1865 – Kara Şahin Kızılderili Savaşı (Utah)
1865 – Powder River Kızılderili Savaşı
1865 – Hualapai Kızılderili Savaşı
1865 – Anadolu’dan Amerika’ya Ermeni Göçü (90)
1865
1860 Yılındaki başkanlık seçimlerinde Lincoln, zorlu bir yarışın ardından başkan seçilmişti. Lincoln’ün başkanlığı bütün ülkede büyük bir değişimin habercisiydi. Güneyliler, kölelik karşıtı tavrından ve kölelik sisteminin kesinlikle kaldırılması gerektiği yönündeki söylemlerinden dolayı Lincoln’den hoşlanmıyorlardı. Başkanlık seçimlerinden sonra Güney’deki 11 eyalet Birlik’ten ayrılarak bağımsızlıklarını ilan etti. Bu eyaletler daha sonra Güney Devleti olarak kendi aralarında birleştiler. Bunun üzerine Lincoln başka çare kalmadığını görerek kurmaylarına gereken saldırı emrini verdi. İlk çatışmalar Forth Sumter denilen yerde başlamıştı. Federal Kuvvetler ilk etapta Atlanta Eyaletini hedefalmıştı.
Güney’in merkezi konumunda, stratejik bir eyalet olması yanında, burası asilerin merkeziydi. Uzun süren kanlı savaşlar sonucunda iki taraf da büyük kayıplar verdii ve Atlanta, Federal Hükümet’e bağlı askerlerce kontrol altına alındı. Bu, Güney’e karşı kazanılan büyük zaferdi.
Sherman komutasındaki Federal Kuvvetler Güney’e karşı baskılarını arttırmıştı. Florida, Alabama, Georgia, Louisiana ve daha sonra Texas Birlik’ten ayrıldı. Federal Kuvvetler’in ilerlemesi ve Kuzey’in artan baskıları sonrası Virginia, Arkansas, Tennesee ve Kuzey Carolina eyaletleri de Birlik’ten ayrıldı. Öte yandan Missouri, Delaware, Maryland ve Kentucky eyaletleri, köleliğin devam ettiği eyaletler olmasına rağmen Birlik içerisinde kalmayı tercih ettiler. Sonradan Batı Virginia bölgesi Virginia ile bağlantısını keserek Birliğe bağlandığını açıkladı. Bu sırada senato, savaşa büyük bir kaynak aktarımını öngören yasayı kabul etmişti.
Savaş alanında Güneylilerin durumu çok iç açıcı değildi ve süreç Güney aleyhine işlemekteydi. 9 milyonluk nüfusun yaklaşık 3,5 milyonu köleydi ve bunların tamamının savaşta kullanılması gibi bir durum da zaten söz konusu olamazdı. Ayrıca, Güneylilerin erzak, mühimmat ve sağlık malzemesi stokları da uzun bir savaşı kaldıracak yeterliliktedeğildi. Kuzeylilerin sanayisini Güneylilerden 11 kat daha büyüktü ve demir yolu ulaşımı, bankacılık ve diğer alanlarda da birçok üstünlükleri vardı. Kuzey’in askerleri, Güneyli askerler gibi aç, sefil ve silahsız değildi, hemen hepsi gayet iyi silahlanmış ve savaşa hazır durumdaydı. Fakat savaş sırasında bu üstünlüklerini kullanamadıkları zamanlar da oluyordu. Güneyliler karşısında başta Bull Run çatışması olmak üzere ağır yenilgiler alıp geri çekildikleri cepheler olmuştu. Ancak daha sonra toparlanarak ilerlemelerine devam ettiler ve Tennnessee’de olduğu gibi birçok zafer kazandılar.
Savaşta iki taraf da teknolojik imkânları olabildiğince kullanmaya çalışıyordu. Federal Kuvvetler’in taaruzlarına daha fazla dayanamayan Güneyliler sonunda pes etmek zorunda kalmıştı.1865 yılı savaşın sona erdiği yıl oldu. Savaşta yaklaşık 620.000 insan hayatını kaybetti. Bu kanlı savaştan sonra Kongre köleliğin kaldırılmasını içeren 13’üncü Yasa düzenlemesini ilan etti. (91)
1866
Red Cloud’s Kızılderili Savaşı)
1866
Hem Lincoln hem Johnson, Kongre’nin, Anayasa’daki “Her meclis… üyelerinin yeterlilikleri konusunda kendi kararını verecektir” hükmüne dayanarak, Güneyli yasama organı üyelerinin A.B.D. Senatosu’nda ya da Temsilcileri Meclisi’nde görev yapmalarını engelleme hakkı bulunacağını sezmişlerdi. Gerçekten de, “Radikal Cumhuriyetçiler” olarak bilinen ve Güney’i cezalandırmak isteyen Kongre Üyeleri, Thaddeus Stevens’in önderliğinde bir araya geldiler ve seçilmiş Güneyli senatörlerin ve temsilcilerin Kongre çalışmalarına katılmalarını engellediler. Bunu izleyen birkaç ay içinde Kongre, Güney’de yeniden yapılanma için Lincoln’un başlattığı ve Johnson’un devam ettirdiğinden çok daha farklı bir plan uygulamaya başladı.
Siyahlara tam vatandaşlık hakkı verilmesi gerektiğine inanan Kongre Üyeleri giderek daha büyük bir halk desteği görmeye başladılar. Kongre, Temmuz 1866’ya gelindiğinde, Güney’deki yasama organlarının ırk ayırımcılığı yapılmasını önlemek amacıyla bir vatandaşlık hakları yasası çıkarmış ve yeni bir Azad Edilmiş Köleler Dairesi kurmuştu. Kongre bunun ardından, “Amerika Birleşik Devletleri’nde doğmuş ya da Amerika Birleşik Devletleri uyrukluğuna girmiş ve bu nedenle yönetimi altında olan her birey, Amerika Birleşik Devletleri’nin ve oturduğu eyaletin vatandaşıdır” hükmünü getiren 14 sayılı Anayasa Değişikliği’ni kabul ve böylelikle, Dred Scott hakkında alınan ve kölelerin vatandaşlık hakkını reddeden kararı iptal etti…
Tennessee dışındaki tüm Güney eyaletleri yasama organları bu değişikliği onaylamayı reddetti ve bazıları bunu oy birliği ile gerçekleştirdi. Buna ek olarak, bazı Güney eyaletlerinin yasama organları, savaş sonrasında, özgür kalan kişilerin tekrar köle yapılmalarına yönelik siyah yasaları çıkardılar. Yasalar eyaletten eyalete değişmekle birlikte, belirli hükümleri birbirinin aynıydı. Siyahlar yıllık iş sözleşmeleri yapacaklar ve ihlaller şiddetle cezalandırılacaktı; kölelerin çocukları için zorunlu çıraklık uygulaması getirilecek ve sahipleri onları dövebileceklerdi; boş gezenler yüksek para cezaları ödeyemezlerse, hizmetçi olarak satılabileceklerdi. Bu gelişmeler karşısında, Kuzeyli belirli grublar, Güney’deki siyahların haklarının korunması için gerekirse müdahale edilmesini savunuyorlardı. 1867 yılında Yeniden Yapılanma Yasası’nı onaylayan Kongre, Güney eyaletlerinde kurulmuş olan hükümetleri göz ardı ederek, Güney’i beş bölgeye ayırdı ve buralarda askeri yönetim kurdu. Sivil hükümetler kuran, Birlik’e bağlılık andı içen, 14. Değişiklik’i onaylayan ve siyahlara oy kullanma hakkı tanıyan eyaletler, kalıcı askeri yönetimden kurtulabileceklerdi.
Değişiklik 1868’de onaylandı. Ertesi yıl Kongre tarafından kabul edilen ve 1870’te eyalet yasama organlarınca onaylanan 15. Değişiklik, “Amerika Birleşik Devletleri vatandaşlarının oy kullanma hakkı, ırk, renk ya da daha önceki kölelik durumu gözetilerek, Amerika Birleşik Devletleri ya da herhangi bir eyalet tarafından kaldırılamaz ya da kısıtlanamaz” hükmünü getirdi. Kongre’deki Radikal Cumhuriyetçiler, Başkan Johnson’un, yeni azad olunan siyahları koruyan ve eski Konfederasyon liderlerinin seçilmelerini engelleyerek onları cezalandıran yasaları veto etmesini, vetolarına uyulmamakla birlikte, büyük kızgınlıkla karşılıyorlardı. Johnson’a karşı duyulan öfke o kadar büyüktü ki, Amerikan tarihinde ilk kez, bir başkanın görevden alınması için meclis soruşturması başlatıldı.
Johnson’un temel suçu Kongre’deki cezalandırıcı siyasete karşı çıkması ve onu eleştirirken çok sert bir dil kullanmasıydı. Düşmanlarının ona yöneltebildikleri en ciddi suçlama, daha önce Senato tarafından onaylanmış bir makam sahibinin görevinden alınabilmesi için de Senato’nun onayını gerektiren Görev Süresi Yasası’na karşın, Kongre’nin güçlü bir destekçisi olan Savaş Bakanın’nı Kabine’den uzaklaştırmış bulunmasıydı. Senato’da yapılan azil yargılaması sırasında, teknik açıdan Johnson’un Kabine üyesini görevden alma hakkı bulunduğu kanıtlandı. Daha da önemlisi, eğer Kongre bir Başkan’ı, üyelerinin çoğunluğu ile aynı görüşte olmadığı gerekçesiyle azlederse, bunun tehlikeli bir örnek oluşturacağı vurgulandı. Görevden uzaklaştırma girişimi, az bir farkla başarısızlığa uğradı ve Johnson süresi doluncaya kadar görevde kaldı.
Kongre Haziran 1868’e gelinceye kadar, Askeri Yeniden Yapılanma Yasası uyarınca, Arkansas, North Carolina, South Carolina, Louisiana, Georgia, Alabama ve Florida’yı yeniden Bbirlik’e kabul etti. Birlik’e yeniden alınan bu yedi eyaletin pek çoğunda, valilerin, temsilcilerin ve senatörlerin çoğunluğunu, savaştan sonra Güney’e inip siyasal şanslarını orada deneyen ve sık sık da özgürlüklerine yeni kavuşan Afrika kökenli Amerikalılarla ittifak içinde olan ve kendilerine “maceracı” (Carpetbagger) denilen Kuzeyliler oluşturuyordu. Louisiana ve South Carolina yasama organlarında, Afrikalı-Amerikalılar gerçekten de sandalyelerin çoğunluğunu ele geçirdiler. Geriye kalan son üç Güney eyaleti, yani Mississippi, Texas ve Virginia da sonunda Kongre’nin koşullarını kabul ettiler ve 1870’te Birlik’e yeniden alındılar.
Siyasal ve toplumsal üstünlükleri tehdit altında olan çok sayıda Güneyli beyaz, siyahların eşitlik sağlamalarını engellemek için yasa dışı yollara başvurdular. Siyahlara karşı şiddet olayları giderek daha sık görülmeye başladı. Düzensizliğin artması, 1870’te, özgürlüğüne kavuşan köleleri vatandaşlık haklarından yoksun bırakmaya teşebbüs edenlere karşı şiddetli cezalar getiren bir İnfaz Yasası çıkarılmasına yol açtı. (92)
1867
Amerika’nın kıtasal sınırları dışındaki ilk atılımı, az sayıda Inuit ve diğer yerli halkın yaşadığı Alaska’yı 1867’de Ruslardan satın almak oldu. Pek çok Amerikalı, Dışişleri Bakanı William Seward’ın bu girişimine ilgisiz kalmış ya da bunu öfkeyle karşılamış ve Alaska’dan, yaygın bir biçimde, “Seward’ın Yanılgısı” ve “Seward’ın Buzdolabı” olarak söz etmiştir. Buna karşın, 30 yıl sonra Alaska’nın Klondike Nehri’nde altın keşfedilmesi üzerine binlerce Amerikalı kuzeye taşınmış ve pek çoğu da orada kalıcı olarak yerleşmiştir. Alaska, 1959’da 49. ve Texas’ın unvanını elinden alarak en büyük eyalet olmuştur. (93)
1868
Komançi Kızılderili Savaşı
1869
Anadolu’dan Amerika’ya Ermeni Göçü (94)
1870
Anadolu’dan Amerika’ya Ermeni Göçü (95)
1870
1848 de California’da on yıl sonra da Colorado ve Nevada’da 1860 larda Montana ve Wyoming’de ve 1870 lerde de Dakota Kızılderilileri bölgesinin Black Hills kesiminde altın bulunması üzerine, Uzak Batı’ya doğru ilk büyük nüfus akını bölgedeki dağlara yöneldi. Madenciler bölgeye yayıldılar, toplumlar kurdular ve daha kalıcı yerleşimlerin temellerini attılar. (96)
1871
Tonto Kızılderili Savaşı
1872
Modoc Kızılderili Savaşı
1874
Red River Kızılderili Savaşı
1874
Massachusetts Meclisi 1874’te ilk kez kadın ve çocuk fabrika işçilerinin günde ancak 10 saat çalışabileceklerini belirleyen bir yasa çıkarmadan önce, ülkede hemen hemen hiç iş mevzuatı yoktu. Gerçekten de Federal Hükümet bu konuyla 1930’lara kadar ciddi olarak ilgilenmedi. O yıllara kadar bu konu eyaletlere ve yerel yetkililere bırakılmıştı ve onların da pek azı, zengin endüstricilere sundukları önemi işçilere veryorlardı. (97)
1875
Anadolu’dan Amerika’ya Ermeni Göçü (98)
1876
Büyük Siyu Kızılderili Savaşı
1876
Nimipu Kızılderili Savaşı
1877
Anadolu’dan Amerika’ya Ermeni Göçü (99)
1877
Zaman geçtikçe, Güney’in sorunlarının sert yasalarla ve eski Konfederasyonculara karşı sürekli kin beslemekle çözümlenemeyeceği daha açıklıkla ortaya çıkıyordu. Kongre Mayıs 1872’de genel bir Af Yasası kabul ederek, 500 dolayında Konfederasyon yanlısının siyasal haklarını iade etti.
Güney eyaletleri giderek Demokrat Parti üyelerini seçmeye, “maceracı” olarak tanınan hükümetleri görevden uzaklaştırmaya ve seçmek ve seçilmekten caydırmak amacıyla siyahları sindirmeye başladılar. 1876’ya gelindiğinde Cumhuriyetçiler sadece üç Güney eyaletinde iktidarda kalmışlardı. Aynı yıl yapılan başkanlık seçimlerine ilişkin anlaşmazlığın Rutherford B.Hayes lehine çözümlenmesi için yürütülen pazarlıklar sırasında Cumhuriyetçiler, Köklü Yeniden Yapılanma’ya son vererek Güney’in pek çok kesimini Demokrat Parti’ye bırakma vaadinde bulundular. Hayes 1877’de, geriye kalan hükümet askerlerini de çekti ve federal hükümetin siyahların vatandaşlık haklarını uygulama sorumluluğuna sessizce son verdi. (100)
1878
Anadolu’dan Amerika’ya Ermeni Göçü (101)
1878
Banok Kızılderili Savaşı
1879
Reneqade Period Kızılderili Savaşı
1879
Victorio’s War Kızılderili Savaşı
1879
White River Kızılderili Savaşı
1879
Ermenilerin Amerika’ya göçe devam etmeleri
1880
Amerikan misyonerlerinin faaliyetleri (kilise kurma, okul ve kolej açma vd.) gelişip yayılınca Ermenilerin göçüher şehirden, özellikle Harput (%40) tan ve genellikle bekârlar (%95) olmak üzere artmıştır. (102)
1880
Amerika’nın kıtasal sınırları dışındaki ilk atılımı, az sayıda Inuit ve diğer yerli halkın yaşadığı Alaska’yı 1867’de Ruslardan satın almak oldu. Pek çok Amerikalı, Dışişleri Bakanı William Seward’ın bu girişimine ilgisiz kalmış ya da bunu öfkeyle karşılamış ve Alaska’dan, yaygın bir biçimde, “Seward’ın Yanılgısı” ve “Seward’ın Buzdolabı” olarak söz etmiştir. Buna karşın, 30 yıl sonra Alaska’nın Klondike Nehri’nde altın keşfedilmesi üzerine binlerce Amerikalı kuzeye taşınmış ve pek çoğu da orada kalıcı olarak yerleşmiştir. Alaska, 1959’da 49. ve Texas’ın unvanını elinden alarak en büyük eyalet olmuştur. (103)
1880
Araziyi işgal edip işletmek isteyen vatandaşlara 64 hektar geniliğinde bedava çiftlikler bağışlanmasını öngören 1862 tarihli Yerleşim Yasası teşvik edici bir etki yarattı. İşin kötü yanı, geleceğin çiftçilerine dağıtılan topraklar çiftçilikten daha çok hayvan yetiştiriciliğine elverişliydi ve 1880 yılına gelindiğinde, 22.400.000 hektargeniliğinde “bedeva” toprak ya sığır yetiştiricilerinin ya da demiryolu şirketlerinin eline geçmiş bulunuyordu. (104)
1881
Geronimo Kızılderili Savaşı
1881
Ermenilerin, Massachusetts’te Ermeni Evagelik Şehitler Kilisesi’ni inşası.(105)
1881
Ermenilerin Amerika’da tarım alanında yer almaları (106)
1884
1862’de Kongre, Union Pacific Railroad Demiryolu şirketine imtiyaz verilmesini de onayladı ve şirket, çoğunlukla eski askerleri ve İrlandalı göçmenleri çalıştırarak, Iowa’nın Council Bluffs kasabasından batıya doğru hat döşemeye başladı. Aynı zamanda, Central Pacific Railroad demiryolu şirketi de büyük ölçüde Çinli göçmen işçilere dayanarak, California’daki Sacramento kentinden doğuya doğru ilerliyordu. İki hattın durmadan ilerleyip en sonunda 10 Mayıs 1869’da Utah’taki Promontory Point mevkiinde birleşmesi tüm ülkeyi heyacanlandırdı. İki okyanus arasında aylarca süren zorlu yolculuk süresi yaklaşık altı güne indirilmişti. Kıta üzerindeki demiryolu ağı sürekli gelişti.
1884’te orta Mississiippi Vadisi bölgesini Büyük Okyanus’a bağlayan dört büyük demiryolu hattı kurulmuş bulunuyordu. (107)
1884
XIX. Yüzyılın ikinci yarısında egemen olan ve çok büyük gönenç ve güç birikimi yaratan bırakınız-yapsınlar kapitalizmi, yargı organı tarafından destekleniyor ve sık sık, sisteme karşı çıkanlar aleyhinde kararlar veriliyordu. Bu yapılırken de sadece o günlerin başat felsefesi izleniyordu. Söylendiğine göre John Rockefeller şöyle demişti: “Büyük çaplı bir işin büyümesi, en sağlam olanların yaşamda kalmasından başka bir şey değildir.” “Toplumsal Darwinizm” olarak bilinen bu yaklaşım, iş yaşamının düzenlenmesine yönelik her girişimin, türlerin doğal evrimini engellemekle eşdeğerli olacağını iddia eden pek çok yandaş kazanmıştı.
Buna karşın, sermaye kurbanlarına yöneltilen bu ilgisizliğin bedeli çok yüksekti. Miyonlarca kişinin yaşam ve çalışma koşulları çok kötüydü ve yaşam boyu yoksulluktan kurtulma umudu da çok azdı.
Amerika Birleşik Devletleri, 1900 yılına gelindiğinde bile, dünyanın endüstrileşmiş ülkelerinde görülen iş kazası sonucu ölümlerde en yüksek orana sahip bulunuyordu. Endüstri işçilerinin çoğunluğu hala günde 10 saat ( çelik endüstrisinde 12 saat) çalışıyor ve rahat bir yaşam sağlamak için gereken asgari gelirin yüzde yirmisiyle kırkı arasında bir ücret eldeedebiliyordu. 1870-1900 arasında sayıları iki kat artan çocukların durumu ise daha kötüydü.
İşçi gruplarını ulusal düzeyde örgütleme çabalarının ilk örneği, 1869’da Asil İşçi Şövalyeleri Örgütü’nün kurulmasıyla ortaya çıktı. Philadelphia’daki giysi işçileri tarafından kurulan, başlangıçta gizli çalışan ve ayin benzeri toplantılar düzenleyen bir dernek olan Şövalyeler, aralarında siyahların, kadınların ve çiftçilerin de bulunduğu tüm çalışanlara açıktı. Şövalyeler, yavaş yavaş büyüdü ve 1885’te yaptıkları bir grev sonunda büyük demiryolu sahibi Jay Gould’a geri adım attırdı. Bir yıl içinde 500.000 işçiyi üyeleri arasına kattı. İşçi Şövalyeleri, buna karşın, kısa sürede eridi ve işçi hareketindeki yerini yavaş yavaş Amerikan İşçi Feferasyonu (American Federation of Labor-AFL) doldurdu. Esli bir büro işçileri sendikası görevlisi olan Samuel Gompers’in yönetimindeki AFL, herkesi üyeliğe almak yerine kalifiye işçilere ağırlık verdi. Gompers’in amaçları “açık ve basit” ve politika dışıydı: ücretlerin arttırılması, çalışma saatlerinin azaltılması ve iş yeri koşullarının düzeltilmesi. Böylelikle işçi hareketinin, daha önceki işçi liderlerinin beslediği sosyalist görüşlerden uzaklaşmasına yardımcı oldu.
Yine de işçilerin amaçlarına erişmek ve sermaye çevrelerinin de bunları vermemek istemesi yüzünden, ülke tarihindeki en şiddetli işçi çatışmaları oldu. Bu çatışmalardan ilki, yüzde 10 bir ücret kesintisine karşılık demiryolu işçilerinin 1877’de ülke çapında gittikleri Büyük Demiryolu Grevi sırasında görüldü. Grevi kırma girişimleri, Maryland’ın Baltimore, Illinois’in Chicago, Pennsylvania’nin Pittsburgh, New York’un Bufallo ve California’nın San Francisco kentlerinde ayaklanmalara ve yaygın yıkımlara yol açtı. Grev, ancak birkaç yere federal birlikler gönderilmek zorunda kalınması üzerine sona erdi.
Haymarket Alanı olayı bundan dokuz yıl sonra, Chicago’daki McCormick Harvester Company şirketinde sürmekte olan grevin tartışıldığı bir topluluğa bomba atılması üzerine gelişti. Çıkan kargaşada dokuz kişi öldü, yaklaşık 60 kişi yaralandı. Bunun ardından 1892’de Pennsylvania’nın Homestead kentindeki Carnegies çelik fabrikalarında ayaklanmalar oldu. Birleşik Demir, Çelik ve Kalay İşçileri Sendikası’nın başlatmış olduğu grevi kırmak için şirket tarafından kiralanan Pinkerton firmasının 300 detektifi üzerine ateş edildi ve bunlardan 10’u öldürüldü. Bunun üzerine Ulusal Koruma Birlikleri göreve çağırıldı ve sendikalı olmayan işçiler çalıştırılarak grev kırıldı. Sendikalar, 1937’e kadar fabrikaya alınmadılar.
İki yıl sonra, Chicago’nun hemen dışındaki Pulllman Palaca Car Company şirketinde yapılan ücret indirimleri greve yol açtı ve Amerikan Demiryolu Sendikası’nın da desteği ile ülkedeki demiryolu ağının büyük bir kesimi işlemez hale geldi. Durum daha da kötüleşince, kendiside eski bir demiryolu şirketi avukatı olan A.B.D. Adalet Bakanı Richard Olney, demiryollarını açık tutabilmek amacıyla 3.000’den fazla kişiye yetki verdi. Bunu, sendikların trenlere müdahale etmesini önleyen bir federal mahkeme kararı izledi. Ayaklanma çıkınca Başkan Cleveland federal birliklerini gönderdi ve grev yavaş yavaş kırıldı.
Grev eğilimli sendikalar arasında en şiddet yanlısı olanı Dünya Uluslararası İşçileri (International Workers of the World-IWW) idi. Batı’nın maden endüstrilerinde daha iyi çalışma koşulları sağlamak için uğraşan bir sendikalar birleşiminden oluşan IWW ya da yaygın tanımıyla “Wobblies” 1903’te Colorado’daki maden çatışmaları ve çatışmaların görülmemiş derecde şiddet kullanılarak bastırılması üzerine özel bir ün kazandı. Açıkça sınıf savaşı çağrısı yapan Wobblies, 1912 de Massachusetts’in Lawrence kentindeki dokuma fabrikalarında zorlu bir grev çatışmasını başarıyla sonuçlandırınca, çok sayıda yandaş kazandı. Buna karşın, Birinci Dünya Savaşı sırasında işi bırakma çağrıları yapınca, 1917’de hükümetin büyük tepkisiyle karşılaştı ve hemen hemen ortadan yok oldu.(108)
1885
Ermenilerin Amerika’da bazı ticari alanlarda yer almaları (109)
1885
Ermeniler, New York’ta ilk okulları olan Ermeni-Amerikan Vadookian Okulunu kkurdular. (110)
1887
Ute Kızılderili Savaşı
1887
Apsaloke Kızılderili Savaşı
1888
Ermeniler, İlk gazeteleri Aregak (Güneş) 1888 de Jersey City’de yayınlanmaya başladı. (111)
1888
Göze hoş görünen “kovboy”un başrolü oynadığı büyük hayvan üretme çiftlikleri, yeni ve renkli bir yaşam biçimini oluşturdu. Gerçek kovboy yaşamı, düşük ücretler ve ağır çalışma koşulları yüzünden romantik olmaktan çok uzaktı. Yine de 1870’lerin ucuz romanları ile XX. Yüzyılın sonlarında da John Wayne ve Clint Eastwood’un filimleri sayesinde, Amerikalıların gözündeki mitolojik etkisini sürdürmektedir.
1866-1888 arasında toplam olarak yaklaşık altı milyon baş sığır, kışı geçirmeleri için Texas’tan yola çıkarılıp Colorado, Wyoming ve Montana’nın yaylalarına götürüldü. Sığır yetiştiriciliği 1885’te en verimli noktasına erişti ve on yıldan sonra meralar aşırı otlama yüzünden uzun sevkiyatı destekleyemez duruma düştü ve bölge demiryolu hatlarıyla dolup taşmaya başladı. Sığır yetiştiricisinin hemen ardından, çiftçilerin ailelerini taşıyan üstü örtülü arabaları, yük taşıyan atları, inekleri ve domuzları gelmeye başladı. Çiftçiler, Yerleşim Yasası uyarınca topraklarının sınırlarını belirlediler ve onları yeni icat edilmiş olan dikenli tellerle çevirdiler. Yasal tapuları olmayan sığır yetiştiricileri, daha önce başıboş dolaştıkları topraklardan sürüldüler. Kısa süre sonra da romantik “Vahşi Batı” yok olup gitti. (112)
1889
Ermenilerin, Rhode Island’da Ermeni Euprate Evangelik Kilisesi’ni inşası (113)
1890
Hayalet Dansı Kızılderili Savaşı
1890
Ermenilerin Amerika’ya göçmeye devam edişleri
1890
Ermeni öğrencilerin de Amerika’ya yerleşmeye başlamaları (114)
1890
Anadolu’dan Amerika’ya Ermeni göçünün yoğunlaşmaya başlaması (115)
1890
Amerika Birleşik Devletleri 1890’dan, Kongre’nin çok sıkı kısıtlamalar getirdiği 1921 yılına kadar, yaklaşık 19 milyon göçmen kabul etti. Bu göçmenlerin çoğunluğu, İtalya, Rusya, Polonya, Yunanistan ve Balkanlar’dan geliyordu. Avrupalı olmayan kişiler de, Japonya’dan doğuya, Kanada’dan güneye ve Meksika’dan kuzeye göç ettiler.
Buna karşın, 1920’lerin başlarında, iyi ücret peşinde koşan işgücü örgütleri ile ırksal ya da dinsel açılardan kısıtlı bir göç çağrısında bulunan Ku Klux Klan ve Göçü Kısıtlama Derneği benzeri grublar arasında bir ittifak oluştu. 1924’te kabul edilen Johnson-Reed Göç Yasası, kaynak ülke kontenjanları düzenleyerek yeni göçmen dalgalarını kalıcı biçimde kısıtladı.
1930’ların Büyük Bunalım’ı da göçleri büyük ölçüde daha çok yavaşlattı. Halkın genellikle göçe ve hatta baskı altındaki Avrupalı azınlıkların gelmesine karşı olan tutumu yüzünden, 1933’te Hitler iktidarı ele geçirdikten sonra bile çok az sayıda sığınmacı Amerika’da barınak bulabildi. (116)
Kenan Mutlu Gürses