BİR YOKSULLUK HİKAYESİ TÜRKİYE!..
Mümbit toprakların olduğu, dört mevsimi aynı günde yaşayacak kadar mükemmel, üç tarafı deniz nimetleri ile donanmış, topraklarında gölleri, akarsuları ile dünyanın kıskandığı bir ülke Türkiye.
Stratejik açıdan da her ülkenin muhtaç olabileceği, Asya ile Avrupa’nın kesişme noktasında çok kıymetli değerli bir ülke.
Tek sorunu var yönetim beceriksizliği ile bırakın fakirliği, yoksulluğa koşan insanların ülkesi oldu!
Neyi anlatacaksınız bu insanlara memleketi yönetenler veya yönettiğini sananlar! Tüm istatistikler ve gerçekler ülkenin kötüye gittiği ve bunun sonucunda da insanların yüzlerinin gülmediği, çocuklarının kötü beslenmek zorunda kaldığı, gençlerin ise umutlarının giderek yok olduğu, Yaşlıların huzur bulamadığı, ‘Yalan rüzgarının’ yandaş medyada yönetenlerinin borazanı gibi dillendirildiği günleri yaşıyoruz. Buna yaşamak denirse!
Tüm bunlara rağmen halen devletten 3-5 maaş alanların umurunda olmayan bir yönetim kafası!
Neymiş?… ‘İhracaat’ rekoru kırmışız!..
Eeeee, onu ihraç etmek için kırdığınız ‘ithalat’ rekorunu niye bahsetmiyorsunuz? Çünkü sahte başarınıza gölge düşürüyor!
Yirmi yıllık iktidarın geldiği nokta işte burası! Bu kadar sürede %29 da aldıkları enflasyonu TUİK’in ambalajlamasına rağmen %36 olarak açıklayabilmiştir!
Olmadı…olmuyor…olmayacak! Bu iktidarın kapasitesi yirmi yılda ancak bu kadar yapabiliyorum diye adeta bağırıyor. Ekonomi böyle iken diğer alanlar da bundan farklı değil! Sosyal yaşamda felaket, dış ülkelerle çatışma, bir tarafa aslan kesilip, 18 adamıza el koyan Yunanistan’a karşı kedi olan bir politika! Eğitim de ise okumuş gençlerin başı boş gezmesi, eğitim kalitesinin düşmesi ve sorunların giderek büyümesi de geleceğimiz olan gençlerimizin gözünün ‘YURT DIŞI’ hayali olmasına neden olmaktadır!
Siyasetin ‘Tek kişi’ odaklı olması milletin meclisinin itibarını da azaltmış, çözüm üretemez olmuştur.
Hayatın gerçeği göstermiştir ki; mevcut iktidar ile bundan sonra bu ülkenin kalkınması mümkün görülmüyor. Tez elden taze bir güçle yeni bir iktidara ihtiyaç vardır. Aksi ise, her geçen günü arar hale düşeceğimizdir!
Emin EĞRİ
Bir yanıt yazın