Günümüzde öyle arsız insanlar türedi ki, suratına tükürsen, “Yağmur yağıyor” diyor. Bir de halka yaptıkları eziyetleri, pislikleri görmezden gelip, yüzleri hiç kızarmadan pembe tablolar çiziyorlar.
Utanma, sıkılma kalmamış çünkü…
83 milyon insan cehennemde yaşıyor, AKP Kodamanları Cennette…
Onların umurunda değil.
Duymuyorlar. Bakmıyorlar. Görseler de ilgilenmiyorlar. Başlarını çevirip geçiyorlar…
“Ölen ölsün, halan sağlar bizimdir” diyorlar…
Onlar, vatandaşın cep telefonunu bile lüks bir kullanma aracı gibi görüyor. Oysa bilmiyorlar ki artık çağımızda bütün işler onunla dönüyor, onunla çözümleniyor.
Sağlık sorunları, aşılar…
İletişim onunla sağlanıyor. Resmi işler onunla yapılıyor. Telefon artık zenginlik simgesi değil, çamaşır makinesi, buzdolabı gibi en gerekli bir kullanma aracı.
Vatandaşın cep telefonunu bir zenginlik belirtisi sayan politikacı onun feryatlarını, çığlıklarını işitmiyor. Ama ortalık güllük gülistanlıkmış gibi çağdaş ve mutlu bir aile tablosu çizerek yoluna devam ediyor.
Yandaşları ile birlikte kesesini dolduruyor…
Bir taraftan her gün benzine, mazota, doğal gaza, gıda maddelerine zam yapıyor; insanlarımızı aç, sefil duruma düşürüyor; bir taraftan da onları Avrupalılardan daha uygar, daha üstün, daha mutlu göstermeye çalışıyor.
Ve gözümüzün içine baka baka, su içer gibi yalan söylüyor.
Bağımsız, Avrupa İnsan Hakları mahkemesinin verdiği kararları uygulamıyor.
Bu konuda kendisini uyaran 10 Batı ülkesine bağırıp, çağırıyor, kafa tutuyor… Büyükelçilerini yurt dışı etmekle tehdit ediyor… Sonra da söylediklerinden pişman olup, sesini kısıyor…
AKP’nin bir tek hedefi var şimdi: Halkı kendilerine inandırarak, bir koyun sürüsü gibi peşinden sürüklemek ve oy vermesini sağlamak…
Böylece iktidarını devam ettirmek…
Sahip olduğu koltuğun imkânları ile dilediğini yapmak; kendilerinin ve yandaşlarının servetine servet katmak…
Sadece üç beş kemirgen, sömürücü yaratığın mutluluğunu sağlamak…
AKP 20 yıldan beri bu işi yapıyor. Onlara hizmet ediyor.
Yeraltı ve yerüstü zenginliklerini, ormanları, dereleri, tepeleri, arazileri, kıyıları pervasızca, hiç çekinmeden onların emrine sunuyor…
Üzerinden geçilmeyen köprüler, uçak kalkmayan hava limanları, hastası olmayan hastaneler, dev binalar, yazlık – kışlık saraylar, köşkler yaptırıyor bu adamlara…
Üzerinden geçilmese de uçak kalkmasa da hastası olmasa da bu müteahhitlerin yıllık kazançlarını devlet kesesinden ödeyip, geleceklerini garanti altına alıyor.
Hem de bu ödeme dolarla yapılıyor. Doların aşırı yükselişi ile geniş halk yığınları bu artıştan zarar ederken, müteahhitler daha çok para kazanıyorlar, servetlerine servet katıyorlar…
Kârlarını, kazançlarını da hemen, hiç vakit kaybetmeden vergi cenneti yabancı ülkelere transfer ediyorlar.
Olan gariban halka oluyor yine…
Her şey ikiye, üçe katlandı. Önümüzdeki aylarda halkımızı çok zorlu bir kış bekliyor.
Çünkü elektriğe son bir yılda üç kez zam yapıldı. Yenisi yolda…
Doğalgaza bir yılda sekiz kez, benzine on kez, mazota 9 kez, kömüre yüzde 30 zam yapıldı. Mutfak tüpüne yapılan zam yüzde 50’lilere ulaştı…
TÜİK’in, yani devlet kuruluşu istatistik kurumuna göre gıda maddelerine gelen zam yüzde yüzlere yaklaşmış durumda. TÜİK böyle diyorsa artık özel istatistiklere bakmaya hiç gerek yok.
Bu enflasyonla birlikte önümüzdeki karakış çok zorlu geçecek gibi görünüyor…
Halkın 2022 kışında çekeceği bu çileye, sıkıntıya karşılık, dolarla iş yapanların bir eli yağda, bir eli balda olacak…
Ama ne yazık ki bu kadar bol sermayeli, bol kazançlı, bu öncelikli patronların arasında fabrika yapan tek iş adamı yok…
83 milyona iş, aş, ekmek, geçim alanı açan kimse yok…
Sanayiye, tarıma hizmet eden tek holding sahibi yok…
Sadece kendilerine, yakınlarına, geleceklerine hizmet ediyorlar.
Vatan, vatandaş, milli servet, uygarlaşma, gelişme onların umurlarında değil.
Bakalım nereye kadar, ne zamana kadar götürecekler bu saltanatı?
83 milyon insan cehennemde yaşarken onlar nasıl sürdürecekler bu cennet yaşamlarını?