Delta varyantı Aralık 2020’de ilk olarak görüldüğünden beri tüm dünyayı etkisi altına aldı. DSÖ’nün verilerine göre dünya çapındaki Kovid-19 genom dizilerinin yüzde 99,5’i artık Delta varyantı haline geldi.
Sorun şu:
2 yıldır hayatımızda olan koronavirüs salgını aşıların devreye girmesi ile düşüşe geçmişti. Ancak virüsün yeni varyantları hayatımızı yeniden alt-üst etmeye başladı. Salgının kontrolü de güç hale geldi. Dünyada en yaygın covid-19 varyantı haline gelen Delta’dan sonra ne olacak? Uzmanları endişelendiren bu konuyu enine boyuna masaya yatırdık.
Son zamanlarda yüzde 10-15 daha bulaşıcı ‘Delta plus’ ya da ‘AY. 4.2’ gibi varyantlar görülmeye başlamış olsa da bunlar aslında Delta ile neredeyse ikiz denebilecek kadar benzer. Bilim insanları bu varyantlara ‘Delta varyantının torunları’ adını veriyor.
Harvard Üniversitesi’nden William Hanage birkaç Delta plus varyantı olduğunu ancak bunların ‘çok daha büyük ölçüde bulaşıcı’ olmadığını söylüyor. Ancak Hanage ve birçok meslektaşı her hafta bir araya gelerek Delta varyantı koronavirüs salgınında karşımıza çıkacak son ‘Süper Varyant’ mı sorusuna cevap aramaya devam ediyor.
Ancak Delta’dan sonra bizi bekleyen yeni kâbusun ne olduğu henüz bilinmiyor. Koronavirüse yol açan Sars-CoV-2, genetik dizimindeki değişikliklerle önce Alfa sonra da Delta varyantlarına dönüştü ancak şu an için beklenen artık virüsün yavaş ve sağlam şekilde değişime uğraması ve bunun zaman içinde mevcut aşıları aşacak düzeye ulaşması.
Öte yandan bilim insanları bu değişimin beklenen bir durum olduğunu ve yıllar süreceğini düşünüyor. Uzmanlar bunu ‘antijen dirifti’ olarak adlandırıyor ve bu süreç sonucunda virüs bağışıklık sistemini alt edecek şekilde evrim geçiriyor. UCL Genetik Enstitüsü’nden Francois Balloux bunu grip ve diğer koronavirüs türlerinden bildiğimizi ve bu sürecin ortalama olarak 10 yıl sürdüğünü söylüyor. Bu 10 yıllık sürede virüs öyle bir değişime uğruyor ki kanımızdaki antikorlar tarafından tanınmaz hale geliyor.
Bu senaryonun alternatifi ise oldukça korkutucu: Cambridge Üniversitesi’nde klinik mikrobiyoloji profesörü olan Ravi Gupta’ya göre bu alternatif, tamamıyla yeni ve bulaşıcılığı çok yüksek yeni bir varyantın ortaya çıkması ve koronavirüs salgınında her şeyi değiştirmesi. Gupta bu varyantlara ‘süper varyant’ adını veriyor ve ortaya çıkmalarının yüzde 80 ihtimalle mümkün olduğunu söylüyor.
Peki ama ne zaman?
Gupta “Şu an yaşadığımız bir Delta pandemisi” diyor ve ekliyor “Önümüzdeki iki yıllık sürede Delta ile yarışacak ve belki de Delta’yı devre dışı bırakacak yeni bir varyant ortaya çıkacak.”
Bunun nasıl olacağına dair birkaç teori var.
2020 yılının sonlarına doğru epidemiyoloji uzmanları Sars-CoV-2’nin mutasyona uğramaya başladığını ve tamamen başka varyantlara dönüştüğünü gözlemlemeye başladı. Bu duruma viral rekombinasyon adı veriliyor. Viral rekombinasyon bir tür ‘genetik çeşitlenme’, yani genetik materyalin bir zincirinin kırılması ve sonrasında farklı bir DNA molekülüne katılmasıyla oluşan süreç olarak tanımlanıyor.
Gupta, viral rekombinasyonun düşündüğümüzden daha seyrek gerçekleştiğini ancak yine de ortaya çıkabilecek ‘süper varyantın’ sebebi olabileceğini düşünüyor. Zira dünyada aşısız sayısı hala oldukça yüksek ve bu da varyantların serbestçe dolaşabilmesine sebep oluyor.
Ravi Gupta “Delta artık anahtar virüs haline geldi ve bu da bir başka süper varyantın oluşma ihtimalini azaltıyor ancak dünyada hala takip edemediğimiz ve raporlayamadığımız durumlar var ve bu durum da azalan süper varyant ihtimalini artıran bir olumsuzluk.” diyor.
Bir diğer teori de Delta’nın gelişmiş bir versiyonunun ya da bambaşka bir güçlenmiş mutasyonun baskın hale gelmesi. Biyomokelüler bilimler profesörü Gideon Schreiber “Şu an gördüklerimiz Delta’nın benzeri mutasyonlar olsa da bunların gelecekte evrim geçirmesi çok olası. Daha karmaşık mutasyonlar gelişebilir ve bunlar mevcut mutasyonlarla aynı anda görülürse sorun büyür.“ diyor.
Gittikçe korkutucu hale gelen senaryolardan biri de koronavirüs tedavisi için geliştirilen antiviral ilaçların virüsün mutasyon geçirme yeteneğini artırma ihtimali. Molnupiravir içeren bu ilaçlar virüsün çoğalma yeteneğini taklit ederek etki gösteriyor ve genomuyla oynayarak kendini yeniden üretemeyecek hale gelene kadar mutasyon geçirmesini sağlıyor.
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın