Uzmanlar Konseyi

İran’da Uzmanlar Konseyi’nin Devlet Yapısındaki Yeri ve Demokrasiye Olan Etkileri

Prj. Asist. Durdu Mehmet ÖZDEMİR Bursa Uludağ Üniversitesi

İran sahip olduğu zengin doğal kaynakları, jeostratejik konumu, güçlü devlet geleneği, kendine özgü siyasi yapısı ve yürütmüş olduğu nükleer program sebebiyle Ortadoğu bölgesindeki en önemli aktörlerden biri olarak kabul edilmektedir. Özellikle 1979 İran İslam Devriminden sonra devrim ihraç söylemi ile tüm dikkatleri üstüne toplayan İran’ın bölgesel ve küresel anlamda yürütmüş olduğu politikaların anlaşılması Türkiye gibi komşu ülkeleri için oldukça büyük bir önem arz etmektedir. Ancak bu noktada İran dış politikasının daha iyi anlaşılabilmesi için İran’ın kendine özgü devlet yapısının iyi anlaşılması gerekmektedir. Bilindiği gibi 1979’da gerçekleşen devrim ile İran’da Monarşi yönetimi yıkılmış ve devrim lideri Ayetullah Humeyni tarafından “İran İslam Cumhuriyeti” kurulduğu ilan edilmiştir. Ancak her ne kadar devletin resmi adında en basit tanımıyla “halkın egemenliği kendi elinde tutması” anlamına gelen Cumhuriyet kelimesi kullanılsa da uygulama da İran’ın gerçek bir cumhuriyet yönetimine sahip olmadığı, İran’da demokrasinin oldukça zayıf olduğu ve hatta hiç olmadığı yönünde kabul gören büyük bir algı vardır. Bu anlamda bu çalışmada, tarafımızca bu algının oluşmasındaki haklı gerekçelerden biri olarak görülen ve İran siyasi yapısı içindeki en önemli aktörlerden birisi olan Uzmanlar Konseyi’nin, İran siyasi hayatına ve demokrasisine etkisi analiz edilmeye çalışılmıştır. Yapılan analizin sonucunda ise Uzmanlar Konseyi’nin İran iç/dış politikasında ve karar verme sürecine perde arkasından etki ederek İran’daki en önemli aktörlerden birisi olduğu ve ayrıca İran demokrasisine de büyük zararlar verdiği sonucuna ulaşılmış ayrıca demokrasiye hangi açından zarar verdiği ayrıntıları ile açıklanmaya çalışılmıştır.

ANAHTAR KELİMELER: İran, Demokrasi, Uzmanlar Konseyi, İran Siyasi Yapısı, İran İslam Devrimi

SUMMARY

Iran is considered as one of the most important actors in the Middle East region due to its rich natural resources, geostrategic location, strong state tradition, unique political structure and nuclear program. Especially after the Iranian Islamic Revolution of 1979, Iran has gathered all the attention with its rhetoric of exporting the revolution. Therefore, understanding of Iran’s regional and global policy poses a significant importance for neighboring countries such as Turkey. At this point, Iran’s unique state structure needs to be understood in order to understand Iran’s foreign policy better. As it is known, with the revolution that took place in 1979, the monarchy rule in Iran was destroyed. And the revolutionary leader Ayatollah Khomeini has declared the establishment of the Islamic Republic of Iran. Although Iran’s new governing regime is designated as the Republic, it is still debated whether there is democracy in Iran. And even in Iran there is a great perception that democracy is very weak or even absent. In this sense, in this study, the political structure of Iran and the effect of the Council of Experts on the formation of this perception were tried to be examined.As a result of the analysis, it has been concluded that the Council of Experts is one of the most important actors in Iran’s domestic / foreign policy and decision- making process and also harms Iran’s democracy. In addition, it has been tried to explain in detail the damage to democracy.

KEYWORDS: Iran, Democracy, Council of Experts, Iranian Political Structure, Iran Islamic Revolution

GİRİŞ

Bilindiği gibi İran, Humeyni önderliğinde yapılan ve “1979 İran İslam Devrimi” olarak adlandırılan devrime kadar monarşi ile yönetilmekteydi. İran’ın Monarşi ile yönetilmesinin tarihi çok daha eskilere gitmekle beraber Sasaniler, Safeviler, Kaçarlar ve son olarak Pehleviler geçmişte İran’ı Monarşi ile yöneten önemli hanedanlıklar olmuşlardır. İran’ın, Şiilik ile tanışması ise Safeviler Döneminde Şah İsmail’in önderliğinde olmuştur.1 1979 İran İslam Devrimi’nin gerçekleştiği dönemde ise İran Pehlevi Hanedanlığı tarafından yönetilmekteydi. Bu tarihlerde dünyada “İki Kutuplu Sistem” olarak adlandırılan dönem yaşanmaktaydı. “Soğuk Savaş” dönemi olarak da nitelendirilen bu dönemde İslam Dünyası’ndaki devletlerin neredeyse tamamı Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ya da Sovyetler Birliği’nin (SSCB) başını çektiği iki taraftan birine yakınlaşmak zorunda kalmıştı. İran’da bu dönemde ABD’nin önemli müttefiklerinden birisi olarak anılmaktaydı. Ve aslında devrimin ortaya çıkmasındaki en önemli nedenlerden birisi de İran halkının ABD ile kurulan bu yakın ilişkiden duyduğu rahatsızlık olmuştur.2 1970’li yılların sonuna doğru Pehlevi Hanedanlığı’nın ekonomi yönetimindeki başarısızlığından, dinsel ve siyasal anlamda uyguladığı politikalardan ve batı yanlısı tutumundan rahatsız olan kesimlerin rejime karşı tepkileri artmış ve rejim karşıtlığında bir araya gelen farklı politik görüşten insanlar 1979 yılında bir devrim gerçekleştirerek Pehlevi hanedanlığı dönemine son vermişlerdir. Devrim gerçekleştikten sonra devrimi yapan gruplar içerisinden İslamcı gruplar “Ayetullah Humeyni” önderliğinde devrimin bayraktarlığını ele almayı başarmışlar ve 1 Nisan 1979 yılında İran İslam Cumhuriyeti’nin kurulduğu ilan edilerek3 İran’da yaklaşık 2600 yıllık monarşi dönemi sona erdirilmiştir.4

Devrimin gerçekleşmesi ile birlikte Humeyni ilk iş olarak bir “Akiller Şurası” adı verilen bir şura kurmuş ve bu şura, yeni meclisin kurulmasını sağlayacak geçici hükümeti belirlemiştir. Bu anlamda liberal demokrat olarak kabul edilen ve Humeyni tarafından atanan Mehdi Bazergan’ın başbakanlığında geçici hükümet kurulmuştur. Diğer bir deyişle devrimden sonra Devrim Şurası ve Hükümet, Humeyni’nin liderliğinde yönetimi ele almışlardır. Daha sonrasında 31 Mart 1979’da yapılan referandumda oylamaya katılanların %98,2 ‘si tarafından kabul edilerek yeni rejimin adı “İran İslam Cumhuriyeti” olmuştur.5 Bu aşamadan sonra Humeyni yeni bir anayasa hazırlanması için Akiller Şurası’nı görevlendirmiştir. Aslında zaten Humeyni daha Fransa’da sürgünde iken bir anayasa hazırlanması çalışmalara başlamış ve özel bir ekip kurmuştu. Bu anlamda Akiller Şurası’na ise bir anlamda hazırlanmış

