Alçağın biri Pitbull ırkı köpeğini kendi karakteri ve dünya görüşüne uygun bir şekilde vahşi yetiştirmiş diye bütün sokak hayvanlarını suçlu ilan ederek adına barınak denilen ölüm kamplarına göndermek tek kelime ile zalimliktir.
Pitbull diğer cinslerden daha saldırgan veya doğuştan katil yaratılışlı bir köpek değildir. Çene yapısı çok güçlüdür. Çene yapısı kuvvetli diye bir kısım kendini bilmezin bu zavallı hayvanları katile dönüştürmesi ise tam olarak ruh hastalığının tezahürüdür. Bu zavallı hayvanlara vahşi eğitimi sırasında inanılmaz ağırlıklar yükleniyor. Ağırlığa dayanamayarak belleri kırılanlar aynı anda sopalarla dayak yiyorlar. Dudakları , kulakları, kuyruklar kesilerek bahis oyunlarında birbirleri ile dövüştürüyorlar. Haber bültenlerinde o hayvanlara bunları yapan ve yaptıran psikopatlardan hiç bahsedilmiyor bile…
Barınak diye bahsi geçen birçok yerin aslında birer ölüm kampı olduklarını biliyor musunuz?
İlgisizlikten aç ve soğukta bırakılıyorlar,
küçücük kafeslerde hastası sağlıklısı karışık halde tutuluyorlar.(Barınaklarda tedavi süreci de çoğunlukla uyutulmayla sonlanıyor.)
Güvenerek kendi elinizle götürdüğümüz sokak hayvanlarını da geri alamıyorsunuz. Muhtemelen başka yerlere bırakabiliyorlar.
Kısaca…
Nazi SS subaylarının yahudileri toplayarak götürüp, üzerinde deneyler yaptıktan sonra öldürdükleri o gaz odaları var ya…
Hah! işte ondan çok çok daha kötü bir ölüm kampı düşünün.
Bu öyle bir ölüm kampı ki;
Orada kendisine yaklaşana endişe, korku ve dehşetle bakan masum gözler var.
Orada bir elin uzatılmasını bekleyerek açlık ve soğuktan ölmek üzere olan canlar var.
Orada dayak, işkence, hastalık ve o masum canlardan akan kan, gözyaşı var.
Orada güçlü olanın kendi ırkından olanı parçalayarak karnını doyurmak zorunda kaldığı gibi acı bir gerçek var.
Bunlara kör sağır dilsiz kalıyorsanız:
İster Müslüman olun alnınız secdeden kalkmasın…
İster Hristiyan olun her dakika istavroz ve günah çıkartın…
İster Yahudi olun günde 3 değil 13 defa sinagoga gidin…
Eğer sokaktaki o masum hayvanlara eziyet ediyor, ya da edilmesine sebep olarak acı içinde hayattan koparıyorsanız;
Biliniz ki o masum gözlerin laneti üzerinizden eksik olmayacaktır.
Acaba bazılarının vicdanları sızlar mı?
Hiç sanmıyorum.
Öyle ise şu soruyu soralım…
Sizler hangi dine mensupsunuz ve hangi kutsal kitabın emirlerine riayet ediyorsunuz?
Eğer “elhamdulillah müslümanım” diyorsanız, bakın İslamiyetin kutsal kitabı ve peygamberi ne diyor?
“Yeryüzünde yürüyen bütün hayvanlar ve kanatlarıyla uçan bütün kuşlar da ancak sizin gibi birer ümmettir”
(Kuran-ı Kerim Enam Suresi 36. Ayet)
Derdini anlatmaktan aciz olan hayvanlara karşı Allah’dan korkunuz
(Hz Muhammed)
Kainattaki tüm varlıklar, Allah’ı tesbih ederek zikrederler. Bu yüzden bir hayvan öldürmek veya bir hayvan topluluğunu yok etmek, bir ümmeti ortadan kaldırmak olur.
(Hz Muhammed)
Hristiyanlık ve Musevilikte de benzer ayetler var.
Kitab-ı mukades:
“RAB Tanrı yerdeki hayvanların, gökteki kuşların tümünü insanlar gibi topraktan yaratmıştı.”
(Matta İncili 22. Ayet)
“Öldürmeyeceksin. Bizler biliriz ki, en küçük canlıyı öldürmemiz dahi kutsal kitapta yasaklanmıştır.”
(Eski Ahit 10 Emir)
Kutsal kitabında ve hadislerde hayvanlardan en fazla bahseden din İslamiyet ama…
Son 20 yılda hayvanlara zulüm yapmakta Avrupa’ya büyük bir fark attık.
Onlara kafirler diyoruz ya, bakın o kafirler hayvanlar için ne gibi kanunlar çıkartmış.
Kafir Avusturya :2004 hayvanları koruma yasası: Hayvan yaşamının önemi insan yaşamının önemi ile eşittir.
–
Dinsiz İsviçre: 1992 yılında hayvan haysiyetinin korunmasını anayasasına madde olarak ekledi.
–
Kıskanç küffar Almanya: Anayasına “Devlet, yaşamın ve hayvanların doğal temellerini koruma sorumluluğunu üstlenir” maddesini koydu.
–
Deist İngiltere: Hayvanlara karşı zulüm ihmalin cezasını indirimsiz 1 yıl hapis ve 20.000 EURO olarak ilan etti.
–
Ateist İsveç: Hayvanlara kötü muamelenin cezasını indirim söz konusu olmadan 2 yıl hapis 25.000 EURO para cezası olarak belirledi.
Peki ya kutsal kitabı Kuran-ı Kerimde ve peygamberinin hadisinde, hayvanları ümmet kabul eden bizde durumlar nasıl?
Sokaktan tuttuğumuz masum canları ya hiç olmayan, ya da ölüm kampından farksız barınaklara atalım ve daha sonra hep birlikte cuma namazına giderek Allahtan cenneti isteyelim.
Allah Kabul Etsin
Ederse tabi….
Hayvanları savunma ve koruma kuruluşları,hükümet düzeyinde temsil olunmalıdır.
Bizler “Hayvan hakları da insan hakları gibi yasa ile korunmalıdır.” Diye hayaller kurarken, reis-i cumhur sahipsiz hayvanların yerinin barınaklar olduğunu söyledi.
Diyoruz ki;
Barınaklarınız sıcacık oluncaya dek, yani; oyun, sevgi, ilgi, mama ve sağlık yurdu oluncaya dek sokak hayvanlarının yeri sokaklar, parklar, bahçeler ve mahallelerdir. Komşularımızın bizden alınarak ölüm kamplarına götürülmesine izin vermiyoruz.
Sağlık demişken…
Devlet hayvanlarla ilgili SAĞLIK desteği falan vermiyor. Kedilerin FİP diye lanet bir hastalıkları var. Tek bir yavrunun masrafı 45 bini buluyor. Çaresiz insanlar yardım toplamak için sosyal medyada bas bas bağırıyorlar. Onbinlerce hayvan bu hastalık yüzunden telef oldu. İnsanlar kendi ceplerinden sokak hayvanlarına aşı yaptırıyor, kısırlaştırıyor, hastalık masraflarını karşılıyor.
Geleneksel olarak insanların çevresinde yaşayan bütün hayvanlar uyumlu biçimde türüne özgü yaşam koşulları ve özgürlük içinde yaşama ve üreme hakkına sahiptirler. İnsanların kendi çıkarları için bu uyumda ya da bu koşullarda yapacakları her türlü değişiklik bu haklara aykırıdır. Kanatlı veya kanatsız tüm hayvanların kendi özel ve doğal çevrelerinde, karada, havada veya suda yaşama ve üreme hakkı kutsal ve doğuştandır.
Bütün hayvanlar saygı görme hakkına sahiptir. Beşeri bilimin “bir hayvan türü” olarak tanımladığı insan, diğer hayvanları yok etme hakkına sahip değildir ve hayvan haklarını sömüremez. Bütün hayvanların düşünme yeteneği sayesinde baskın güç olan insanlar tarafından gözetilme, bakılma ve korunma hakları vardır.
Bir yanıt yazın