SİHA’ların Savaşlara Etkisi

Ortadoğu Örneğinde Silahlı İnsansız Hava Araçlarının Asimetrik Savaşlara Etkisi

Prj. Asist. Ferhan Serkut ÇOLAK Bursa Uludağ Üniversitesi

Birinci Dünya Savaşı’na kadar uzanan tarihiyle aslında pek yeni olmayan insansız hava aracı (dron, İHA) teknolojisi tarihin hiçbir döneminde son yıllarda olduğu kadar tartışma konusu olmamış, medyanın odağında yer almamıştır. 2000’li yıllarda insansız hava araçlarının ABD tarafından silahlandırılarak nokta operasyonlarda kullanılmaya başlamasının ardından bunun ahlaki ve hukuki sonuçları üzerine başlayan tartışmalar 2010’lu yıllarda dronların yayılmasının muhtemel etkilerine ilişkin endişelerle beraber genişlemiştir. Nitekim ABD’nin 2001’de Afganistan’ı işgali sırasında gerçekleştirilen ilk silahlı dron saldırısının ardından geçen 20 yılda, 40’a yakın devlet ve bazı devlet dışı aktörler silahlı dronlara sahip olmuştur. Her geçen gün daha fazla uluslararası aktörün satın alarak veya üreterek bu teknolojiyi elde etmesinin yanı sıra silahlı dronların sahada denenmesi için uygun bir zemin oluşturan devlet içi çatışmaların sayısında da artış görülmüştür. Son birkaç yılda devlet dışı aktörlerin, daha önce yalnızca devletlerin sahip olduğu imkanları insansız hava araçlarıyla kısıtlı ölçülerde de olsa taklit etme imkanı elde etmesi dronların yayılmasından kaynaklanan endişeleri çok daha farklı bir boyuta taşımıştır. Bunlardan özellikle İran destekli Husilerin, savunma harcamalarına yıllık 67,6 milyar dolar bütçe ayıran Suudi Arabistan’a yönelik saldırılarında dronları etkin bir biçimde kullanması, devletlerin asimetrik dron saldırılarına karşı ne kadar hazırlıklı olduğunun sorgulanmasına yol açmıştır.

Ortadoğu Örneğinde Silahlı İnsansız Hava Araçlarının Asimetrik Savaşlara Etkisi - mius siha drone

Silahlı insansız hava araçlarının savaş alanlarını –ve genel olarak uluslararası politikayı- nasıl etkileyeceği konusu akademik alanda da bir süredir tartışma konusu olmaktadır. Silahlı dronların karar vericiler üzerindeki psikolojik etkileri, mevcut ve potansiyel kabiliyetleri, insansız hava araçlarının devlet ve devlet dışı aktörlere yayılmasının sonuçları, dron kullanımının ahlaki ve hukuki açıdan değerlendirilmesi bu tartışmaların merkezinde yer alan başlıca konular olmuştur. Bu çalışma dronlar hakkındaki güncel akademik tartışmaları takip ederek silahlı dronların asimetrik çatışmalara etkilerini Orta Doğu’da son yıllarda yaşanan çatışmalardan örneklerle değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Çalışmada askeri insansız hava araçlarının devletlerin ihtiyaçları doğrultusunda gelişimi tarihsel perspektiften analiz edilmekte ve günümüzde devlet ve devlet dışı aktörlerin dron teknolojisine yaklaşımları karşılaştırılmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Silahlı İnsansız Hava Araçları, Dron, Asimetrik Savaş, Terörle Mücadele

ABSTRACT

Unmanned Aerial Vehicles (UAV, Drone), dating back to World War I, is not a new technology. Nevertheless, it has never been in the focus of public attention as it is today. Stemming from the ethical and legal debates over the targeted killings which is employed by USA since early 2000s, debates over the armed drones has broadened with concerns about the proliferation in 2010s. Indeed, in 20 years following the first drone strike in Afghanistan, nearly 40 states and some non-state actors gained access to armed drone technology. Beside the fact that more and more international actors getting this technology, there’s also been an increase in intra-state conflicts which created a suitable environment for armed drone use.In the last few years, some non- state actors ability to imitate aerial capabilities previously owned only by states –even if to a very limited degree- has raised proliferation concerns further. Especially 14 September Houthi drone attacks to ARAMCO facilities in Saudi Arabia has raised questions about states’s readiness for countering asymmetrical drone attacks.

The impacts of armed drones in battlegrounds –and international politics in general- has been a subject of discussion in the academic field recently. The effects of armed drones on desicion makers, present and potential capabilities of drones, consequences of its proliferation and legal issues surrounding its civil and military use have been the main topics of this debates. This work, following the previous discussions on the matter, aims to evaluate the effects of drones on asymmetrical conflicts with examples from conflicts in the Middle East. To this end, first the gradual progression of drone technology and changes in utilization of drones analyzed from a historical perspective. Then differences in approach to drone technology by states and non-state actors compared.

Keywords: Combat Drones, Unmanned Aerial Vehicles, Asymmetric Warfare, Counter-terrorism

Giriş

2000’li yıllar boyunca ABD’nin tekelinde bulunan silahlı insansız hava araçları geçtiğimiz 10 yıl içerisinde büyük bir hızla yayılmıştır. Devletlerin sahip olduğu hava savunma imkanlarına karşı savunmasız olması nedeniyle devletler arası çatışmalarda etkili olamayan silahlı dronlar, bu yeteneğe sahip olmayan terör örgütleriyle mücadelede önemli bir araç haline gelmiştir. Diğer taraftan çok gelişmiş olmayan ancak askeri standartlarda diyebileceğimiz bazı insansız hava araçlarının ve bunlara göre çok kısıtlı kapasiteye sahip ancak kolay ulaşılabilir ticari dronların terör örgütleri ve diğer silahlı devlet dışı aktörler tarafından silah olarak kullanılmaya başlaması son yıllarda yaşanan dikkat çekici bir gelişme olmuştur.

Bu çalışma silahlı insansız hava araçlarının hem devletler hem de devlet dışı aktörler için daha kolay ulaşılabilir hale gelmesinin asimetrik çatışmalar üzerindeki mevcut ve muhtemel etkilerini analiz etmeyi amaçlamaktadır. Bu bağlamda çalışmanın birinci bölümünde insansız hava aracı teknolojisinin gelişiminde yaşanan temel dönüm noktaları, devletlerin dronları kullanma amaçlarındaki değişimle beraber ele alınmaktadır. Bu noktadan hareketle ikinci bölümde, günümüzde silahsız insansız hava aracı teknolojisinin kullanım alanları, avantajları ve eksiklikleri tartışılmaktadır. Çalışmada son olarak devletlerin ve devlet dışı aktörlerin bu teknolojiye yaklaşımları karşılaştırılarak asimetrik çatışmalarda dronların rolü değerlendirilmeye çalışılmaktadır.

İnsansız Hava Aracı Teknolojisinin Devletlerin İhtiyaçları Doğrultusunda Gelişimi

İnsansız hava araçları şaşırtıcı bir şekilde erken bir tarihte, Wright kardeşlerin 1903’te ilk motorlu uçağı başarıyla uçurmasının üstünden çok geçmeden, Birinci Dünya Savaşı sırasında ortaya çıkmıştır. Radyo teknolojisinin yeni kullanım alanlarının keşfedildiği bu yıllarda hem güdümlü füzelerin hem de insansız hava araçlarının öncülü sayılabilecek pek çok proje ortaya atılmıştır. Ancak bu projeler çoğunlukla kısa ömürlü olmuş ve zamanın teknolojik kısıtlılıkarı nedeniyle etkili bir şekilde kullanılamamıştır. Örneğin bunlardan daha çok güdümlü füzelerin öncülü sayabileceğimiz Kettering Bug hava torpidosu birkaç başarılı denemeye rağmen tatmin edici bir sonuç ortaya koyamadığından savaşın bitmesiyle rafa kaldırılmıştır. Fakat patlayıcı yükünü önemli hedeflere çarpmak üzere uçurmaya dayanan bu konsept özellikle İkinci Dünya Savaşı sırasında geliştirilmeye devam etmiş ve seyir füzelerine uzanan yolu açmıştır. Bu erken dönemde radyo sinyaliyle kontrol edilen hava araçlarının bir diğer yaygın tipi askeri eğitimler için kullanılan ve uçuştan sonra geri dönebilmesi nedeniyle günümüz insansız hava araçlarını daha çok andıran hedef uçaklar olmuştur.1 Bunun en bilinen örneklerinden biri İngiltere tarafından 1935 yılında kullanılmaya başlayan ve hava savunma eğitimlerinde kullanılan DH.82B

1 Steven J. Zaloga and Ian Palmer, Unmanned Aerial Vehicles : Robotic Air Warfare 1917-2007, London: Osprey Publishing, 2011, Chap. 1.

Queen Bee (Kraliçe Arı) modeli insansız hava araçları olmuştur. İnsansız hava araçları tam da bu sıralarda, muhtemelen İngiliz yapımı Queen Bee’lerden ve çıkardığı tiz motor sesinden esinlenilerek ‘erkek arı’ anlamına gelen drone adıyla anılmaya başlamıştır.2

İnsansız hava araçlarının keşif ve gözetleme amacıyla savaş alanında ilk kapsamlı kullanımı ABD tarafından Vietnam Savaşı’nda gerçekleştirilmiştir. ABD’nin insansız araç teknolojisi üzerine eğilmesinde en önemli etken şüphesiz ki keşif ve gözetleme görevlerinde kayıpların artması ve bunun getirdiği maddi ve manevi maliyet olmuştur. Nitekim 1950’li yıllarda ABD, Amerikan deniz ve hava kuvvetleri tarafından gerçekleştirilen 10 keşif görevinde 72 askerini kaybetmiştir. Keşif ve gözetleme operasyonlarının ne tür riskleri içerebileceğini gösteren dikkat çekici bir örnek 1960 yılında gerçekleşen U-2 Krizi olmuştur. Sovyet hava sahasında CIA adına keşif görevinde bulunan bir Lockheed U-2 keşif uçağı Sovyetler Birliği tarafından düşürülmüş ve pilotu Francis Gary Powers 1962’de tutuklu değişimiyle ABD’ye geri gönderilene kadar cezaevinde tutulmuştur. Bu olaydan 2 ay sonra Boeing RB-47 keşif uçağı Murmansk yakınlarında Rus MiG-19’ları tarafından düşürülmüştür. Bu olayda da uçaktaki ekipten iki asker hayatta kalmış ve esir düşmüştür.3

Gelişmiş gözetleme uydularının henüz olmadığı bir dönemde yaşanan bu olaylar keşif ve gözetleme görevlerinin güvenliği hakkında ciddi kuşkulara yol açmıştır. Bunun sonucunda daha risksiz bir alternatif olarak o güne kadar tatbikat hedefi olarak kullanılan dronlara U-2 casus uçaklarından çıkma kameralar takılarak 1962 yılında deneme uçuşları gerçekleştirilmiştir.4 Bu gelişmelerin ardından ABD’nin Vietnam Savaşı’na doğrudan müdahil olmasıyla birlikte çok sınırlı olarak kullanılan dronların görevleri arasına ‘düşman topraklarını fotoğraflama’ eklenmiştir. Ryan Aeronautics tarafından üretilen Firebee insansız hava araçlarının keşif ve gözetleme görevi için kamerayla donatılmış sürümü Ryan Model 147B ‘Lightning Bug’ modeli dronlar ve sonraki yıllarda üretilen varyantları 1964 yılının Ağustos ayından başlayarak 1975 yılına kadar Çin ve Kuzey Vietnam’da toplam 3.435 sorti uçuş yapmıştır. Ancak bu dönemde insansız hava araçlarının potansiyeli farkedilememiş, nitekim Vietnam Savaşı’nın sona ermesinin ardından ABD’nin ilgisi büyük oranda azalmıştır.5

Bu arada 1971 yılının yaz aylarında 12 adet keşif tipi Firebee ve 27 adet sahte hedef Northrop BQM-74C Chukar İsrail tarafından satın alınmıştır. ABD tarafından İsrail’e verilen Firebee’ler hemen 1971 yılının Eylül ayı içerisinde Mısır hava sahasında

2 Imperial War Museums, “A Brief History of Drones”, 30.01.2018, brief-history-of-drones , (e.t. 23.09.2019).
3 Dave Sloggett, Drone Warfare : The Development of Unmanned Aerial Conflict, Barnsley: Pen & Sword Aviation, 2014, ss. 76-77.
4 Ibid., s. 78.
5 G. S. Sachdeva, Drone Operations : A Jurislogue, New Delhi: Kw Publishers Pvt. Ltd. In Association With Centre For Air Power Studies, 2015, Chap. 2.

kullanılmaya başlamıştır. Sahte hedef Northrop BQM-74C’ler ise ilk olarak 1973 Arap-İsrail Savaşı’nda Golan tepelerindeki Suriye hava savunmasını yanıltma amacıyla kullanılmıştır.6 Bu sırada İsrail güneyde de Firebee’lerden oluşan bir filoyla Mısır hava sahasına sahte bir baskın düzenlemiş, Mısır Ordusu hazır bulunan hava savunma füzelerinin tamamını dronlara karşı harcamıştır. Bunun hemen ardından İsrail jetleri hava savunmasından mahrum kalan Mısır’ı kayıp vermeden bombalamıştır.7

ABD’nin daha gelişmiş uydu ve casus uçaklara sahip olduğu için rafa kaldırdığı dron teknolojisi bu noktadan sonra 1980’lerin sonlarına kadar İsrail kaynaklı olarak gelişimini sürdürmüştür. 1973 Arap-İsrail Savaşı’nda dronların avantajını kullanan İsrail, aynı yıl içerisinde kendi dron geliştirme programını başlatmıştır. Bu programın ilk ürünü olan Tadiran Mastiff bazı yazarlar tarafından modern askeri dronların ilki olarak görülmektedir. Zira modern dronların iki önemli özelliği olan belirli bir bölge etrafında uzun süreli gezinme (endurance-loitering) ve video kamerayla anlık görüntü akışı (video streaming) sağlama fonksiyonları ilk kez bu dronlarla hayata geçirilmiştir.8 Ancak bu yıllarda hala dron teknolojisi günümüz gelişmiş insansız hava araçlarının çok gerisindedir. Mastiff o dönemin en gelişmiş insansız araç teknolojisi olmakla birlikte ancak 30 ila 50 kilometre menzile sahip olup 7 saat havada kalabilmekteydi.9

İnsansız araç teknolojisini 1970’ler boyunca geliştirmeye devam eden İsrail, Mastiff dronlarının yanında yine gerçek zamanlı görüntüleme için Scout modelini ve yerden havaya füzelere yanıltıcı hedef olmak üzere Samson modelini üretmiştir.10 İsrail 1982 yılında Lübnan’ı işgali sırasında, 1973 Savaşı’na benzer şekilde dronları ön saflarda kullanmış, ilk etapta Scout ve Mastiff dronlarıya Suriye entegre hava savunmasının elektronik frekanslarını toplamış ve yerlerini tespit etmiştir. Bunun ardından Suriye radarlarını yanıltmak için sahte sinyaller yayan ikinci dron filosu, Suriye’yi hava saldırısı altında olduğuna inandırarak yerden-havaya füzelerinin çoğunu ucuz insansız araçlara harcamasını sağlamıştır. Suriye ordusu hava savunma bataryalarını yeniden atışa hazır hale getirmeye imkan bulamadan 19 bataryasını yitirmiştir. Hava savunma füzelerinden yoksun kalan Suriye, İsrail jetleriyle girdiği hava muharebesini de kaybetmiştir.11

6 Israeli Air Force, “The First UAV Squadron”, , (e.t. 02.09.2019).
7 Sachdeva, loc. cit.
8 William Merrin, Digital War : A Critical Introduction, New York: Routledge, 2019, chap. 8.
9 Slogget, op. cit., s. 90.
10 Zaloga, op.cit., chap. 7.
11 Ralph Sanders, “An Israeli Military Innovation: UAVs”, Joint Force Quarterly, Winter 2002-03, , s. 115, (e.t. 02.09.2019).

İsrail’in 1982 Lübnan işgali sırasında insansız hava araçlarını kullanmadaki başarısı ABD’nin dronlara ilgisini yeniden canlandırmıştır. Bu noktada ABD’yi yönlendiren bir diğer gelişme 1983 yılının Ekim ayında gerçekleşen 241 Amerikan ve 58 Fransız askerinin öldüğü Beyrut kışla bombalaması olmuştur. Bu olaydan sonra ABD bölgede daha saldırgan bir pozisyon benimseyerek savaş gemileriyle Beyrut’un ötesindeki Shouf Dağları’nı bombalamaya başlamıştır. Ancak ne uçak gemilerinden kalkan bombardıman uçakları ne de gemilerden yapılan top atışları tatmin edici bir başarı sağlayamamıştır. Nitekim bombalama öncesi ve sonrası yapılan keşif uçuşlarında sıklıkla düşman ateşiyle karşılaşılmıştır.12 Hatta bu yıllarda ABD, Bekaa Vadisi’ne yaptığı uçuşlar sırasında deniz kuvvetlerine ait üç uçağını kaybetmiştir. Bunun üzerine ABD, İsrail istihbaratından bölgede kayıp vermeden nasıl operasyon yaptıklarına dair brifing talep etmiştir. İlk olarak bu brifingle başlayan görüşmeler ABD’nin IAI (Israel Aerospace Industry) tasarımı13 RQ-2 Pioneer insansız hava araçlarını satın almasıyla sonuçlanmıştır.14

Vietnam Savaşı’nın ardından geçen yaklaşık 20 yıldan sonra ABD, Birinci Körfez Savaşı sırasında dronları yeniden savaş alanında kullanmıştır. Çöl Fırtınası Operasyonu’nun ilk saatlerinde, İsrail’in 1973 ve 1982’de kullandığı taktiklere benzer şekilde, sahte hedef olarak hazırlanan 37 adet Northrop BQM-74C üçerli gruplar halinde Suudi Arabistan’dan Bağdat’a doğru uçuşa geçmiştir. Irak ordusu bu gruplardan birinin önünü kesmeyi başarsa da geri kalan dronlar Bağdat ve çevresindeki hedeflerine ulaşmayı başarmıştır. Irak ordusu başkente yönelik bir saldırıyı önleme endişesiyle radarlarını açmış, Sovyet yapımı yerden havaya füzelerini fırlatmaya başlamıştır. Irak’ın sahte hedefleri takip etmek için açtığı radarların yerini tespit eden ABD, F/A-18 ve F-4G Phantom II/Weasel platformlarından ateşlenen 200’den fazla Yüksek Hızlı Anti Radyasyon Füzesi ile pek çok radarı etkisiz hale getirerek Irak savunmasında büyük boşluklar açmıştır.15 Tüm bunlar olurken Irak ordusu ise başarılı bir sınav verdiğini düşünmüştür. Oysa Irak ordusunun bu ilk etapta düşürdüğünü açıkladığı 40 uçağın 37’si zaten geri dönmemek üzere uçurulmuş BQM-74C’ler olmuştur.16

BQM-74C’ler sahte hedef olarak operasyonun başlangıcında çok önemli bir rol oynamıştır. Fakat modern insansız hava araçlarının esas görevi savaşın ilk safhasından

12 Laurence R. Newcome, Unmanned Aviation : A Brief History of Unmanned Aerial Vehicles, Reston, Va.: American Institute of Aeronautics And Astronautics, Cop, 2004, ss. 95-96.
13 Amerika Maryland merkezli AAI Corporation ve İsrail merkezli IAI şirketleri tarafından ortak üretilmiştir.
14 Hugh Mcdaid and David Oliver, Smart Weapons : Top Secret History of Remote Controlled Airborne Weapons, New York: Barnes & Noble Books, 1997, s. 53.
15 Tim J. Watts, “Scathe Mean Operation”, The Encyclopedia of Middle East Wars The United States in the Persian Gulf, Afghanistan, and Iraq Conflicts, Spencer C. Tucker (Ed.), Vol. 3, Oxford: ABC Clio, 2010, ss. 1077-1078.
16 Richard Whittle, Predator : The Secret Origins of the Drone Revolution, New York: Henry Holt And Company, 2014, Chap. 6.

