Sevgili dostlarım ve değerli müzik severler,
Benim için oldukça yoğun ve heyecanlı bir yaz sezonunun ardından, en sevdiğim mevsim olan sonbahara geldik. Pandemi koşulları halen devam etmesine rağmen yaz döneminde nihayet dinleyicilerimle konserlerde buluşmak bana çok büyük bir motivasyon ve mutluluk verdi. Her zaman söylediğim gibi, “Dinleyicilerimin bana, benim dinleyicilerime ihtiyacım var”.
Eylül ayında Bodrum’da müthiş atmosferiyle Manastır Oteli’nde, Bayburt’ta Avrupa’da Yılın Müzesi seçilen, “Anadolu’nun bozkırında açan bir çiçek” gibi gördüğüm Kenan Yavuz Etnografya Müzesi’nde, İstanbul’da Kadıköy Kalamış Festivali’nde, Güney İtalya’nın tarihi Nardo kentinde resitaller verdim. Bayburt’ta harman ve notaların buluşmasına tanıklık ettim, piyanomla müthiş bir tarlanın ortasında müziğin evrensel diliyle harmanın paylaşma ruhunu notalarımla bütünleştirdim.
Ekim ayı konserlerim de yine dolu dolu geçecek ve Türkiye’nin birçok kentinden Kuzey Kıbrıs’a dek çok geniş bir coğrafyada Edvard Grieg (1843-1907) çalacağım. Grieg, Kuzey’in Chopin’i olarak da bilinir. Benim Chopin’e olan tutkumu ise hepiniz çok iyi bilirsiniz. Norveç’in özellikle Kuzey Işıkları altında Haziran aylarında hayranlık uyandıran manzaralara ev sahipliği yapan Bergen kentinde doğan Grieg’in Norveç halk şarkılarıyla da benzerlikler içeren sonatları sadece Norveç müzik kültüründe değil, klasik Batı müziğinde de önemli bir iz bıraktı ardından…
Ekim ayı başında Ulvi Cemal Erkin ve Aram Khachaturian’ın Bilkent Senfoni Orkestrası ve Maestro Jose Serebrier ile piyano konçertoları kaydım Spotify, Apple ve Amazon listelerinde yerini aldı. Böylelikle dijital dünyada klasik müziği çok daha geniş kitlelere duyurma arzum bir kez daha karşılığını çok güzel bulmuş oldu.
Öte yandan, konser programım, 1 Ekim’de Gürer Aykal şefliğinde İzmir Devlet Senfoni Orkestrası eşliğinde sezon açılış konserinde Grieg Piyano Konçertosu’nu seslendirmemle başladı. Konserin ikinci bölümünde miyavlamalarıyla bize eşlik eden minik bir kedimiz bile vardı. Son dönemde Kadıköy’de tuşlara sıçrayan kediden sonra konserlerim kediler arasında da hayli rağbet görüyor; tüm canlılara notalarımla ulaşmaya çalışıyorum…
Ardından, piyanomun rotasını Doğu Akdeniz’in incisi güzel adaya çevirip 5-6 Ekim tarihlerinde Kuzey Kıbrıs’ta iki günlük masterclass vereceğim. Akabinde, 7-8 Ekim tarihlerinde Kuzey Kıbrıs Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ile Grieg Piyano Konçertosu’nu seslendireceğiz. Son olarak 9 Ekim’de Girne’de Gotik mimarinin en güzel örneklerinden biri olarak anılan tarihi Bellapais Manastırı’nda bir resital vereceğim.
12 Ekim’de ise beni çok heyecanlandıran başka bir konserle siz sevgili dinleyicilerimin karşısına çıkacağım. Sevgili Cem Mansur şefliğinde CRR Senfoni Orkestrası ile Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda Grieg Piyano Konçertosu’nu çalacağız.
Ardından güzel başkentimize dönüp, 15 Ekim’de Antonio Pirolli şefliğinde Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ile birlikte Grieg Piyano Konçertosu’nu seslendireceğim. Yine 19 Ekim’de Ankara’da CSO Mavi Salonu’nda bir resitalim var. CSO’nun yeni binası o kadar güzel ki burada vereceğim her konser beni oldukça heyecanlandırıyor.
28-29 Ekim’de güneye, Adana’ya doğru uzanıp, Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası eşliğinde Grieg Piyano Konçertosu’nu çaldıktan sonra 30 Ekim’de Adana’da bir resital programım var.
Sararan yapraklara neşeli notaların eşlik edeceği bir güz sezonu dileklerim ve sevgilerimle,
Gülsin Onay
Yazıları posta kutunda oku