Hipersonik Silahlar: Silahlanma, Silahsızlanma, Uluslararası Güvenlik Açılarından Bir Değerlendirme
Dr. Öğr. Üyesi Sıtkı EGELİ İzmir Ekonomi Üniversitesi
Ses hızının beş misli ve üzerindeki süratlerde yol alabilen silah taşıma vasıtalarına hipersonik silahlar adı verilmektedir. Son dönemde yaşanan süratli teknolojik gelişmeler, sadece çok yüksek süratlerde hedefine doğru yol alan değil, aynı zamanda atmosfer içerisinde veya atmosfer-uzay sınırında ani manevralar yapabilen hipersonik vasıtaların geliştirilmesine imkân tanımaya başlamıştır. Dolayısıyla, yüksek süratlerde yol almanın yanı sıra uçuşları boyunca manevralar da yapabilen hipersonik silahlar, seyir füzelerinin yön değiştirebilme ve görünmeden hedefe yaklaşabilme avantajıyla balistik füzelerin yüksek sürat avantajını bir araya getirmektedir. Bu birleşim, manevra yapabilen hipersonik silahların mevcut hava ve füze savunma önlemleriyle durdurulmasını neredeyse imkânsız kılmaktadır. Hiç de şaşırtıcı olmayan şekilde, başta ABD, Rusya ve Çin olmak üzere bu sınıftaki vasıtaları geliştirip konuşlandırabilecek teknolojik ve mali imkânlara sahip başat güçlerin tamamının son yıllarda hipersonik silahlara kayda değer yatırım yaptıklarına tanık olunmakta, ilk hipersonik silahlarınsa 2020’li yılların başlarından itibaren hizmete girebileceği iddia edilmektedir.
Hipersonik silahları mevcut balistik füzelerin ve seyir füzelerinin yeni sürümü veya ikinci dalgası olarak görenlerin yanısıra, küresel ve stratejik dengeler üzerinde sebebiyet verebilecekleri derin etki ve değişimlere istinaden tamamıyla yeni bir silah sınıfı olarak ele alınması gerektiğini iddia edenler vardır. Bu kapsamda işaret edilen olumsuz etkilerden ilki, ABD-Rusya-Çin arasında daha şimdiden şekillendiğine tanık olunan yeni bir boyuttaki silahlanma yarışı ve buna bağlı olarak askeri güç unsurlarına dayalı küresel rekabetin daha da şiddetlenmesi olgularıdır. Bununla ilintili olarak, hipersonik silahların açmakta olduğu yeni fırsat pencerelerinin, Orta-menzilli Nükleer Kuvvetler (INF) Antlaşması’nın sona erdirilmesi örneğinde görüldüğü üzere, mevcut silahlanmanın kontrolü düzenlemeleri üzerindeki aşındırıcı etkisi de göz ardı edilmemelidir.
Mutlaka vurgulanması gereken bir diğer olumsuz etki, tespit edilmeleri ve önlenmelerinin zorluğu sebebiyle hipersonik silahların hedef alınan devletin (ikinci) misilleme saldırısı yeteneğini bertaraf edebilecek sürpriz (birinci) saldırı silahları olarak kullanılmaya elverişliliğinden kaynaklanmaktadır. Devletlerarası anlaşmazlık ve krizlerde askeri güç kullanımına başvurmayı kolaylaştıran, hatta teşvik eden bu özelliğin tırmandırıcı, kriz istikrarını zayıflatıcı ve özellikle nükleer caydırıcılık bağlamında ikinci saldırı (misilleme) kabiliyeti üzerine inşa edilmiş ‘karşılıklı kat’i yıkım’ (MAD) varsayımını aşındırıcı etkileri bulunmaktadır.
Uluslararası güvenlik konjonktürünün geleceğine yönelik diğer bazı sorun ve belirsizlik sahaları olarak; i) hipersonik silahlar karşısında etkisiz kalacak füze savunma önlemlerinin değişen şartlara adapte edilmesi ihtiyacı ve bu amaçla kullanılacak yönlendirilmiş enerji veya uzaya konuşlu silahlar gibi yeni yaklaşımların ilave silahlanma ve rekabet eksenlerini tetiklemesi ihtimali; ii) halihazırda küresel ve başat güçler arasında yaşandığına tanık olunan hipersonik silah rekabetinin, daha şimdiden Hindistan ve İran örneklerinde görüldüğü üzere kaçınılmaz olarak bölgesel güçler seviyesine sirayet etmesi ve mevcut bölgesel sorunları daha da çetrefilleştirmesi potansiyeli gösterilebilir.
Anahtar Kelimeler: Hipersonik silahlar; Füze savunması; Silahsızlanma, Savunma teknolojisi, Kitle imha silahları (KİS)