sonra başlamıştır. Yukarıda ifade edildiği üzere ABD’nin düşman hava sahasında güvenli ve maliyetsiz bir şekilde anlık gözlem yapma amacıyla edindiği RQ-2 Pioneer model dronlar, Çöl Fırtınası ve Çöl Kalkanı operasyonlarında toplamda 523 sorti uçuş yapmış ve 1600 saat havada kalmıştır. Pioneer’lar operasyon boyunca savaş gemilerinin rotasındaki mayınları ve mayın gemilerini gözlemlemiş, Apache helikopterlerinin rotasını kontrol etmiş, savaş gemilerinin bombalaması için hedef tespiti yapmıştır. Hatta bu son görev o kadar sık tekrarlanmıştır ki, Irak askerleri Pioneer’ların sesini duyduklarında, bunu bir bombardımanın takip edeceğini anlamaya başlamıştır.17 Birinci Körfez Savaşı’nda kullanılan 40 adet RQ-2 Pioneer insansız hava aracından 12’si kullanılmaz hale gelmiş, 14’ü de hasar görmüştür. Ancak ABD için dronlar başlıca görevini yerine getirmiş, bu olayların sonucunda personel kaybı yaşanmamıştır.18

Diğer taraftan Pioneer’ların 1985 yılında İsrail’den alındığı haliyle ABD’nin ihtiyaçlarına cevap veremeyeceği çok kısa bir süre içeriside fark edilmiştir. İsrail’in, sistemi ‘savaş gemisinden kullanıma uygun’ şeklinde pazarlamasına karşın bu konuda örnek gösterebileceği tek bir tecrübesi bile olmamıştır. Sistemi gemiden kaldırmayı ilk kez deneyen ABD, savaş gemilerindeki elektronik sistemlerin neden olduğu manyetik alanın komuta merkeziyle dronlar arasındaki bağlantıyı koparması nedeniyle pek çok kazayla karşı karşıya kalmıştır. Çözülmesi gereken bir diğer önemli sorun dronların görevden sonra gemiye dönüşünün sağlanması olmuştur. Pioneer’ların otomatik iniş-kalkış yapamaması ve gemiye dönüşünün ancak güverteye açılan bir ağ vasıtasıyla gerçekleştirilebilmesi kaza oranını ciddi ölçüde artıran bir faktör olmuştur. Üçüncü olarak hem dronun hem de veri bağlantısının hava şartlarına karşı hassasiyeti kullanımını sınırlamıştır. Bunların yanı sıra Pioneer’ların menzilinin ve uçuş süresinin kısa olması muharebe alanında anlık istihbarat sağlama fonksiyonunu oldukça kısıtlamıştır.19

ABD Pioneer’ları yalnızca kullanılabilir duruma getirmek için dahi 50 milyon doların üzerinde harcama yapmak zorunda kalmıştır, ki bu rakam dronları satın aldığı maliyetin (87,7 milyon dolar) yarısından fazladır. Bu harcamalara rağmen Pioneer’lar hedeflenen kapasiteye hiçbir zaman ulaşamamıştır.20 Buna karşın yukarıda ifade edildiği üzere Çöl Fırtınası ve Çöl Kalkanı Operasyonları kapsamında 1600 saat uçuş yapmış ve başarılı sonuçlar elde etmiştir. Körfez Savaşı’nın ardından Pioneer sistemleri Bosna’da, Somali’de ve Haiti’deki operasyonlarda kullanılmaya devam

17 Zaloga, op. cit., chap. 10.
18 Mcdaid and Oliver, op. cit., s. 57.
19 Richard Major, “RQ-2 Pioneer: The Flawed System that Redefined US Unmanned Aviation”, Air Command and Staff College, February 2012, , s. 8, (e.t. 04.09.2019).
20 Louis J. Rodrigues, “Unmanned Aerial Vehicles: DOD’s Acquisition Efforts”, United States General Accounting Office, 1997, , ss. 2-3, (e.t. 04.09.2019).

etmiştir. 1999 yılına gelindiğinde Pioneer’ların toplam uçuş süresi 20.000 saati aşmıştır.21

Bu bölüm genelinde ele alındığı üzere insansız hava aracı teknolojisi devletlerin ihtiyaçları ve tecrübeleri doğrultusunda aşamalı olarak gelişmiştir. ABD’nin Körfez Savaşı’ndaki Pioneer tecrübesi bunun en net örneklerinden biri olması açısından önemlidir. ABD’nin Pioneer sistemiyle yaşadığı sorunlar ve savaş alanındaki tecrübeleri sonraki yıllarda dron teknolojisinin kısıtlılıklarını ortadan kaldırma çabalarının öncüsü olmuştur. Nitekim ABD, Pioneer’ların Birinci Körfez Savaşı’ndaki başarısını ve dronların potansiyelini birinci elden deneyimledikten sonra insansız hava aracı teknolojisine daha fazla yatırım yapmaya başlamıştır. 1990’lar boyunca ABD dron operasyonlarına, araştırma geliştirme projelerine ve dron sistemlerinin tedariğine 3 milyar dolardan fazla harcama yapmıştır.22 Daha sonra ABD yalnızca 2000 yılı içerisinde insansız hava araçlarına 667 milyon dolar yatırım yapmış, 2002-2003 yılı bütçesinde ise dronlara ayrılan tutar 1.1 milyar dolar olmuştur.23

1990’lı yıllarda ABD’nin insansız hava aracı programlarına ayırdığı bütçenin ilk ürünü, 1995 yılında Bosna-Hersek’te ilk görev uçuşunu gerçekleştiren General Atomics üretimi RQ-1 Predator24 olmuştur. Predator sistemi daha hızlı tedarik için standart prosedürleri devre dışı bırakan bir proje kapsamında üretilmiş ve sonuçta istikrarsız fakat yüksek kabiliyete sahip bir insansız hava aracı ortaya çıkmıştır.25 Nitekim Pioneer’la karşılaştırıldığında Predator çok ciddi bir teknolojik atılım gerçekleştirmiştir. Pioneer’ların 5 saatlik uçuş süresine karşılık Predator 24 saat havada kalabilmekte, Pioneer 185 km operasyon yarıçapına sahipken Predator 740 kilometre mesafedeki bir hedefi izleyip kalkış noktasına geri dönebilmekteydi.26 Pioneer’dan farklı olarak Predator ‘Ku-band uydu haberleşmesi’ (SATCOM) üzerinden kontrol edilebilmekte, video ve diğer verileri kontrol merkezine

21 John Pike and Steven Aftergood, “Pioneer Short Range (SR) UAV”, Federation of American Scientists, 05.03.2000, , (e.t. 04.09.2019).
22 Office of the Secretary of Defense, “Unmanned Aerial Vehicles Roadmap 2002-2027”, December 2002, , s. 19, (e.t.
05.09.2019).
23 Elizabeth Bone and Christopher Bolkcom, “Unmanned Aerial Vehicles: Background and Issues for Congress”, Congressional Research Service: The Library of Congress, 25.04.2003, ,s. 2, (e.t. 05.09.2019).
24 Bu ilk modeller RQ-1A olarak anılmaktadır. 2002 yılında model adı RQ (reconnaissance unmanned) yerine MQ (multi-mission unmanned) kullanılmaya başlamıştır.
25 Roger Connor, “The Predator, a Drone That Transformed Military Combat”, Smithsonian National Air and Space Museum, 09.03.2018, military-combat, (e.t. 05.09.2019).
26 Bone and Bolkcom, op.cit., s. 11.

aktarabilmekteydi. Bunun yanı sıra ‘sentetik açıklıklı radar’ teknolojisi sayesinde bulutlu, sisli havalarda ve gece saatlerinde görüntü toplama kapasitesine sahipti.27

Predator sistemi 1999 yılında Kosova Savaşında kapsamlı bir şekilde kullanılmış ve savaş alanındaki tecrübelerle gelişmeye devam etmiştir. Kosova’daki NATO operasyonları sırasında dronlarla ilişkili en önemli sorunlardan bir tanesi, hedef tespit etmekle görevli dron operatörlerinin tespit ettikleri tankların konumunu A-10 pilotlarına sözlü olarak aktarmaya çalışması olmuştur. A-10’lar bir süre sonra tarif edilen konuma ulaşsa bile pilotlar vuruş için hedefi görmekte ciddi sorunlar yaşamıştır. Bu sorunların devamlı bir hal almasının ardından Avrupa’daki Amerikan Hava Kuvvetleri Komutanı General John P. Jumper, Predator’lara ‘lazer hedef işaretleme sistemi’ takılmasını istemiştir. Lazer işaretleyicilerin montajı 2 hafta gibi kısa bir sürede gerçekleşmişse de savaşın bitmesi nedeniyle sahada deneme imkanı bulunamamıştır.28

Diğer taraftan bu gelişme insansız hava aracı teknolojisinde en kritik dönüm noktalarından birinin temellerini atmıştır. Kosova Savaşı’ndan kısa bir süre sonra Hava Muharebe Komutanlığına terfi ettirilen Jumper, lazer hedef işaretleme sistemine sahip hava araçlarının kendi lazer güdümlü mühimmatına da sahip olması gerektiğini düşünmüş ve dronların AGM-114 Hellfire tanksavar füzeleriyle silahlandırılması emrini vermiştir. Bu kararda şüphesiz Kosova’daki tecrübelerin önemli bir rolü olmuştur. Zira bu savaşta görüldüğü üzere hedefi bulan ve vuran birimlerin birbirinden ayrı olması ve aradaki irtibat sürecinin ciddi bir zaman kaybına yol açması, bu süreci en aza indirecek bir çözüm arayışını beraberinde getirmiştir.29

Dronların silahlandırılmasında süreci etkileyen bir diğer etken CIA’in terörist Usame Bin Ladin ve El Kaide’nin diğer üst düzey kadrosunun yerini tespit etmek üzere Afganistan hava sahasında yürüttüğü gizli operasyon olmuştur. Özbekistan’da konuşlanan ve Almanya Ramstein’daki üsten uydu aracılığıyla uçurulan bir Predator, 27 Eylül 2000 tarihinde Usame bin Ladin’i görüntülemeyi başarmıştır.30 Ancak seyir füzelerinin Umman Denizi’ndeki gemi ve denizaltılardan fırlatılmasıyla hedefine ulaşması arasında geçecek saatlerde hedefin yer değiştirmesi riski Clinton yönetimini vur emri vermekten alıkoymuştur. Esasında ABD, 1998 yılında el Kaide’nin Afrika’daki Amerikan elçiliklerini hedef alan terör saldırılarının ardından “Infinite Reach” operasyonunu başlatmış, bin Ladin’in Afganistan’daki Host şehri yakınlarında bir toplantı gerçekleştireceği istihbaratına dayanarak El-Kaide

27 Office of the Secretary of Defense, “Unmanned Aerial Vehicles Roadmap 2002-2027”, December 2002, , s. 6, (e.t.
05.09.2019).
28 David Jordan and Ben Wilkins, “Unmanned Aerial Vehicle Operations since 1980s”, Air Power UAVs The Wider Context, Owen Barnes (Ed.), Royal Air Force Directorate of Defense Studies, s. 37.
29 Ibid., s. 39-40.
30 Whittle, op. cit., Chap. 7.

hedeflerine 79 Tomahawk seyir füzesi atmıştır. Nasıl olduğu kesin olarak bilinmemekle birlikte operasyon başladıktan sonra Bin Ladin bölgeden ayrılmış ve operasyon başarısız olmuştur. Bu olayın üstünden geçen yaklaşık 2 yıldan sonra Clinton yönetimi aynı başarısızlığın tekrarlanmasından çekinmiştir.31

CIA’in Afganistan’daki dron operasyonu 8 Kasım 2000’de hava şartları nedeniyle bahar aylarına kadar sonlandırılmıştır. Bu sırada Afganistan’daki operasyonu çok yakından takip eden Güvenlik, Altyapı Koruması ve Terörle Mücadele Ulusal Koordinatörü Richard Clarke, yardımcısı Roger Cressey ve CIA direktör yardımcısı Charles Allen, hava kuvvetleri tarafından Predator’ların silahlandırılması amacıyla yürütülen projedeki gelişmelerden haberdar olmuş ve operasyon yeniden başlayıncaya kadar CIA’in silahlı dronlara sahip olması için baskı yapmaya başlamıştır. Dronlar 2001 yılının Haziran ayında operasyonda kullanılabilir hale gelmiş fakat kontrol merkezinin Almanya’da bulunmasından kaynaklanabilecek muhtemel hukuki ve siyasi sorunlar nedeniyle operasyon ertelenmiştir. Dronların ABD topraklarından kontrol edilmesi için başlatılan proje sürerken 4 Eylül 2001’de toplanan ABD Ulusal Güvenlik Konseyi, operasyonda vuruşu CIA’in mi yoksa hava kuvvetlerinin mi gerçekleştireceği sorusuna bir açıklık getirilememesi ve silahlı dronların operasyon için henüz yeterince güven vermediğinin düşünülmesi üzerine operasyonu askıya almıştır.32

Bu toplantıdan bir hafta sonra gerçekleşen 11 Eylül 2001 saldırıları, silahlı dronların kullanımı konusunda da bir dönüm noktası olmuştur. 7 Ekim 2001 tarihinde Afganistan’daki Taliban hedeflerine yönelik başlatılan hava operasyonuyla birlikte dronlar ilk defa bir hedefi yalnızca bulmak ve takip etmek için değil, vurmak için uçurulmuştur. Silahlı dronlar Kalıcı Özgürlük (Enduring Freedom) operasyonundan itibaren hem CIA hem de ABD Hava Kuvvetleri tarafından karadaki birlikleri- müttefikleri desteklemek, bazı hareketli ve acil hedefleri vurmak ve terör örgütlerinin üst kademesindeki isimlere yönelik nokta operasyonlar gerçekleştirmek için kullanılmaya başlamıştır.33

Devlet ve Devlet Dışı Aktörlerin Perspektifinden Silahlı Dronların İşlevleri

Çalışmanın birinci bölümünde bazı tarihsel dönüm noktalarıyla ele alındığı üzere dronların kullanım alanı devletlerin bazı spesifik ihtiyaçları doğrultusunda genişlemiştir. Radyo teknolojisinin yeni sınırlarının keşfedildiği en erken dönemde kablosuz kontrol edilebilen pilotsuz uçaklar hava torpidosu ve eğitim hedefi olarak kullanılmıştır. Bunlardan geri dönmemek üzere uçurulan hava araçları günümüz seyir

31 Christopher J. Fuller, See It Shoot It: The Secret History of the CIA’s Lethal Drone Program, London: Yale University Press, 2017, ss. 194-195.
32 Whittle, op. cit., Chapter 10.
33 Williams Brian Glyn, Predators: The CIA’s Drone War on Al Qaeda, Washington D.C.: Potomac Books, 2013, Chapter 4: Operation Enduring Freedom.

füzelerine, uçuştan sonra geri döndürülebilen eğitim uçakları günümüz insansız hava araçlarına uzanan teknolojinin öncüsü olmuştur. Bu noktada nitelikleri itibarıyla ve teknolojik anlamda birbirinin içine geçmiş ilkel seyir füzesi ve dronları ayıran temel unsur kullanım amaçları olmuştur.34

Günümüz insansız hava araçlarının ortaya çıkışında ikinci aşama yüksek riskli gözetleme uçuşlarında maliyeti azaltmak için daha önce hedef olarak kullanılan insansız hava araçlarına kamera, sensör, radar ve benzeri görev yüklerinin montajıyla başlamıştır. Burada maliyet unsuru maddi kayıp olmaktan ziyade görevin başarısız olması durumunda katlanılması gereken bütün sonuçları ifade etmektedir; ki bunların başında askeri personelin hayatı gelmektedir. Bu aşamada dronlar düşman hava sahasında gerçekleştirilen keşif ve gözetleme uçuşlarında kullanılmaya başlamıştır.

Üçüncü aşamada insansız hava araçlarının uçuş, görüntüleme ve kontrol kapasitesi geliştirilerek keşif ve gözetleme amacına yönelik spesifik olarak üretilmiş modern dronlar ortaya çıkmıştır. Bu aşamada dronlara, modern askeri dronların ayırıcı iki temel özelliği: uzun uçuş süresine sahip olma ve anlık görüntü akışı sağlama yeteneği kazandırılmıştır. Uzun uçuş süresi sayesinde dronlar yalnızca maliyet nedeniyle tercih edilen bir çözüm olmanın ötesine geçmiştir.35

Dördüncü olarak yukarıda ifade edilen uzun uçuş süresine sahip anlık görüntü aktarımı yapan modern dronlara sınırlı da olsa vuruş gücü kazandırılmıştır. Böylece dronlar hedefleri tespit ve takip etmenin yanında karadaki birlikleri destekleme ve nokta operasyon yapma fonksiyonuyla da kullanılmaya başlamıştır.

Günümüzde devletlerin dronlara atfettiği rol genellikle ‘3D: Dull (Durağan), Dirty (Kirli), Dangerous (Tehlikeli)’ kısaltmasıyla anılmaktadır. Bunlardan durağan görevler pilotların kaldıramayacağı ölçüde uzun ve genellikle tekdüze görevleri ifade etmektedir. Bu görevlerin başında belirli bir bölgeyi veya hedefi kesintisiz izleme gelmektedir. Bu görevler ancak dron operatörlerinin vardiya usulüyle çalışmasıyla gerçekleştirilebilmektedir. Kirli görevler, insan sağlığına zararlı koşullarda; örneğin kimyasal, biyolojik tehditlerin veya nükleer radyasyonun bulunduğu durumlarda gerçekleştirilen görevleri ifade etmektedir. Tehlikeli görevler ise çalışmanın birinci bölümünde ayrıntılı olarak ele alınan düşman hava savunmasının bastırılmasından hedef tespitine kadar düşman hava sahasında gerçekleştirilen pek çok görevi kapsamaktadır.36

Diğer taraftan dronların bazı sınırlılıkları bulunmaktadır. Dronlar belirli bir görev bölgesinde çok uzun süre kalmak üzere tasarlandığından diğer platformlara göre

34 Zaloga, op.cit., Chap. 1.
35 Ann Rogers and John Hill, Unmanned Drone Warfare and Global Security, London: Ploto Press, 2014, Chap. 3.
36 Ibid.

oldukça yavaştır. Bunun yanı sıra dronlar savaş uçakları gibi diğer platformların sahip olduğu kendini savunma veya karşılık verme yeteneğinden yoksundur. Bu nedenle hava savunma kapasitesine sahip devletlere karşı dronlar savunmasız kalmaktadır.37 Nitekim 2003 İşgali öncesinde keşif yapan ABD’ye ait dronlar sıklıkla Irak jetlerinin engellemesiyle karşı karşıya kalmıştır. ABD, jetlere karşı en azından belirli ölçüde caydırıcı olabileceği düşüncesiyle havadan havaya Stinger füzesi taşıyan Predator’ları Irak’a göndermiş ancak pratikte tamamen başarısız olması nedeniyle bu fikirden kısa sürede vazgeçmiştir.38

Dronların bir diğer zayıf noktası, aynı zamanda en büyük avantajının da kaynağı olan uzaktan kontroldür. Dronlar kontrol merkezinden gelen komutları almak ve video, sensör, radar ve diğer verileri kontrol merkezine aktarmak için veri bağlantısına ihtiyaç duymaktadır. Diğer taraftan bu veri bağlantısı dronları siber saldırılara da açık hale getirmektedir.39 Bu saldırılar dronların GPS alıcısı, radar ve kızılötesi gibi sensörlerini yanıltmak, dronların kontrol merkeziyle haberleşme kanalını kesmek veya bu kanala sızmak, dronların aktardığı veriyi çalmak gibi pek çok olasılığı içermektedir.40

Örneğin 2008 yılında Irak’ta, ABD’nin İran destekli Kataib-i Hizbullah milislerine karşı düzenlediği bir operasyonda ele geçirilen bir laptopta Predator’lardan çekilmiş görüntüler bulunmuşur. Yaklaşık bir yıl sonra Wall Street Journal’ın manşete taşıdığı bu ve benzeri birkaç olayda daha milislerin herkesin edinebileceği SkyGrabber isimli bir yazılımla şifresiz Predator görüntülerini indirdikleri ortaya çıkmıştır. Kamuoyunun olayı öğrenmesinin ardından açıklama yapan ABD’li yetkililer aslında Pentagon’un Predator’ların veri bağlantısı zafiyetinden 2004’ten beri haberdar olduğunu ifade etmiştir. Ancak bu olaylar basına yansıyıncaya kadar ABD anlık görüntü akışında gecikmeye sebep olması gibi çeşitli gerekçelerle Predator verilerini şifrelememiştir.41 Bu güvenlik açığı yeni nesil dronlarda ortadan kaldırılmış olsa bile

37 Michael Horowitz, Sarah E. Kreps and Matthew Fuhrmann, “Separating Fact from Fiction in the Debate over Drone Proliferation”, International Security, Vol. 41, No: 2, Fall 2016, ss. 17-18.
38 David Axe, Shadow Wars: Chasing Conflict in an Era of Peace, Washington D.C.: Potomac Books, 2013, ss. 77-79.
39 Horowitz, Kreps and Fuhrmann, loc.cit.
40 Alan Kim et.al., “Cyber Attack Vulnerabilities Analysis for Unmanned Aerial Vehicles”, American Institute of Aeronautics, , ss. 6-13, (e.t. 11.09.2019).
41 Sean P. Mcbride, “Pirating the Ultimate Killer App: Hacking Military Unmanned Aerial Vehicles”, Information Security Management Handbook, 6th Edition, Harold F. Tipton and Micki Krause Nozaki (Eds.), Vol. 6, London: CRC Press, 2012, ss. 301-316.;Mika Mount and Elaine Quijano, “Iraqi insurgents hacked Predator drone feeds, U.S. official indicates”, CNN World, 18.12.2009,
, (e.t. 11.09.2019).; Siobhan Gorman, Yochi J. Dreazen and August Cole, “Insurgents Hack U.S. Drones”, The Wall Street Journal, 17.12.2009,
https://www.wsj.com/articles/SB126102247889095011 , (e.t. 11.09.2019).

uzaktan kontrolün nasıl bir zafiyet ortaya çıkarabileceğini göstermesi açısından çarpıcı bir örnek olarak hafızalara kazınmıştır.

Dronların bir diğer zayıflığı diğer savaş araçlarına kıyasla kaza ve teknik sorunlara daha yatkın olmasıdır. Örneğin Washington Post’un resmi kaza raporlarından derlediği çalışmaya göre 2014 yılına kadar ABD hava kuvvetlerinin sahip olduğu 269 Predator insansız hava aracından yüzde 40’ı kullanılamaz hale gelmiş veya kaza başına 2 milyon dolardan fazla zarara yol açmıştır. Predator’lar özellikle ilk 15 yıllık süreçte 100.000 saat uçuşta 13,7 kaza42 ortalamasına sahip olmuştur. Dron operasyonlarında belirli bir deneyim kazanılmasının ardından, 2009-2013 yılları arasında bu ortalama 100.000 saat uçuş başına 4,79’a inmiştir. Daha yeni nesil bir insansız hava aracı olan Reaper (Predator B) ise 3,17’lik kaza ortalamasıyla Predator’lara kıyasla daha istikrarlı bir hava aracı olmuştur. Ancak aynı yıllarda F- 16’ların kaza ortalamasının 1,96; F-15’lerin 1,47 olduğu düşünüldüğünde bu rakamlar hala yüksek görünmektedir.43

Dronların zayıflıkları devletlere karşı kullanımını önemli ölçüde sınırlamaktadır. Düşmanın hava savunma olanaklarına sahip olduğu devletlerarası çatışmalarda dronların rolü daha çok devletlerin diğer gelişmiş olanaklarını tamamlamak, kolaylaştırmak ve maliyetini azaltmaktır. Savaş uçakları havadan-havaya ve karadan- havaya atılan mühimmattan kaçabilmekte, çeşitli metodlarla güdümlü hava savunma füzelerini ve radarları yanıltabilmektedir. Seyir füzeleri ise yere çok yakın irtifada radardan gizlenerek ve en gelişmiş dronlardan en az 2 kat daha hızlı hareket ederek hedefini vurabilmektedir. Bu anlamda mevcut haliyle dronların devletlerin zaten var olan imkanlarının ötesinde, savaşların yapılışını ve kaderini değiştirebilecek nitelikte bir yenilik getirmediği açıktır.44

Diğer taraftan dronların vuruş yeteneği kazanmasıyla ortaya çıkan nokta operasyon yapma fonksiyonu rakibin hava savunma kapasitesine sahip olmadığı durumlarda önemli bir değişikliği beraberinde getirmiştir. Esasında devletler diğer bütün olanaklarıyla nokta operasyon yapma becerisine silahlı dronların ortaya çıkışından önce de sahip olmuştur. Ancak dronların bu konudaki becerisi ve bu tür operasyonların daha sık yapılabilmesine olanak tanıması asimetrinin güçlü tarafındaki devletler için yeni bir avantaj sağlamıştır.45

42 Bu örneklerde savaş uçağı ve dronların tamamen kullanılamaz hale geldiği veya 2 milyon dolardan fazla maliyete sebep olan kazalar hesaba katılmıştır.
43 Craig Whitlock, “When drones fall from the sky”, Washington Post, 20.06.2014, sky/?utm_term=.1a12c1d40d31, (e.t. 12.09.2019).
44 Horowitz, Kreps and Fuhrmann, op.cit., s. 26.
45 Patrick B. Johnston, “Security Implications of Drones in Warfare”, Drones and the Future of Armed Conflict: Ethical, Legal, and Stratejic Implications, David Cortright, Rachel Fairhurst and Kristen Wall (Eds.), Chicago: University of Chicago Press, 2015, Chap. 8.

Dronların başlıca iki özelliği insansız hava araçlarını devletlerin sahip olduğu diğer imkanlardan ayırmaktadır. Bunlardan birincisi, dronların askeri personelin hayatını tehlikeye atmadan potansiyel hedefler üzerinde kesintisiz süzülme yeteneğidir. Örneğin tam yüklü bir F-16 yaklaşık 4 saat uçabilirken MQ-9 Reaper tam görev yüküyle 16 saat havada kalmaktadır. Dronların bu kapasitesi devletlere hava savunmasının bulunduğu durumlar saklı kalmak kaydıyla ihtiyaç duyduğu yerde her an var olma kabiliyeti kazandırmaktadır. İkinci olarak dronlar hedef tespiti ve vuruş arasındaki zinciri kısaltarak devletlere tehdidin tanımlanmasının ardından çok hızlı bir şekilde ortadan kaldırma imkanı vermektedir. Örneğin çalışmanın birinci bölümünde ele alınan “Infinite Reach” operasyonunda ABD, seyir füzeleri hedefe ulaşıncaya kadar Bin Ladin’in hareket edebileceği tahmini konumları hesaplamak zorunda kalmış, ancak hedefin öngörülemeyen bir şekilde yer değiştirmesi nedeniyle başarısız olmuştur. Oysa zaten potansiyel hedefin üstünde olan silahlı dronlar devletlere saniyeler içerisinde tepki verme olanağı vermektedir.46 Dronların bu kabliyeti özellikle terörle mücadele bağlamında devletlerin imkanlarını genişletmektedir.

Bu bağlamda dronların terörle mücadelede genel olarak üç fonksiyonundan söz etmek mümkündür: Bunlardan birincisi terör örgütlerinin lider kadrosuna yönelik nokta operasyonlardır. Dronların uzun uçuş süresi hedefin tespit edilmesini ve takip edilen hedefin vurulması için en uygun anın beklenmesini mümkün kılarken hızlı tepki yeteneği ortaya çıkabilecek ani fırsatların değerlendirilmesini sağlamaktadır. İkinci olarak dronlar, terör örgütlerinin haberleşmesini ve eğitim faaliyetlerini sekteye uğratmak için kullanılmaktadır. Örneğin ABD’nin Afganistan ve Pakistan’daki dron operasyonları nedeniyle El Kaide üyelerinin kalabalık gruplar halinde bulunmaktan ve elektronik cihazlar kullanmaktan kaçındığı bilinmektedir. Üçüncü olarak dronlar terör örgütlerinin kendilerine güvenli bölgeler edinmelerini engelleme konusunda başarılıdır. Özellikle başka imkanlarla denetim kurmanın zor olduğu coğrafi koşullarda dronlar belirli bir bölgenin teröristler tarafından kullanılıp kullanılmadığını tespit etme ve gerektiğinde müdahale etme amacıyla kullanılmaktadır.47

Çalışmanın birinci bölümünde dronlara lazer güdümlü mühimmat entegre edilmesinin arka planında esas olarak 1998-1999 Kosova Savaşı tecrübesinin bulunduğu ifade edilmiştir. Bu anlamda silahlı dronların ortaya çıkışı itibarıyla asimetrik tehditlere yönelik olmadığı görülmektedir. Fakat günümüzde silahlı ve silahsız dronların en geniş kullanım alanını asimetrik çatışmalarda bulduğunu ifade etmek yerinde bir tespit olacaktır. Nitekim 2002-2014 yılları arasında ABD’nin Irak, Afganistan ve Libya gibi savaş alanları dışındaki nokta operasyonlarının yüzde 98’i silahlı dronlarla gerçekleştirilmiştir. Başkanlığı döneminde bir önceki Bush yönetimini 10’a katlayarak en az 542 silahlı dron vuruşuna onay veren Obama 2013 yılındaki bir

46 Micah Zenko, “Reforming U.S. Drone Strike Policies”, Council Special Report, No: 65, January 2013,
s. 6.
47 Johnston, loc.cit.

konuşmasında kendi yönetiminin dronları “terörle mücadelede her derdin ilacı” olarak gördüğünü ifade etmiştir.48 Keza Trump döneminin ilk iki yılında da dron operasyonlarının artarak devam ettiği görülmüştür.49

ABD’nin silahlı dronları kullanma biçimi ve bu konudaki tecrübeleri silahlı dronların uluslararası politikadaki mevcut ve potansiyel yerini anlamlandırabilmek için önemlidir; zira yakın bir zamana kadar silahlı dron kullanımı konusundaki tek örnek olmuştur. 2007 yılında Afganistan’da kullanılmak üzere İngiltere’ye satılan MQ-9 Reaper’lar istisna olmak kaydıyla ABD’nin bu konudaki tekelinin kırılması 2010’lu yıllarda gerçekleşmiştir. Dolayısıyla yakın bir zamana kadar silahlı dronlara ilişkin yapılan çalışmalar bu örnekten hareketle yürütülmüştür. Silahlı dronların hızlı bir şekilde yayılmasıyla birlikte konu hem daha karmaşık hale gelmiş hem de meseleyi daha net biçimde uluslararası kontekste taşıyabilecek yeni veriler ortaya çıkmıştır. Son yıllarda yapılan bazı çalışmalar bugüne kadar sınırlı örneklerden yola çıkan hipotezleri kantitatif yöntemlerle test etmeye başlamıştır. Bunların ilk örneklerinden olan Horowitz, Schwartz ve Fuhrmann tarafından yapılan çalışma diğer motivasyonların yanı sıra asimetrik tehditlerin, ya da çalışmada yer aldığı şekliyle devlet içi çatışmaların ve terörizme maruz kalmanın, devletleri silahlı dron edinmeye yönelttiğini ortaya koymuştur.50

2010’lu yıllarda silahlı dronlara sahip olan devletlerin sayısında hızlı bir artış meydana gelmiştir. 2019 yılı itibarıyla en az 10 ülkenin silahlı dronları sahada kullandığı bilinmekte, bunun yanı sıra yaklaşık 30 ülkenin daha silahlı dronlara sahip olduğu veya sahip olmak üzere olduğu düşünülmektedir.51 Bu sürece paralel olarak meydana gelen ilginç bir gelişme özellikle Arap Baharı sonrasında ortaya çıkan çatışmaların içerisinde yer alan bazı terör örgütleri ve devlet dışı aktörlerin de bu teknolojiyi taklit etmeye başlaması olmuştur.

Bugüne kadar bir devlet dışı aktör tarafından gerçekleştirilen en maliyetli dron saldırısı 14 Eylül 2019 tarihinde meydana gelen, Abkayk ve Kureyş’teki ARAMCO tesislerine yönelik Husi saldırıları olmuştur. Saldırılar tesislere doğrudan verdiği

48 Micah Zenko and Sarah Kreps, Limiting Armed Drone Proliferation, Council Special Report, No: 69, June 2014, s. 9.; Micah Zenko, “Obama’s Embrace of Drone Strikes Will Be a Lasting Legacy”, The New York Times, 21.01.2016,
of-drone-strikes-will-be-a-lasting-legacy, (e.t. 14.09.2019).; Micah Zenko, “Obama’s Final Drone Strike Data”, Council on Foreign Relations, 20.01.2017, data, (e.t. 14.09.2019).
49 BBC, “Trump revokes Obama rule on reporting derone strike deaths”, 07.03.2019, , (e.t. 14.09.2019).
50 Bkz. Michael Horowitz, Joshua Schwartz and Matthew Fuhrmann, “Who’s Prone to Drone? A Global Time-Series Analysis of Armed Uninhabited Aerial Vehicle Proliferation”, SSRN, 18.07.2019, , (e.t. 14.09.2019).
51 Dan Gettinger, The Drone Databook, The Center For The Study Of Drone At Bard College, 2019, , (e.t. 14.09.2019).

milyonlarca dolarlık hasarın yanı sıra bir süreliğine Suudi Arabistan’ın petrol üretiminin yarısını durdurmuş ve Brent ham petrol fiyatlarında %15’lik artışa neden olmuştur.52 Husiler saldırıyı kendi ürettikleri 10 adet dronla gerçekleştirdiklerini iddia etmiş, buna karşılık ABD ve Suudi Arabistan ise saldırının en az 18 patlayıcı yüklü dron ve 7 seyir füzesiyle yapıldığını öne sürmüştür.53

14 Eylül saldırıları küresel etkileri nedeniyle medyanın dikkatini en çok çeken olay olmakla birlikte aslında zaten bir süredir devam etmekte olan dron saldırılarının bir halkası olmuştur. Örneğin Yemen’de 10 Ocak 2019’da meydana gelen Husilerin üstlendiği El-Anad hava üssü saldırısında askeri geçit törenini izleyen protokol tribününün üzerinde patlayıcı yüklü bir dron infilak etmiştir. Saldırıda 4 Yemen askeri ölmüş, genelkurmay başkanı Abdullah Nahi ve yardımcısı Salih Zendani yaralanmış, askeri istihbarat başkanı Muhammed Tamah ise bu saldırıda aldığı yaralar nedeniyle
3 gün sonra hayatını kaybetmiştir.54 Suudi Arabistan’ın güneyindeki Abha Uluslararası Havalimanı da birkaç kez patlayıcı yüklü dronların hedefi olmuş; bunlardan 2 Temmuz 2019 tarihinde gerçekleştirilen saldırıda 9 kişi yaralanmıştır.55

Aslında devlet dışı aktörler tarafından kullanılan patlayıcı yüklü dronların izini 2010’lu yılların öncesine kadar sürmek mümkündür. Örneğin 14 Temmuz 2006 tarihinde Hizbullah’a ait patlayıcı yüklü bir dron bir İsrail savaş gemisine çarparak patlamıştır. 13 Ağustos 2006 tarihinde ise yine Hizbullah’a ait, yaklaşık 30 kilo patlayıcı taşıyan bir dron İsrail tarafından düşürülmüştür.56 Fakat bu dönemde patlayıcı yüklü dronların kullanıldığı örnekler sınırlı kalmış, dronlar günümüzde Husilerin kullandığı şekilde sistematik bir biçimde kullanılmamıştır. Aradan geçen 13 yılda devlet dışı aktörler açık kaynak uydu görüntülerine daha kolay erişmeye başlamış ve bu sayede daha keskin hedef tanımlama kapasitesine sahip olmuştur.57 Fakat daha da önemlisi devlet dışı aktörlerin o yıllarda kısıtlı sayıda sahip olduğu dronlar günümüzde ticari ve askeri dronların yayılmasına paralel olarak daha kolay

52 Sheela Tobben, “Oil Prices Jump Most on Record After Saudi Arabia Strike”, Bloomberg, 16.09.2019, arabian-supplies, (e.t. 21.09.2019).
53 BBC, “Saudi Arabia oil attacks: Weapons debris ‘proves Iran behind them’ ”, 18.09.2019, , (e.t. 21.09.2019).
54 Anadolu Ajansı, “Husilerin saldırısında yaralanan Yemen Askeri İstihbarat Başkanı öldü”, 13.01.2019, oldu/1363183 , (e.t. 21.09.2019).
55 Anadolu Ajansı, “Yemen rebels attack Saudi airport; 9 injured”, 02.07.2019, , (e.t. 21.09.2019).
56 Arthur Holland Michel and Dan Gettinger, “A Brief History of Hamas and Hezbollah’s Drones”, Center for Study of the Drone,14.07.2014, , (e.t. 21.09.2019).
57 Aeron Stein, “Low-Tech, High-Reward: The Houthi Drone Attack”, Foreign Policy Research Institute, 11.01.2019, , (e.t. 21.09.2019).

ulaşilabilir hale gelmiş; hatta Husiler örneğinde olduğu gibi devlet dışı aktörlerin bizzat kendileri tarafından üretilmeye başlamıştır.58

Fakat bu noktada patlayıcı yüklü –kamikaze- dronlarla ilgili önemli bir not düşmek gerekir. Çalışmada daha önce ifade edildiği üzere modern askeri dronların ayırıcı özellikleri 1) görevden sonra geri dönmek üzere tasarlanması 2) uzun uçuş süresine sahip olması 3) anlık görüntü akışı sağlamasıdır. Silahlı dronlar da yukarıdaki niteliklere sahip olup ayrıca kendi güdümlü mühimmatını taşıyabilmektedir. Fakat devlet dışı aktörlerin dronları kullanma biçimi bundan ciddi ölçüde farklılaşmaktadır. Örneğin Husilerin kullandığı Qasef’ler daha önceden belirlenmiş bir GPS koordinatına, daha önceden belirlenmiş bir rotayı takip ederek uçmakta ve hedefe ulaştığında kendini patlatmaktadır.59 Bu açıdan bakıldığında dronların daha ziyade ‘düşük bütçeli’ seyir füzeleri olarak kullanıldığı görülmektedir.

Yukarıdaki örneklerden de hareketle devlet dışı aktörlerin dron kullanmına ilişkin birkaç çıkarımda bulunmak mümkündür:

Birinci olarak; patlayıcı yüklü dronlar devlet dışı aktörlere 100-150 kilometre60 mesafeden isabetli saldırı düzenleyebilme imkanı vermektedir. Son yıllarda kritik sivil tesislerin, askeri üslerin, askeri ve sivil yöneticilerin uzak mesafelerden patlayıcı yüklü dronlarla hedef alındığı görülmüştür. Bu imkanın daha fazla devlet dışı aktöre yayılması devletleri sınır ötesinden gelebilecek saldırılara karşı daha açık hale getirme riski taşımaktadır.

İkinci olarak; çalışmada daha önce ifade edildiği üzere devletlerin sahip olduğu hava savunma sistemleri, günümüzde en gelişmiş silahlı dronları dahi kolayca tespit edip düşürebilmektedir. Fakat devlet dışı aktörlerin kullandığı şekliyle patlayıcı yüklü dronlar, tıpkı seyir füzeleri gibi muhtemelen radardan korunabileceği belirli bir rotayı kullanarak alçak irtifadan uçmaktadır ve bu dronların küçük boyutu nedeniyle radarda tespiti oldukça zordur.61 Örneğin keşif ve gözetleme için kullanılan RQ-4 Global Hawk’ların kanat açıklığı 40 metre62, silahlı MQ-9 Reaper’ların kanat açıklığı 20

58 Rawan Shaif, “Saudi Arabia’a Self-Fulfilling Houthi Prophecy”, Foreign Policy, 02.01.2019, , (e.t. 22.09.2019).
59 Stein, loc.cit.
60 Ahmed Himmiche et.al., “Panel of Experts on Yemen”, United Nations Security Council, 26.01.2018, , ss. 153-154, (e.t. 22.09.2019).
61 Stephen Kalin and Sylvia Westall, “Costly Saudi defenses prove no match for drones, cruise missiles”, Reuters, 17.09.2019, prove-no-match-for-drones-cruise-missiles-idUSKBN1W22FR , (e.t. 22.09.2019).
62 U.S. Air Force, “MQ-9 Reaper”, 23.09.2015, Sheets/Display/Article/104516/rq-4-global-hawk/ , (e.t. 23.09.2019).

metre63, Husilerin kullandığı Qasef-1’lerin kanat açıklığı 3 metredir.64 Bu nedenle devletler küçük dronları hem daha kolay tespit edebilecek hem de bunu sürekli olarak her yerde gerçekleştirebilecek bir çözüm bulmak durumundadır.65 Ancak mevcut durumda hava savunma sistemlerinin maliyeti ve tedariğindeki kısıtlılıklar nedeniyle sivil tesisler gibi ihtiyaç duyulan her yerde kullanılması mümkün görünmemektedir.66

Devlet dışı aktörlerin patlayıcı dron kullanımına ilişkin söz edilmesi gereken üçüncü unsur, yukarıdaki maddeyle de yakından ilişkili olan maliyet unsurudur. Devletler savunma olanaklarını devlet dışı aktörlerden çok daha gelişmiş silahlara sahip potansiyel düşmanlara göre hazırlamıştır. Savaş jetleri ve balistik füze tehdidine karşı geliştirilen hava savunma füzelerinin maliyetiyle devlet dışı aktörler tarafından kullanılan basit ve ucuz dronların maliyeti arasında büyük bir uçurum bulunmaktadır. Örneğin bir Patriot füzesi 3 milyon dolara mal olurken Husilerin kullandığı dronlar tahmini olarak 10 ila 15 bin dolar arası bir maliyetle üretilmektedir. Devletlerin ucuz- patlayıcı yüklü dron tehdidine karşı koyabilmek için aradaki maliyet uçurumunu kapatabilecek yeni savunma sistemlerine sahip olması gerekmektedir.67

Diğer taraftan 100 kilometre üstü menzile sahip ve çok gelişmiş olmasa da askeri standartlardaki dronlara her devlet dışı aktörün erişemediğini belirtmek gerekir. Bu tür dronlar Hizbullah ve Husiler gibi çok az sayıda devlet dışı aktörün elinde bulunmaktadır; ki zaten bu örgütler balistik füzelere ve seyir füzelerine de erişebilmektedir. Dolayısıyla bunları devlet desteği sayesinde edindikleri gelişmiş imkanları nedeniyle bir istisna olarak görmek gerekir.68 Bu tür teknolojilere erişimi olmayan çoğunluktaki devlet dışı aktörler ise devlet desteğine ihtiyaç duymadan çok kolay bir şekilde edinebilecekleri ticari ve hobi amaçlı dronlara yönelmiştir. Ancak

63 Ibid.
64 David Hambling, “Change in the air: Disruptive Developments in Armed UAV Technology”, United Nations Institute For Dısarmament Research, 2018, 726.pdf, s. 8, (e.t. 24.09.2019).
65 Ilan Ben Zion, “As attack derones multiply, Israeli firms develop defenses”, Associated Press, 26.09.2019, , (e.t. 30.09.2019).
66 Financial Times, “Saudi oil Attack highlights Middle East’s drone war”, , (e.t. 30.09.2019).
67 Ben Flanagan, “The $10,000 drone tech threat to Saudi Arabia’s $350 billion oil industry”, WIRED, 16.09.2019, , (e.t. 30.09.2019).; Chris Baraniuk, “Small drone ‘shot with Patriot missile’ “, BBC, 15.03.2017,
, (e.t. 30.09.2019).
68 Nitekim 26 Ocak 2018 tarihli BM Uzmanlar Paneli raporu Qasef-1’lerin dizaynının ve üretilmesi için gerekli parçaların İran tarafından sağlandığına ilişkin çok güçlü deliller bulunduğunu ifade etmektedir.
Bkz. Himmiche et.al., op.cit., ss. 155-156.

bunlar yukarıda ifade edilen dronlara kıyasla çok kısıtlı taşıma kapasitesine ve menzile sahiptir.69

Hem sayı hem de maliyet bakımından ulaşılması çok daha kolay olan küçük hobi dronları 20-30 dakika süreyle havada kalabilmekte, 5 kilometreye kadar uzaktan kontrol edilebilmekte ve 1 kiloya yakın yük taşıyabilmektedir. Yaklaşık 1.000 dolara satılan bu dronlardan daha fazla yük taşıyabilen, sinema filmi çekiminden zirai ilaçlamaya çeşitli işler için kullanılan profesyonel dronlar da yine herkes tarafından ulaşılabilir durumdadır. En yüksek kapasiteye sahip olanları 10 kilodan fazla yük taşıyabilen bu dronların fiyatları birkaç bin dolardan başlayıp 15.000 dolara kadar uzanmaktadır. Tüm bu dronlar terör örgütleri tarafından modifiye edilerek saldırı amaçlı kullanılmaya oldukça müsaittir; zira bunları uçurmak için uzmanlık gerekmemektedir.

Küçük dronların sınırlı kapasitelerine karşın özellikle meskun mahal çatışmalarında olduğu gibi dar alanlarda devlet dışı aktörler tarafından gözetleme ve saldırı amacıyla kullanıldığı görülmüştür. Örneğin 2016 yılında DAEŞ’in Musul’dan çıkarılması için yapılan operasyonlarda küçük patlayıcılar bırakmak için modifiye edilmiş hobi dronları Irak güçlerinin ilerleyişini aksatmayı başarmıştır. Hatta ABD Özel Operasyonlar Komutanı Raymond Thomas, o sırada DAEŞ’in Musul’da kısa bir süre de olsa taktik hava üstünlüğüne sahip olduğunu ve bu tehdide etkili karşılık verecek silahlarının olmadığını ifade etmiştir.70 Diğer taraftan DAEŞ’in dronları sistematik kullanımı ve şehir çatışmalarının küçük dronların kullanımına müsade eden şartlarında dahi bir silah olarak çatışma alanındaki becerisinin –en azından günümüzde- çok kısıtlı olduğu görülmüştür. Fakat aynı zamanda, Musul örneğinde görüldüğü gibi, patlayıcı yüklü küçük dronların sahadaki askerler üzerinde önemli psikolojik etkileri olduğu da tecrübe edilmiştir.71

Bu boyuttaki dronların ortaya çıkardığı bir diğer risk çatışma alanları dışında terör saldırılarında veya suikast amacıyla kullanımıdır. Küçük boyutu nedeniyle radarda kuşlardan ayırt edilemeyen bu dronlar, daha önce böyle bir tehditle karşı karşıya kalmayan yüksek güvenlikli tesisleri dahi hazırlıksız yakalayabilmektedir. Nitekim 2015 yılında Beyaz Saray’ın bahçesine düşen bir hobi dronunun sarayın mevcut güvenlik sistemleri tarafından tespit edilememiş olması bunu gösteren çarpıcı bir örnek olmuştur. Teröristlerin kullandığı geleneksel yöntemlere kıyasla yıkıcı niteliği

69 Alyssa Sims, “The Rising Drone Threat from Terrorists”, Georgetown Journal of International Affairs, Vol. 19, 2018, s. 97.
70 David B. Larter, “SOCOM commander: Armed ISIS drones were 2016’s ‘most daunting problem’ “, Defense News, 16.05.2017, commander-armed-isis-drones-were-2016s-most-daunting-problem/ , (e.t. 01.10.2019).
71 Ash Rossiter, “Drone usage by militant groups: exploring variation in adoption”, Defense & Security Analysis, Vol. 34, No: 2, 2018, s. 117.

oldukça zayıf olan dronların güvenlik önlemlerini aşmadaki yeteneği bunu ciddi bir tehdit haline getirmektedir.72

Küçük dronların sivil hedeflere -örneğin kalabalık meydanlara- yönelik saldırılarda kullanılması riski, devletlerin yalnızca belirli tesislerde değil daha geniş çapta bu tehditle mücadele edebilecek savunma sistemlerine ihtiyaç duymasına neden olabilir. Üstelik sivillerin yoğun olarak yaşadığı, yüksek binaların bulunduğu şehir ortamı dron saldırılarını durdurmak için kullanılabilecek yöntemleri de kısıtlamaktadır. Binalarla aynı yükseklikte uçan dronları düşürmek için ateşli silahların-topların kullanılması sivillerin güvenliğini tehlikeye atacağından mümkün görünmemektedir. Ticari dronlar zayıf veri bağlantısı nedeniyle askeri dronlara kıyasla sinyal karıştırıcılara karşı çok hassas olduğundan silahsız bir şekilde indirilebilmektedir. Ancak her halükarda bu risk, çalışmada daha önce üzerinde durulan ‘her yerde her an savunma yapma’ yükünü şehirlere taşıyarak ağırlaştırmaktadır.

SONUÇ

Devletlerin diğer imkanlarıyla da yapabildiği keşif ve gözetleme görevlerini daha az risk ve maliyetle gerçekleştirebilmek için kullandığı dronlar, 1970’lere gelindiğinde yalnızca maliyet unsuru nedeniyle tercih edilen bir araç olmanın ötesine geçmeye başlamıştır. Zira dronlar bu noktadan itibaren savaş uçaklarının yapamayacağı ölçüde uzun görevleri yerine getirme yeteneği kazanmış ve ilerleyen yıllarda bu yönde geliştirilmeye devam etmiştir. 2001 yılında lazer güdümlü mühimmat entegre edilmesiyle birlikte dronlar keşif ve gözetleme görevlerinin yanı sıra nokta operasyonlarda kullanılmaya başlamıştır. Hava savunma sistemlerine karşı hassasiyeti nedeniyle devletler arası çatışmalarda etkili olamayan silahlı dronlar bu yeteneğe sahip olmayan terör örgütleriyle mücadelede önemli bir araç haline gelmiştir. 2010’lu yıllara kadar ABD tekelinde olan silahlı dronlar son 10 yıl içerisinde çok sayıda devletin envanterine girmiştir. Ancak daha ilginç bir gelişme, çok gelişmiş olmayan ancak askeri standartlarda diyebileceğimiz dronların devlet dışı aktörler tarafından silah olarak kullanılmaya başlaması olmuştur. Devlet dışı aktörler tarafından ‘düşük bütçeli seyir füzeleri’ olarak kullanılan dronların gelişmiş hava savunmasına sahip ülkeleri dahi hazırlıksız yakalayabileceği görülmüştür. Küçük boyutu nedeniyle radarda tespiti zor olan ve düşük maliyeti nedeniyle mevcut hava savunma sistemleriyle düşürülmesi durumunda ciddi bir maddi kayba yol açan bu tür dronlara karşı devletler yeni savunma çözümleri aramak durumunda kalmıştır. Üstelik devletler tehdidin asimetrik niteliğinden kaynaklanan belirsizlik dolayısıyla dronlara karşı yalnızca belirli noktalarda değil, askeri-sivil tesis farketmeksizin her yerde ve her an savunma yapma yükü altına girmiştir. Keza bu tür askeri standartlardaki dronlara erişimi olmayan devlet dışı aktörlerin de ticari dronları benzer biçimde kullanması, bu denklemin daha küçük bir ölçekte şehirlere taşınması riskini beraberinde getirmektedir. Ancak günümüz şartlarında devlet dışı aktörlerin

72 Sims, op.cit., ss. 98-99.

kullandığı biçimiyle insansız hava araçlarının asimetrik savaşlar bağlamında sonuç üzerinde belirleyici olabilecek düzeyde bir etkisinin olmadığı görülmektedir. Diğer taraftan dronları diğer gelişmiş olanaklarıyla birlikte, birbirini destekleyici ve tamamlayıcı biçimde kullanan devletler asimetrik tehditlere karşı ciddi bir avantajı elinde bulundurmaktadır.

Kaynaklar

Axe, David. Shadow Wars: Chasing Conflict in an Era of Peace, Washington D.C.: Potomac Books, 2013.

Fuller, Christopher J. See It Shoot It: The Secret History of the CIA’s Lethal Drone Program, London: Yale University Press, 2017.

Glyn, Williams Brian. Predators: The CIA’s Drone War on Al Qaeda, Washington D.C.: Potomac Books, 2013.

Horowitz, Michael. Kreps, Sarah E. And Fuhrmann, Matthew. “Separating Fact from Fiction in the Debate over Drone Proliferation”, International Security, Vol. 41, No: 2, Fall 2016, ss. 7-42.

Johnston, Patrick B. “Security Implications of Drones in Warfare”, Drones and the Future of Armed Conflict: Ethical, Legal, and Stratejic Implications, David Cortright, Rachel Fairhurst and Kristen Wall (Eds.), Chicago: University of Chicago Press, 2015.

Jordan, David and Wilkins, Ben. “Unmanned Aerial Vehicle Operations since 1980s”, Air Power UAVs The Wider Context, Owen Barnes (Ed.), Royal Air Force Directorate of Defense Studies, 2009, ss. 26-47.

Mcbride, Sean P. “Pirating the Ultimate Killer App: Hacking Military Unmanned Aerial Vehicles”, Information Security Management Handbook, 6th Edition, Harold
F. Tipton and Micki Krause Nozaki (Eds.), Vol. 6, London: CRC Press, 2012, ss. 301-316.

Mcdaid, Hugh and Oliver, David. Smart Weapons : Top Secret History of Remote Controlled Airborne Weapons, New York: Barnes & Noble Books, 1999.

Merrin, William. Digital War : A Critical Introduction, New York: Routledge, 2019.

Newcome, Laurence R. Unmanned Aviation : A Brief History of Unmanned Aerial Vehicles, Reston, Va.: American Institute of Aeronautics And Astronautics, Cop, 2004.

Rogers, Ann and Hill, John. Unmanned Drone Warfare and Global Security, London: Ploto Press, 2014.

Rossiter, Ash. “Drone usage by militant groups: exploring variation in adoption”, Defense & Security Analysis, Vol. 34, No: 2, 2018, ss. 113-126.

Sachdeva, G. S. Drone Operations : A Jurislogue, New Delhi: Kw Publishers Pvt. Ltd. In Association With Centre For Air Power Studies, 2015.

Sims, Alyssa. “The Rising Drone Threat from Terrorists”, Georgetown Journal of International Affairs, Vol. 19, 2018, ss. 97-107.

Sloggett, Dave. Drone Warfare : The Development of Unmanned Aerial Conflict, Barnsley: Pen & Sword Aviation, 2014.

Zaloga, Steven J. and Palmer, Ian. Unmanned Aerial Vehicles : Robotic Air Warfare 1917-2007, London: Osprey Publishing, 2011.

Zenko, Micah. “Reforming U.S. Drone Strike Policies”, Council Special Report, No: 65, January 2013.

Zenko, Micah and Kreps, Sarah. Limiting Armed Drone Proliferation, Council Special Report, No: 69, June 2014.

Watts, Tim J. “Scathe Mean Operation”, The Encyclopedia of Middle East Wars The United States in the Persian Gulf, Afghanistan, and Iraq Conflicts, Spencer C. Tucker (Ed.), Vol. 3, Oxford: ABC Clio, 2010, ss. 1076-1078.

Whittle, Richard. Predator : The Secret Origins of the Drone Revolution, New York: Henry Holt And Company, 2014.

İnternet Kaynakları

Anadolu Ajansı, “Husilerin saldırısında yaralanan Yemen Askeri İstihbarat Başkanı öldü”, 13.01.2019, yemen-askeri-istihbarat-baskani-oldu/1363183 , (e.t. 21.09.2019).

Anadolu Ajansı, “Yemen rebels attack Saudi airport; 9 injured”, 02.07.2019, injured/1520953, (e.t. 21.09.2019).

Baraniuk, Chris. “Small drone ‘shot with Patriot missile’ “, BBC, 15.03.2017, , (e.t. 30.09.2019).

BBC, “Saudi Arabia oil attacks: Weapons debris ‘proves Iran behind them’ ”, 18.09.2019, , (e.t. 21.09.2019).

BBC, “Trump revokes Obama rule on reporting derone strike deaths”, 07.03.2019, , (e.t. 14.09.2019).

Bone, Elizabeth and Bolkcom, Christopher. “Unmanned Aerial Vehicles: Background and Issues for Congress”, Congressional Research Service: The Library of Congress, 25.04.2003, , s. 2,
(e.t. 05.09.2019).

Connor, Roger. “The Predator, a Drone That Transformed Military Combat”, Smithsonian National Air and Space Museum, 09.03.2018, combat, (e.t. 05.09.2019).

Financial Times, “Saudi oil Attack highlights Middle East’s drone war”, , (e.t. 30.09.2019).

Flanagan, Ben. “The $10,000 drone tech threat to Saudi Arabia’s $350 billion oil industry”, WIRED, 16.09.2019, houthi-oil/ , (e.t. 30.09.2019)

Gettinger, Dan. The Drone Databook, The Center For The Study Of Drone At Bard College, 2019, ,
(e.t. 14.09.2019).

Gorman, Siobhan. Dreazen, Yochi J. and Cole, August. “Insurgents Hack U.S. Drones”, The Wall Street Journal, 17.12.2009,

https://www.wsj.com/articles/SB126102247889095011 , (e.t. 11.09.2019).

Hambling, David. “Change in the air: Disruptive Developments in Armed UAV Technology”, United Nations Institute For Dısarmament Research, 2018, , (e.t. 24.09.2019).

Himmiche, Ahmed et.al. “Panel of Experts on Yemen”, United Nations Security Council, 26.01.2018, , (e.t.
22.09.2019).

Horowitz, Michael. Schwartz, Joshua and Fuhrmann, Matthew. “Who’s Prone to Drone? A Global Time-Series Analysis of Armed Uninhabited Aerial Vehicle Proliferation”, SSRN, 18.07.2019, , (e.t.
14.09.2019).

Imperial War Museums, “A Brief History of Drones”, 30.01.2018, , (e.t. 23.09.2019).

Israeli Air Force, “The First UAV Squadron”, en/IAF.aspx, (e.t. 02.09.2019).

Kalin, Stephen and Westall, Sylvia. “Costly Saudi defenses prove no match for drones, cruise missiles”, Reuters, 17.09.2019, saudi-aramco-security/costly-saudi-defenses-prove-no-match-for-drones-cruise- missiles-idUSKBN1W22FR , (e.t. 22.09.2019).

Kim, Alan et.al. “Cyber Attack Vulnerabilities Analysis for Unmanned Aerial Vehicles”, American Institute of Aeronautics, df , (e.t. 11.09.2019).

Larter, David B.“SOCOM commander: Armed ISIS drones were 2016’s ‘most daunting problem’ “, Defense News, 16.05.2017, commander-armed-isis-drones-were-2016s-most-daunting-problem/ , (e.t.
01.10.2019).

Major, Richard. “RQ-2 Pioneer: The Flawed System that Redefined US Unmanned Aviation”, Air Command and Staff College, February 2012, f , (e.t. 04.09.2019).

Michel, Arthur Holland and Gettinger, Dan. “A Brief History of Hamas and Hezbollah’s Drones”, Center for Study of the Drone,14.07.2014, , (e.t. 21.09.2019).

Mount, Mika and Quijano, Elaine. “Iraqi insurgents hacked Predator drone feeds,
U.S. Official Indicates”, CNN World, 18.12.2009,

, (e.t. 11.09.2019).

Office of the Secretary of Defense, “Unmanned Aerial Vehicles Roadmap 2002- 2027”, December 2002, . pdf , (e.t. 05.09.2019).

Pike, John and Aftergood, Steven. “Pioneer Short Range (SR) UAV”, Federation of American Scientists, 05.03.2000, , (e.t. 04.09.2019).

Rodrigues, Louis J. “Unmanned Aerial Vehicles: DOD’s Acquisition Efforts”, United States General Accounting Office, 1997, , (e.t. 04.09.2019).

Sanders, Ralph. “An Israeli Military Innovation: UAVs”, Joint Force Quarterly, Winter 2002-03, , ss. 114-118,
(e.t. 02.09.2019).

Shaif, Rawan. “Saudi Arabia’a Self-Fulfilling Houthi Prophecy”, Foreign Policy, 02.01.2019,
houthi-prophecy/, (e.t. 22.09.2019).

Stein, Aeron. “Low-Tech, High-Reward: The Houthi Drone Attack”, Foreign Policy Research Institute, 11.01.2019, reward-the-houthi-drone-attack/ , (e.t. 21.09.2019).

Tobben, Sheela. “Oil Prices Jump Most on Record After Saudi Arabia Strike”,
Bloomberg, 16.09.2019,
prices-jump-19-after-attack-cuts-saudi-arabian-supplies, (e.t. 21.09.2019).

U.S. Air Force, “MQ-9 Reaper”, 23.09.2015, Sheets/Display/Article/104516/rq-4-global-hawk/ , (e.t. 23.09.2019).

Zenko, Micah. “Obama’s Embrace of Drone Strikes Will Be a Lasting Legacy”, The New York Times, 21.01.2016,

presidency/obamas-embrace-of-drone-strikes-will-be-a-lasting-legacy, (e.t. 14.09.2019).

Zenko, Micah. “Obama’s Final Drone Strike Data”, Council on Foreign Relations, 20.01.2017, , (e.t.
14.09.2019).

Zion, Ilan Ben. “As attack derones multiply, Israeli firms develop defenses”, Associated Press, 26.09.2019, , (e.t. 30.09.2019).

Whitlock, Craig. “When drones fall from the sky”, Washington Post, 20.06.2014, from-the-sky/?utm_term=.1a12c1d40d31, (e.t. 12.09.2019).

Ortadoğu Örneğinde Silahlı İnsansız Hava Araçlarının Asimetrik Savaşlara Etkisi - mius siha drone

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir