Bugün emperyalizm destekli gerici irticanın 23 Aralık 1930 tarihinde Menemen’de üsteğmen, öğretmen Kubilay’ın hilafetçi Derviş Mehmedi ve adamları tarafından hunharca başı kesilerek ve
Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki’nin de linç edilerek hunharca katledilmelerinin yıldönümü.
O gün irticanın hedefi Atatürk ilke ve devrimleriyle birlikte Cumhuriyet’i yıkmak ve tek adam rejimi olan saltanatı yani Hilafet’i geri getirmekti.
Buna karşı o gün Cumhuriyet’in simgelerini ve değerlerini taşıyan Kubilay, Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki TC’nin kendisini ve değerlerini savunmak için Menemen’de irticaya karşı direndiler ve Cumhuriyeti savunurken Menemen’de şehit oldular.
Gelelim Aralık 2021 yılına,
Şimdi soruyorum,
Yukarı da ki olayla bugün arasında bir aynılık yada bir fark görmüyormusunuz ey Millet?
Ses yoksa, ben burada fikrimi söyleyim;
Arada’ki fark,
Atatürk bugün yaşamıyor.
Ve Cumhurbaşkanı değil.
Devrimler ve ilkeler ortadan kaldırılmış, Türkiye’nin kamusal ve milli tüm kazanımları mevcut irticacı iktidar tarafından kelepir fiyatına satılmış yada peşkeş çekilmiş durumda.
İrtica iktidarda.
‘Cumhurbaşkanı’, Kubilay’ın başını kesen ve Cumhuriyet’i yıkmaya çalışan Derviş Mehmedi ile aynı tarikattan.
Meşrebi aynı.
Aynı yerden destek alarak iktidara geldi ve 20 yıldırda Türkiye’de iktidarda.
Bunu anladık, buraya kadar tamam diyorsunuz içinizden tabiki.
Peki sorun ne derseniz?
Sorun,
Kubilay’ı anıp anmamakta değil, sorun onun gibi cesur ve Cumhuriyet’e canı pahasına bağlı olup olmamakta.
2002’de iktidara gelen irtica (11 Kasım 1938’den itibaren sinsice örgütlendiler), bugün Türkiye’yi ve tüm Cumhuriyet değerlerini imha etmekle meşgul.
Ülkenin sahibi ve kurumları olan; Millet, siyasi partiler, STKlar, aydınlar, TSK, Polis, Savcılar, Anayasa Mahkemesi, Mahkemeler, Yargıtay olayları seyrediyor.
Bunların dışında sözde Atatürkçüyüm diyen ve Atatürk’ten geçinen, Atatürk’ü bir kanarya sever gibi sevenlerde seyrediyor….
Bir kere eğri oturup doğru konuşalım;
Kubilay’ı anmak için öncelikle bugün de O’nun canını verdiği değerlere sahip olmak,ölümü ve hapisi göze almak ve bu uğurda gerçekten de örgütlü söylemler ve eylemlerle mücadele etmek gerekiyor.
Oysa durum hiç de öyle değil.
Bakılırsa beylik demeç, dil, söylem, zoom pehlivanlığı sosyal medyada ve asıl medyada gırla gidiyor.
Ama Cumhuriyeti savunmak için iş pehlivanlığı yapan yok.
Artık yeter, artık dur irtica, senin ömrün buraya kadar diyen yok.
Düşünebiliyormusunuz …?
Adamın teki, yada aynı O’nun gibi yönetici olmak isteyenler, Atatürkçü bir kurumun başına geçmek için daga dün zoom toplantılarında delege ayarlamak ve seçilmek için yırtınıyor ve radikal bir Atatürkçülük’ten dem vuruyordu, eğer başına geçerse kurumun, Cumhuriyet’i ve Atatürk ilke ve Devrimlerini savunmak için Türkiye’de sokaklara on binleri insanı dökeceğini belirtiyordu….
Ve şimdi bunların hepsi bu kurumun başına geçti ve geçtiler..
Ne oldu?
Bir şey olmadı…
Türkiye her anlamda batmış durumda ve bunlardan tıs yok.
Tıs yokta beylik demeçleri var tabiki bunların.
Onsuz olurmu?
Gambersiz düğün demeçsiz yapılmaz çünkü.
Doğru ya, demecin içindeki yer alan 10.000 harf yada hadi 11.000 harf diyelim sokaklarda demeç olarak yürüyor ya irticaya karşı bir iktidar değişikliği ve cumhuriyeti sahiplenmek için ve irticanın batırdığı Türkiye için?!
Ne oldu?
Hani sokaklardaki türeteceğiniz insan ve insanlar ve gölgeniz?
Milleti kandırmayın.
Atlama tahtası olarak kullandığınız bu sembol yerler sizin elma şekeriniz değil.
Atatürkçüleri sanki bir şey yapıyormuşsunuz gibi kandırmayın.
Bu işten vaz geçin.
Sizler, hadi irticacıları geçtik önce siz Millette beklenti yaratıp bir şey yapmamakla gerçekten Atatürk’e ve Atatürkçülere ve toptan Türkiye’ye zarar veriyorsunuz.
Bunu mahsuzmu yapıyorsunuz yoksa aklınızın veya yüreğinizin yetmediğindenmi yapıyorsunuz yada şeyinizin .. yemediğindenmi yapıyorsunuz? Onun cevabı sizde tabiki.
Bence ya bu işi bilmiyorsunuz yada Milleti ve Atatürkçülerin harekete geçip, kucaklaşıp, birlikte hareket etmesini önlemek ve ilerde doğabilecek bir Hareketi dindirmek ve söndürmek için görevlisiniz gibi hareket ediyorsunuz. ..
Yoksa öyle değilmi…?
Ama İki iki daha eder dört.
Herşey açık seçik ortada.
Ey Atatürkten geçinenler ve herşeyi bu geçinmeden dolayı berbat edenler artık bu iş’ten vaz geçin, bırakın bu işleri, gidin limon satın.
Kubilay’a pasif bir şekilde sahip çıkanlar törenlerde sahip çıkıyor zaten.
Ama sadece törenlerde….
Siz sözde Atatürkçüler peki sizde bugüne kadar olduğu gibi Kubiy’a ve Cumhuriyet’e sadece törenlerdemi sahip çıkacaksınız yoksa gerçekten gerçek hayatta fiili olarakmı sahip çıkacaksınız söyleyin bakalım?
Kubilay’a sahip çıkmak için, bir kere Atatürk’ün olaydan sonra söylediği ve verdiği emir gibi irticayı irtica yapılan yerde haritadan silmek, uzlaşmamak, taviz vermemek ve helalleşmemek gerekiyor.
Bunun için gerekirse hapise girmek ve ölmek gerekiyor.
Kubilay, Bekçi Hasan ve Şevki gibi…
Bunu biliyorsunuz değilmi?
Bunun için de yapılacak olan bellidir.
Bundan sonra acilen
yapılacak olan,
Türkiye’de ki tüm gerçek Atatürkçülerin bir araya gelmesi için ve irticayı ve mandacılığı TC topraklarından silmek için öncelikle,
Atatürk’ün ve Cumhuriyet’in fikir ve değerlerini savunan tüm kişi, kurum ve çevrelerin aralarında ilkeli, programlı ve planlı ortak çelikten bir koordinasyon kurup, şişkin egolardan sıyrılıp, birlikte hareket ederek, emperyalizm destekli iktidardaki irticayı ve muhalefetteki mandacıları Türkiye’de ki siyasi haritadan, meşru ve Anayasal yollardan, Anayasa’da ki ve Türk törelerinde ki direnme hakkınıda kullanarak silmesi gerekiyor.
Bu yapılırsa işte o zaman Kubilay’a , Bekçi Hssan ve Bekçi Şevki’ye sahip çıkmanın ve anmanın bir manası olur.
Türkiye kurtulur!
İşte O zaman;
Atatürk Anıtkabir’de, Kubilay, Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki’de ebedi
İstirahattahında rahat uyur.
Türkiye rahat ve endişesiz uyur.
Vicdanlar rahat uyur!
Her zaman olduğu gibi,
Atatürk’le kalın.
Cumhuriyetle kalın.
Hoşçakalın!
Sefa Yürükel