Servet sınıfının aç gözlüğünü durduramazsak, hep beraber bu dünyayı havaya uçuracağız.
Servet sınıfı, kapitalizmin ilk yıllarında, artı değer ve ticarette, değişim değeri üzerinden kazanırdı.
Aç gözlü servet sınıfına, artık bu kazançlar, yeterli gelmeyince, yeni, yüksek kar mekanizmalarını kurdular.
Elbette devletlerin denetim ve izinleri doğrultusunda…
Bilinen bir hikayedir. Eskiden para basılacaksa, bu paranın, Altın karşılığı olup olmadığına bakılarak, para basılırdı.
Aç gözlü servet sınıfı, kendisinin böyle bir sınırlamanın içinde kalmasına karşı çıktı.
O gündür bu gündür, paranın basılmasında bir sınırlama kalmadı. Servet sınıfının koyduğu kurallar çerçevesinde para basma düzeni kuruldu.
Bu düzene, Batı dillerinde Fiat Currensy rejimi deniliyor. Bizdeki adı kaydi para, kredi parası ya da banka parası oluyor.
Kapitalizmin uygulandığı ülkelerde, çok çeşitli para üretme yolları var.
Esas itibariyle para iki türlü üretiliyor. İkisinde de saadet zinciri var.
Önce birincisinden başlayalım.
Merkez Bankası parayı basar. Bastığı parayı, doğrudan Hazineye veremez. * Ticari bankalara nominal faizi ile (politika faizi de denir) verir.
Bugünden örnek verecek olursak; Merkez Bankası, bastığı parayı, ticari bankalara %14 faiz ile verir.
Ticari bankalar, Merkez Bakasından aldıkları bu paralara, kendi faizlerini de ilave ederek Haizine ye tahvil karşılığınsa satarlar. Bugünlerde bu faiz; %25-30 civarındadır.
Yani banka, kâğıt alıp kâğıt satarak, üretmeden %15-20 gelir elde eder.
İkinci saadet zinciri ise şudur; ticari banka, sizin yatırdığınız 100 Lira mevduata, 900 Liralık, başkalarına kredi verir. Dolayısıyla 800 Lira kaydi para üretmiş olur.
Bu durum devletin sermaye sahibine verdiği bir imtiyaza (yetkiye) istinaden yürütülür. Eğer devlet size de bu imtiyazı verirse, siz de bu saadet zincirine dahil olabilirsiniz.
Bu alışverişte sadece Hazine borçlu konumuna terfi eder. Hazine bu borçları ödemek için vergi gelirlerine baş vurur. Bir anlamda borçlanan halktır.
Merkez Bankasının bastığı para, GSYİH’nın sadece %15’i kadardır. Geri kalan para, banka parası olarak üretilir. Ticari banka ne kadar çok para(kâğıt) satarsa o kadar kazancını yükseltir.
Hem Merkez Bankası fazladan banknot basarsa hem de ticari bankalar fazladan kaydi para üretirse, enflasyonu durdurmak artık mümkün değildir.
Borç kanseri, sınırsız para basmanın sonucudur.
Bunları anlatınca, diyorlar ki, Amerika’da ve Avrupa’da da durum aynı. Evet aynı.
Onların bastıkları paralar, ya da kaydi paraları uluslararası para olduğundan, enflasyonlarının bir kısmını da diğer uluslara satmış oluyorlar.
*Avrupa para birliğine girmememize rağmen, Avrupa Para Birliğinin bazı kurallarına uymamız sebebiyle, Merkez Bankası Hazineye doğrudan bastığı parayı veremez. 2 Ocak 2022