Sayın Çelik merhaba,
göndermiş olduğunuz bilgilendirmeniz için teşekkür ederim. Kavganın kurbanları nitelediğiniz şahısların ülkemizdeki eylemleri herkesçe biliniyor. Özellikle Kızıl Soros (nasıl kızıl oluyorsa? F16 savaş uçaklarının komisyoncusu) olarak nitelenen kişi aile boyu Türk toplumuna zarar veren bir mahluk.
Osmanlı’nın yok olmasını sağlayan eylemleri; 19. Yüzyılın ortalarında itibaren tetikleyen Mısır valisi ve Hicaz Hidivi olan paşa ve bunun zürriyetinin Kütahya’ya kadar dayanan eylemleri sonucunda, denize düşen yılana sarılır misali Osmanlı İngilizlerden yardım istemesiyle imparatorluğun yıkılışına yol almıştır. Kıbrıs adası bu hengamede Osmanlı’nın elinden çıkmış, ingilizler elde etmişti. Sadece bu değil Osmanlı ortadoğu ve magrip ülkelerini bu ailenin yürüttüğü baskı sonucunda kaybetmiştir. Berlin konferansı sonrasında Osmanlı zahiren imparatorluk görüntüsü verirken, fiilen hükümranlığını yitirmiş hale gelmişti. Açılan üçkağıdın kurbanı Osman Kavala’nın ataları değil, Osmanlı oldu.
Günümüzde bu ailenin bir ferdi TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN YIKILMASI İÇİN MÜCADELE EDİYOR! düşüncenize iştirak ediyorum. Batılı eşkiya, Osmanlı’nın süveyş kanalı için yaptırdığı ve parasını ödediği anıtı Osmanlı’ya teslim etmek yerine el koymuş ve daha sonra ABD’lilere devredilmiştir.
Keza Osmanlı’nın parasının tamamını ödediği iki gemisine yine bu eşkiya elkoymuştur. Günümüzde eşkiyanın ülkemizdeki temsilcileri; Uluslararası hukuka aykırı hareket ederek açıklamalarını yaptılar. Daha sonra tükürdüklerini yalama yolunu seçerken, ısrarla uluslararası hukuka aykırı iddialarının arkasında durma terbiyesizliğine devam ederken, eşkiyalıklarını tevsik ediyorlar.
Açıklamanın tarafları içerisinde Almanya Federal Cumhuriyeti’nin olmasını ziyadesiyle şaşkınlıkla okudum. Zira Almanya Federal Cumhuriyeti Anayasa mahkemesi 14.10.2004 tarih ve 2 BvR 1481/04 sayılı kararında AİHM’nin kararlarının AFC’ni bağlayıcılığını incelemiş ve kararında; Alman anayasasının birincil hukuk, Avrupa İnsan Haklarını Korumaya Dair sözleşmenin ikincil hukuk kapsamında değerlendirdikten sonra şu ifadelere yer vermiş ( bkz. 17. Derkenara)
„Avrupa İnsan Hakları Konvansiyonu düzey itibariyle anayasanın altında basit bir yazılı hukuk olduğu için insan hakları mahkemesinin, işlevi açısından, konvansiyon antlaşmasını imzalayan tarafların milli mahkemelerine kıyasla daha üstün bir merci durumunda olmadığı, bu yüzden milli mahkemelerin gerek insan hakları konvansiyonunun tefsiri, gerekse milli anayasal hakların tefsiri konusunda Mahkemenin kararlarına bağlı olamayacakları dile getiriliyor“
(Bizde birçok köşe yazarı; AİHM’nin kararlarının bizim anayasamıza göre bağlayıcı olduğu vs. şeklindeki düşüncelerini köşelerinde yazıyorlar. Avrupadaki gelişmelerden bihaber bilgi yoksunu yazarların toplumumuza verdikleri yanlış bilgilerle aslında ülkemiz aleyhinde faaliyette bulunanları himaye altına almaya çalıştıkları, zımnen aleyhimize olan faaliyetlerin tarafı olduklarını beyan ediyorlar.)
Alman B.elçi kendi ülkesinin doğrudan uygulamadığı AİHM’sinin kararlarına Türkiye’nin uyması talebi büyük bir terbiyesizlik örneğidir. Ayrıca Türkiye Cumhuriyetini yıkma faaliyetinde bulunanları kurtarmaya yönelik bu açıklama, Osman Kavala’nın ülkemiz için ne kadar çok tehlikeli olduğunu teyit ediyor.
Belirttiklerinize ilave olarak B.elçiler 104 Generalin yapmış olduğu açıklamaya hiçbir şekilde destek vermediler. Demek ki amaçları üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek. Cumhurbaşkanımızın B.elçilerin kavulması yönünde yapmış olduğu açıklamaları doğrudur, uluslararası hukuka uygundur. Herkes haddini bilmek zorundadır.
Ülkemizde „Gül“ olarak nitelendirdiğiniz herifin dış başına verdiği „Cumhuriyetin sonu geldi“ beyanları halen taptaze hatırdadır. Keza herifin Dolmabahçe’ye dayattığı ingiliz gemisiyle verilen mesajlarıda.
Bilinmesini önemli gördüğüm ve CB’nın danışmanlığı ve yeni anayasaları piyasaya süren Uçum ve eşi hanımefendinin karargah olarak kullandığı mekanların sahipleri Bedirhan aşiretinin torunları. Anayasalarımız, milletimizin ihtiyaçlarından dolayı değil, birilerinin dayattıkları ve maşaları marifetiyle yürürlüğünü sağladıkları metinler olmaya başladı. Kellesi uçurulması gerekenler, eğer baş tacı edilirse;
„Allah Türk Milletine acısın derim.“
Kalın sağlıcakla
Rehan Gündoğmuş
Mekan B.elçilerin değil, ülkemizin nadide Gül’üne ait. Fotograf karesi aynı ama Gaztenekeciler haçı nasıl gizleyeceklerinin şaşkınlığı içerisindeler.
Fethullah Gülen’in kapısındaki haç!
Erivan’da Sarkisyan’la görüşmesinde şömine üzerinde Ağrı dağı tablosu önünde çektirilen fotografla verilen mesaj çok açık. AA makaslama derdinde
HERDAİM BÜYÜK BİR UYUM İÇERİSİNDE BİRLİKTE ÇALIŞTILAR…. RENKLERİNE VARINCAYA KADAR.
Bir yanıt yazın