1 Gene R. Gartwaite, İran Tarihi, Çev. Fethi Aytuna, İnkılap Yayınevi, İstanbul, 2005, s.145.
2 Asaf Hüseyin, İran’da Karşı Devrim, Çev. Taha Cevdet, 3. Baskı, Pınar Yayınları, İstanbul, 2011, s. 11.
3 Tayyar Arı, Geçmişten Günümüze Orta Doğu: Siyaset, Savaş ve Diplomasi, 4. Baskı, Bursa: MKM Yayıncılık, 2008, ss. 524-532.
4 Hüseyin, op.cit., s. 41.
5 Onur Okyar, İran ve Demokrasi, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2014, s.124.

anayasayı sadece onaylayıp sunmak kalmıştır. Akiller Şurası tarafından son hali verilen anayasa kasım ayında halkın onayına sunulmuştur. Halkın %74,6’sı anayasa oylamasına katılmış ve katılanların %99,4’ünün evet oyu vermesiyle yeni anayasa kabul edilmiştir. Kabul edilen bu anayasa 14 bölüm ve 177 maddeden oluşmakta olup 2-3 Aralık 1979’da yürürlüğe girmiştir.6

İran'da Uzmanlar Konseyi'nin Devlet Yapısındaki Yeri ve Demokrasiye Olan Etkileri - iran uzmanlar meclisi

UZMANLAR KONSEYİ’NİN İRAN SİYASAL YAPISINDAKİ YERİ VE DEMOKRASİYE OLAN ETKİLERİ

1979 yılında kabul edilen İran İslam Anayasası ile oluşturulan yeni siyasal yapıda Velayet-i Fakih/Rehberlik makamı en önemli kurum olarak belirlenmiştir. Velayeti Fakih makamının dışında Uzmanlar Konseyi, Anayasa Koruyucular Konseyi, Düzenin Yararını Teşhis Konseyi, İslami Danışmanlar Meclisi ve Yargı erki önemli diğer yeni kurumlar olmuşlardır. Bu yeni kurumsal yapı içerisindeki bütün organlarda din adamlarına ağırlıklı bir rol verilmiştir. Bu durumun böyle olmasının sebebi hiç kuşkusuz devrim lideri olarak Humeyni’nin kabul görmesi ve onun çizgisinde hazırlanan yeni anayasanın şeriata dayanmasıdır. Bu organlar içerisinde en üst otorite ve en geniş yetkilerle donatılan kurum şüphesiz Velayeti Fakih makamı olmuştur ve bu yetkiler anayasa tarafından garanti altına alınmıştır. Ancak şunu da belirtmek gerekir ki bu anayasa demokratik bir yapının oluşması noktasında bazı engeller de barındırmaktadır. 7 Örnek vermek gerekirse Cumhurbaşkanı’nın halkoyu ile seçilmesine rağmen Cumhurbaşkanı atama yolu ile görev alan Rehber’e karşı sorumlu olması ve Rehber’in Cumhurbaşkanını azletme yetkisine sahip olması demokratik bir görünüm çizmemektedir.8

Hazırlanan anayasanın giriş bölümüne bakıldığı zaman bile kurulan yeni rejimin nasıl bir politika izleyeceği az çok belli olmaktadır. Bu anlamda baktığımızda giriş bölümünde Allah’a, İlahi Adalete, Kıyamet Gününe, Kuran’a, Hz Muhammed(s.a.s.)’e, On İki İmam’a ve Mehdi’nin gelişine en önemlisi de Humeyni’nin Velayet-i Fakih kavramına inanç vurgulanmıştır. Sömürgeci, otoriter, emperyalist düşüncelere karşı çıkılmasına dikkat çekilmiş ve Humeyni’den “İslam Cumhuriyeti’nin Kurucusu/ Ümmetin İmamı” gibi övgü dolu unvanlarla bahsedilmiştir. Humeyni ömür boyu Rehber/Ruhani Lider olarak ilan edilmiştir. Bunların yanı sıra ulusal bayrağın üzerine “Allahüekber” ifadesi eklenmiştir.9

6 Cantürk Caner, “İslam Devrimi Sonrasında İran’da Yönetim”, Doğu Batı Yol Ayrımında İran: İdeoloji, Devlet ve Dış Politika, Ed. Barış Adıbelli, Bilim+Gönül Yayınları, 1. Baskı, Kasım 2012, İstanbul, ss. 89-90.
7 Tahereh Ahin, “İran İslam Cumhuriyeti’nde Devlet Yapısı”, Amme İdaresi Dergisi, Cilt:43, Sayı:2, Haziran 2010, s.87.
8 Ozan Örmeci, “Siyasal Sistemler İran İslam Cumhuriyeti”, Uluslararası Politika Akademisi,
, (e.t. 15.10.2019).
9 Ervand, Abrahamıan, Modern İran Tarihi, (çev.) Dilek Şendil, 3. Baskı, İstanbul: Türkiye İş Bankası

Kısaca yeni anayasa temelde Şii anlayışa dayanmaktaydı. Anayasanın içerisinde halk iradesi ve demokratik uygulamalara birçok yerde atıflar yapılsa da şeriata dayalı olarak kurulan yeni siyasal sistem halkın iradesinin ve demokratik uygulamaların pratiğe yeteri kadar yansımasına olanak vermemiştir.10 Bu durum ise İran’da demokrasinin olup olmadığı tartışmalarının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu tartışmalara daha doğru bir cevap verebilmek için öncelikle Humeyni’nin Velayeti Fakih teorisini ve Uzmanlar Konseyi’nin İran siyasal sistemindeki yerini anlamak ve demokrasiye olan etkisini görmek için yeni kurulmuş olan İran siyasal yapısını incelemek gerekmektedir. Bu anlamda konu dışına çıkmamak amacıyla, bu çalışmada İran siyasal yapısındaki tüm kurumları incelemek yerine sadece Uzmanlar Konseyi ile (aralarındaki ilişki nedeniyle) Rehberlik Kurumu, Anayasa Koruyucular Konseyi ve Yargı Erki incelenmiştir. Sonrasında ise bu dört önemli kurum arasındaki karmaşık ilişki ortaya konularak bunun İran demokrasisine ne yönde etki ettiği ortaya konulmaya çalışılmıştır.

VELAYETİ FAKİH TEORİSİ VE REHBERLİK MAKAMI

Devrimin başarıya ulaşmasından sonra devrime destek veren diğer muhalif lider ve grupları bastırmayı başarıp devrim liderliğini ele alan Humeyni Velayeti Fakih teorisini öne sürerek devrim sonrası İran siyasi yapısını bu teori temelinde planlamıştır. Aslında Humeyni’nin ortaya atmış olduğu teoriye benzer teoriler daha öncelerde de gündeme gelmişlerdi ancak bunlar pratikte uygulanma şansı olmayan teoriler olarak kalmışlardır. Humeyni ise devrimden sonra hazırlanan anayasa ile kendi Velayeti Fakih teorisini pratikte de hayata geçirme şansı bulmuştur. Humeyni’nin teorisinin temeline inildiğinde Şii anlayışa dayandığı görülmektedir. Şii anlayışta peygamberlerin iki görevi olduğuna inanılır. Bunlar vahiy ve hükümettir. Burada kullanılan Hükümet ifadesinin anlamı insanları vahiyler doğrultusunda yönetmek ve yönlendirmekten ibarettir. Peygamberlerin bu iki önemli görevinden Vahiy ’in, Peygamber vefat ettikten sonra sona erdiğine ancak insanları vahiyler doğrultusunda yönlendirecek ve yönetecek bir hükümete her zaman ihtiyaç duyulduğuna inanılmaktadır. Bu sebeple Şii anlayışta hükümet görevi peygamber vefat ettikten sonra da İmamlar aracılığı ile devam etmektedir. Üstelik imam olan kişinin peygamberle aynı özelliklere sahip olduğuna, dolayısıyla günahsız, masum ve hatalardan korunmuş olmakla birlikte sadece vahiy almaktan yoksun olduğuna inanılır. Ayrıca bunun yanı sıra İmam’ın, Allah tarafından seçildiğine ve ümmetin İmam’a kayıtsız şartsız itaat etmekle görevli olduğuna da inanılır. İşte Humeyni’nin “Velayeti Fakih” teorisi de temelde bu anlayıştan ortaya çıkmıştır.11

Kültür Yayınları, 2014, s. 214.
10 Mohammad-Reza Djalili Thierry Kellner, İran’ın Son İki Yüzyıllık Tarihi, Çev. Reşat Uzmen, Bilge Kültür Sanat Yayın Dağıtım, 1. Baskı, Ocak 2011, İstanbul, ss. 120-121.
11 Abdullah Yegin, İran Siyasetini Anlama Kılavuzu, 1. Baskı, Ankara: SETA Yayınları XXV, Haziran 2003, ss. 52-53.

Şia’daki bu hükümet anlayışına göre Hz. Muhammed (s.a.s) vefat etmesi üzerine Allah tarafından Hz. Ali ilk imam olarak tayin edilmiştir. Hz. Ali’den sonra ise 11 İmam daha Allah tarafından ümmete imamlık etmek için tayin edilmiştir. Ancak bu imamlardan on ikincisi olan Mehdi Muntazar (beklenen hidayete erdirici) Şii anlayışa göre küçük yaşlarda Allah tarafından insanların arasından alınmış ve tekrar geri geleceği güne kadar gizlenmiştir. İşte Humeyni’nin Velayeti Fakih teorisi tam olarak bu noktada devreye girmektedir. Humeyni’ye göre 12. İmam Mehdi Muntazar’ın yokluğunda, o tekrardan gelene kadar ümmetin bir imama ihtiyacı bulunmaktadır ve bu kişi Humeyni’ye göre Veliyi Fakih / Dini Lider’dir. Humeyni İran’ın siyasi yapısını inşa ederken Velayeti Fakih sistemini sistemin merkezine oturtmuş ve Velayeti Fakih makamının sahip olduğu üstün yetkileri 1979 devrim anayasası ile koruma altına almıştır.12

1979 anayasası ile siyasal sistemde yerini alan ve yetkileri güvence altına alınan Velayeti Fakih (Rehberlik) kurumu, İran İslam Cumhuriyeti’nin en önemli kurumudur. Yetki bakımından İran anayasasının 57. Maddesine dayanarak yasama, yürütme ve yargının üzerinde olan bu kurum halkın üzerinde de mutlak yetkiye sahiptir. Rehber olacak kişinin hangi şartları sağlaması gerektiği, nasıl bir yolla seçildiği ve yetki ve sorumluluklarının ne olduğu ise 1979 Anayasasında madde madde açıklanmıştır. Örneğin Anayasanın 109. Maddesine göre Rehber, fetva açıklamak için gerekli ilmi yeteneği olan, takva sahibi, adil, sahih, siyasi ve sosyal görüşe ve yöneticilik yeteneğine sahip müçtehitler arasından seçilebilmektedir. Bir sonraki madde olan 110. Madde de ise Rehber’in yetki ve görevleri belirtilmiştir.13 Bu yetki ve görevler;

⦁ Rejimi Koruma Kurulu’na danışıldıktan sonra İran İslam Cumhuriyeti’nin genel politikasını saptamak

⦁ Rejimin, tayin edilen politikasının doğru icra edilmesine nezaret etmek 3- Geniş soruşturma yetkisi
⦁ Silahlı kuvvetler başkomutanlığı ve tayini

⦁ Savaş ve barış kararı almak ve genel seferberlik ilan etmek 6- Aşağıda belirtilenlerin Tayin, azil ve istifasının kabulü

12 Ibid.
13 Pınar Arıkan, “İran İslam Cumhuriyeti’nde Anayasal Sistem ve Siyasi Partiler”, ORSAM Rapor,
No:122, Mart 2012, s. 8.

⦁ Şura-i Nigehban’ın fakihleri

⦁ Yargı gücünün en yüksek makamları

⦁ İran İslam Cumhuriyeti radyo ve televizyon kurumu başkanı

⦁ Genelkurmay başkanı

⦁ İslam Devrim Muhafızları başkomutanı

⦁ Askeri ve güvenlik güçlerinin üst düzey komutanları.

⦁ Üç silahlı kuvvet arasındaki olası ihtilafları çözme ve ilişkinin sağlanması

⦁ Normal yollarla çözülemeyen rejim içindeki problemleri, Rejimi Koruma Kurulu aracılığı ile halletmek.

⦁ Kanunun öngördüğü şartları haiz cumhurbaşkanı adaylarının halkın onayı ve seçimi ile cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra mazbatasını imzalamak.

  • Bu kanunda belirtilen şartlara sahip olma açısından cumhurbaşkanlığı adaylarının yeteneği seçimlerden önce Uzmanlar Konseyince ve ilk dönemde de rehberlik makamınca onaylanmış olması gerekir.

⦁ Seksen dokuzuncu maddeye dayanmak suretiyle ülke yararını gözeterek, Ülke Yüce Divanı tarafından kanuni ödevlerine aykırı davrandığına hükmedilmesinden yahut İslami Şura Meclisi tarafından yetersizliğine karar verilmesinden sonra cumhurbaşkanını azletmek.

⦁ Yüksek Yargı Başkanı’nın önerisinden sonra İslami ölçüler çerçevesinde mahkûmların ceza sürelerini azaltmak ya da af kararı almak.
-Rehber kendisine ait bazı görev ve yetkileri başkasına devredebilir.14

Bu yetkiler Rehber’in doğrudan sahip olduğu yetkilerdir. Bunların yanı sıra bir de dolaylı olarak sahip olduğu yetkiler vardır. Bu anlamda Rehber bazı yetkilerini yasama, yürütme ve yargı erkleri üzerinden kullanmaktadır. Örneğin İran’da genel konular üzerinde kanun yapma hakkı İran Meclisi’ndedir. Ancak meclisin yaptığı bu

14 İran İslam Cumhuriyeti Anayasası, Çev. Abdullah Ünlü, Edit: Kadri Çelik, az.com/tr/lib/view/663/4, e.t. (17.10.2019).

