SAĞLIKÇILARA ŞAŞI BAKAN HÜKÜMET!…
Pandemi dönemini yaşadığımız iki yıl içinde doktorlarımızın kıymetini daha çok anladık. Ama anlamayan bir hükümetimiz var!
Uzman doktora 5 bin, pratisyenlere 2500 ücret artışını açıklayan cumhurbaşkanı kısa süre sonra geri adım attılar ve gündemden geri çektiler.
Bu arada doktorların harici sağlıkçılar da ‘’Bizim de hakkımız, bize de artış verilsin’’ diye ayağa kalktılar.
Haklılar analarının ak sütü gibi. Çünkü sağlık bir ekip işidir. Bir kısmına ver, bir kısmına verme olmamalıdır.
Yanlışlarını görüp geri çekmeleri, şimdiye kadar ki birçok hatalarının tekrarından başka bir şey değildir.
Her zaman için enine boyuna düşünmeden, ‘’Ben yaptım oldu’’ anlayışıyla karar alan hükümetimiz ortamı germektedir. Anlık kararlar mutlaka eksik olmaktadır. Ortak akıl ve tartışılmadan bir kişinin düşüncesi ile verilen kararların eksik yönlerinin olması kadar doğal bir şey olamaz! Bu nedenle, toplum için alınacak her kararda enine boyuna düşünmeli, tartışılmalı, artısı ve eksiği ile değerlendirilerek son karar verilmelidir.
Maalesef ‘Tek adam’ rejiminde böyle bir uygulama yok!
Son iki yılda devletten ayrılan doktor sayısının sekiz bin civarında olduğu zaman zaman basında gündeme getirilmektedir.
Doğrudur ve çok acıdır gerçekten. Devlet bir doktoru yetiştirmek için zaman ve büyük miktarda para harcamaktadır. Bu bile başlı başına önemini göstermektedir. Doktorluk sıradan bir meslek değildir. Ülkenin en kıymetli değeridir. Bakanlık, bu kadar doktorun neden ayrıldığını hiç mi araştırmıyor?!
Araştırıyorsa neden taleplerini dikkate alarak ayrılmaya engel olmuyor? Ama lafa gelince ‘’Sağlıkçılarımızın hakkını ödeyemeyiz.’’ deniyor. Mecazi olarak, çok değer verilen anlamda kullanılan söz, fiiliyatta ‘Hakkını ödeyemiyorlar.’
Ulu önder zamanında şu veciz sözü söylemiştir. ‘’Beni Türk hekimlerine emanet ediniz.’’ Siz de Türk hekimlerinin hakkını teslim ediniz. Sağlıkçılar dahil.
Emin EĞRİ