Cumhurbaşkanı Erdoğan batı dünyasındaki 10 büyükelçiyi “Persona non grata” ilan etmek için Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’na talimat vermiştir ama bu talimat yerine getirilmemiş, aklı selim sonunda galip gelmiştir. Öncelikle belirtilmesi gereken husus, Latince “Persona non grata” “adam” değil, “istenmeyen kişi”dir. Çünkü istenmeyen kişi “hanım” da olabilir. Nitekim 10 büyükelçinin ikisi (Hollanda ve Yeni Zelanda) hanımdır. Onları adam diye tanımlamanız mümkün değildir. “kişi” hem erkek, hem de hanım olabilir.
Bir ülkede görev yapan diplomatlar önemli dokunulmazlık ve ayrıcalıklara sahiptir. Diplomatlar tutuklanamaz, yargılanamaz ve de konutlarına girilemez. Bunlar 18 Nisan 1961 tarihli Diplomatik İşlemler Viyana Sözleşmesi’nin 29-37’inci maddeleriyle uluslararası hukukta güvence altına alınmıştır. Bir diplomatı “Persona non grata”ilan edilen ülke de ilan eden ülke, kendi diplomatlarına karşı mütekabiliyet (reciprocity) kapsamında tasarrufta bulunabilir. )
23 Kasım 2013 tarihinde Mısır’daki “Sisi Darbesi” sonrasında Türkiye’den gelen eleştirileri Mısır “içişlerine karışmak” olarak tanımlayarak büyükelçi Hüseyin Avni Botsalı‘yı istenmeyen kişi ilan etmiş, diplomatik ilişkiler maslahatgüzar (Chargé d’Affaire) seviyesine düştürülmüştü. Türkiye de Mısır’ın Ankara Büyükelçisi Abderahman Salaheldin‘i istenmeyen kişi olarak açıklayarak Mısır’a geri göndermişti. 2016 yılında Bulgaristan bir Türk diplomatı din işleriyle ilgilendiği gerekçesiyle “Persona non grata” olarak açıklayınca, Türkiye de misilleme olarak Bulgaristan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda görevli konsolosu “istenmeyen kişi” ilan ederek Bulgaristan’a iade etmiştir.
10 Büyükelçinin ilk açıklamasıyla son açıklama arasında çelişki yoktur. Çünkü, yapılan açıklama özür anlamına gelmemektedir.10 Büyükelçinin Osman Kavala konusundaki açıklaması, Viyana Sözleşmesi’nin 41. maddesine aykırı olarak Türkiye’nin içişlerine karışma amacını gütmeyip, Türkiye tarafından uluslararası anlaşmalardan kaynaklanan yükümlülüklerin yerine getirilmesine yöneliktir. “Türkiye’nin içişlerine karışıldığı” yolundaki görüş Türk makamlarının yorumudur. “18 Ekim Bildirisi” ile ilgili olarak ABD, Kanada ve Hollanda’nın Türkiye Büyükelçilikleri “Viyana Diplomatik İlişkiler Sözleşmesi’nin 41. Maddesine riayet edildiği” ni açıklamışlardır. Bu madde, diplomatik misyonların, bulundukları ülkelerin içişlerine karışmayacağına ilişkindir.
İlk olarak ABD Büyükelçiliği’nin Twitter hesabından yapılan açıklamada, “ABD, 18 Ekim tarihli açıklamaya ilişkin bazı soruların yöneltilmesi vesilesiyle, Diplomatik İlişkiler Hakkındaki Viyana Sözleşmesi’nin 41. Maddesine riayet etmeyi teyit eder” denilmiştir. ABD’nin açıklamasını, diğer büyükelçiliklerin açıklamaları izlemiştir. Kanada Büyükelçiliği de, benzer açıklamayı Twitter hesabından yapmıştır. Büyükelçiliklerin tamamı tarafından yeni açıklamaların konunun gündeme geleceği kabine toplantısının başladığı sıralarda yapılması dikkat çekicidir.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, Türkiye ile yaşanan Osman Kavala gerilimine ilişkin yaptığı değerlendirmede, 18 Ekim’deki Kavala çağrılarının Viyana Sözleşmesi’nin 41. maddesiyle tutarlı olduğunu açıklamıştır. Anlaşmazlıkları gidermek üzere herhangi bir NATO müttefikiyle olduğu gibi Türkiye ile de diyalog kurmaya devam edeceklerini belirten Price, ABD’nin Ankara Büyükelçisi David Satterfield’ın Türkiye’de görevinin başında olduğunu açıklamıştır.
2 Mart-14 Nisan 1961 tarihlerinde Viyana’da toplanan Diplomatik İlişkiler ve Bağışıklıklara Dair Konferans’ın sonunda 18 Nisan 1961 tarihinde kabul edilerek 24 Nisan 1964 tarihinde yürürlüğe giren, 53 maddeden oluşan 1961 tarihli Viyana Sözleşmesi, diplomasi hukuku alanında uluslararasındaki temel belgelerden biridir. 192 devletin taraf olduğu Viyana Sözleşmesi’nin 41. maddesi aşağıdadır:
Türkiye; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine taraf, AİHM’nin zorunlu yargı yetkisini kabul etmiş ve Anayasasının 90/5. maddesine “insan haklarıyla ilgili uluslararası hukuk belgelerinin iç hukuka üstünlüğünü” anayasasına koymuş bir ülkedir. AİHM Büyük Dairesi “hak ihlali” olduğunu söyleyerek Kavala ve Demirtaş’ın tahliye edilmesine ve gerekiyorsa yargılama sürecinin tutuksuz devamını kararlaştırmıştır.
Yazıları posta kutunda oku