Bugün Türkiye öyle bir süreçten geçmektedir ki, vatan ve millet kavramı yerine ümmetçiliğin, Türk yerine İslam’ın, Atatürk yerine Erdoğancılığın, Cumhuriyet yerine Hilafetin ve tek adamcılığın, bilim yerine hurafenin, Anayasa yerine NASS- Kuran ayetlerinin, mertlik yerine korkaklığın, dürüstlük yerine hırsızlığın, fedakarlık ve özveri yerine konforculuğun, paylaşmacılık yerine bencilliğin, örgütlenme ve sorumluluk alma yerine adam sendeciliğin, yalnızlaştırıcılığın, yanaşmacılığın ve bananeciliğin, özgürlük yerine yasakların, cesaret yerine korkaklığın, doğru bilgi ve fikir yerine dezenformasyonun, tüm toplum yerine partizancılığın, birlik yerine mezhepçi ve etnikçi bölücülüğün adım adım yerleştirilmeye çalışıldığı ve kısmen de zihinlere yerleştirildiği tanınmaz ve kendi öz değerlerini yitiren bir ülke haline getirildi.
Türkiye’yi kuran Kemalist hareketin 1938’den başlayarak 1972 ve 1980 döneminde emperyalizm destekli karşı devrimcilerce yenilmesi ve onun bileği olan Devlet ve Halk içindeki Kemalist Fedailerin de birlikte hareket etmeyip gün be gün zayıflaması ve bugün bunların en sembol isimlerinin bile fiili olarak ortaya çıkmaması bu durumu daha da hızlandırmıştır.
Bugüne kadar Halk, emperyalizm destekli mevcut islamcı diktatörlükten kurtuluş için yanlış insanlardan, kurumlardan ve kuruluşlardan bir umut beklemiştir.
Bu da örgütsüz olduğu için, alenen, bir umut için bilinen bekleme ve bekletilme süreçlerinde, karşı devrimci ataklara karşı duramayan Halkın, pasifleşmesine yol açtı ve bu da doğal olarak Türkiye’nin bugünlerde bariz olarak yaşadığı çöküşünü de hızlandırdı.
Halkın yurtsever kesimlerinin beklentilerinin istenilen zamanda gerçekleşmemesi de Halk arasında ki umutları ve direnmeyi görüldüğü gibide büyük ölçüde susturdu.
Mevcut Emperyalizm destekli bu islamcı iktidarda bu durumdan yararlanarak rejimi değiştirdi ve Cumhuriyet’i yıktı.
Ve Türkiye’de, son 20 yıldır Halka karşı sistemli bir iktidar terörü uygulayarak ta istediği gibi at koşturdu. Türkiye’nin tüm değerlerini, Kemalizm’e karşı savaşı kazandım deyip, ganimeti olarak görerek talan etti. Kendine, yanaşmalarına, emperyalizme ve bazı dış ülkelere peşkeş çekti.
Bu durum tersine çevrilebilir mi?
Elbette çevrilebilir.
Kemalistler tekrar iktidara gelebilir mi?
Elbette gelebilir.
Bunun şartları var mı?
Elbette vardır.
Peki bunun için ne yapmak lazımdır?
Sorun nedir ve cevap nasıl verilmelidir?
Evet burada en temel olan soru da budur.
Ama bunun makul bir çözümü de ve cevabı da vardır tabii ki.
Bunun için,
İlk önce biz Kemalistler olarak, örgütlü bir Kemalist ama fiili bir Hareket oluşturmak gerekmektedir.
Ve de bugüne kadar ilişki kurduğumuz ve ülkenin iyiliği için beklenti içinde olduğumuz insanlarla ve kurumlarla vakit geçirmeyi bırakarak, doğrudan mahalle, köy, kasaba ve şehirlerde Kemalist çekirdek komiteler kurarak, halkın konfor düşkünü olmayan, zor durumdaki öğrenci, esnaf, işçi ve köylü kesiminde adam adama metodu ile ve ikna yöntemi ile örgütlemeli ve bunu iyi bir şekilde de koordine ederek, Türkiye Kemalist Hareketi üst yapısını oluşturulması için vakit geçirmeden kolları sıvamalıyız.
Burada, aydınlar ve orta sınıflarda bu yapıya ilişkin bir müttefik kesim olarak görülerek eklenmeli ama bu kesimler Kemalist Hareket yapısının asla çekirdek kesimlerinden birisi olarak görülmemelidir.
Sadece müttefik olarak görülmelidir.
Sebebi ise, burada belirtilen aydın ve orta sınıf kesimin, bazıları hariç, genellikle her devirde iyi yaşam standartlarına sahip olmak isteyen, kaypak ve güç dengelerine göre hareket eden, hızla saf değiştirmede yeteneğine sahip, bazen dengeci, aşırı şekilde bencil ve çıkarcı bir sınıf kesim olmasıdır.
Bunların içinde her zaman Kemalizm’e düşünce ve yaşam açısından çok yakın bir kesim elbette vardır.
Buna rağmen, bu kesimler, genel olarak kendi sınıf karakteri icabı olarak da, tarihsel olarak güç kimdeyse onunla ittifak halinde olmuşlardır.
Son 20 yıllık süreçte Türkiye’de ki durum bunu iyice göstermektedir.
Bugüne kadar Türkiye’de ki durumun, TC ve Kemalistlerin lehine değişmemesinin esas sebebi ve sorun teşkil edeni de, bazı şartlardan ve beklentilerden dolayı Türkiye’deki iktidar ve rejim sorununun bu kesim üzerinden çözülmeye ve umutların bu kesim üzerinden yeşertilmeye çalışılmasıdır.
Burada halkın yurtsever kesimi tarafından, bu kesim özelinde oluşturulan beklentiler de bu kesimin esas olan çıkarcı, kaypak ve değişken saflar karakteri yüzden bir türlü yerine gelmemiştir…
Atatürkçü samimi kesimlerin de samimi beklentilerinin gerçekleşmemesinden dolayı, beklentilere yönelik süreci artık tamamlamış ve tüketmiştir.
Ve Türkiye’deki değişik siyasi süreçlerde bugüne kadar ki ve bu konudaki tecrübeler de toplu olarak ele alındığında, bunların Halkın içindeki en çıkarcı, korkak, konforcu, hiçbir bedel ödemek istemeyen ve en kaypak kesimi olan bu kesimin, artık Türkiye’nin kurtuluşuna ve Kemalist iktidar oluşturmaya yönelik süreçlerde, millete bir faydası olmayacağı da millete aşikar olmuştur.
Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda; Fiili bir Kemalist örgütlenme artık Türkiye’de temel bir ihtiyaçtır.
Ve bundan sonra bu örgütlenme esas olarak, öğrenci, esnaf, işçi ve köylü kesimlerin içinde yapılmalıdır ve buradan doğacak örgütlü ve kitleselleşen büyük bir yurtsever güçle, Türkiye’deki iktidarın Amerikan islamcılarından geri alınması ve Türkiye’nin kurtuluşu ancak bu şekilde gerçekleşebilecektir.
Ve Kemalist örgütlenme çekirdeği, bu kesimden oluştuğu sürece de, iktidar için yapılacak atılımın sekteye uğraması da neredeyse imkansız olacaktır.
Bu örgütlenmede dikkat edilmesi gereken önemli bir husus ise, Cumhuriyete ve Kemalist ilkelere bağlı diğer güçlerin ve bunların fertlerinin sadece Türkiye’de değil, nüfusu 7 Milyon olan ve bugün Türkiye dışında yaşayan Kemalist harekete gönül verenlerce de desteklenmesinin sağlanması, İktidarı geri almadaki başarı için çok gerekli olarak görülmelidir.
Burada doğru ve gerçekçi güç oluşturma teorisi ve pratiği gereği, yurtiçinde ve Türkiye’nin ayrılmaz bir parçası olan yurtdışında yaşayan Türkleri de aynı güç merkezinde birleştirme Kemalistlerin iktidara gelmesinde önemli bir güç oluşturacaktır.
Bu iki potansiyelin de Kemalist Hareketi iktidara getirmek için birlikte düşünülmesi, örgütlenmesi, harekete geçirilmesi, bunun Kemalizm ve Kemalist Hareket lehine sadece büyük bir sinerji yaratmasını düşünmek bir yana, süreç
İçinde çok büyük bir ihtiyaç olacak olan Kemalist Hareketin uluslararası ilişkilerindeki potansiyelinin de oluşması için ilerde çok büyük büyükte katkısı olacaktır.
Bugün, Türkiye’de ve yurtdışında birbirinden kopuk hareket eden Türkiye ve yurtdışı Kemalistleri bu mesajı iyi okumalıdır.
Birlikte hareket etmek yurtseverlerce sadece teoride bir fikirde, kağıt üzerinde ve söylemde değil halkın içinde yani pratikte olmalıdır.
Kemalist Hareket, yurtseverler arasında ki mevcut birlik sorunun çözümünü de ancak Halkın içinde yapılacak olan başarılı bir Kemalist Hareket örgütlenmesiyle çözebilir.
Kemalist Harekettin örgütlenme sürecinde dikkat edilmesi gereken diğer önemli bir husus ise, birlikte hareket etmede görüşmeler, toplantılar ve anlaşmalar esasen tali olarak görülmelidir.
Burada esas olan ise, bu birliktelikteliğin Halkın içinde, İktidara gelmek ve Türkiye’yi Kemalist vizyonla yönetmek için örgütlenmesi olmalıdır.
Çünkü Kemalist örgütlenmede, Halkın içinde ki örgütlenme ancak gerçek liderliği, samimiyeti ve yönetimi ortaya çıkartır.
Kemalist Hareket örgütlenmesinde asla hiç bir zaman bedavadan, kağıt üzerinde liderlik ve önderlik oluşmaz.
Kimseye lütuflarla Paye dağıtılmaz.
Kemalist Hareket bu yüzden pratikte sınananların da Hareketidir.
Aynı zamanda Kemalist Hareket gerekirse ülküleri için ölmeye, hapise, söylem ve eyleme hazır bir Fedai hareketidir.
Yani Kemalist Harekette, liderlik oylarla oluşmaz.
Emekle oluşur.
Kemalist Harekette Liderlik kalitesi, bilim ve akılı rehber alan, vatanı ve milleti için ölüme, işkenceye ve hapse (hapise) hazır kişilerden, strateji ve taktikleri bilen ve uygulayanlardan oluşur.
Bu bakımdan Kemalist Hareket, diğer reformist ve uzlaşmacı hareketlerden hem teoride hem de pratikte temelden ayrışır.
-Tavizsiz hareket eder.
-İşbirlikçi değildir.
-Devrimcidir.
-Bağımsızlıkçıdır.
-Devletçidir.
-Halkçıdır.
-Anti emperyalisttir.
-Bölücü değil birleştiricidir.
-Laiktir.
-Çağdaştır.
-Kimsesizlerin kimsesidir.
-Devri sabık yaratmaz hesap sorar.
Temel Kemalist ilkeler ve devrimleri ışığında, örgütlenme modeli ve ilkelerini de güncelleyerek ilerler ve sürekli olgunlaşır.
Kemalist Hareket esasta ve yurtsever anlamda birleştirici ve toparlayıcıdır.
Kısaca, Türkiye’nin kurtuluşu için yukarıda özetlendiği gibi bir Kemalist Harekete ve Kemalist Fedailere bugünün Türkiye’sinde, ülkenin ve milletin bekası için şiddetle ihtiyaç vardır.
Şimdiki görev ise yurtseverlerce, objektif olarak halk içinde var olan Kemalist ruhu, Kemalist bir iktidar için, Kemalist bir örgütlenmeye dönüştürmeleri olmalıdır.
Yurtsever kesimler ise bugünlerde durumdan vazife çıkartarak artık bu konuyu iyi düşünmelidir ve bu Hareketi yaratmada artık çok geç kalmamalıdır.
Çünkü… Vakit tamamdır.
Her zaman olduğu gibi;
Atatürk’le kalın.
Cumhuriyetle kalın.
Hoşçakalın!
Sefa Yürükel