ALTAY TÜRKLERİNDE YENİ AİLENİN DOĞUŞU – SHURUBU KAYHAN / TURKISHFORUM-A.TÜRER YENER
Düğün insan hayatındaki en büyük kutlamadır. Nikahın kıyılmasıyla aile kurumuna geçiş ve kendi ailesini kurma sorumluluklarının başlangıcı doğar. Bu ailenin kurulmasından önce büyük kutlama ile devam eden toy, düğün düzenlenir. Altay düğünü dört aşamadan oluşur; dünür gitme, düğün hazırlıkları, düğün ve düğün sonrası. Her aşama ayrı ayrı gelenek ve adetlerle devam eder.
Dünür Gitme
Dünür gitme geleneği dünür olmadan önce hazırlık görüşmeleriyle başlar ve taraftarlar anlaştıktan sonra kız istemeye gidilir. İki tarafın da gelişmeye olumlu karar vermeleriyle akraba olma yolunda ziyaretler başlar. Hem kız hem de erkek tarafının aileleri birbirlerini iyice tanımaya çabalarlar.
Kız 10-12 yaşına geldiğinde, erkek ailesi hediye ile ziyarete gelirler. Bu ziyaret anlaşmayı hatırlatma amaçlı yapılır. Bu ziyaretler kız yetişkin yaşa gelene kadar her sene tekrarlanır. Ziyaret sırasında erkek tarafı kız için tilki, samur kürkleri, ileride başlık yapıp giydirmek için kürk getirirler. Elbise ve kaftan diktirmek için de ipek ve kadife kumaşlar ve çarşaf, havlu getirirler.
Kızı verme vakti geldiğinde (döp detse) erkek tarafı dünür gelir ve kutlama ile kız istenir. Kız isteme adeti damadın perde arkasında (köcögö) oturan kızın yanına getirilerek kızı göstermesiyle biter. Ardından köy ya da mahallede geleneksel kutlama başlar. O gün erkek tarafı gelin getirme “kız ekelgeni” kutlaması düzenler. Dünür taraftarlar o gün düğün gününü belirlerler. Akabinde iki taraf da düğün hazırlıklarına başlar.
Düğün Öncesi Hazırlıklar.
Bu dönemde düğün öncesi adetleri gerçekleştirirler. Altaylılar genelde düğünleri son bahar mevsiminde yaparlar. Nikah sonrasında oluşacak akrabalık (dünürlük) için önceden görüşmeler, ziyaretler, yemekler düzenlenir. Damat ailesi kız ailesine defalarca kumaş, deri, kürk ve yün hediye gönderirler. Önceden anlaştıkları kadar malı da azar azar getirmeye başlarlar. Kız tarafı evlenirken verecekleri çeyiz (dööcö, sep) için kız daha beş yaşındayken hazırlanmaya başlarlar. Çeyizler deri torbalarda (kaptar) ve tahta sandıklarda (kayıpçaktar) saklanır. Düğün günü dööcö damadın evine götürülür. Erkek tarafı düğünden önce yeni evlenecekler için ev inşa ederler. Bir gün belirlenir ve ev yapımında yardımcı olmaları için akraba, dost ve komşular davet edilir. O gün hep birlikte evin inşatını tamamlamaya çalışırlar. Buna Altaylılar “ayıl tuduştın köçözü” ya da “aylançıktın çayı” derler.
Düğünün en önemli geleneği gelinin oturduğu odanın bir köşesine daha önceden özenle el işleri ile yapılmış bir beyaz perdenin “köcögö” çekilmesidir. Bu perdenin eni 1.5, uzunu 5.3 metre büyüklüğünde olup kenarları ipek fırfırlar ve boncuklarla işlenir. Köcögö o gün sabah dağnın doğu tarafında yetişen huş ağcının kalın dallarından kesilen iki budağa takılır. Bu adet Altaylıların dini inançlarına göre uğurlu sayılır. Düğün öncesi birde niyet edilerek adak kesilir.
Geleneksel Düğün Oyunları
Eğer kaçırdığı kızı erkek kendi akrabalarının evine götürürse, oraya damadın ve kızın ebeveynleri de davet edilir ve barışma görüşmeleri yapılır. Daha sonra damadın kendi evine götürürler. Fakat o evden çıkmadan önce akrabalarının evinde tahta tabakta ” tepşi blaacarı” sunulan eti yiyip bitirmeleri şarttır. Ancak ondan sonra çıka bilirler. Akrabaları müstakbel dünürleri ağırladıktan sonra düğün evine uğurlarlar.
Kızın akrabaları damat tarafından kızları için belli bir ölçüde hak talep ederler. Kızı damadın köyüne getirmeden önce bazı geleneksel oyunları oynarlar. Onlardan biri “dööcö sadarı” oyunudur. Kızın çeyizinden bazı parçaları överek damat tarafına pazarlayarak satma oyunudur. Bu oyunda gelin adayının erkek yeğenleri kadın kıyafeti giyerek “Kime kız lazımsa satın alacak” diyerek satış yaparlar. Kızın çeyizini getirirken de ayrı bir oyun sergilerler. Çeyizi eve getirmeden çeşitli ikramlarda bulunarak, sözlü atışma oyunları oynarlar. Çeyizi satın alma, ikramla memnuniyet belirtme adetleri gerçekleştikten sonra iki tarafın kadın akrabaları düğün evini çeyizle süslerler. Daha sonra damat tarafı gelini getirmek için yola çıkarlar. Giderken ellerine ardıç budakları “arçina”, ikramlar, çeyizden bayram kıyafetleri alıp götürürler. Önde gelin için hazırlanan “köcögö”, sol tarafta damadın , sağ tarafta ise gelinin akrabaları yürürler. Gelin adayının oturduğu eve geldiklerinde şarkı söylemeye başlarlar. Damadın büyük yengesi yeni evlenecekler için ocakta ateş tutuşturma adetini gerçekleştirir. Gelini başlık parası karşılığında aldıktan sonra süsleyip köcögö ile örtüp yeni evine getirirler. Uzun kollu elbisesinin kolu ile yüzünü kapattırırlar. Bundan sonraki adetleri ise nikah merasimi ile ilgili devam eder. Geline evden çıkarken kayınvalidesi süt ikram eder ve iyi dileklerde bulunur. Damadın evine geldiklerinde ise eve girmeden gelini iki kere evi dolaştırırlar daha sonra evin baş köşesine doğu yönüne doğru oturturlar. Bu arada gelinin yüzü hiç açılmaz. Daha sonra gelinin saçı ikiye ayrılarak örülür (çaç öreri). İki saç evli kadın anlamına gelir. Saçın tam ortadan ikiye ayrılması ailedeki kadının haklarını ve yerini anlatır. Saçın sağ tarafını kız, sol tarafını erkek tarafı örer.
Buysa kızın artık yer değiştirerek, damat tarafına geçtiğini anlatır. Örülen saçın üzerine çok yüksek şık ve süslü başlık giydirirler. Altay’da yüksek başlığı ” kuraan börük”ü evli kadınlar giyer. Bu geleneği çok çocuklu, mutlu evliliği olan kadınlar gerçekleştirirler. Köcögönün ardından gelini evli kadın kıyafeti “çegedek” giydirirler. Bunu kadınlar şarkı söyleyerek yaparlar. Daha sonra müstakbel eşlere süt ikram ederler ve iyi dilekler söylenilir. Böylece gençler bu adet gerçekleştikten sonra karı koca sayılır ve yeni bir aile doğar…