TARİH UNUTMAZ

TARİH UNUTMAZ - CaberKalesi 1

TARİH UNUTMAZ

HÜSEYİN MÜMTAZ

Baştan söyleyelim; tarihin “affetmeyeceği” bölüme henüz gelmiş değiliz…

Gecenin bir vakti nereden estiyse iki farklı konu aklıma düştü, düşünmeye başladım…

1.Süleyman Şah Türbesi;

Bilindiği gibi Süleyman Şah Türbesi ile Süleyman Şah Saygı Karakolu ve bulunduğu alan Suriye’nin Halep ilinin Eşme köyü sınırları içerisinde bulunan, Türkiye’nin kendi sınırları dışında sahip olduğu eksklav statüsündeki tek toprak parçası…idi.

Türbe’de Osmanlı İmparatorluğu’nun kurucusu ve ilk padişahı Osman Gazi’nin babası Ertuğrul Gazi’nin atası olabileceği farzolunan Süleyman Şah’ın ve iki askerinin naaşları bulunmakta…idi.

Alp Arslan’ın Malazgirt savaşından sonra yeni vatan edinmek maksadıyla batıya yönelen Oğuz boyları arasında Süleyman Şah önderliğindeki Kayı boyu da bulunmaktaydı. Süleyman Şah, 1227 yılında Fırat’ın karşı kıyısına geçmeye çalışırken Fırat sularında boğulur. Süleyman Şah’ın naaşı ve iki askeri Caber Kalesi eteklerine bir kümbete defnedilir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde imparatorluk sınırları içerisinde olan mezarın bulunduğu yere bir türbe yapılarak buraya Türk Mezarı adı verilir. Türbe ve Caber Kalesi, Osmanlı İmparatorluğu yıkılınca Fransız Suriye Mandası sınırları içerisinde kalır.

20 Ekim 1921 yılında Türkiye ile Fransa hükûmetleri arasında imzalanan Ankara Antlaşması’nın 9. maddesi ve 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’nın 3. maddesi gereğince Caber Kalesi ve türbe müştemilâtı ile berâber Türkiye Cumhuriyeti toprağı olarak kabul edilir ve Türkiye’ye burada muhâfız bulundurma ve bayrağını çekme hakkı tanınır.

Öyleydi.

22 Şubat 2015’te, Türk Silahlı Kuvvetleri artan güvenlik problemleri ve IŞİD tehdidi nedeniyle Şah Fırat isimli askeri bir operasyon ile Suriye’ye girdi. Türbede bulunan Süleyman Şah’ın naaşı ve diğer manevi değeri bulunan eşyalar alındıktan sonra Süleyman Şah Türbesi ve yakındaki karakol patlayıcılarla havaya uçurulur.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Şah Fırat operasyonuyla ilgili olarak “Suriye içinde bir toprak sahibi olma hakkımız baki kalmıştır. Kimse Türkiye’nin kudretinden şüphe etmemelidir” dedi.

11 Aralık 2017’de ise yeni Başbakan Binali Yıldırım, Suriye’de işler yoluna girdikten sonra Süleyman Şah Türbesinin eski yerine taşınacağını açıklar. Haziran 2018’de Başbakan Yardımcısı Fikri Işık katıldığı bir televizyon kanalında “Biliyorsunuz orası Türk toprağı. Şartlar oluştuğunda Süleyman Şah Türbesi taşınacaktır” ifadelerini kullanır.

Şimdi soru şu;

Binali Yıldırım ve Davutoğlu; devr-i iktidarlarında, şu veya bu bahane ile Türk toprağı terkedilen bu zât-ı muhteremler neden o zamandan bu zamana o vatan parçası ile ilgili tek kelime etmemektedirler?

Hani “hakkımız bâki” idi?

Tarihe bu dip notla geçeceklerdir. Unutmasınlar.

Tarih unutmaz.

TARİH UNUTMAZ - ekmeleddinihsanoglu160

2. Ekmeleddin İhsanoğlu.

“Ekmeleddin” ismini daha önce hiç duymuş muydunuz?

Sonrasında da başka yerde duydunuz mu?

Ben de duymamıştım.

İhsanoğlu 1943 Kahire doğumludur. Mısır’da Hıdiviye Lisesi’nden mezun olduktan sonra Ayn Şems Üniversitesi Fen Fakültesi’nde yükseköğrenim gördü. 1966’da Fen Fakültesi’nden mezun oldu ve El-Ezher Üniversitesi’nde akademik hayata başladı. Yüksek lisansı sırasında El Ezher Üniversitesi’nde asistanlık ve Ayn Şems Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde Türk Dili ve Edebiyatı okutmanlığı yaptı.

Türkiye’ye 1970 yılında geldi. 1974’te Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi’nde doktorasını tamamladıktan sonra, Birleşik Krallık’ta Exeter Üniversitesi’nde doktora-sonrası çalışmalar yaptı.

1980 yılında İslam İşbirliği Örgütü’nün tavsiyesi ile İstanbul’da kurulan İslâm Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi (IRCICA)’nin başkanlığına getirildi ve bu görevi 25 yıl sürdürdü.

Kütüğü Yozgat’ın İstanbulluoğlu Mahallesi’nde bulunan İhsanoğlu, 1971 yılında Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne başvurarak isminin değiştirilmesi talebinde bulundu.

Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesi de verdiği kararla Ekmeleddin İhsanoğlu’nun “Ekmellettin Muhammet” olan ismi “Ekmeleddin Mehmet” olarak değiştirildi.

İhsanoğlu bundan 7 sene sonra yani 1978 yılında da Ankara 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne başvurarak “İhsan” olan soyadını “İhsanoğlu” yaptı.

Kahire’de doğan, akademik güzergâhı Exeter’den de geçen, Türkiye’ye ancak 27 yaşında ayak basan, iki defa isim-soyisim değiştiren İhsanoğlu; Türk kamuoyu tarafından âniden ve birden 10 Ağustos 2014 tarihinde tanındı.

Bu tarihte yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde İhsanoğlu, (buraya dikkat)  CHP tarafından MHP’ye “ortak/çatı aday” olarak önerildi ve kabul edildi.

İnanabiliyor musunuz, CHP tarafından MHP’ye önerildi?

Seçim sloganı da; “Ekmek İçin Ekmeleddin” oldu.

Bu kadar teferruattan sonra artık soruya geçebiliriz.

Kahire doğumlu, Türkiye’ye 27 yaşında ayak basan, ismini ve soy ismini birkaç kere değiştiren, sınırlı bir çevre dışında tanınmayan İhsanoğlu’nun nasıl olup da birden ve âniden Cumhurbaşkanı adayı olarak takdim edilmesini hadi bir kenara bırakalım;

Bu kadar, o kadar önemli İhsanoğlu o tarihten bu yana nerededir, nasıldır, ne işle meşgul olmaktadır; bilen, duyan, gören var mı?

CHP ve MHP’nin 2014’deki akıllara sezâ o birlikteliği şimdi ne haldedir?

Sisler bulvarındayız… 30 Aralık 2021


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir