Çin ve Tayvan’ın ‘Diplomatik Tanınma’ Rekabeti

Xi Jinping’in Tayvan Politikasındaki Dönüşüm: Çin ve Tayvan’ın ‘Diplomatik Tanınma’ Rekabeti

Dr. Öğr. Üyesi Cemre PEKCAN
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi

Mao Zedong’dan sonra Çin’in en güçlü lideri olarak anılan Xi Jinping, 2013’de iktidara geldiğinden bu yana hem ülke içinde hem uluslararası alanda sert ve aktif politikalarına devam etmekte ve ortaya attığı Çin Rüyası ya da Çin halkının yeniden canlanması kavramıyla Çin’de bir dönüşüm gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Xi’nin bu politikaları ‘Tek Ülke İki Sistem’ modeli altında birleşmeye çalıştığı Tayvan’ı da etkilemektedir. Tayvan’da 2016 seçimlerinde Cumhurbaşkanı seçilen Demokratik İlerleme Partisi lideri Tsai Ing-wen’in kendinden önceki liderlerin aksine Tayvan’ın bağımsızlık isteğini ısrarla vurgulaması ve ABD’nin Tayvan’la ilgili çıkardığı yasalar ve artan silah satışı, Xi’nin de konuyla ilgili daha aktif önlemler almasına yol açmıştır. Bu bağlamda uluslararası sistemde diplomatik olarak tanınma konusu Çin ve Tayvan arasındaki rekabette öncelikli sırada yer almaktadır. Dolar ya da para diplomasisi olarak da anılan bu rekabette Tayvan ve Çin, Tayvan’ı diplomatik olarak tanıyan ülkelere bol miktarda ekonomik yardım ve yatırım yapmaktadırlar. Ancak 2016 seçimlerinden sonra Xi’nin attığı adımlarla Tayvan’ı tanıyan yedi ülke -Sao Tome ve Principe, Panama, Dominik Cumhuriyeti, Burkina Faso, El Salvador, Solomon Adaları ve Kribati- Tayvan yerine Çin’i tanımayı tercih etmiş ve Tayvan’ı tanıyan BM’ye üye ülke sayısı 15’e inmiştir. Bu çerçevede bu bildiride Xi Jinping’in Tayvan’a yönelik dış politikasındaki dönüşüm incelenecek ve diplomatik tanınma rekabetinde gelinen son durum hakkında değerlendirmede bulunulacaktır.

Xi Jinping'in Tayvan Politikasındaki Dönüşüm: Çin ve Tayvan'ın ‘Diplomatik Tanınma’ Rekabeti - tayvan
Tayvan

Anahtar Kelimeler: Xi Jinping, Çin Rüyası, Tayvan, diplomatik tanınma, Tsai Ing- wen

Abstract

Xi Jinping, known as the most powerful leader after Mao Zedong, has been pursuing harsh and proactive policies both in the country and internationally and trying to transform China referring to ‘rejuvenation of the Chinese nation’ and ‘China Dream’ since he came to power in 2013. Xi’s policies also affect Taiwan, which China wants to reunite under ‘One Country Two Systems’ model. Tsai Ing-wen, leader of the Democratic Progressive Party, won the 2016 elections in Taiwan and her emphasize for the independence of Taiwan, US’s increasing arms sales and laws on Taiwan, caused Xi to take active measures. In this context, the issue of diplomatic recognition in the international system became priority of the competition between China and Taiwan. This competition is called as ‘dollar/money diplomacy’which means that China and Taiwan win the recognition of countries with economic aid and investments. However, after 2016 elections in Taiwan, seven countries – Sao Tome and Principe, Panama, Dominic Republic, Burkina Faso, El Salvador, Solomon Islands and Kiribati- changed their diplomatic recognition from Taiwan to China and countries recognizing Taiwan reduced to 15. In this framework, this study aims to analyse the transformation of the Xi’s foreign policy against Taiwan and assess the recent situation of the diplomatic competititon.

Key Words: Xi Jinping, China Dream, Taiwan, diplomatic recognition, Tsai Ing-wen

Giriş

İkinci Dünya Savaşı sonrası Çin’de Milliyetçiler ve Komünistler arasında çıkan iç savaş sonucunda, başta ABD olmak üzere Batılı ülkelerin Milliyetçi Parti’ye desteğine rağmen Komünistler savaşı kazanmış ve Mao Zedong, 1 Ekim 1949’da Çin Halk Cumhuriyeti’nin (ÇHC) kurulduğunu ilan etmiştir. Milliyetçiler ise liderleri Chiang Kai Shek önderliğinde Tayvan adasına kaçarak burada Çin Cumhuriyeti’nin ilan etmişlerdir. Böylelikle tüm Çin’in temsilcisi olduğunu iddia eden iki yönetim ortaya çıkmıştır. ABD’nin desteğini alan Çin Cumhuriyeti – çalışmanın devamında karışıklığı önlemek amacıyla Tayvan olarak ifade edilecektir- 1971 yılına dek Birleşmiş Milletler’de (BM) tüm Çin’i temsilen yer almıştır. Ancak gerek 60’ların sonunda başlayan Çin-ABD yakınlaşması, gerekse uluslararası ortamın değişen koşulları neticesinde 1971’de Tayvan BM’den çıkarılmış, yerine ÇHC (Çin) tüm Çin’i temsilen BM’de yer almıştır. Bu değişimle birlikte çok sayıda ülke diplomatik tanınmasını Tayvan’dan Çin’e geçirmiştir.

Bu tarihten bu yana diplomatik tanınma rekabeti Çin-Tayvan ilişkilerinin önemli bir unsuru olarak yer almaktadır. Tayvan, uluslararası sistemde yer alabilmek için kendini tanıyan ülkeleri kaybetmemeye çalışmaktadır. Bu rekabet Tayvan’da iktidara gelen yöneticilerin Çin’le ilişkilerine bağlı olarak zaman zaman alevlenmekte, zaman zaman da ateşkes dönemine girmektedir. Çin’de 2013’te Devlet Başkanı olarak göreve başlayan Xi Jinping, Mao’dan sonra Çin’in en güçlü lideri olarak anılmaktadır ve kendinden önceki liderlerin aksine Çin’in gelişimi için oldukça büyük projeler ortaya atmıştır. Dünyanın ikinci büyük ekonomisi haline gelen Çin, Xi Jinping döneminde uluslararası sistemde büyük güçler arasına girmiştir.

Tayvan’la 2008’den bu yana devam eden diplomatik ateşkes dönemi, 2016’de Tayvan’da iktidara gelen Demokratik İlerleme Partisi (DİP) lideri Tsai Ing-wen’in bağımsızlık söylemleriyle birlikte bozulmuş ve 8 ülke, diplomatik tanımalarını Tayvan’dan Çin’e geçirmiştir. Bu diplomatik rekabet özellikle Pasifik Adaları, Orta ve Latin Amerika ve Afrika’da yoğunlaşmıştır. Çin ve Tayvan’ın ekonomik yardım, yatırım ve projelerle kendilerine çekmeye çalıştıkları bu küçük devletleri içeren rekabet dolar diplomasisi, para diplomasisi ya da çek defteri diplomasisi gibi isimlerle anılmaktadır.

Bu bağlamda çalışmada Xi Jinping dönemi Tayvan ve Çin ilişkilerinin gelişimi, Xi’nin Tayvan politikasında dönüşüm ve Çin-Tayvan arasındaki rekabet, diplomatik tanınma kavramı çerçevesinde incelenecek ve günümüzde gelinen noktayla ilgili değerlendirmelerde bulunulacaktır.

Diplomatik Tanınma

Diplomatik tanınma bir devletin diğer bir devletin varlığını hukuken kabul etmesi anlamına gelir. Ancak bir devletin tanınması için öncelikle devlet olma şartlarını yerine getirmesi gerekmektedir. Uluslararası hukukta bir toplumun devlet olarak nitelendirilebilmesi için, Amerikan Devletleri Örgütü’nün 1933’te kabul ettiği ve günümüzde de geçerliliğini koruyan “Devletlerin Hakları ve Yükümlülüklerine İlişkin Montevideo Konvansiyonu”nda dört unsur yer almaktadır. Bunlar; sürekli bir insan topluluğu, sınırları belirli bir ülke, hükümet ya da kurulu otorite ve egemenlik ve diğer ülkelerle münasebetler kurabilme kapasitesidir.1 Bu şartları sağlayan bir devlet, diğer devletler tarafından tanınabilir, ancak tanınma konusuyla ilgili farklı görüşler ve teoriler vardır.

Uluslararası hukukta tanınma; devlet olma durumu, yeni edinilen topraklar üzerinde hakimiyet ya da milliyetin kabulünün uluslararası etkileri, bazı gerçekliklerin, belirli yasal statülere göre kabul edilmesi ya da bahşedilmesi süreci olarak tanımlanmaktadır.2 Ancak Shaw’a göre bu, karmaşık bir ilişkidir. Devlet olabilme durumu açısından bakıldığında tanınma kurucu (constitutive) ya da açıklayıcı (declarative) olabilmektedir. Tanınmanın kurucu olması demek devletin, uluslararası hukukta var olabilmesinin yalnızca tanınma yoluyla olduğunu iddia etmektedir. Açıklayıcı kurama göre ise, önce devlet olabilme şartları sağlandıktan sonra devlet, uluslararası bir kişi olarak var olur, tanınma ise bu bağlamda yasal değil yalnızca politik bir eylemdir.3

Montevideo Konvansiyonu’nun 6. maddesinde bir devletin diğer bir devleti tanıdığında, tanıdığı devletin uluslararası hukuktaki tüm hak ve yükümlülüklerini kabul ettiği yer almaktadır. Yine aynı maddede tanımanın koşulsuz ve geri alınamaz olduğu belirtilmektedir.4

Bir devletin diplomatik tanınması de facto (fiili) ya da de jure (hukuki) şekilde gerçekleşebilmektedir. Ancak bazı uzmanlar ‘sınırlı tanıma’ ya da ‘kısmen tanıma’ gibi yeni kavramlar da ortaya atmışlardır. Örneğin Holtzendorff ‘kısmen tanıma’nın belirsiz niteliğini tartışmaya açmış, Kluber, ‘koşullu’ (provisional) ve ‘tam’ (definitive) tanınma arasında ayrım yaparak, tam tanınmanın ancak yeni rejimin ülke

1 Yücel Acer, İbrahim Kaya, Uluslararası Hukuk Temel Ders Kitabı, Seçkin Yayıncılık, 2019, 119-120.
2 “Recognition”, Enyclopedia Britannica, (Erişim 22.09.2019).
3 Malcolm N. Shaw, International Law, Cambridge University Press, 2003, 185.
4 “Montevideo Convention on the Rights and Duties of States”, Article 6, (Erişim 22.09.2019).

içindeki tüm muhalifleri yendikten sonra gerçekleşeceğini ifade etmiştir. Le Normand ise farklı türde tanınmaları özellikle reddetmiştir.5

De jure yani hukuki tanıma, tanımanın getirdiği tüm hukuki sonuçları kabul etmek anlamına gelmektedir. De facto yani fiili tanıma ise ülkenin var olduğunu kabul etmekle birlikte, o ülkeyle ticari, kültürel ilişkilere girilse de, hukuki sonuç doğurabilecek bir ilişki kurmamak anlamına gelir ve de facto tanıma, de jure tanımanın aksine geri alınabilir.6

De facto tanıma, devletler için kullanışlı bir tanıma yöntemidir. Yeni devletin ve hükümetin istikrarlı bir yapıya kavuşmasını beklemek ve bu sırada de jure tanımanın gerektirdiği hukuki yükümlülüklerden sorumlu olmamak için uzun zamandır devletler genelde önce de facto tanımayı gerçekleştirip, sonrasında tanımayı de jure’a çevirmektedirler.7

Devletlerin tanınmasının ve meşruiyet kazanmasının bir göstergesi de BM’ye üye olmaktır. Birçok devlet, bazı istisnalar hariç, bağımsızlıklarını kazanmalarıyla birlikte BM’ye üye olmuşlardır. Ancak tabi ki BM’ye üyelik için de BM Güvenlik Konseyi’nin tavsiyesi ve Genel Kurul’un kararı gerekmektedir. Dolayısıyla BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyelerinin herhangi birinin vetosu, devletin BM’ye üye olmasını engelleyebilir. Bunun günümüzde örnekleri de vardır. Örneğin, 2008’de Sırbistan’dan ayrılıp bağımsızlığını ilan etmiş bir devlet olarak Kosova, 116 ülke tarafından tanındığı halde, Çin ve Rusya gibi BM Güvenlik Konseyi daimi üyelerinin vetosu yüzünden BM’ye üye olamamaktadır.8

Tayvan ve Çin’in tanınması konusu ise bu konudaki en ilginç örneklerden biridir. Kendi hükümeti, para birimi, halkı, dili, ordusu, pasaportu olan Tayvan, Montevideo Konvansiyonu’ndaki devlet olma şartlarını yerine getirmekte olsa da, bu durum Tayvan’ın devlet olarak tanınmasına yetmemektedir. Bunun en önemli sebebi de Çin’in burada egemenlik iddiasında olmasıdır. Yani bir devletin egemenliğinin meşru sayılması, o ülkenin devlet olma koşullarını sağlamasının yanında diğer ülkelerin onu tanımasına bağlıdır.

Montevideo Konvansiyonu’nda ayrıca, tanınmanın geri alınamaz olduğu yazmaktadır. Ülkelerin tanımalarını Tayvan’dan Çin’e çevirmeleri, bir ülkenin

5 M. Peterson, Recognition of Governments: Legal Doctrine and State Practice, 1815-1995, Macmillan Press Ltd., 1997, p.93.
6 Temel İskit, Diplomasi: Tarihi, Teorisi, Kurumları ve Uygulaması, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2015, 181.
7 B. Sen, A Diplomat’s Handbook of International Law and Practice, Holland: Martinus Nijhoff, 1965, 430.
8 E. Newman and Visoka, G, “The Foreign Policy of State Recognition: Kosovo’s Diplomatic Strategy to Join International Society”, Foreign Policy Analysis, 14 (3), 2018:10.

tanınmasını geri çektikleri anlamına gelmemekte, yalnızca ülkeyi temsil eden hükümeti tanımayı değiştirmeleri anlamına gelmektedir. Günümüzde Tayvan ve Çin arasındaki tanınma rekabetine değinmeden önce sorunun gelişimini incelemek faydalı olacaktır.

Tayvan Sorununun Gelişimi

Çin’de son hanedanlık olan Qing Hanedanlığı’nın 1912 yılında yıkılmasıyla birlikte, Çin İmparatorluğu sona ermiş, yeni kurulan cumhuriyetin başına Milliyetçi lider Sun Yat-sen geçmiştir. Sun Yat-sen 1925’teki ölümünden sonra ise Milliyetçi Parti (Kuomintang) lideri Chiang-Kai Shek onun yerini almıştır.

Bu sırada 1921 yılında Çin’de Komünist Parti kurulmuş ve iki parti arasında çatışmalar yaşanmaya başlanmıştır. 1930’lu yıllarla birlikte Japon tehlikesi baş gösterdiğinden ve Japonya, Çin’in içlerine doğru ilerlemeye başladığından dolayı bu iki parti birlikte hareket etmiş, 1945’te Japonya’nın atılan atom bombaları sonucu koşulsuz teslimiyetiyle birlikte, Milliyetçi Parti ve Komünist Parti arasında İç Savaş çıkmıştır.

ABD’nin desteğine rağmen savaşı kaybeden Kuomintang, Tayvan adasına çekilmiş ve burada Çin Cumhuriyetini ilan etmiştir. Komünist Parti’nin lideri Mao Zedong ise 1 Ekim 1949’da Çin Halk Cumhuriyeti’ni ilan etmiştir.

Mao’nun radikal politikalarıyla Çin, geleneksel yapısından kopup, tam anlamıyla sosyalist bir devlet olma yolunda ilerlerken, Tayvan’da kurulan Çin Cumhuriyeti, tüm Çin’i temsilen BM’de yer almıştır.

Uluslararası sistemin değişen koşullar altında 1960’lı yılların sonuna doğru Çin ve ABD birbirlerine yeşil ışık yakmaya başlamışlardır. Çin ve Sovyetler’in anlaşmazlığı, ABD’nin Vietnam Savaşı’ndan çekilmek istemesi ve uluslararası düzenin yeniden şekillendirmekte öncülük etmek istemesi gibi sebepler, Çin ve ABD’nin yakınlaşmasını kaçınılmaz kılmıştır. 1969 yılında Sovyetler’in Çin sınırında tacizlerini artırmasıyla birlikte, iki ülke arasında bir çatışma çıkma olasılığı artmış, o dönem ABD Başkanı Richard Nixon ise Çin’in ezilmesinin Amerikan çıkarlarına zarar vereceğini ifade ederek Çin açılımını başlatmıştır.9 Bu yakınlaşmadan sonra 1972’de Nixon, Çin’i ziyaret eden ilk ABD Başkanı olmuştur.

Çin ve ABD’nin bu yakınlaşmasından en büyük zarar gören taraf Tayvan olmuştur. O tarihe kadar BM’nin kurucu üyesi olarak tüm Çin’i temsilen yer alan Tayvan’ın statüsü, Çin-ABD yakınlaşması ile değişmiştir.

9 Henry Kissinger, Çin: Dünden Bugüne Yeni Çin, İstanbul:Kaknüs Yayınları, 2015, 277-279.

1971 yılında BM’de, tüm Çin’i temsilen ÇHC’nin yer almasına dair bir oylama yapılmıştır. BM’nin 76 olumlu, 35 olumsuz, 17 de çekimser oyla kabul ettiği 2758 no’lu karar, Çin Cumhuriyeti lideri Chiang-Kai Shek’in temsilcilerinin yasa dışı olarak işgal ettikleri BM’den ve bağlı tüm diğer kuruluşlardan çıkarılmasını öngörmüştür.10 Bu kararla birlikte 1949’dan bu yana BM’de tüm Çin’i temsilen yer alan Çin Cumhuriyeti yerine ÇHC getirilmiştir.

BM Genel Meclisi’nin 1971’deki 2758 No’lu kararına kadar, BM’de Çin ve Tayvan’ın, iki devlet olarak yer alması gibi öneriler de söz konusuydu.11 Ancak bu öneriler kabul görmemiş ve BM’nin bu kararından sonra birçok ülke diplomatik tanınmalarını Çin Cumhuriyeti’nden Çin Halk Cumhuriyeti’ne geçirerek, ‘Tek Çin’ ilkesini yani Tayvan’ın Çin’in ayrılmaz bir parçası olduğunu ve ÇHC’nin tüm Çin’in yasal temsilcisi olduğunu kabul etmişlerdir. 1971’le 1979 arası Tayvan, 44 ülke ile diplomatik ilişkisini kesmiştir.12

1979’da Çin’le diplomatik ilişkilerini kuran ABD, Tayvan’la gayri resmi yollardan ilişkisini sürdürmektedir. Aynı yıl Tayvan’la İlişkiler Yasası’nı çıkartan ABD, bu yasayla Tayvan’la herhangi bir resmi ilişki kurmadan, ticari, kültürel ve diğer ilişkileri korumaktadır. Yasa ayrıca, ABD’nin Tayvan’a kendini savunma amaçlı silah satışını meşru kılmakta ve Tayvan’ın statüsünü değiştirecek, barışçıl olmayan herhangi bir çabanın, ABD tarafından göz önünde bulundurulacağını ifade etmektedir.13

1979’da Çin lideri Deng Xiaoping, reform ve dışa açılma politikasıyla birlikte Tayvan için, Hong Kong ve Makau için de önerilen, ‘tek ülke iki sistem’ modelini ortaya atmıştır. Bu modele göre Tayvan, Pekin’deki komünist hükümeti tüm Çin’in meşru temsilcisi kabul ettiği takdirde kendi yönetimini ve kapitalist yaşam biçimini koruyacak ve hatta kendi silahlı güçlerine sahip olabilecektir.14 Tayvan’da 1988 yılında, Milliyetçi Parti lideri Lee Teng-hui iktidara gelmiş ve pragmatik bir politika izleyerek Tayvan’ı çeşitli uluslararası örgütlere sokmaya çalışmıştır. Ayrıca Lee, iktidara ilk geldiği dönemlerde Çin ve Tayvan’ın tek bir ülke içerisinde iki eşit politik varlık olduğu gerçeğini kabul etmiş ve ileride birleşmeyi istediğini ifade etmiştir.15

10 Sigrid Winkler, “Taiwan’s UN Dilemma: To Be or Not To Be”, Brookings, 2012, (Erişim 29.09.2019).
11 Sigrid Winkler, “Taiwan’s UN Dilemma”
12 Timothy S. Rich, “Status for Sale: Taiwan and the Competition for Diplomatic Recognition”, Issues&Studies 45, No 4, 2009: 169. (159-188).
13 Shirley A. Kan, Wayne M. Morrison, “US-Taiwan Relationship: Overview of Policy Issues”, CRS Report, 2014:4.
14 “What is China’s ‘one country two systems’ policy?”, The Economist, June 30th 2019, systems-policy (Erişim 11.11.2019).
15 J. Bruce Jacops, I-hao Ben Liu, “Lee Teng-hui and the Idea of Taiwan”, The China Quarterly, 190, 2007:382. 375-393

1996’da Tayvan biraz daha farklı bir strateji izleyerek, BM’nin 2758 sayılı kararından 21 milyon Tayvanlının olumsuz etkilendiğini ve tam bir temsilcilik olmasa da BM aktivitelerine katılım ve temsil hakkının kendisine verilmesi gerektiğini ifade eden yeni bir yaklaşım belirlemiştir. Ancak Tayvan’ın bu girişimleri Çin’in müdahalesiyle gerçekleşememiştir.16

2000’de Tayvan’da seçimler yapılmış ve bu kez Milliyetçi Parti yerine Demokratik İlerleme Partisi (DİP) lideri Chen Shui Bian Devlet Başkanı seçilmiştir. Bu iktidar değişikliği Tayvan’ın söylemlerini de değiştirmiş, bağımsızlık talepleri ön plana çıkmaya başlamıştır. Chen’in 2004’te yeniden seçilmesi ise Çin’de endişe yarattığından 2005 yılında Çin, ‘Ayrılma/Bölünme Karşıtı Kanun’u (anti-secession law) kabul etmiştir. Bu yasa Tayvan’da olası bir bağımsızlık hareketi olduğunda, Çin’in güç kullanarak müdahale edebileceğini ifade eden bir yasaydı.17 Bu kanun, yalnızca Tayvan’da değil ABD’de de endişe uyandırmış ve ABD’nin Tayvan’a silah satışının da artmasına yol açmıştır.

Çin ve Tayvan arasındaki bu gergin dönem 2008’e dek sürmüştür. 2008’de Tayvan’da bir iktidar değişimi olmuş ve Çin’e karşı çok daha uzlaşmacı bir tavır sergileyen Milliyetçi Parti adayı Ma Ying-jeou Devlet Başkanı olmuştur. Çin ve Tayvan arasındaki diplomatik tanınma rekabeti, Ma Ying-Jeou’nun seçilmesiyle ‘Diplomatik Ateşkes’ dönemine girmiştir. Çin de ilişkilerin yakınlaşmasına karşı bir jest olarak El Salvador ve Panama’nın diplomatik ilişkilerini Tayvan’dan Çin’e değiştirmeleri önerisine karşı çıkmıştır.18

Xi Jinping, 2013 yılında Çin’in Devlet Başkanı olarak göreve başladığında kendinden önceki devlet başkanı Hu Jintao’nun Tayvan politikasını sürdürmüştür. Yani hızlı bir şekilde yeniden birleşme yerine Tayvan’ın de jure bağımsızlığını önlemeye yönelik politika izlemiş, barışçıl ekonomik gelişimle birlikte iki taraf arasında güveni artırmaya odaklanmıştır.19 Hatta Xi Jinping 2015’te Singapur’da Ma Ying-jeou ile bir buluşma gerçekleştirmiştir. 1949’dan bu yana ilk kez iki tarafın lideri görüşmüştür.

16 Sigrid Winkler, “Taiwan’s UN Dilemma..”.
17 “What is behind the China-Taiwan divide?”, BBC News, 2 January 2019, (Erişim 5.10.2019).
18 Jessica Drun, “China-Taiwan Diplomatic Truce Holds Despite Gambia”, The Diplomat, March 29, 2014, (Erişim
06.10.2019).
19 Jing Huang, “Xi Jinping’s Taiwan Policy: Boxing Taiwan In with the One-China Framework”, Taiwan and China: Fitful Embrace, edited by Lowell Dittmer, 1st ed., University of California Press, Oakland, California, 2017,p.240. pp. 239–248.

Tayvan ve Çin arasındaki bu diplomatik ateşkes dönemi, 2016’da DPP lideri Tsai Ing- wen’in Tayvan’ın yeni Devlet Başkanı seçilmesiyle ve Çin’i Tayvan’a baskı yapmakla suçlamasıyla sona ermiştir.

Çin ve Tayvan’ın Diplomatik Tanınma Rekabeti

Çin ve Tayvan arasındaki diplomatik ateşkes döneminin sona ermesiyle birlikte taraflar arasında rekabet özellikle Pasifik Adaları, Latin Amerika ve Karayipler’de yoğunlaşmıştır.

Pasifik adaları, Pasifik Okyanusu’nu kapsayan bölge olup, etnik ve coğrafi olarak Mikronezya, Melanezya ve Polinezya olarak üç gruba ayrılmaktadır. Pasifik adalarında 14 BM üyesi ülke bulunmaktadır. Bunlar; Avusturalya, Yeni Zelanda, Mikronezya Federe Devletleri, Fiji, Kiribati, Marshall Adaları, Nauru, Papua Yeni Gine, Palau, Samoa, Solomon Adaları, Tonga, Tuvalu ve Vanuatu’dur. Bunlardan dört tanesi -Nauru, Tuvalu, Marshall Adaları ve Palau- Tayvan’ı tanımaktadırlar. Diğer bölgelerde ise Afrika’da Eswatini, Avrupa’da Vatikan, Latin Amerika ve Karayipler’de; Belize, Guatemala, Haiti, Honduras, Nikaragua, Paraguay, Saint Kitts and Nevis, Saint Lucia ve Saint Vincent and the Grenadines hala Tayvan’ı tanıyan ülkelerdir. Şu an Tayvan’ı tanıyan toplam 15 ülke bulunmaktadır.

Xi Jinping iktidara geldikten sonra ve esasen Tayvan’daki 2016 seçimlerinden sonra tam 8 ülke diplomatik tanınmasını Tayvan’dan Çin’e geçirmiştir. Bu ülkeler sırasıyla; Gambia (2016)20, São Tomé and Príncipe (2016), Panama (2017), Dominik Cumhuriyeti (2018), Burkina Faso (2018), El Salvador (2018), Solomon Adaları (2019) ve Kiribati’dir (2019).

Çin ve Tayvan arasındaki diplomatik rekabet ‘çek defteri diplomasisi’ ya da ‘dolar diplomasisi’ olarak da ifade edilmektedir. Buna göre bir devlete en büyük maddi yardımı yapan taraf, kazanan taraf olmaktadır. Mesela bir ada devleti olan Nauru, yardımın büyüklüğüne göre Çin ya da Tayvan arasında taraf değiştirmektedir.21

Çin ve Tayvan’ın adalara yaptığı yardımlar genelde doğrudan mali yardımlar, düşük faizli krediler ve özel projeler için finansman sağlama şeklinde olmaktadır. Pasifik adalarındaki hükümet ve parlamento binaları en belirgin örneklerdir. Papua Yeni Gine’deki Dışişleri Bakanlığı Merkezi, Vanuatu’daki dışişleri bakanlıkları ve parlamento binaları, Samoa’daki hükümet binaları, Mikronezya’daki Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın konutları Çin tarafından inşa edilmiştir. Buna karşılık Tuvalu’daki

20 Gambia, 2013 yılında Tayvan’ı tanımadığını ilan etmiş, Çin ise diplomatik ateşkes nedeniyle ancak 2016’da Gambia ile diplomatik ilişkilerini başlatmıştır.
21 Joakim Carbonnier, “The Decision Behind Diplomatic Recognition: A Quantitative Study of Taiwan and Kosovo”, Lund University, 2010: 17.

merkez hükümet binaları, Palau’daki cumhurbaşkanlığı ofis binaları da Tayvan tarafından yapılmıştır.22 Günümüzde Çin’in dünyanın ikinci büyük ekonomisi olduğunu ve Tayvan’ın Çin’in yardımları karşısında çok da seçeneği olmadığı düşünülebilir ancak Joel Atkinson’a göre Çin’in Tayvan’dan daha fazla para verme kapasitesinin olduğu iddiası yanlıştır. Çünkü Tayvan’ın daha az müttefiki oldukça, onlara yaptığı yardımın miktarı da artmakta, Çin’in müttefiki olan ya da Çin’i tanıyan Pasifik ada ülkeleri ise Çin’den beklentiyi artırarak daha fazla yardım beklemektedirler.23

Son dönemde Tayvan’ın Pasifik Adaları’ndaki iki önemli müttefiki olan Kiribati ve Solomon Adaları’nı birer hafta arayla kaybetmesi Tayvan için oldukça olumsuz bir gelişmedir. Çünkü bu ülkeler Tayvan’ın Pasifik adalarındaki en fazla nüfusa sahip müttefikleriydi. Tayvan’ın bu kayıpları Tayvan’daki gelecek seçimleri de etkileyebilir. Bonnie Glaser’a göre Kuomintang, Pasifik adalarındaki müttefiklerin kaybını Tsai’ye karşı kullanarak, Tsai’nin politikalarının Tayvan için zararını ortaya koymaya çalışacak ancak Glaser yine de Hong Kong’taki protestoculara sempati duyan Tayvan halkı için bunun bir etkisi olacağını söylemenin zor olduğunu ifade etmektedir.24

Diğer taraftan Tayvan’ın diğer ülkeler tarafından tanınması, uluslararası sistemdeki etkinliğini artırmasının yanı sıra Latin Amerika ve Karayipler’deki müttefiklerine resmi ziyaretleri, ABD’yi transit noktası olarak kullanarak burada Kongre üyeleriyle ve Tayvan-ABD topluluğuyla görüşmesine de imkân sağlamaktaydı.25 Tayvan bu bölgede de Pasifik Adalarında olduğu gibi ciddi yardımlarda bulunmuştur. Tayvan Uluslararası İşbirliği ve Kalkınma Fonu’nun verilerine göre, Tayvan, bilgi ve iletişim teknolojilerini (ICT) kullanarak 2007-2014 arası Honduras’ta devlet okullarındaki sınıflara 1189 adet bilgisayar kurulmasına yardım etmiştir. 2010’daki Haiti depreminde 1500 kişiye köy inşa etmiş, 2014 Nikaragua depreminde yine acil yardım sağlamıştır.26

Bu bağlamda Panama’nın kaybı da Tayvan için bölgedeki en büyük kayıplarından biri olmuştur çünkü Panama, Panama Kanalı’ndan dolayı Tayvan’ın Orta Amerika’daki en önemli müttefikiydi. Çin, Kanal’ın ikinci önemli kullanıcısı olmasının yanı sıra dünyadaki en büyük ikinci serbest ticaret bölgesi olan Colon’daki en büyük

22 Joel Atkinson, “China-Taiwan diplomatic competition and the Pacific Islands”, The Pacific Review, Vol 23, No 4, 2010, p. 412-413. (407-427).
23 Joel Atkinson, “China-Taiwan..”:410.
24 Chris Horton, “As China Watches ,Solomon Islands Weighs Cutting ties to Taiwan”, September 5, 2019, The New York Times, islands.html (Erişim 5.10.2019).
25 Matthew Fulco, “Taiwan’s Diplomatic Dilemma”, Taiwan Business Topics, February 17, 2016, (Erişim 08.10.2019).
26 Matthew Fulco, “Taiwan’s Diplomatic Dilemma”.

tedarikçidir.27 Bu bakımdan Panama’nın Çin’i tanıması bir nevi Çin’in ekonomik gücünün göstergesidir.

Diğer taraftan ABD ise konuyla ilgili ikili bir tavır sergilemektedir. Resmi olarak Çin’i tanıyan ABD, Solomon Adaları’nın kararına karşı misilleme olarak, yaptığı yardımı kesmeyi düşüneceğini söylemiştir.28 Hatta Dominik Cumhuriyeti, El Salvador ve Panama’nın Çin’i tanıma kararından sonra ABD, bu ülkelerdeki diplomatlarını geri çağırmıştır. Hemen ardından ABD’li senatörler, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Tayvan’ı tanımayı bırakan ülkelerle ilişkilerini azaltmasını ve yapılan yardımın ertelenmesi ya da azaltılmasını içeren bir yasa teklifi sunmuşlardır.29 25 Mayıs 2019’da Tayvan, ABD ile ilişkilerini geliştirmek için ABD’de kurmuş olduğu Kuzey Amerika’yla İlişkiler için Koordinasyon Konseyi’nin (Coordination Council for North American Affairs) adını ABD’yle İlişkiler için Tayvan Konseyi’ne (Taiwan Council for U.S. Affairs) çevirmiştir. Bu değişiklikle birlikte ilk kez Tayvan ve ABD’nin adı tek bir organizasyonda birlikte yer almıştır.30

Sonuç

Tanınma, bir devletin meşruiyet kazanması için en önemli koşuldur. Ancak tanınma tek başına yeterli değildir. Devletler, Montevideo Konvansiyonu’nda yer alan devlet olmanın şartlarını yerine getiriyor bile olsalar, BM’ye üye olmadan egemenlikleri meşruiyet kazanmaz. Bir devletin BM’ye üye olabilmesi için de Güvenlik Konseyi’nin tavsiyesi ve Genel Kurul’un onayı gerekmektedir. Tayvan ister 23 milyon nüfusuyla yalnızca Tayvan olarak, ister tüm Çin’i temsilen BM’ye girmek istesin, Güvenlik Konseyi’nin daimi üyesi olan Çin’in Tayvan’ın üyeliği için tavsiyede bulunması söz konusu değildir.

İki taraf arasındaki tanınma rekabeti, ekonomik yardımlarla tanınmayı sağlamaya çalışmak anlamına gelen dolar ya da para diplomasisi, bazı kaynaklarda da çek defteri diplomasisi olarak devam etmektedir. Ancak Tayvan’da 2016 yılında iktidara gelen ve Çin’e ilişkilerde sert bir tutum takınan Tsai Ing-wen iktidarında tansiyon iyice gerilmiş, tanınma rekabeti hızla Tayvan aleyhine gelişmeye başlamıştır. Son üç yılda

27 Timothy S. Rich, Vasabjit Banerjee, “Panama Switch Marks China’s Return to Checkbook Diplomacy”, The Diplomat, June 14, 2017, chinas-return-to-checkbook-diplomacy/ (Erişim 06.10.2019).
28 Kate Lyons, “Taiwan losses second ally in a week as Kiribati switches to China”, The Guardian, 20 September 2019,
as-kiribati-switches-to-china (Erişim 05.10.2019).

29 Eric Beech, “U.S. recalls diplomats in El Salvador, Panama, Dominican Republic over Taiwan”,
Reuters, September 8, 2018,

in-el-salvador-panama-dominican-republic-over-taiwan-idUSKCN1LO00N (Erişim 06.10.2019).
30 Matthew Strong, “Taiwan changes name of Office in the US to Taiwam Council for US Affairs”,
Taiwan News, 25.05.2019, (Erişim 29.09.2019).

sekiz ülkenin tanınmayı Tayvan’dan Çin’e geçirmesi Tayvan açısından büyük bir kayıptır.

Sonuç olarak, Çin’in ekonomik gücü ve etkisiyle son üç yılda sekiz ülkeyi kendine çekmesi, kalan 15 ülke için de benzer bir durum oluşabileceğinin göstergesidir ve bu hızlı değişim Tayvan’a sert bir mesaj niteliğindedir. Pasifikteki en fazla nüfusa sahip ülkelerin ve Orta Amerika’da Panama’nın kaybı, bu bölgelerde domino etkisine sebep olabilir ve diğer ülkeler de tanımayı Tayvan’dan Çin’ geçirebilirler. Bu bakımdan özellikle Panama, Panama Kanalı nedeniyle oldukça stratejik bir konumda bulunmaktadır. Tayvan’da 2020 yılında yapılacak olan seçimlerde Tsai iktidarının bu kayıpları DİP’in elini zayıflatabilir ancak Glaser’ın da dediği gibi Hong Kong’taki sona ermeyen protestolara sempati duyan Tayvan halkının milliyetçilik duyguları daha da kabararak DİP’i güçlendirebilir. Ancak Tayvan’da milliyetçilik duygularının kabarması ve Çin’le ilişkilerin daha da gerilmesi, ileride öngörülen Tayvan ve Çin’in barışçıl birleşmesini de engelleyebilir.

Kaynakça

Acer, Yücel, İbrahim Kaya. Uluslararası Hukuk Temel Ders Kitabı, Seçkin Yayıncılık, 2019.

Atkinson, Joel. “China-Taiwan diplomatic competition and the Pacific Islands”, The Pacific Review, Vol 23, No 4, 2010: 407-427.

BBC News. “What is behind the China-Taiwan divide?”, 2 January 2019, (Erişim 5.10.2019).

Beech, Eric. “U.S. recalls diplomats in El Salvador, Panama, Dominican Republic over Taiwan”, Reuters, September 8, 2018, china-taiwan/u-s-recalls-diplomats-in-el-salvador-panama-dominican-republic-over- taiwan-idUSKCN1LO00N (Erişim 06.10.2019).

Carbonnier, Joakim. “The Decision Behind Diplomatic Recognition: A Quantitative Study of Taiwan and Kosovo”, Lund University, 2010: 17.

Drun, Jessica. “China-Taiwan Diplomatic Truce Holds Despite Gambia”, The Diplomat, March 29, 2014,
diplomatic-truce-holds-despite-gambia/ (Erişim 06.10.2019).

Enyclopedia Britannica, “Recognition”, (Erişim 22.09.2019).

Fulco, Matthew. “Taiwan’s Diplomatic Dilemma”, Taiwan Business Topics, February 17, 2016,
(Erişim 08.10.2019).

Henry Kissinger, Çin: Dünden Bugüne Yeni Çin, İstanbul:Kaknüs Yayınları, 2015.

Horton, Chris. “As China Watches ,Solomon Islands Weighs Cutting ties to Taiwan”, September 5, 2019, The New York Times, (Erişim 5.10.2019).

Huang, Jing. “Xi Jinping’s Taiwan Policy: Boxing Taiwan In with the One-China Framework”, Taiwan and China: Fitful Embrace, edited by Lowell Dittmer, 1st ed., University of California Press, Oakland, California, 2017: 239–248.

İskit, Temel. Diplomasi: Tarihi, Teorisi, Kurumları ve Uygulaması, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2015.

Jacops, J. Bruce, I-hao Ben Liu. “Lee Teng-hui and the Idea of Taiwan”, The China Quarterly, 190, 2007: 375-393.

Kan, Shirley A., Wayne M. Morrison. “US-Taiwan Relationship: Overview of Policy Issues”, CRS Report, 2014:4.

Kate Lyons. “Taiwan losses second ally in a week as Kiribati switches to China”, The Guardian, 20 September 2019, week-as-kiribati-switches-to-china (Erişim 05.10.2019).

“Montevideo Convention on the Rights and Duties of States”, Article 6, states.xml (Erişim 22.09.2019).

Newman, E and Visoka, G. “The Foreign Policy of State Recognition: Kosovo’s Diplomatic Strategy to Join International Society”, Foreign Policy Analysis, 14 (3), 2018: 367-387.

Peterson, M. Recognition of Governments: Legal Doctrine and State Practice, 1815- 1995, Macmillan Press Ltd., 1997.

Rich, Timothy S. “Status for Sale: Taiwan and the Competition for Diplomatic Recognition”, Issues&Studies 45, No 4, 2009:159-188.

Rich, Timothy S., Vasabjit Banerjee. “Panama Switch Marks China’s Return to Checkbook Diplomacy”, The Diplomat, June 14, 2017, diplomacy/ (Erişim 06.10.2019).

Sen, B. A Diplomat’s Handbook of International Law and Practice, Holland: Martinus Nijhoff, 1965.

Shaw, Malcolm N. International Law, Cambridge University Press, 2003.

Strong, Matthew. “Taiwan changes name of Office in the US to Taiwam Council for US Affairs”, Taiwan News, 25.05.2019, (Erişim 29.09.2019).

The Economist. “What is China’s ‘one country two systems’ policy?”, , June 30th 2019,
chinas-one-country-two-systems-policy (Erişim 11.11.2019).

Winkler, Sigrid, “Taiwan’s UN Dilemma: To Be or Not To Be”, Brookings, 2012, (Erişim 29.09.2019).


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir