Her şeyin öncelikle de Biden, Erdoğan vb. gibi adamların yer aldığı bir Dünyada şayet sonsuz ömürler yaşanıyor olsaydı, Dünya ne kadar yaşanılmaz olurdu değil mi? Demek oluyor ki doğa işini biliyor ve her şeyin evet aralıksız olarak canlı, cansız her elementin pili, sonunda bitiyor veya güncel dünyayı terk ediş düdüğü vakti gelince çalıyor.
Sağlığı nedeniyle yeniden adaylığını koyamayacak olduğu söylenen ve artık siyaset hayatına bile devam etmesi sakıncalı olup engellenmesi gereken Erdoğan’ın yerine emperyalist senaristler, yeni siyasa partnerlerini şimdiden ayarlamaya başladılar. Tabi ki yeni adayların her zaman olduğu gibi yine Türk Milletinin bekası hesabına değil; ama emperyalist menfaatlerinin ön plana taşınacağı bir tensip ve destekle seçileceği kesindir.
Ne var ki bu yılı bile çıkaramayacağı düşünülen Erdoğan’ın artık şimdiden parasal yandaşlarıyla ilişkiyi kesmeye başlaması son menfaatinedir. Çünkü mevcut çakma demokrasi Hükümetinin bütün bakanları ve diğer yandaş ihale babaları Hükümet düştüğünde hesap verirken yapayalnız kalacakları için, olacak kayıplardan şimdilik korunabilmek üzere, bundan sonraki yaşamları bağlamında şimdiden dışarıda yeni vatandaşlıklar aramaya hazırlanmalı ve bu nedenle de ödemek zorunda olacakları hatırı sayılır meblağları şimdiden fonlamaya başlamalıdırlar ya da başlamışlardır çoktan.
Yoksa muhtemelen şimdi de Taliban’a pazarlanması düşünülen ülkemiz, onlar için de artık yaşanılır olmayacaktır. Ayrıca faizlerin düşürülüp Doların yükselmesinde, bilinen ekonomik nedenlerle tek kazanan, Dolar rezervi olan Erdoğan ve aynı paralelde sonraki yaşamlarında dışarıda Dolar sarf etmek zorunda kalacak diğer Dolar stokçusu yandaşlar olacağından ve artık seçim umutları da kalmadığından ülkeden savuşmanın hesabını, akıllarınca intikam almak üzere yine ülkemizin üstüne yıkmaya yönelik yaptıkları da çıkıyor ortaya. Yoksa ısrarla ve bütün riskleri üstüne alarak, aslında milli hesabına asla Cumhurbaşkanı dahil hiçbir siyaset adamının el atmaması gereken MB ile uğraşmasının sebebi nedir sanıyorsunuz? Ve anlaşılan ülkeden ayrılmadan önce bütün mal varlıklarını Dolarla satmayı düşünüyorlar ve muhtemelen de de çoktan yapıyorlardır bunu.
Yalnız Erdoğan’ın hasta olduğunu ve fazla vaktinin de kalmadığını söyleyen dış kaynaklı yazarların ve onların ülkemizdeki basın ortaklarının, göreve başladığında bile 2 yıllık ömrü kaldığını söyledikleri şahsın, 20 yılda ülkenin ocağına incir dikmesinin de hazırlayıcıları oldukları asla unutulmamalıdır. Ve bu nedenle de yeni bir tufaya asla düşülmemelidir. Nitekim dış medya Erdoğan’ın bozuk olan sağlığından bahsedip AKP içinde en iyi adayın Akar olduğunu ve onunla daha iyi anlaşabileceklerini açıklarken, tartışmasız bir emperyalist algıyla da dikkatlerini çekmeye çalışıyordu okurların. Yani Gülsüm’ün gidip yeni Gülsün’ün gelmesiydi kendileri için önemli olan ahval ve şerait sadece. Lakin acaba öyle mi olacaktı ya da olmalıydı!
Yalnız yukarıda ifade etmeye çalıştıklarımı eskisi gibi açık ve kesin ortaya koyamıyorlar. Çünkü eskisi kadar güçlü olmadıklarını da çok iyi bildiklerinden artık kem, kümlerle işi idare etmeye çalışıyorlar anlayacağınız. İngiliz BP İmparatorluğunun son benzin çaresizliğine ve bir zamanların İngiliz ordusu mensuplarının şimdi yurttaşlarına benzin dağıtmakta olmasına bakılırsa; sadece USA’nın akıl önderi İngiltere’nin değil, AB’nin de ne durumda olduğu daha iyi anlaşılır. Yalnız Almanya şimdilik ısırgan tarlasındaki tek gül gibi duruyor. Hoş bakalım bu da ne kadar böyle devam edebilecek. Öyle ya daha şimdiden manipüle edilmeye çok daha müsait ilk siyasi değişim ve umutsuz olan yeni Hükümet adaylarında ilk istifalar başladı bile. Sosyal çerçeveye olabildiği kadar sıkıştırılmış bir (sosyal) liberal koalisyonla, neoliberalizm ve Küreselcilik ne kadar saf tutabilecek. Bu da beklenip görülecektir anlayacağınız.
Bizde 6 Muhalefet Partisinin TBMM’yi bağımsız güçlendirmek üzere tek bir karar ve düşüncede birleşmeleri, aslında çoktan olması gereken bir olguyu gösterirken özgürlüğünden asla taviz vermeyen ve vermek istemeyen vatandaşları da mutlu ediyor şüphesiz. Bu arada süregelen sayısız yolsuzluklar, Vakıf kıyakları, Rektör, kayyum, diğer çeşitli bürokratik tayinler vs. gibi türlü liyakat dışı atamalar, olumsuz sataşmalar ve Temel fıkralarını anımsatan çeşitli diğer sahte gündem parodileri; ana sorunlarımız olmuş Adaletsizlik, Ekonomi, satılan kaynaklarımız, işsizlik, eğitim, sosyal içerikli el yakan sağlık, açlık ve özellikle de mutlaka Hükümetten bağımsız olması gereken Merkez Bankamızın içine giren çıkan elin belli olmadığı bir harami torbasına dönmüş milli kasası gibi yaşamsal ve rehabilite edilmeleri hayati noktaya gelen ana problemlerimizin nasıl askıya alınmasına çalışıldığına bakılırsa; AKP’nin artık son günlerini yaşadığı vasıtasız ve uzatmasız derhal anlaşılabiliyor.
Bu durum ise yakın geleceğin, ilk önce de çakma Başbuğ da nasıl bir korku ve çaresizlik yaratmış olduğunu gösteriyor. Bu da korkusunun artık dağlara çıktığını akla getiriyor. Halbuki düşünemiyor ki soymak için fırsat kollayanlara da yol göstermeye devam ederse en çok varlığı olan ve ‘Ekonominin tek sorumlusu benim, ben’ diyen kendi şahsını ana hedef yapacaktır kuşkusuz. Zira siyasetin gerekirse kan dökerek devam ettirilmeye çalışılması tarihte, buna teşebbüs eden tek adamların sonuçta hep kendilerini yok etmiştir. Yani sözün özü dersek; diktasını cinayetle devam ettirmeye çalışan her Liderin, biricik çıkar yolu, sonuçta kalan ömründen vazgeçmek olmuş ve olacaktır da sadece…
Serendip Altındal