni olan o arabanın neden çalışmadığını bilmez mi?
Ağaya sormuşlar: “Senin ağalık ne zaman bitecek? “diye.
O da; “Sizin eşekliğinize bağlı” demiş.
Daha ne desin.
Esen kalınız. Nazım PEKER