PARTİZANCILIK HASTALIKLI BİR RUH HALİDİR

CHP’nin kendi kafasını kendi omuzlarında taşımayan, özgür ve sorumlu birey olamamış fanatiklerinin (particileri) prensipte AKP’nin fanatiklerinden ( particileri) hiç bir fakları yoktur.

İki tarafta okuduğunu tarafgir olarak ve özürlü bir biçimde algılayıp saldırgan bir biçimde yorumlamaktadırlar.

Bu fanatikler diğer insanları kendilerinden yapamazlarsa o zamanda insanları illa birinden yada ötekinden olmakla suçluyorlar. Bağımsız düşünen yada düşünmeye çalışan insanlara illa tarafını seçeceksin diyorlar.
Kime oy vereceksin kime diyorlar.
Birinden birine vereceksin diyorlar.
Bize vermez isen sen o taraftansın diyorlar.
Takıntılı bir biçimde insanlara sen tarafsız değilsin ve aslada olamazsın diyorlar.
İnsanları bir yaylım ateşi açmanın altında bırakma derecesinde bunaltarak teslim almaya çalışıyorlar.

Eğer bir insan, bir taraftan birini seçmez ise o kişileri kendilerince ve çirkefçe sıfatlayorlar.

Yaftalıyorlar.

Sanki bu dünyayı bu iki gruptan ibaretmiş gibi görüyorlar.
Bu anlamda, toplumsal demokraside ve siyasette olması gereken daha farklı grupların ve alternatiflerin varlıklarını kabul etmiyorlar.

Kendi küçük dünyalarında kendileri gibi düşünmeyen insanları evirip çevirip zorla şekillendirmeye çalışıyorlar.

Bugüne kadarki verilerden de anlaşılıyorki bu gibi fanatikler için ne yapılırsa yapılsın, entellektüel, siyasi, ideolojik, psikolojik ve demokratik terapininde yardım etmesi olanaksızdır.

Kavramları, kavramların içeriğini, dilini bilmeyen bu gibi kimseler, yazdıkları yazılarla bir yandanda kendilerince düzgün bir iş yaptığını sanıyorlar.

Onun için başkalarının uyarılarına kulak asmıyorlar.
Onları tersliyorlar.

Yani Aynştay’nın deyişi ile: Oh cehalet ne rahat bir şey herseyi biliyorsun modundalar.

Ama bunlar yaptıklarıyla O kadar hastalıklı bir ruh halindekilerki, bu yüzden bir çeşit nörotik bir yapıda ve itici bir davranışta olduklarının bile farkında değiller.

Bu gibi klinikleşmiş durumlar bugünün Türkiye’sinde ise esasında siyasetin hastalıklı bir biçimde yürütüldüğününde bir göstergesi olarak karşımıza çıkmakta ve partici siyasetin de hastalıklı bir ruh hali içinde olduğunu temsil etmektedir.

Siyasetin ahçılığını yaptığı hasta toplumlarda siyaseten zaten bu şekilde oluşmaktadır.

Bundan dolayıda Türk Halkı bunlardan kurtulmadan, Atatürk’ün de belirttiği muassır medeniyet seviyesine bu şekilde asla ulaşamaz ve onun üzerinede çıkamaz.

En nihayetinde siyasetin harmanlayacağı Türk toplumu siyasi olarak bu vaziyette Atatürk’ün de daha ilerisine gidemez.

Çünkü demokratik siyaset toplumdaki çözümün adresidir.
Hasta siyaset ise çözümsüzlüğün adresidir.

Örneğin bu fanatiklerin olduğu, lider kadrolar tarafından kullanıldıkları vede kendi kendilerine bu rölü takındıkları yerde asla demokrasi olmaz, ‘ot bitmez’ ve herhangi bir yerde de demokratik ve gelişkin bir toplum ve sıhhatli bir siyasette oluşmaz.

Çünkü bu fanatikleri fanatik yapan kendileri ve tesadüfler değildir.

Bunları bu hale getiren bizzat partilerin lider kadrolarının işlediği siyasi çıkışlar ve çözüm üretemeyen içi sıkışmışlık dolu çözümsüzlükler ve toplumu kızıştırmak için kullandıkları siyasetlerdir.

Bu fanatiklerin bu durumdaki rolleri ise, siyasi partilerdeki lider kadroların, kendi ürettikleri siyasi çözümsüzlüklerde toplumu kızıştırıp ve ayrıştırmak için ihtiyaç olarak kullandıkları birer robotçuk olmalarıdır. Bu rolün bilerek partilerin siyasi ihtiyacından dolayı liderler tarafından kullanışlı hale getirilip güçlendirilmesinde ki önemli bir unsur ise, fanatiklerin kendilerininde sözde siyasi liderleri tarafından adam yerine konduklarını sanacak kadar kullanılmaya elverişli bir ruh hali içinde olmalarıdır.

Kısacası bu fanatikler, kendi partileri sandıkları öbeklerin ve siyasi liderleri sandıkları liderlerinde birer kötülük saçan kullanışlı mikrofonları olmaları onları sözde partileri açısından da belli bir süre vazgeçilemez ve değerli kılmaktadır.

Bunlar esasında örneğin sosyal medyada da görüldüğü gibi, örneğin iki siyasi parti ve liderleri tarafından istenildiği gibi yani paramiliter bir unsur gibi kullanılan manipüle edilmiş zavallılardır.

Bu zavallılar, siyasi liderler tarafından kullanıldıklarınıda tam bilmeden ya da gönüllü ve kullanışlı bir aptallıklada mevzilendikleri yerden manipüle edildiklerinden dolayıda ve verilen yada verildiğini sandıkları görevleri gereğide insanları ve toplumuda saldırganlıklarıyla bıktırırlar, bunaltırlar ve yorarlar.

Bunların kendi kendilerine görevleri olarak gördükleri rolleri tamamlanınca ya da kullanılma süreleri ya da kendilerini gönüllü kullandırma süreleri dolunca da buharlaşırlar.

Zaten başkalarının kendilerine verdikleri ya da kendi kendilerine verdikleri, kendileri içinde bir ruh hali olarak oluşan bir boşluktaki bir zaman diliminde, kendilerine de bir kimlik oluşturmak için verdikleri görevleride budur.

Bu bakımdan bu tip fanatikleri toplum ve birey olarak dikkate almamak toplumsal siyasette sağlıklı gelişim açısından en doğru olanıdır.

Sağlıklı toplumlar ve bireyler tüm bunlardan dolayıda bir siyasi Ebola’dan, siyasi AİDS’ten ve siyasi Korona’dan farkı olmayan bunlardan uzak durur gibi bunlardan uzak durmalıdır.

Her zaman olduğu gibi:
Atatürk’le kalın.
Cumhuriyetle kalın.
Hoşçakalın.
Sefa Yürükel

CHP’nin kendi kafasını kendi omuzlarında taşımayan, özgür ve sorumlu birey olamamış fanatiklerinin (particileri) prensipte AKP’nin fanatiklerinden ( particileri) hiç bir fakları yoktur. - sefa yurukel

Yorumlar

  1. Murat Durudoğan avatarı
    Murat Durudoğan

    68 kuşağından 70 yaşında biri olarak; Sn. Sefa Yürükel’ in bu yazısından dolayı ellerini, ayaklarını öperim.
    Yüreğine, ruhuna, kalemine sağlık.
    M. Durudoğan

  2. Enis Pınar avatarı
    Enis Pınar

    Sn. Murat Durudoğan’ın yorumuna aynen katılıyorum. İyiki varsınız Sefa bey.

    Enis Pınar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir