Süleyman Çelik ([email protected])
Ben Doğu Anadolu’nun bir dağ köyünde doğdum…
“Devlet-i Âliye” yani “Yüce Devlet” denilen Osmanlı döneminde benim köyümün yolu/izi yoktu…
Devlet köyüme iki kişi aracılığı ile gelirdi:
Her yıl harman zamanı mültezim olarak gelir, “öşür vergisi” adı altında harmanın yarısını alır gider; ya da savaş zamanı zaptiye olarak gelir, eli silah tutan erkekleri toplar, askere götürürdü…
“Kimsesizlerin kimsesi” olan Cumhuriyet, daha 1930’ların başında köyüme önce “bir eğitmen ve 3 yıllık ilkokul”; “Köy Muallim Mektepleri/ Köy Enstitülerinin devreye girmesiyle “bir öğretmen ve 5 yıllık ilkokul” olarak, “Türk Bayrağı ve İstiklal Marşı” ile geldi…
1930’lar bitmeden “demir ağ” şeklinde, köyümüzün 5 km uzağından geçen yol olarak geldi…
Bu yollar öyle 30-40 yıl, dolar üzerinden tren garantili kıyak ihaleler verilip, yandaş yüklenicilere yaptırılmadı…
Bu yollar, Türk işçi ve mühendislerinin, Cumhuriyet coşkusunun verdiği özverili çalışmaları ile, bir demiryolu işçisi olan babamın deyişiyle, murçla tünel kazıp Ferhat gibi dağlar delinerek ve kazma kürekle yarma açılarak yapıldı…
1940’ların başlarında doğmuş, Cumhuriyet’in ikinci kuşağı olan bizler, dünyanın ayırdına vardığımızda uzaktan da olsa gördüğümüz ilk uygarlık yapıtı/simgesi, bu kara tren oldu…
***
Ben ilkokulu köyümde açılan bu Cumhuriyet okulunda okudum…
Tek derslikte 5 sınıfı bir arada okutan özverili öğretmenimiz, saptadığı zeki ve çalışkan öğrencilerin velilerine, çocuğunu okutmasını önerirdi…
Tümü yoksul olan babalarımız, halini arz eder, “mümkün değil, öğretmen bey” derdi…
Öğretmen onlara, “size yük olmayacaklar, Cumhuriyet onları okutacak” der ve parasız yatılı okulların sınavlarına girmemizi sağlardı…
O zaman, ilkokuldan sonra sınavla girilebilen orta öğretim devlet parasız yatılı okulları, askeri ortaokullar, astsubay hazırlık ortaokulları ve köy enstitüleri vardı.
Bu sınavı kazanamayanlar için, eğer ilçedeki ortaokulu bitirebilirse parasız okuyabileceği, öğretmen okulu, sağlık meslek lisesi, maliye meslek lisesi, demiryolu meslek lisesi, tapu kadastro meslek lisesi, meteoroloji meslek lisesi vb. gibi birçok meslek okulu vardı…
Cumhuriyet aynı zamanda fırsat eşitliği de sağlıyor, bu okullardan üst okullara dikey geçiş olanağı veriyordu…
Örneğin, astsubay hazırlık ortaokulunu bitiren bir çocuk çalışkansa askeri liseye geçip subay/general, askeri liseyi bitiren de üniversiteye gidip askeri doktor, eczacı, diş hekimi vs olabiliyor, aynı şekilde öğretmen okulunu bitiren yüksek öğretmen okuluna gidip lise öğretmeni olabiliyordu.
Bu aşamalardan geçenlerin akademisyen olup profesörlüğe kadar yükselme olanakları da vardı…
***
Cumhuriyeti yıkmak isteyenler önce, köy okullarını kapattılar…
Artık köylerde Türk Bayrağı yok, İstiklal Marşı da okunmuyor!…
Yaşamımdaki en büyük üzüntüm okulumun kapatılması oldu…
Okulları kapatırken 30- 40 haneli köylere 3-4 cami yaptılar ve her camiye7 bin lira aylıkla en az bir imam atadılar…
Parasız yatılı okullar da çoktan kapatılmıştı zaten….
Şimdi köylü, imamların yönlendirmesi doğrultusunda çocuğunu sadece yatılı Kuran kurslarında ya da tarikat ve dinci vakıfların yurtlarında parasız okutabiliyor; sıbyan mektebinden, imam hatiplerin yanında medreselere kadar gidebileceği okullar da var…
***
Ben, Cumhuriyetin sağladığı olanaklardan yararlanarak mesleğimin doruğuna kadar çıktım ve profesör oldum…
Bu olanakları bana sağladığı için Cumhuriyet çocuğu bir Türk genci olarak, Atamın bana verdiği “birinci görevin” bilincindeyim:
“Türk İstiklal ve Cumhuriyetini” canım pahasına koruyacağıma ant içerek Cumhuriyet Bayramınızı kutluyorum…
Bir yanıt yazın