Demokrasi Kılıfı Altında Hazırlanan Tezgâhlar

Uluslararası Enerji Ajansına göre Dünya Enerji tüketimi 2030 yılında takriben % 40 civarında artacak. Diğer bir tahmine göre Çin ve Hindistan’ın ekonomik büyüklüğü de 2025 yılına doğru G7 Ülkelerinin 1.5 katı olacaktır. ABD, AB, Çin, Hindistan, Türkiye gibi ülkeler en büyük harcamalarını enerji sektöründe yaparlar.

Bu bilgiler ışığında Çin ve Hindistan’ın 2030 yılından itibaren dünyanın en büyük enerji tüketicileri olacağı anlaşılıyor. Küresel Baronlar başrol oyuncuları ABD’nin bu büyüme karşısında dayanması için, ilkönce ülkenin enerji politikasını değiştirdiler. ABD topraklarında bulunan dünyanın en zengin kaya gazı rezervlerini devreye sokarak, kendi ihtiyaçlarını karşılamaya karar verdi. Bu gelişmeler ışığında enerji ithalinden, ihracına geçerek dünya enerji fiyatlarını denetlemede ilk adımı attılar. Kısaca ileride Çin’in gelişip, ABD’nin elinden dünya Jandarması görevini almasını engellemesi adına düşünen stratejik hamlelerden biriydi.

AB ülkeleri ise 2020 yılından itibaren örnek olarak doğalgazlarının % 70’ini ithal etmek zorunda kalacaklar. Şimdi diyeceksiniz bu rakamları verip, kafamızı niye karıştırıyorsunuz. Son bir veri ile olayın püf noktasına gelelim. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızın 2014 yılında yaptığı bir güncellemede ki paragrafı aynen sizlerle paylaşıyorum.

“Dünya üretilebilir petrol ve doğal gaz rezervlerinin yaklaşık %72’lik bölümü, ülkemizin yakın coğrafyasında yer almaktadır. Türkiye, jeopolitik konumu itibariyle dünya ispatlanmış petrol ve doğal gaz rezervlerinin dörtte üçüne sahip bölge ülkeleriyle komşu olup enerji zengini Hazar, Orta Asya, Orta Doğu ülkeleri ile Avrupa’daki tüketici pazarları arasında doğal bir “Enerji Koridoru” olmak üzere pek çok önemli projede yer almakta ve söz konusu projelere destek vermektedir. 2030 yılına kadar %40 oranında artması beklenen dünya birincil enerji talebinin önemli bir bölümünün içinde bulunduğumuz bölgenin kaynaklarından karşılanması öngörülmektedir.”

Gayet açık ve net şekilde bu satırları okuduktan sonra Türkiye’nin iç politikası ve dinamikleri dünya enerji politikasını yönlendirmek isteyen Küresel Baronların odak noktasıdır. ABD’nin dünya rezerv para birimi Dolar’ın egemenliğine devam ettirmesinin birinci yolu Orta Doğu’yu ve komşu ülkelerimiz olan Irak, Suriye ve sırası gelince İran’ı kontrol etmesinden geçer. BOP, Arap Baharı Rüzgârı bu planın parçasıdır.

Tabi ki bu uygulamalar Küresel Baronların küçük fedaisi olan İsrail Devletinin güvenliğini de garantiye alır. Ülkemizin devamlı kaos ortamında tutulması ve PKK terörünün senelerdir dolaylı yollardan desteklenmesinin nedeni kaynaklarımızın verimli olarak kullanılmaması içindir. Bölgede Güney Kore’ye benzer atılımlar yapılacak kuvvetli bir Türkiye’nin bütün bölgedeki enerji dengelerini değiştireceğini hesaplamışlardır. Onun için Ülkemizin ilerlemesinin geciktirilmesi ile Türkiye’nin kurumlarının itibarsızlaştırılması ve istikrarsızlaştırılması bu güç merkezlerinin öncelikli ödevlerindendir.

Küresel Baronlar hala hafızalarında Türklerin Müslümanlığı dünyaya yayışını unutmamışlardır. Kurtuluş savaşından yeni Türkiye Cumhuriyetinin doğuşu ile dünya dengelerinin değişmesi gerçeğini de bir türlü beyinlerinde sindirememişlerdir. Onlara göre Sovyetler Birliğinin kurulması engellenmiş olsaydı, bugünkü Asya’daki enerji kaynaklarını kontrol ediyorlardı. Çin ile bu yüzyılda başlayan güç mücadelesi olmayacaktı.

Sayfalar: 1 2 3 4 5 6

Demokrasi Kılıfı Altında Hazırlanan Tezgâhlar - PROF.DR. CİHAN DURA / TURKISHFORUM - ABDULLAH TÜRER YENER - cihan dura

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir