Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), temel enflasyon verisi olarak kabul edilen Tüketici Fiyatları Endeksi’nin (TÜFE) bir önceki aya kıyasla Ekim ayında yüzde 2,39 oranında artış gösterdiğini açıkladı. Ekim ayındaki bu artışla birlikte yıllık enflasyon yüzde 19,89 oldu. Böylece TÜİK’in açıkladığı yıllık enflasyon oranı, piyasa beklentisi olan yüzde 20,4’ün altında kaldı.
Amerika’nın Sesi (VOA) konu hakkında geniş bir yazı yayınladı. Halkın nabzının tutulduğu bu yazıda vatandaşların ortak sesi yükseldi:
“Biz ömrümüzde böyle bir pahalılık ve yoksulluk görmedik.”
Pahalılık, enflasyon ve geçim derdi altında ezilenlerin sorunlarının ortaya döküldüğü bu yazıdan bazı alıntıları sizlerle paylaşmak istedik:
Ana harcama gruplarına bakıldığında en yüksek artış, yüzde 27,41’le gıda ve alkolsüz içeceklerde görüldü. Aylık bazda ise en fazla artış gösteren ana tüketim grubu, yüzde 7,56’yla giyim ve ayakkabı oldu. VOA Türkçe enflasyondaki artışı İzmirlilere sordu.
Enflasyonun TÜİK tarafından açıklanan rakamın çok üzerinde olduğu görüşünü paylaşan emekli İbrahim Zaman, “Ben daha yüksek görüyorum. Çünkü mutfağa girilmiyor, marketlere girilmiyor. Her taraf pahalılık. Doğru dürüst bir markete girip 10-20 parça alamıyoruz. Bir sene evvel bir markete girip bir araba doldurup çıkabiliyorduk. Ama şimdi çıkarma imkanımız yok. Eşim de ben de emekliyiz. Yine de zor geçiniyoruz” dedi.
Diğer emeklilere göre yüksek maaş aldığını ancak yine de harcamalarına yetmediğini belirten Zaman, “Ben 4,700 alıyorum. Eşim de 2,200 lira alıyor. Çocuklarımıza harcıyoruz. Çocuklarımızın doğru dürüst bir işi yok. Onlara bakıyoruz” sözlerini kullandı.
İbrahim Zaman’ın eşi Kadriye Zaman da VOA Türkçe’ye şunları söyledi:
“Mutfağa artık hiçbir şey alamıyoruz. Önceden bir misafir geldiğinde bir bira filan alabiliyorduk. Artık onu da alamıyoruz. Zaten sigara kullanmıyoruz. Arabamız da yok. Cumhurbaşkanı ‘Herkeste araba var’ diyor ya, böyle bir şey yok. Benim üç tane çocuğum var, hiçbirinde araba yok. Bu hükümet ne yapacak? Az harcayacak. Herkese araba filan vermeyecek. Bizim sayemizde köprüleri yapıyorlar. O köprülerin bana ne faydası var? Onun yerine bir işyeri açsa. Benim oğlum bir buçuk sene işsiz gezdi eşiyle beraber. Onları biz doyurduk mecbur. Biz de hiçbir şey yiyemedik, onlar da yiyemedi. Bu halka yazık, günah değil mi? Hükümet giderse iyi şeyler olacağına eminim. Ben hiçbir partiyi düşünmüyorum. Önemli olan benim için çalışsın. Ama bunun kadar kötüsünü ben hiç görmedim ömrümde, hayatımda. Ben şimdiye kadar böyle bir yoksulluk çektiğimi hatırlamıyorum.”
Kamu emeklisi Halil Buluş ise enflasyonun artmasına rağmen emekli maaşının harcamalarına yettiğini vurguladı: “Eşim de asgari ücret üzerinden emekli. Ben kamudan emekliyim. 6 bin liraya kadar bir para alıyorum. Benim şu anda gelirim bana yetiyor. Neden diyeceksiniz? Hani derler ya Anadolu’da, işten artmaz, dişten artar. Geçmişte evimi de aldım, her şeyimi de yaptım. Bu günler için yaptım.”
Gerçek enflasyonun TÜİK’in açıkladığı rakamın üzerinde olduğunu kaydeden Buluş, “Geçmişte balta sapıyla, kar küreğiyle enflasyon ölçüldü. Yıllardan beri böyle. Cumhuriyet kurulduğundan bu yana. Bugünkü enflasyon açıklaması da bir oyun demeyeyim ama enflasyonu daha fazla yükseltmemek adına, emekli maaşlarına yüzde 15-20 vermesinler diye yapılıyor” dedi.
Geçmişte alışveriş için kuyruklara girdiklerini hatırlatan ev hanımı Saniye Kılıç ise “O zaman benim çocukluğumda da bir sürü sıralar vardı, sıra bekliyorduk. O zaman mal yoktu. Şimdi her şey çok. Ama fiyatı da çok pahalı. Mutfağımız çok pahalı tabii. Bir yağ çıkmış 100 liraya” ifadelerini kullandı. Altı çocuğuyla yaşadığını söyleyen Kılıç, yalnızca eşinin emekli maaşının ev geçindirmeye yetmediğini de söyledi.
Saniye Kılıç’ın eşi Mehmet Kılıç da “Şimdi zeytin, peynir almaya kimsenin gücü yetmiyor. Bir emekli maaşı 2000-2500 lira. Şimdi bu pahalılığa 10 bin lira da olsa yetmez” dedi.
Dönercilik yapan Fehim Kılıç ise enflasyonla birlikte gelen zamlardan şikayetçi: “Bizim enflasyonumuz çok, çok kötüye gidiyor. Elektrik, su, doğalgaz bunların hepsine yüzde 100 zam geldi. 100-150 milyon elektrik veriyorduk, 280 milyona çıktı. Su faturası 80 geliyordu, 150’ye çıktı. İnternet 80’di 150’ye çıktı. Bir ekmek bile olmuş 2 milyon. 120 gram ekmek 2 milyona çıktı yani. Bir yağ olmuş 70-80 milyon. Evdeki hesap pazara uymuyor. 250-300 milyona gidiyorsun bir araba mal alamıyorsun. Ufacık bir el arabasını dolduramıyorsun. Fiyatlar çok yükseldi, bence düşmesi lazım.”
Kılıç enflasyonun nasıl düşeceğini sorusuna şöyle yanıt verdi: “Çaresinin nasıl olduğunu bilmiyorum. Kriz diyorlar, krizle ilgili diyorlar. Her şey pahalanıyor, petrol pahalandı deniyor. Başka bilmiyorum ne olduğunu.”
Ev hanımı Aysun Ürken ise enflasyondaki artışın nedeninin, yurt dışından halk üzerinde oynanan bir oyun olduğu görüşünde. Ürken, “Çok yüksek olduğunun farkındayız hepimiz halk olarak. Yani en basit, mutfakta etkiliyor. Her şey çok pahalı. Üç gün önce marketten aldığım şeyi üç gün sonra muhakkak 2 TL artmış olarak alıyorum. Çok dikkat ederim ben özellikle fiyatlara. Muhakkak haftalık 1,5-2 lira artış oluyor şu anda. Seçimler çok yaklaştı. Onun etkisiyle biraz halka oynanıyor bu konuda. Halk ağır baskı altında bence şu an. Enflasyonla yükleniyorlar. Şu an bence yurt dışından bizim üzerimize oynanıyor. Ben açık ve net öyle görüyorum. Yani halkı bu şekilde bezdirmeye çalışıyorlar ki seçimler etkilensin. Ama inşallah hakkımızda hayırlısı neyse o olsun diyoruz artık. Dayanabildiğimiz yere kadar dayanacağız” dedi.
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın