Covid-19 günün birinde sona erse bile yeni salgın hastalıkların gelebileceği uyarısı yapılıyor. Uzmanlar “Yeni salgınlara hazırlıklı olunmalı” diyor.
Dünyanın önde gelen hakemli bilimsel tıp dergilerinden The Lancet’in raporuna göre, iklim değişikliği nedeniyle Kovid-19’un yanı sıra dang humması, chikungunya ve zika gibi salgınlarının patlak verme olasılığı artıyor.
İklim krizinin sağlık üzerindeki etkileri giderek artarken, sağlık alanındaki eşitsizlikleri gidermek için iklim değişikliğiyle mücadele planlarının yeni tip koronavirüs (Kovid-19) sonrası kalkınma programlarına entegre edilmesine ihtiyaç duyuluyor.
Bu yıl altıncısı yayımlanan ve 38 akademik kurum ile Birleşmiş Milletler (BM) kuruluşlarında görev yapan araştırmacıların fikir birliğini temsil eden Lancet Sağlık ve İklim Değişikliği Geri Sayım Raporu’na (Lancet Countdown) göre, iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak, adil ve sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek için küresel çapta acil eyleme geçilmesi gerekiyor.
Küresel sıcaklık artışının uzun vadede gezegende yaratacağı etkilerin bedelinin insan sağlığıyla ödeneceği ve iklim değişikliğine neden olan emisyonların nispeten daha az salındığı düşük gelirli ülkelerin toplumlarının en sert etkileri yaşayacağı öngörülüyor.
Rapora göre, Kovid-19 aşılarına erişimin adil şekilde sağlanamadığı bu dönemde, iklim değişikliğine karşı yürütülen küresel mücadelede de benzer eşitsizlikler görülüyor.
Bu kapsamda, insani gelişme endeksi sıralamasında en alt sıralarda yer alan ve emisyonlarda en az sorumluluğu olan ülkeler, iklim değişikliğine uyum planlarının sağlık üzerindeki etkilerinden yararlanmada da en geride kalıyor.
Bu nedenle, Kovid-19 sonrası toparlanma planlarının Paris Anlaşması ile uyumlu olması, küresel sıcaklık artışını 1.5 dereceyle sınırlandırmak için gereken sıfır karbon yatırımlarının yapılması, toplumsal ve sağlık alanındaki eşitsizliklerin azaltılması için siyasi liderlere ve karar alıcılara çağrıda bulunuluyor.
Birçok ülke iklim değişikliğinin sağlık üzerindeki etkilerine karşı hazırlıksız ve ülkeler yetersiz finansman nedeniyle sağlık ve iklim değişikliği konusunda planlarını uygulayamıyor. Dünyada, iklim değişikliğine uyum paketlerinde sağlık alanına ayrılan fonlar toplam iklim değişikliği uyum fonunun yüzde 0,.’üne karşılık geliyor.
Raporda takip edilen 44 göstergeye göre, iklim değişikliğinin sağlık üzerindeki etkileri ‘hiç durmadan’ artıyor.
Dang humması, chikungunya ve zika salgınlarının patlak verme olasılığı, Avrupa ülkeleri de dahil olmak üzere, insani gelişme endeksi yüksek ülkelerde en hızlı şekilde yükseliyor.
İnsani gelişme endeksi düşük olan ülkelerin yüksekte kalan ve diğer alanlara kıyasla daha serin bölgelerinde sıtmaya elverişli ortamlar çoğalıyor. Kuzey Avrupa ve ABD’nin kıyı bölgeleri, gastroenterit, ağır yara enfeksiyonları ve sepsis üreten bakterilerin gelişmesine daha elverişli hale geliyor.
Mevcut deniz seviyelerinden beş metreye kadar yükseklikte yaşayan 569.6 milyon insanın sel, şiddetli fırtına, toprak ve su tuzlanmasıyla karşılaşma ve çoğunun bu bölgeleri kalıcı olarak terk etme riski artıyor.
Geçen yıl dünya genelindeki kara alanlarının yüzde 19’u yıl boyunca aşırı kuraklıktan etkilenirken, iklim değişikliği kuraklık olaylarının sıklığında, yoğunluğunda ve sürecinde artışa yol açıyor.
Su güvenliği, sanitasyon hizmetleri ve gıda verimliliğini tehdit eden iklim değişikliği nedeniyle orman yangınları ve kirleticilere maruz kalma riski büyüyor.
Aşırı kuraklık ve gıda güvensizliğinden en fazla etkilenen bölgeler arasında Afrika Boynuzu yer alırken, incelenen 136 kıyı ülkesinden 95’inde deniz yüzeyi sıcaklığının yükselmesi bu ülkelerin deniz kaynaklı gıda güvenliğine yönelik tehdit oluşturuyor. Bu gelişmeler dünyada günlük gıda ihtiyacını denizlerden elde eden 3.3 milyar insanı da hızla tehdit ediyor.
Özetleyelim:
Geçmişte de insanlık çok büyük salgın hastalıklarla mücadele etmek durumunda kalmış. Şimdilerse ise çevresel sorunlar, küresel ısınma ve risk taşıyan diğer sorunlar nedeni ile salgın hastalıklara davetiye çıkarılıyor.
www.facebook.com/necdet.buluz