Dış güçlerin yani Amerika’nın dayattığı, işbirlikçi servet sınıfının organize ettiği, sağ siyasetlerin parlatılarak, ülkemize taşıdığı neo liberalizm, artık işlemiyor.
Çok uluslu tekellerin ürettiği bu düzen, ülkeleri bir hortumla, sermaye birikimi yüksek ülkelere bağlamış oldu.
Bu hortum, aldığımız borçların faizini zengin ülkelere taşıyan hortumdur.
Bu hortum, halen de bağlıdır. Lakin bu hortumun taşıyacağı faizi ülke artık ödeyemez durumdadır.
Bu sistemin en temel özelliği; servet sınıfına sonsuz özgürlük, çalışanları sendikasızlaştırma, özgürlükleri kısma, ya da parası olana ürün alırken seçme özgürlüğünde ibaret bir sistem. Eğer sistem diyeceksek!
Servet sınıfını sonsuz özgür olacaksa, plan olamayacaktı.
Plan olmayacaktı ki, çok uluslu şirketler kolayca bizim ulusal pazarlarımızı işgal edebilsinler.
Planımız olmayınca, çok uluslu şirketlerin istekleri plan olacaktı.
Çok uluslu şirketlerin bir dayatması vardı ki, zaten planlamayı tamamen elimizden alıyordu.
Özelleştirmeler, tekellerin olmazsa olmazıydı.
Planlama yıkıldı. Saldım çayıra, Mevla’m kayıra sitemine dönüldü.
Servet sınıfı ile içli dışlı olan sağ iktidarlar olmalıydı. Piyasa İslam-ı bu işe çok uygundu. Laikliğe karşı olan, siyasal İslam bu işi yapmak için tepkili bir tabana da sahipti.
Böylece Siyasal İslam işbaşı yaptı.
Artık “babalar gibi satmanın” önü açılmıştı.
Bu dönüşümü yapmayı söz veren, AKP iktidarına sıcak para yağıyordu.
Gelen ucuz dolarlarla, Betonlaşmaya yol açılmıştı. Epeyce yol aldılar.
Başlangıçta betonlaşma tüm pisliklerin üstünü örttü.
Mükemmel sömürü düzeni kurulmuş, toprak satışı, vatandaşlık satışı, ekonomiyi düzenleyen ve ulusal pazarlara sahip çıkan KİT’lerin satışları gerçekleşti.
Stratejik kurumlar satıldı. Halkı koruyan hiçbir ekonomik kurum ve kuruluş kalmadı.
Ancak neoliberal düzenin kendi kendini tıkayan yapısal özellikleri vardı.
Yapısal bozukluklar, fetih ihtiyacını ortaya çıkardı. Suriye’ye müdahale ettik.
Beş milyon Suriyeliye Türkiye’de, bir o kadar da Suriyeliye de Suriye’de bakar olduk.
Suriye’den gelen sorunlarla, neo liberalizmin yapısal sorunları birleşince, piyasa İslam’ının bozgunu başladı.
Çin, Rusya, Avrupa, ABD, İran Suriye’den çıkın diye baskı yapmaya başladı. Sıcak para durdu.
BORÇ STOKU büyüdü. Borçların faizi bile ödenemez duruma geldi.
Şimdi, plansızlığın, bozgunu yaşıyoruz.
Katar geliyor toprak satıyoruz. BAE geliyor toprak satıyoruz. İngiltere geliyor, adeta Fethiye’yi satın alıyor. Alıyorlar da alıyorlar.
Nereye kadar?
En önemlisi işbirlikçi sermaye de Siyasal İslam’a kaşı olmuş. Hani şu başta anlattığım yerli işbirlikçi sermaye bile bunları sokakta bırakmış
Zenginliklerini alıp, kenara çekilip, seyrediyorlar. Bir taraftan da yeni kurulacak iktidarın organizasyonuna mesai harcıyorlar.
Toplumsal mecburiyet haline gelen devrim, beklemede…
25 Kasım 2021
Bir yanıt yazın