kanunlar Anayasa Koruyucular Konseyi tarafından İslam’a uygun olup olmadığı noktasında denetlenmekte ve onay verilmeyen İslam’a aykırı bulunan kanunlar yürürlüğe girmemektedir. İran anayasasının 93. Maddesine göre zorunluluk olan bu onay Anayasa Koruyucular Konseyi’ni, Yasama sürecinin önemli bir parçası haline getirmektedir. Buraya kadar bir sorun yok gibi görünmekle beraber Anayasa Koruyucular Konseyi üyelerinin yarısının doğrudan, diğer yarısının ise dolaylı olarak Rehber tarafından atanması işleri değiştirmektedir. Çalışmanın ilerleyen kısımlarında değinileceği üzere Anayasa Koruyucular Konseyi üyelerinin diğer yarısı Yüksek Yargı başkanının tavsiyesi üzerine meclis tarafından atanmaktadır. Yüksek Yargı Başkanının atamasını yapan ise daha önce değinildiği gibi İran anayasasının 110. Maddesine göre yine Rehber’dir. Bu durum ise Rehberlik makamına yasama sürecinde (dolaylı olarak da olsa) önemli bir yetki vermektedir. Rehber’in yasama sürecindeki bu dolaylı yetkisini Anayasa Koruyucular Konseyi aracılığıyla kullandığı görülmektedir.15 Rehber’in dolaylı yetkilerine bir diğer örnek ise yürütme üzerindeki dolaylı yetkisidir. İran devrim anayasasının 60. Maddesine göre yürütme yetkisi de temelde Rehberlik makamındadır. Ancak Rehber’in bu yetkiyi Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu üzerinden kullanması öngörülmüştür. Yine Anayasanın 122. Maddesinde Cumhurbaşkanı’nın Rehber’e karşı sorumlu olduğu da ifade edilmiştir. Ayrıca yukarıda Rehberin İran anayasasının 110. Maddesine dayanan doğrudan yetkilerini anlatırken bahsettiğimiz gibi zaten Cumhurbaşkanının mazbatasını verme ve görevden azletme yetkisi de yine Rehberlik makamındadır.

Kısaca özetlemek gerekirse Adalet bakanını atayan Yüksek Yargı Başkanını Rehber’in ataması, Cumhurbaşkanı’nın Rehber’e karşı sorumlu olması ve Rehber’in Cumhurbaşkanı’nı azletme yetkisinin bulunması, Koruyucular Konseyinin yarısını doğrudan ataması ve diğer yarısının da Rehber’in atadığı Yüksek Yargı Başkanı’nın tavsiyesi üzerine meclis tarafından atanması, Rehber’in aynı zamanda başkomutan olması, savaş ve barış ilan etme yetkisine sahip olması, askeri istihbaratı kontrol etmesi, anayasada belirtilen gerekçeler olması halinde danışma meclisinin 2/3 oy çoğunluğu ile birlikte devlet başkanını ve bakanlar kurulunu görevden alabilmesi gibi birçok geniş yetkilerle donatılan Rehber, İran anayasal sisteminde en üst otorite olarak yer almaktadır. 16

ANAYASA KORUYUCULAR KONSEYİ

1979 anayasası ile İran siyasal sisteminde yerini alan önemli kurumlardan bir diğeri ise Anayasa Koruyucular Konseyi’dir. 12 Üyesi bulunan bu konseyin üyelerinin 6’sı din adamı diğer 6’sı ise her birisi farklı alanlarda uzmanlaşmış hukukçulardan oluşmaktadır. Konseydeki 6 din adamı doğrudan Rehber tarafından atanmakta, hukukçular ise meclis tarafından atanmaktadır. Ancak meclis sadece yargı erki

15 M. Serkan Taflıoğlu, “İran İslam Cumhuriyeti’nde Egemenlik ve Meşruiyet Kaynağı ‘Velayet-i Fakih’ ”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, Cilt:68, No:3, 2013,s.108.
16 Ercan Çitlioğlu, İran’ı Anlamak, Başkent Üniversitesi, 2015, ss. 43-45.

başkanının önerdiği isimler arasından atama yapabilmektedir ve yargı erki başkanı da yine doğrudan Rehber tarafından atanmaktadır. Bu ise Anayasa Koruyucular Konseyi’nin hukukçu olan diğer altı üyesinin de (bu sefer dolaylı olsa da) yine Rehber tarafından atandığı anlamına gelmektedir. Şunu da belirtmek gerekir ki Müslüman olmayan bir hukukçunun konsey üyesi olabilmesi mümkün değildir.17 Bu konseyin üyeleri 6 yıllık bir görev için seçilmektedir. Ancak her iki yılda bir din adamlarının ve hukukçuların yarısı değişmektedir. 18Bu konseyin görevi dini ve hukuki denetim yaparak 1979 Anayasasına aykırı bir durumun ortaya çıkmasına engel olmaktır. İran anayasasının 93. Maddesine göre eğer anayasa koruyucular konseyi olmaz ise meclis de hiçbir yasal statüye sahip olmaz.19 Anayasanın bu maddesi konseyin İran siyasal sisteminde ne kadar büyük bir önem arz ettiğini anlamamız açısından oldukça önemlidir. Konsey’in karar alma mekanizmasında oy çoğunluğu ilkesi esas alınmaktadır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken şöyle bir ayrıntı vardır ki karar verilecek konu eğer İslam’a uygunluk açısında denetleniyorsa sadece din adamları tarafından karara bağlanabilmektedir. Yani böyle bir konuda karar verilebilmesi için 6 din adamından en az 4’ünün onay vermesi yeterlidir. Ancak karar verilecek konu anayasaya uygunluk yönünde bir denetlemeye tabii ise bu oylama işlemi 12 üyenin hepsi tarafından yapılabilmektedir. Bu ise bir kararın alınabilmesi için en az 7 üyenin onayının olması gerektiği anlamına gelmektedir.

Anayasa Koruyucular Konseyi’nin kurulma amacı ve aynı zamanda en önemli görevi Anayasayı ve İslam hükümlerini korumak ve meclisin aldığı kararların anayasaya ve şeriata uygun olup olmadığını denetlemektir. Anayasaya göre konseyin onaylamadığı hiçbir kanunun geçerliliği yoktur. Bunların dışında anayasayı yorumlamak, uzmanlar konseyini, cumhurbaşkanını, millet meclisini ve referandumları gözetlemek ve her türlü seçimde adayların aday olabilmek için gerekli şartları sağlayıp sağlamadığını kontrol etmek gibi önemli görevleri bulunmaktadır.20 Özellikle bu son belirtilen yetki Anayasa Koruyucular Konseyi’ne İran Siyasal sisteminde önemli mevkilere gelebilecek her kişiyi bir anlamda seçebilme yetkisi vermektedir. Bu konseyin üyelerinin ise Rehber tarafından doğrudan ve dolaylı olarak atandığını da hesaba kattığımızda bu yetki dolaylı olarak Rehberlik makamına geçmektedir. Tüm bunlar ise İran’da demokrasiyi sadece kâğıt üstünde bırakmakta ve göstermelik hale getirmektedir. Çünkü halkın düşüncesinin bir önemi olmaksızın, Rehberlik makamının istemediği hiçbir kimse hiçbir pozisyona aday olamamakta başvuruda bulunsa bile adaylıkları Anayasa Koruyucular Konseyi tarafından onaylanmamaktadır. Bu durum özellikle Rehberi azledebilme yetkisini elinde bulunduran Uzmanlar Konseyi seçiminde etkisini göstermektedir. Rehber’e bağlı ve sadık olmayan hiç kimse Uzmanlar Konseyi seçimlerine girememektedir. Bu ise

17 Örmeci, loc. cit.
18 Bayram Sinkaya, “İran İslam Cumhuriyetinde Siyasal Yapı ve Yönetim”, Ortadoğu Siyasetinde İran, (ed.) Türel Yılmaz ve Mehmet Şahin, Ankara: Barış Kitap Basım ve Yayın Dağıtım, 2011, s.22.
19 Örmeci, loc. cit.,
20 Yegin, op. cit., s. 57.

