DEĞERLİ VE OKUNMASI GEREKEN BİR KİTAP’TAN
“OLTADAKİ BALIK TÜRKİYE” VE KURNAZ BALIKÇI
ABD başkanı Eisenhower, Ortadoğu için yeni doktrin oluşturmak ve Türkiye’ye güç sağlamak istiyordu. Petrol zengini ünlü Rockefeller ailesinden Nelson Rockefeller Eisenhower’a 1956’da mektup yazdı ve Türkiye için şöyle söyledi:
“Oltadaki balığın yeme ihtiyacı yoktur.”
‘1950’li yıllarda ABD Kongresi’nde Marshall Planı çerçevesinde bazı üyeler komünizme karşı direnen Türkiye’ye yapılan yardımların artırılmasını ısrarla istiyorlardı. Bunları dinleyen dönemin Dışişleri Bakanı John Foster Dallas, üyelere hiçbir şey anlamadıklarını söyleyip bir örnek veriyordu.
Bir kişi nehire balık avlamaya giderken oltasına bir yem koyar.
Oltaya takılan balığa yeniden yem vermenin anlamı yoktur. Eğer balık oltadan kurtulmak isterse siz de çubuğu sallayarak balığın hem kurtulmasını önlersiniz, hem de boğazının parçalanmasına yardımcı olursunuz. Yok eğer balık uslu durup problem yaratmıyorsa siz de yaşaması için arada bir yem verebilirsiniz.
İşte Türkiye bizim için oltaya takılan bir balıktır.Sürekli yem vermeye gerek yoktur. Türkiye bizden kurtulmak isterse olta ile boğazının parçalanmasını sağlarız. Yok eğer uslu durursa biz de ona yaşaması için gerekli olduğu ölçüde ve bizim çıkarlarımıza hizmet edecek şekilde yardımcı oluruz.’’
GELELİM HİKAYEYE
Balıkçılıkta bir yöntem vardır;
Tecrübeli balıkçılar özellikle sarp denize kavuşan kayalıklı
ve derince olan yerlerde, balıkları KANDIRMA yöntemi uygularlar…
Ol hikaye şöyledir;
Kurnaz ve ustalaşmış balıkçı hep aynı yerde olta atarmış.
taze midyelerden oltasına taktığı yemler,
lezzetli olduğu için oltası hiç boş gelmez,
akşam sahile dönerken balık sepeti dolu olurmuş…
Gel zaman git zaman balıkçı hep aynı yerde avlandığı için,
Yem de hep aynı yem, midye içi olduğundan,
Balıklar da birazca akıllanmış ve oltaya yaklaşmaz olmuşlar.
Balıkçının sepeti dolmaz olmuş, kazancı azalmış…
Birgün yine avlanırken oltasına büyük bir balık takılmış.
Oltadan çıkartılıp tam sepete atılacakken balık dile gelmiş;
“Ey usta balıkçı, hayatımı bağışlarsan senin çok balık tutmana yardım ederim!!!
“Nasıl yardım edeceksin?”
“Bu kayalığın dibinde bir hafta süre ile denize karidesi yem olarak serp fakat olta atma,
Bu arada ben diğer balıkları burada çok besin var diye getireceğim. Bol ve taze karideslere alışacaklar. Bir hafta sonra hem karides hem de midye at balıklar buraya dolacak ve diğer yemleri yerken oltana da yakalanacaklardır.
İğnelerinde karides olursa ona daha çok rağbet ederler.”
Böylece kendi nesline ihanet eden balık ve kurnaz balıkçı işbirliği yapmışlar. İşbirlikçi yancı balık diğer balıkları yem sahasına kayalığın doğusundan, batısından sürekli çağırarak balıkçıya destek vermiş. bedavadan beslenmenin yolunu bulmuş. Saf ve hayatın farkında olmayan balıklar midyeden daha güzel olan karideslere rağbet ederek oltaya yakalanmışlar.
Kıssadan hisse;
Kurnaz balıkçının attığı yemlere ve işbirliği yapan yancı balıklara dikkat etmek gerek.
Yancı balık/lar bilerek veya bilmeyerek destek görevlerini yaparken, inanır ve aldanarak en güzel görünümlü, lezzetli gibi gözüken yemleri yerseniz,
Balıkçının hilesini ve ırkına ardını dönen yancı balıkları sorgulamazsanız,
Kancaya yakalanır ve balıkçının sepetini boylarsınız. Uyanık olmak gerek…
Her duyduğunuza, okuduğunuza inanmayın.
Lezzetli yemler arasına serpiştirilmiş kötü gerçek olmayan yemlere dikkat edin.
İşte öylesine bir pazar hikayesidir.
Aydınlık günlere erişmek dileği ile
Naci Kaptan