1960-70’li yıllarda Almanya hemen her türlü çalışana kapılarını açmıştı. Şimdi 3 milyon Türk Almanya’da yaşıyor. Dünyanın birçok ülkesinden de Almanya’ya işçi olarak gelenlerin sayısı 5 milyonu buluyor.
Şimdi ise her önüne gelen Almanya’nın kapısını çalamıyor. Özellikle son yıllarda kalifiye işçiye ihtiyaç duyan Avrupa’nın sanayi ülkesi Almanya şimdi daha seçici davranmaya başladı.
Avrupa Birliği’nin en büyük, dünyanın da önde gelen ekonomilerinden biri olan Almanya’da, kalifiye işçi sıkıntısı, yıllardır en büyük sorunlardan biri. Ekonomi çevreleri, sorunun önümüzdeki yıllarda daha dramatik boyutlara ulaşarak Almanya ekonomisini, frenleyeceğinin altını çiziyorlar.
Geçen hafta Çarşamba günü işbaşı yapan yeni koalisyon hükümeti, konuya Angela Merkel hükümetinden daha kararlı el atacağa benziyor. SPD, Yeşiller ve FDP’nin üzerinde anlaştıkları 177 sayfalık koalisyon anlaşmasına göre, eksikliği duyulan kalifiye elemanların yurtdışından da gelebilmesi için göç hukukunun yeniden düzenlenmesi hedefleniyor. Almanya’nın Kanada gibi “puan sistemi” ile eğitimli, nitelikli ve uzman göçmenlere kapıları açması planlanıyor. Bu kapsamda diğer ülkelerden gençlerin Almanya’da meslek ve üniversite eğitimi görmeleri ve eğitimlerinden sonra ülkede kalmaları da desteklenecek.
2005 yılından sonra 16 yıl boyunca başbakanlık koltuğunda oturan Angela Merkel, uzun süre işgücü açığının Almanya’nın kendi içinde ve Avrupa Birliği’ne o dönemde yeni üye olan Balkan ülkelerinden gelecek nitelikli elemanlarla kapatılmasının mümkün olacağını savundu. Ancak bu beklenti, Almanya‘nın ülkeye göç etmek isteyen yüksek nitelikli kişiler ve akademisyenlere, ABD ve Kanada’nın yanısıra bazı başka AB ülkelerine göre daha az cazip koşullar sunması nedeniyle tatmin edici bir orana ulaşmadı.
Son iki yıldaysa Corona virüsü salgınına rağmen ülke ekonomisinde yaşanan büyümeye paralel,nüfustaki hızlı yaşlanma, nitelikli işgücü açığını her geçen gün arttıran bir etki yarattı. Demografik hesaplamalar, 2030 yılına kadar Almanya’daki 20 ila 65 yaş istihdamının 3,9 milyon kişi azalarak 45,9 milyona düşeceğini gösteriyor. 2050’li yıllara gelindiğinde her üç kişiden birinin 67 yaş üzerinde, yani emeklilik yaşında olacağı, önlem alınmazsa nüfustaki dengesizlikten, bakım giderlerinin ülke finansmanını çökerteceği ve toplumun refahının tehlikeye gireceği belirtiliyor.
Türk-Alman İşverenler Birliği Başkanı Remzi Kaplan, yeni hükümetin bu konuya olan yaklaşımını “prensipte doğru” olarak nitelerken, aynı anda asgari ücretin 12 Euroya çıkarılmasının ters etki yapacağını öne sürüyor.
Kaplan’ın açıklamalarından satır başları:
“Şu anda yeni kurulan hükümetin planları arasında, asgari ücretin 12 Euro olması da var. Türkiye kökenli küçük ve orta ölçekli işletmeciler açısından zorlayıcı ve külfiyet olacağını belirtmek istiyorum. Bunun Alman ekonomisine de yararlı olmayacağından yola çıkarak yeniden gözden geçirmelerini bekliyoruz. Türkiye kökenlilerin faal olduğu gastronomi ve taksicilik gibi alanlarda, zaten eleman sıkıntısı çekiyoruz, bir de bu artış gelirse durum daha da kötüleşir. Hemen her alanda tüm sektörlerde kalifiye eleman sıkıntısı var. Hükümetin öncelikli olarak bu konuya el atması gerekiyor. Türkiye’den gelen elemanlarda, diplomaların daha kolay tanınması işimizi kolaylaştırır. Eleman eksikliği, yeni Alman hükümetinin en önemli sorunlarından biri olacak. Bizim önerimiz, meslek eğitim süresinin 3 yıldan 1,5 yıla indirilmesi ve gençlerin bir an önce meslek yaşamına girebilmesi. Biz Türkiye kökenli gençlerle de konuşuyoruz. Almanya’da iş dünyasına girişi çok hantal buluyorlar. Eğitimin kolaylaştırılması ve eleman açığının kapatılması için gerekli adımların atılmasını arzuluyoruz.”
Özetleyelim:
Türkiye’den Avrupa’ya göç hızlandı. Kalifiye ve ustalık seviyelerinde olanlar için Almanya şimdi ikinci kapı olabilir.
Almanya ise kalifiye işçi sıkıntısını aşabilmek için bu konuda kapılarını sonuna kadar açmanın hesaplarını yapıyor.
www.facebook.com/necdet.buluz