şimdiye kadar hiçbir Rehber’in görevden alınmamasına ve konseyin bu azledebilme yetkisinin teoride kalmasına neden olmaktadır.

YARGI ORGANI

1979 Devrim anayasasında yargı konusuna da büyük bir önem verilmiştir. Bu anlamda anayasanın giriş bölümünde yargı sorununun hayati bir mesele olduğuna değinilerek yargının insan haklarını korumak ve İslam ümmeti içerisinde ortaya çıkabilecek sapmaların önlenmesi amacı taşıdığı belirtilmiştir. Bu amaca ulaşmak için ise İslami adalete dayanan, adil ve dinin inceliklerini bilen hâkimlerden oluşan bir yargı düzeni kurulmasının öngörüldüğü belirtilmiştir.21 Giriş bölümünde yargıya ilişkin yapılan bu atıflardan da anlaşılmaktadır ki İran yargısı şeriatı temel alan bir hukuk sistemine sahiptir. İran da yargı organının görevlerinin başında hukuki siyasetin tanımlanması, yargı ile ilgili konularda İslam’a uygun yasa tasarıları hazırlanması ve ülke içindeki genel adaleti şeriata uygun olarak sağlamak gelmektedir. Ayrıca bunların yanı sıra yargı organının önemli bir diğer görevi ise Anayasa Koruyucular Konseyi’nin doğrudan Rehber tarafından atanmayan (6 üye) adaylarının belirlemesi noktasında yargı erki başkanının meclise yaptığı aday tavsiyesidir.22

Yargı organının en üst otoritesi, doğrudan Rehber tarafından atanan ve görev süresi 5 yıl olan Yargı Organı Başkanı’dır. Atanacak kişinin bazı özelliklere haiz olması gerekmektedir. Bu özellikler kısaca adil olma, yargı konularına vakıf olma, tedbirli ve idareci bir kişiliğe sahip olmaktır. Yargı Organı Başkanı’nın görev ve sorumlulukları ise şunlardan oluşmaktadır;

⦁ Yargı’ya ilişkin konularda Şeriata uygun yasa tasarıları hazırlamak,

⦁ Hâkimleri görevlendirmek, tayin etmek ve azletmek,

⦁ Mahkeme teşkilatları kurmak, hâkimlerin görev yerlerini, görev konularını belirlemek ve terfilerini yapmak,

⦁ Yüksek Divanın başkanını ve başsavcısını atamak

21 İran İslam Cumhuriyeti Anayasası, loc. cit.
22 İran’da Sistemin Temel Unsurları, BBC TURKISH, 24.06.2005, , (e.t. 19.10.2019).

⦁ Ülke yüksek divanının bütün üyelerini, Denetim Şurası üyelerinin yarısını ve İran vilayetlerindeki bütün mahkeme başkanlarını atamak, şeklinde özetlenebilir.23

İran’da yargı organının yasama ve yürütme organları ile ilişkilerini yürütme görevinden ise Adalet Bakanı sorumludur. Adalet bakanı ise Cumhurbaşkanı tarafından Yargı Organı Başkanı’nın önerdiği kişiler arasından seçilmektedir. Ancak doğal olarak burada da dolaylı olarak da olsa Rehber’in etkisi Yargı organı başkanı üzerinden Adalet Bakanı atanmasında da hissedilmektedir. Yargı Organı başkanı mali ve idari tüm yetkilerini bunların yanı sıra Hâkimler dışındaki tüm diğer personellerin işe alınma yetkisini Adalet Bakanı’na devredebilmektedir.24

İran’da 1979 devrim anayasasının 61. Maddesine göre yargı organı, adli mahkemeler aracılığı ile kullanılır. Bu mahkemeler ise İslami ölçülere uygun olarak kurulmaktadır. Bu anlamda İran’da hukuk mahkemeleri, ceza mahkemeleri, çocuk mahkemeleri ve aile mahkemeleri ilk derece mahkemeleri olarak görev yapmaktadır. Bunların yanı sıra İslam Devrimi sonrasında Devrim Mahkemeleri, İdari Adalet Divanı, Ulema Mahkemeleri, Basın Mahkemeleri ve Yüksek Divan’ da İran Yargı sisteminde yeni mahkemeler olarak kurulmuşlardır. 25

Yukarıda da değinildiği üzere İran Yargı sisteminde tüm yetki en üst otorite olan Yargı Organı Başkanı’ndadır. Adalet Bakanı’nın atanmasının Cumhurbaşkanı’nın yetkisinde olmasına rağmen Cumhurbaşkanı’nın bu atamayı Yargı Organı Başkanı’nın önerdiği isimler arasından belirlemek zorunda olması da Cumhurbaşkanı’nın bu yetkisinin teoride kalmasına zemin hazırlamaktadır. Yargı Organı Başkanı’nın Rehber tarafından atandığını yeniden hatırlayacak olursak yargı organının da dolaylı bir şekilde yine Rehber tarafından yönetildiğini ve yönlendirildiğini görmekteyiz. Zira zaten İran İslam Cumhuriyeti Anayasa’sında da egemenliğin yasama, yürütme ve yargı organları tarafından Rehber’in himayesi altında kullanılacağı belirtilmiştir.26

UZMANLAR KONSEYİ

Uzmanlar Konseyi de İran İslam Cumhuriyeti içinde ilk kez 1979 devrim anayasası ile tanıtılan yenilikçi kurumlardan birisidir.27 İlk olarak İran İslam devrimi

23 Ahmet Kılınç, “İran Anayasa Hukukunun Temel Esasları”, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt:12, 2008, s. 930.
24 Arıkan, op. cit., s.12.
25 Kılınç, loc. cit.
26 Türkiye Cumhuriyeti Dış İşleri Bakanlığı Resmi Sitesi, İran’ın Siyasi Görünümü, , (e.t. 22.10.2019).
27 İran Uzmanlar Meclisi Resmi Sitesi, , e.t.(22.10.2019)

gerçekleştikten sonra yeni anayasa hazırlamak için 3 Ağustos 1979’da Akiller Şurası adı ile kurulan konsey anayasa taslağının kabul edilmesiyle dağılmış ancak 1982 yılında Rehberi seçme ve azledebilme görevini yerine getirme ve denetleme amacıyla yeniden toplanarak Uzmanlar Konseyi adı ile İran siyasal sisteminde yerini almıştır.28 Burada belirtilen görev dışında Uzmanlar Konseyi’nin başka önemli bir görevi olmasa da Rehberlik makamı devlet yönetiminde sahip olduğu eşsiz yetkilerden dolayı ülkenin en üst makamı olduğu için İran siyasi yapısı içerisinde oldukça önemli bir yeri vardır.29 Bu önemli yetki Uzmanlar Konseyine İran İslam Cumhuriyeti anayasasının

  1. Maddesi ile verilmiştir. Ayrıca Rehber’in yokluğunda kritik görevler üstlenmesi bu konseyin önemini daha da artırmaktadır. 30Anayasanın 108. Maddesinde ise Konsey üyelerinin seçilme süreci, tüzüğü, sayıları ve konsey üyesi olabilmek için kişilerin sahip olması gereken şartlar belirtilmiştir. Yine anayasanın 108. Maddesinde konsey üyelerinin halkın doğrudan oyu ile seçilebileceği belirtilmiştir. Ancak şunu da belirtmekte fayda var ki Uzmanlar Meclisi, Anayasa Koruyucular Konseyi üyelerinin çoğunluğunun kabulü ve Rehber’in onayı olmaksızın yetkilerini kullanamamaktadır.31 Konsey üyeleri 8 yıllık bir görev için seçilmektedir ve bugünkü üye sayısı 88’dır. Bu sayı İran ülke nüfusunun artıp azalması ile doğru orantılı olarak artıp azalabilmektedir. Çünkü her 1 milyon kişi için bir üyenin olması prensibi benimsenmiştir. Ayrıca bu üyelerin coğrafi anlamda dağılımı ise her seçim bölgesinin sahip oldukları nüfusları ile paralellik göstermektedir.32 Yani buna göre 2 milyon nüfusun yaşadığı bir seçim bölgesinden 2 adet uzmanlar konseyi üyesi seçilecektir. Bu seçime aday olarak katılacak din adamlarının da bazı şartları sağlaması gerekmektedir. Bu şartlar İran anayasasının 108.maddesine göre şöyledir;

⦁ Sadık, güvenilir ve ahlak bütünlüğüne sahip olma

⦁ Sosyal ve siyasi yeteneklere haiz olma

⦁ Gerektiğinde Rehberlik makamının sorumluluğunu üstlenebilecek fıkhi bilgiye sahip olma

⦁ İslam Cumhuriyetinin sorunlarını bilme ve siyasi ve sosyal sisteme karşı hiçbir görüş beyan etmemiş olma şeklinde özetlenebilir.

28 Caner, op.cit., s.95.
29 Okyar, op.cit., s. 166.
30 İran Uzmanlar Meclisi Resmi Sitesi, loc.cit.,
31 Okyar, loc.cit.
32 Serhan Afacan, İran Araştırmalar Merkezi (İRAM), e.t.(23.10.2019).

Aday olacak kişilerin yukarıda belirtilen şartlara haiz olup olmadıkları ve seçimlerin hakkaniyete uygun olarak yapılıp yapılmadığına karar verme yine Anayasayı Koruyucular Konseyi’ndedir.33

İran’da uzmanlar konseyi üyelerinin seçilmesi amacıyla devrimden günümüze kadar halk 5 kere sandığa gitmiştir. Seçilen 5. Meclis ise halen görevine devam etmektedir. Bu anlamda ilk uzmanlar konseyi üye seçimleri 1983 yılında gerçekleşmiştir. Bu seçimde seçilecek üye sayısı 83 olarak belirlenmiş ve 83 kişilik kadro için 168 kişi adaylık başvurusunda bulunmuştur. Daha öncede belirtildiği gibi bu adayların aday olmak için gerekli şartları taşıyıp taşımadığına karar verecek kurum olan Anayasa Koruyucular Konseyi bu 168 adayın 146’sının adaylığını onaylamış, 22 adayın adaylık başvurusu ise gerekli şartları taşımadıkları sebebiyle reddedilmiştir. Bu seçime katılım oranı ise %77.38 olmuştur.34 1989 yılına gelindiğinde Ayetullah Humeyni’nin vefat etmesi üzerine bu birinci meclis tarafından Ayetullah Seyyid Ali Hamanei yeni “Veliyi Fakih/Rehber” olarak seçilmiştir.

Bir sonraki Uzmanlar Konseyi seçimi ise 1990 yılında gerçekleştirilmiştir. Yine 83 koltuk için üye belirlenecek olan bu seçimde, konsey üyesi olmak için adaylık başvurusunda bulunanların sayısı ise 180 olmuştur. Bu 180 adayın içerisinden 71’inin başvurusu yine Anayasa Koruyucular Konseyi tarafından şartlar sağlanmadığı gerekçesiyle reddedilmiş geriye kalan 109 adayın girdiği seçim sonucunda da 83 kişilik yeni meclis oluşturulmuştur. 35

1998 yılına gelindiğinde de 3. Uzmanlar Konseyi seçimleri yapılmıştır. Adaylık için başvuran aday sayısı önceki seçimlere oranla büyük bir artış göstermiş ve 396 kişi adaylık başvurusunda bulunmuştur. Ancak Anayasa Koruyucular Konseyi bu 396 kişiden sadece 167 adayın başvurusunu kabul edince seçime sadece bu adaylar katılabilmiştir. Seçim %46.30’luk bir katılımla gerçekleşmiş ve böylece üçüncü uzmanlar konseyi meclisi de belirlenmiş olmuştur.36

  1. Uzmanlar Konseyi seçimleri ise 2006 tarihinde gerçekleşmiştir. Bu seçimde koltuk sayısında artış olmuş ve 86 koltuk için adaylık başvurusu alınmıştır. Başvuruda bulunanların sayısı bir önceki döneme göre 97 kişi daha artmış ve 493 olmuştur. Ancak Anayasa Koruyucular Konseyinin onayını alanların sayısı bir önceki dönemle aynı olarak yine 167’de kalmış, 326 kişinin adaylık başvurusu ise reddedilmiştir.

33 Caner, loc.cit.
34 Afacan, loc.cit.
35 Ibid.
36 Ibid.

Seçmenlerin katılımı bakımından bakıldığında ise önceki seçimlere göre büyük bir artış gerçekleşmiş ve seçmenlerin %60.84’ünün katılımı ile seçim gerçekleşmiştir.37

Günümüzde hala görev başında bulunan 5. Uzmanlar Konseyi üyelerinin seçimleri ise 26 Şubat 2016 tarihinde gerçekleşmiştir. Bu seçimde Uzmanlar Konseyi üyeliği adaylığına başvurusu sayısında büyük bir artış daha gerçekleşmiş ve 801 adaylık başvurusu olmuştur. Bu artışa neden olarak Ayetullah Ali Hamanei’nin sağlığının kötüye gittiği ve yakında vefat edebileceği yönündeki söylentilerin etkisi büyük olmuştur. Çünkü bu durumda bu seçimle belirlenecek olan konsey üyeleri yeni Rehber’i seçeceklerdi. Bu ihtimal sebebiyle özellikle de İran’da Rafsancani’nin önderliğindeki pragmatistler ve ılımlılar uzmanlar konseyi üyeliğine girerek yeni Rehber’in seçilmesinde söz sahibi olmak istemişlerdir. Rafsancani bu başvurular sonrasında “Anayasa Koruyucular Konseyi, meclisi muhafazakârların kontrol etmesi için adayları topluca diskalifiye etmemelidir. Eğer herhangi bir dolandırıcılık ya da adayların haksızca elenmesi söz konusu olursa, seçim sonuçları halkın nazarında kabul görmeyecektir. Ve bu devletin itibarına zarar verecektir. Ve aynı zamanda muhafazakârlar istikrara da zarar verecektirler. Seçim süreci hakkında insanlarda şüpheler oluşturmak tehlikelidir.” ifadelerini kullanarak Anayasa Koruyucular Konseyi’ni uyarmıştır. Ancak bu uyarıya rağmen sadece 161 kişinin adaylığı Anayasa Koruyucular Konseyi tarafından onaylanmıştır. Uzmanlar konseyinin yeni üye sayısı ise nüfus artışına paralel olarak 2 artış göstermiş ve 88 olarak belirlenmiştir.38

Uzmanlar Konseyi üyelerinin seçilmesinden sonra ilk toplantı, üyelerin en az 2/3’ünün katılımı ile yapılmaktadır. İlk toplantıda Uzmanlar Konseyi üyeleri içinden 2 yıllığına görev yapacak “Daimi Uzmanlar Kurulu” üyeleri seçilmektedir. Bu kurul 2 yılda bir yapılan seçimlerle (8 yıllık görev süresi olan uzmanlar konseyi görev sürecinde) 4 kez yenilenmektedir. İç düzenlemelere göre Uzmanlar Konseyi’nin iki tür toplantısı vardır. Birincisi yılda iki kez yapılan düzenli resmi toplantıdır. İkincisi ise Daimi Kurul’un gerekli gördüğü hallerde veya delegelerin en az 1/3’ünün talebi ile yapılan olağanüstü toplantıdır. Bu toplantılara uzmanların en az 2/3 ü katılır ve tüzükte öngörülen durumlar dışında kararlar üye sayısının yarısından bir fazlasının onayı ile alınır.39 Uzmanlar Konseyi’nin sekretaryası İran’da dini ilimlerin öğretildiği medreselerin merkezi olan Kum şehrindedir. Düzenli toplantılarını Tahran’da yapan konsey yılda en az bir kere de Kum’ da toplanmaktadır.40

Uzmanlar Konseyi’nin görevlerine ve şimdiye kadarki uygulamasına bakıldığında konseyin sorumluluklarının çok az olduğu ve İran’ın günlük politikalarında çok küçük

37 Ibid.
38 Ekber Ganji, “İran’da Uzmanlar Konseyi Seçimleri Neden Önemli? ” e.t.(24.10.2019).
39 İran Uzmanlar Meclisi Resmi Sitesi, loc.cit.,
40 Caner, loc.cit.

bir rolü olduğu görülmektedir. Ama bu durum hiç şüphesiz ki konseyin önemini azaltmamaktadır. Bunun nedeni ise İran’ın en üst yetkilerle donatılmış makamı olan Velayeti Fakih makamına seçilecek kişiyi seçebilme ve görevden alabilme yetkisine sahip oluşudur. Ancak günümüze kadar olan sürece baktığımızda sadece bir kere 1989 yılında Rehber Ayetullah Humeyni’nin vefat etmesi üzerine Ayetullah Ali Hamanei’yi Rehberlik makamına seçtiğini görmekteyiz. Yani bu yetki oldukça nadir olarak kullanılmaktadır. Bunun dışındaki bir diğer yetkisi olan Rehberi gerektiğinde azledebilme yetkisinin ise hiç kullanılmadığını görmekteyiz. Konsey’in bu yetkisini kullanabilmesi için Anayasanın 111. Maddesinde bazı şartlar belirtilmiştir. Bunlar; Rehber’in kendisinde olması gereken şartları yitirmesi ya da seçimden önce Rehber’in zaten bu şartların bazılarına sahip olmadığının daha sonra anlaşılmasıdır.41 Ancak bu iki şarttan birisinin varlığı halinde Konsey, Rehberi azledebilme yetkisini kullanabilmektedir. Konseyin sahip olduğu son yetki ise Rehber’i denetleme yetkisine sahip olmasıdır. Ancak bu yetki de sadece şekli bir yetki olarak kalmış günümüze kadar herhangi bir pratiği ile karşılaşılmamıştır. Bunun en önemli nedeni ise Uzmanlar Konseyi üyeliğine aday olacak kişilerin yarısının doğrudan yarısının ise dolaylı olarak yine Rehber tarafından atanmasıdır. Halk tarafından doğrudan seçilmeyen Rehber’in bir anlamda üyelerini kendi belirlediği Uzmanlar Konseyi tarafından seçilmesi, denetlenmesi ve azledilebilmesi İran demokrasisi açısından büyük bir paradoks içermektedir. Tüm bu nedenlerden dolayı da Uzmanlar Konseyi’nin bütün yetki ve sorumlulukları teoride kalıyor gibi gözükmektedir.42

SONUÇ

Sonuç olarak baktığımızda İran’da 1979’da yapılan devrimle İran’da monarşi sona ermiş İran İslam Cumhuriyeti’nin kurulduğu ilan edilmiştir. 1979 Devrim anayasası ile kurulan yeni siyasal sistem, kendine özgü yapısı ve şeriata dayanan bir sistem olması yönü ile büyük dikkat çekmiştir. Yeni yönetim rejiminin Cumhuriyet olarak adlandırılması doğal olarak halkın yönetimde söz sahibi olacağı demokratik bir yapının ortaya çıkacağı beklentisini ortaya çıkarmıştır. Ancak kurulan yeni siyasal sistem İran’da demokrasinin gerçekleşmesinin önündeki en büyük engellerden biri olarak görülmüştür. Bu ise özellikle batıda olmak üzere tüm dünyada İran’da demokrasinin olmadığı ya da demokrasi yönünden büyük eksikleri olduğu eleştirilerinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu eleştirilerin ortaya çıkmasında şüphesiz bazı haklı gerekçeler vardır. Anayasa’nın devlet yönetimindeki en önemli yetkileri doğrudan halk tarafından seçilmeyen Velayeti Fakih’ e verecek şekilde yapılması, üstüne üstelik Velayeti Fakih makamının kendisine verilen bu doğrudan yetkiler dışında dolaylı olarak birçok yetkiyi de kendinde toplaması bu haklı gerekçelerden en önemlisidir. Teorik olarak İran’da halk sistem içerisinde söz sahibi gibi gözükmektedir. Örneğin, Cumhurbaşkanı, İslami Danışmanlar Meclisi ve Uzmanlar Konseyi seçimleri doğrudan halkın oylaması ile yapılmaktadır. Bu ise halkı

41 Okyay, op.cit., ss. 166-167.
42 Ibid.

devlet yönetiminde söz sahibi bir aktör gibi göstermektedir. Ancak İran’da devlet yönetiminde ki en önemli yetkileri elinde bulunduran kurum Cumhurbaşkanlığı değil Velayeti Fakih makamıdır. Velayeti Fakih makamına seçilecek kişi ise doğrudan halk tarafından değil ancak halk tarafından seçilen Uzmanlar Konseyi tarafından seçilmektedir. Aslına bakılırsa bazı demokratik devletler de de devlet yöneticisi doğrudan halk tarafından değil halkın seçtiği temsilciler tarafından seçilmektedir. Dolayısıyla bu durum demokrasiye pek de aykırı bir durum değilmiş gibi gözükmektedir. Ancak İran’da işleri değiştiren bir başka nokta daha vardır ki halkın doğrudan yapmış olduğu tüm seçimlerde aday olacak kişilerin Anayasa Koruyucular Konseyi’nin onayı almak zorunda olmalarıdır. Anayasa Koruyucular Konseyi üyelerinin ise yarısının doğrudan Veliyi Fakih/ Rehber tarafından diğer yarısının ise Yargı Organı Başkanı üstünden dolaylı olarak yine Veliyi Fakih tarafından atanmasıdır. Dolayısıyla Veliyi Fakih tarafından istenmeyen, onaylanmayan hiç kimse Uzmanlar Konseyine üye olabilmek için halkın karşısına aday olarak bile çıkamamaktadır. Halkın bir seçme yetkisi vardır doğru fakat halkın seçeceği adayların gerek Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde olsun gerekse Uzmanlar Konseyi ve diğer seçimlerde olsun zaten öncesinde Rehber tarafından belirlenmiş olması, halkın özgür iradesinin sandığa yansımamasına neden olmaktadır. Örneğin daha önce de değinildiği gibi 5. Uzmanlar Konseyi seçimlerine başvuran 801 adayın sadece 161’inin başvurusunun Anayasa Koruyucular Konseyi tarafından onaylanması ve halkın seçilmesi gereken 88 kişiyi bu 161 kişi içerisinden seçmek zorunda kalması durumun vahametini göstermesi bakımından önemli bir örnektir. Bu ise İran devletinin esas yöneticisi olan Veliyi Fakih’ in kendisini seçme, görevden alabilme ve denetleme yetkisini elinde bulunduran Uzmanlar Konseyi üyelerini yine kendisinin seçmesi demektir. Bu da Uzmanlar Konseyi’nin sahip olmuş olduğu bu önemli yetkilerin göstermelik yetkiler olarak kalmasına neden olmaktadır. Nitekim kuruluşundan bu güne kadar Uzmanlar Konseyi Rehberi görevden alma yetkisini hiç kullanmamıştır. Rehberi denetleme yetkisi ise kendisini daha çok Rehbere hayranlık şeklinde ortaya çıkmıştır. Rehberin halk tarafından seçilen Cumhurbaşkanını atama ve görevden alabilme yetkisinin olması, Cumhurbaşkanı’nın Rehbere karşı sorumlu olması, yine halk tarafından seçilen meclisin Anayasa Koruyucular Konseyi’nin onayı olmadan yasa çıkaramaması ve Rehberin yasama, yürütme ve yargının üstünde olan konumu İran’da demokrasiye zarar veren önemli faktörler olarak karşımıza çıkmaktadır. Ve tüm bunlar Rehber’in Anayasa Koruyucular Konseyi aracılığı ile tüm ülke içerisindeki bütün kontrolü ele almasına ve sağladığı kontrolü korumasına neden olmaktadır. İran siyasal yapısındaki bu demokrasi açmazının çözülebilmesi için Anayasa Koruyucular Konseyi üyelerinin seçilmesinde Velayeti Fakih makamının etkisinin ortadan kaldırılması gerekmektedir. Bu sağlandığı takdirde halkın özgür iradesi sandıklara daha doğru bir şekilde yansıyacaktır. Gerçekten halk tarafından özgürce seçilmiş olan Uzmanlar Konseyi üyeleri ise bu durumda Rehber’in üzerlerindeki etkisinden kurtularak sadece halka karşı sorumlu olacak şekilde Rehber’i seçme, denetleme ve görevden alabilme yetkilerini sağlıklı ve etkin bir şekilde kullanabilir hale gelecektir. Bu sağlandığında hiç şüphesiz İran siyasal sisteminde Uzmanlar Konseyi’nin önemi daha da artacak ve İran’ın demokratik bir ülke olarak kabul edilmesini sağlayabilecek en önemli siyasal kurum olacaktır.

KAYNAKÇA

ABRAHAMIAN, Ervand. Modern İran Tarihi. (çev.) Dilek Şendil. 3. Baskı. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2014.

AHİN, Tahereh. “İran İslam Cumhuriyeti’nde Devlet Yapısı”. Amme İdaresi Dergisi. Cilt: 43. Sayı: 2. Haziran 2010, ss.81-100.

ARI, Tayyar. Geçmişten Günümüze Orta Doğu: Siyaset, Savaş ve Diplomasi. 4. Baskı. Bursa: MKM Yayıncılık, 2008.

ARIKAN, Pınar. “İran İslam Cumhuriyeti’nde Anayasal Sistem ve Siyasi Partiler”. ORSAM. Rapor No:122, Mart, 2012.

CANER, Cantürk. “İslam Devrimi Sonrasında İran’da Yönetim”. Doğu-Batı Yol Ayrımında İran: İdeoloji, Devlet ve Dış Politika. (ed.) Barış Adıbelli. 1. Baskı. İstanbul: Bilim+Gönül Yayınları, 2012, ss. 51-108.

ÇİTLİOĞLU, Ercan. İran’ı Anlamak, Ankara: Başkent Üniversitesi Yayınları, 2015.

DJALILI, Mohammad-Reza ve Thierry Kellner. İran’ın Son İki Yüzyıllık Tarihi. (çev.) Reşat Uzmen. İstanbul: Bilge Kültür Sanat Yayın Dağıtım, 2011.

GARTHWAITE, Gene R. İran Tarihi: Pers İmparatorluğu’ndan Günümüze. (çev.) Fethi Aytuna. İstanbul: İnkılap Basımevi, 2011.

HÜSEYİN, Asaf. İran’da Karşı Devrim, Çev. Taha Cevdet, 3. Baskı, Pınar Yayınları, İstanbul, 2011.

KILINÇ, Ahmet. “İran Anayasa Hukukunun Temel Esasları”. Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: XII. 2008, ss. 907-948
OKYAR, Onur. İran ve Demokrasi. İstanbul: Ötüken Yayınları, İstanbul, 2014. SİNKAYA, Bayram. “İran İslam Cumhuriyetinde Siyasal Yapı ve Yönetim”,
Ortadoğu Siyasetinde İran. (ed.) Türel Yılmaz ve Mehmet Şahin. 1. Baskı. Ankara: Barış Kitap, 2011, ss. 3-51.

TAFLIOĞLU, M. Serkan. “İran İslam Cumhuriyeti’nde Egemenlik ve Meşruiyet Kaynağı ‘Velayet-i Fakih ”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi. Cilt:68. No:3. 2013, ss. 95-112.

YEGİN, Abdullah. İran Siyasetini Anlama Kılavuzu. 1. Baskı. Ankara: SETA Yayınları XXV, Haziran 2003.

E- KAYNAKLAR

GANJİ, Ekber. “İran’da Uzmanlar Konseyi Seçimleri Neden Önemli? ” makale,20512.html e.t.(24.10.2019).

İran’da Sistemin Temel Unsurları, BBC TURKISH, 24.06.2005, , (e.t. 19.10.2019).

İran İslam Cumhuriyeti Anayasası, Çev. Abdullah Ünlü, Edit: Kadri Çelik, , e.t. (17.10.2019).

İran Uzmanlar Meclisi Resmi Sitesi, , e.t.(22.10.2019).

ÖRMECİ, Ozan. “Siyasal Sistemler İran İslam Cumhuriyeti”, Uluslararası Politika Akademisi, 24.12.2014,
iran-islam-cumhuriyeti/, (e.t. 15.10.2019).

Serhan Afacan, İran Araştırmalar Merkezi (İRAM), uzmanlar-meclisi/ e.t.(23.10.2019).

Türkiye Cumhuriyeti Dış İşleri Bakanlığı Resmi Sitesi, İran’ın Siyasi Görünümü, , (e.t. 22.10.2019).

İran'da Uzmanlar Konseyi'nin Devlet Yapısındaki Yeri ve Demokrasiye Olan Etkileri - iran uzmanlar meclisi

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir