HATİCE TOPCU
09 Aralık 2021 Perşembe
20.MİLLİ EĞİTİM ŞURASI
7 yıl aradan sonra 20. Milli Eğitim Şurası “Eğitimde Fırsat Eşitliği” baslığıyla toplantı. Şura’nın yedi yıl neden toplanmadığı, yedi yıl aradan sonra toplanan şuranın süresinin neden 3 gün gibi çok kısa tutulduğu soruları yanıtlarını ararken şura sürecinde yaşanan ilginç gelişmeler kamuoyunun gündemine oturdu.
Şura gündeminde olmayan ve komisyonlarda görüşülmeden genel kurulda oylanan ‘Okul öncesi eğitimde çocuklara din eğitimi’ verilmesi konusu kamuoyunda ciddi tartışmalara sebep oldu. Bu konuya yazımın ilerleyen bölümlerinde yeniden gelmek üzere Milli Eğitim Şuralarına kısaca bakmanın yerinde olacağını düşünüyorum.
Şuralar 1921 tarihinde büyük Atatürk’ün açılışını yaptığı Ankara’da düzenlenen ‘Maarif Kongresi’ ile başlar ki bu kongre Sakarya Meydan Muharebesi tarihleri içerisinde yapılmıştır. Daha sonra şuralar 1923,1924,1925 yıllarında toplanan Heyet-İlmiye çalışmaları ile devam etmiştir. Bugünkü adıyla ‘Milli Eğitim Şurası’nın ilki 1939 yılında toplanmıştır. Dolayısıyla Milli Eğitim Şurası adıyla yapılan ilk toplantıdan günümüze kadar 20 şura gerçekleştirilmiştir.
Bu yıl 20.si yapılan Şuraların mevzuatına da kısaca bakmak yerinde olacaktır. Milli Eğitim Şurası Yönetmeliği, ikinci bölümü Şura’nın ‘Tetkiki ve İşleyişi’ başlığı (madde 5) ‘de Şura; “Bakanlığın en yüksek danışma kuruludur. Türk milli eğitim sistemini geliştirmek, niteliğini yükseltmek için eğitim ve öğretimle ilgili konuları tetkik eder; tavsiye kararları alır.” şeklinde açıklanmıştır. 6.maddede ‘Şuranın teşkili’ düzenlenmiş, Bakan’ın Şura’nın tabi üyesi ve başkanı olduğu belirtilmiş; Şuranın tabi üyeler ve davetli üyelerden teşekkül edeceğine yer verilmiştir. 7.maddede tabi üyeler sayılmış, 8. Maddede milli eğitim şurası genel sekreterliği oluşumu düzenlenmiştir. 11.maddede Şuranın Bakanın daveti üzerine 4 yılda bir toplanması esası getirilmiş Bakanın istemesi halinde şurayı olağanüstü toplantıya çağırabileceği de belirtilmiştir.
Gelelim ‘Şura gündemini düzenleyen 12. maddeye; “Şuranın gündemi ve toplantı tarihi bizzat Bakan tarafından tespit edilebilir ya da kurul tarafından belirlenerek Bakana sunulur. Gündemin belirlenmesinde merkez ve taşra birimleriyle diğer kurum ve kuruluşların görüşleri de alınır.”
Bu maddeden anlaşılacağı üzere Şura gündemi önceden belirlenmekte ve bütün hazırlıklar bu gündeme uygun olarak yapılmaktadır. Nitekim 13. Madde ‘Şura ön hazırlıklarını içermekte, Şura Genel Sekreterliğince gündem konularıyla ilgili olarak yapılacakları düzenlemektedir. 14.madde ise Şura gündemi ile ilgili Özel İhtisas Komisyonu raporlarının toplantıdan en az 10 gün önce üyelere elektronik ortamda gönderilmesi gerektiği belirtilmektedir.
Şuranın çalışma esas ve usullerini belirleyen 15.maddesinin son fıkrası ise aynen şöyledir; “Şura gündeminde olmayan ve raporlarda belirtilmeyen konular Genel Kurulda görüşülmez”
Şimdi yazımızın en başında belirttiğimiz ‘Okulöncesi eğitimde çocuklara din eğitimi’ konusuna gelebiliriz. Şurada Eğitim-Bir-Sen’den Şura Başkanlık Divanı’na 2 yazılı öneri sunulduğu bunlardan birinin “Okul öncesi eğitim programında çocuğun gelişim düzeyi dikkate alınarak din, ahlak ve değerler eğitimi yer almalıdır.” diğerinin “Kalkınmada, öncelikli ve sosyo ekonomik açıdan dezavantajlı bölgelerde görev yapan öğretmenlere ilave özlük hakları ve teşvikler verilmelidir” olduğu ve önerilerin oy çokluğu ile kabul edildiği bilinmektedir.
Önerilerden ilki, yani ‘Okul öncesi eğitimde çocukların eğitimi’ kamuoyunda ciddi tartışmalara yol açmıştır. Zira karar somut işlem düzeyinde olan okul öncesi eğitim çağı çocuklarının ruh ve akıl sağlıklarına aykırıdır, pedagojik değildir. Şura gündeminde olmayan ve son gün teklif edilerek kabul edilen bu karar aynı zamanda şura yönetmeliğine de aykırıdır.
Karar sonrası oluşan tepkiler önleme çabaları ‘tavsiye kararı’ açıklaması yukarıda açıkladığımız aykırılıkları düzeltmez. Kaldı ki daha önce 4+4+4 sistemi ve okullarda din eğitimi derslerinin artırılması şura kararları referans gösterilerek uygulamaya geçirilmişti.
Peki şura süresi neden kısa tutulmuştur?
Nedenini bilemeyiz ama geçmişte de 3 gün süren bir şura söz konusudur. Bu şura 19. Milli Eğitim şurasıdır ve 27-29 Eylül 1993 tarihlerinde gerçekleştirilmiştir. 4 gün süreli iki şura söz konusudur. Bunlar; 1881 yılında yapılan 10. ve 1882 yılında yapılan 11. Şuralardır. Onun dışında şura süreleri 4 , 5, 7 , 10, 12, 13 gün şeklinde gerçekleştirilmiştir. En uzun şura 1. Milli Eğitim Şurası olmuştur. 1.Millî Eğitim Şurası 17-29 Temmuz 1939 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir.
Şura sürelerinin kısa tutulduğu tarihlere bakıldığında Türk Siyasi tarihinin sancılı yıllarına denk geldikleri hemen görülecektir. Öte yandan şuranın dört yılda bir toplanmasının yönetmelik esası olduğunun da altını çizmek istiyorum.
Sonuç olarak görünen şu ki ülkemiz eğitiminde bir şeyler değişiyor. Üstelik de hukukun normlarına uygun olmayan şekilde değişiyor. Bu noktada Nelson Mandela’nın; “Dünyayı değiştirmek için kullanabileceğiniz en güçlü silah eğitimdir.” Sözünü anımsadım. Gerçekten de dünyayı değiştirmek için en güçlü silah eğitimdir. Ancak bu güçlü silahın hangi amaç için kullanılacağı çok önemlidir. Eğitimi akıl ve bilim temelinden koparırsanız değişimin adı ‘gerileme’ olur.
7 yıl aradan sonra 20. Milli Eğitim Şurası “Eğitimde Fırsat Eşitliği” baslığıyla toplantı. Şura’nın yedi yıl neden toplanmadığı, yedi yıl aradan sonra toplanan şuranın süresinin neden 3 gün gibi çok kısa tutulduğu soruları yanıtlarını ararken şura sürecinde yaşanan ilginç gelişmeler kamuoyunun gündemine oturdu.
Şura gündeminde olmayan ve komisyonlarda görüşülmeden genel kurulda oylanan ‘Okul öncesi eğitimde çocuklara din eğitimi’ verilmesi konusu kamuoyunda ciddi tartışmalara sebep oldu. Bu konuya yazımın ilerleyen bölümlerinde yeniden gelmek üzere Milli Eğitim Şuralarına kısaca bakmanın yerinde olacağını düşünüyorum.
Şuralar 1921 tarihinde büyük Atatürk’ün açılışını yaptığı Ankara’da düzenlenen ‘Maarif Kongresi’ ile başlar ki bu kongre Sakarya Meydan Muharebesi tarihleri içerisinde yapılmıştır. Daha sonra şuralar 1923,1924,1925 yıllarında toplanan Heyet-İlmiye çalışmaları ile devam etmiştir. Bugünkü adıyla ‘Milli Eğitim Şurası’nın ilki 1939 yılında toplanmıştır. Dolayısıyla Milli Eğitim Şurası adıyla yapılan ilk toplantıdan günümüze kadar 20 şura gerçekleştirilmiştir.
Bu yıl 20.si yapılan Şuraların mevzuatına da kısaca bakmak yerinde olacaktır. Milli Eğitim Şurası Yönetmeliği, ikinci bölümü Şura’nın ‘Tetkiki ve İşleyişi’ başlığı (madde 5) ‘de Şura; “Bakanlığın en yüksek danışma kuruludur. Türk milli eğitim sistemini geliştirmek, niteliğini yükseltmek için eğitim ve öğretimle ilgili konuları tetkik eder; tavsiye kararları alır.” şeklinde açıklanmıştır. 6.maddede ‘Şuranın teşkili’ düzenlenmiş, Bakan’ın Şura’nın tabi üyesi ve başkanı olduğu belirtilmiş; Şuranın tabi üyeler ve davetli üyelerden teşekkül edeceğine yer verilmiştir. 7.maddede tabi üyeler sayılmış, 8. Maddede milli eğitim şurası genel sekreterliği oluşumu düzenlenmiştir. 11.maddede Şuranın Bakanın daveti üzerine 4 yılda bir toplanması esası getirilmiş Bakanın istemesi halinde şurayı olağanüstü toplantıya çağırabileceği de belirtilmiştir.
Gelelim ‘Şura gündemini düzenleyen 12. maddeye; “Şuranın gündemi ve toplantı tarihi bizzat Bakan tarafından tespit edilebilir ya da kurul tarafından belirlenerek Bakana sunulur. Gündemin belirlenmesinde merkez ve taşra birimleriyle diğer kurum ve kuruluşların görüşleri de alınır.”
Bu maddeden anlaşılacağı üzere Şura gündemi önceden belirlenmekte ve bütün hazırlıklar bu gündeme uygun olarak yapılmaktadır. Nitekim 13. Madde ‘Şura ön hazırlıklarını içermekte, Şura Genel Sekreterliğince gündem konularıyla ilgili olarak yapılacakları düzenlemektedir. 14.madde ise Şura gündemi ile ilgili Özel İhtisas Komisyonu raporlarının toplantıdan en az 10 gün önce üyelere elektronik ortamda gönderilmesi gerektiği belirtilmektedir.
Şuranın çalışma esas ve usullerini belirleyen 15.maddesinin son fıkrası ise aynen şöyledir; “Şura gündeminde olmayan ve raporlarda belirtilmeyen konular Genel Kurulda görüşülmez”
Şimdi yazımızın en başında belirttiğimiz ‘Okulöncesi eğitimde çocuklara din eğitimi’ konusuna gelebiliriz. Şurada Eğitim-Bir-Sen’den Şura Başkanlık Divanı’na 2 yazılı öneri sunulduğu bunlardan birinin “Okul öncesi eğitim programında çocuğun gelişim düzeyi dikkate alınarak din, ahlak ve değerler eğitimi yer almalıdır.” diğerinin “Kalkınmada, öncelikli ve sosyo ekonomik açıdan dezavantajlı bölgelerde görev yapan öğretmenlere ilave özlük hakları ve teşvikler verilmelidir” olduğu ve önerilerin oy çokluğu ile kabul edildiği bilinmektedir.
Önerilerden ilki, yani ‘Okul öncesi eğitimde çocukların eğitimi’ kamuoyunda ciddi tartışmalara yol açmıştır. Zira karar somut işlem düzeyinde olan okul öncesi eğitim çağı çocuklarının ruh ve akıl sağlıklarına aykırıdır, pedagojik değildir. Şura gündeminde olmayan ve son gün teklif edilerek kabul edilen bu karar aynı zamanda şura yönetmeliğine de aykırıdır.
Karar sonrası oluşan tepkiler önleme çabaları ‘tavsiye kararı’ açıklaması yukarıda açıkladığımız aykırılıkları düzeltmez. Kaldı ki daha önce 4+4+4 sistemi ve okullarda din eğitimi derslerinin artırılması şura kararları referans gösterilerek uygulamaya geçirilmişti.
Peki şura süresi neden kısa tutulmuştur?
Nedenini bilemeyiz ama geçmişte de 3 gün süren bir şura söz konusudur. Bu şura 19. Milli Eğitim şurasıdır ve 27-29 Eylül 1993 tarihlerinde gerçekleştirilmiştir. 4 gün süreli iki şura söz konusudur. Bunlar; 1881 yılında yapılan 10. ve 1882 yılında yapılan 11. Şuralardır. Onun dışında şura süreleri 4 , 5, 7 , 10, 12, 13 gün şeklinde gerçekleştirilmiştir. En uzun şura 1. Milli Eğitim Şurası olmuştur. 1.Millî Eğitim Şurası 17-29 Temmuz 1939 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir.
Şura sürelerinin kısa tutulduğu tarihlere bakıldığında Türk Siyasi tarihinin sancılı yıllarına denk geldikleri hemen görülecektir. Öte yandan şuranın dört yılda bir toplanmasının yönetmelik esası olduğunun da altını çizmek istiyorum.
Sonuç olarak görünen şu ki ülkemiz eğitiminde bir şeyler değişiyor. Üstelik de hukukun normlarına uygun olmayan şekilde değişiyor. Bu noktada Nelson Mandela’nın; “Dünyayı değiştirmek için kullanabileceğiniz en güçlü silah eğitimdir.” Sözünü anımsadım. Gerçekten de dünyayı değiştirmek için en güçlü silah eğitimdir. Ancak bu güçlü silahın hangi amaç için kullanılacağı çok önemlidir. Eğitimi akıl ve bilim temelinden koparırsanız değişimin adı ‘gerileme’ olur.
Bir yanıt yazın