Amerika’da Türkiye düşmanlığı hiç bitmedi, öyle görünüyor ki hiç de bitmeyecek. Dikkat edilecek olursa yıllardır Suriye’de PKK/ YPG’yi eğiten silahlandıran ve yanı başımızda bekamız için tehlike oluşturanlar sanki Amerikalılar değil.
Ortadoğu krizini yaratan, Türkiye’yi oluşan bu bataklıkta yalnız bırakan sanki Amerika değil. Yıllardır iyi niyet görüşmelerimizden bugüne kadar beklediğimiz olumlu bir sonuç elde edebildik mi?
İsrail yayılmacılığı karşısında sesini çıkarmayan ve dostluk ve müttefiklik ilişlerini yok sayan sanki Amerika değil. İsrail’in bölgedeki çıkarları için “Hiçbir müttefikimiz bizim için İsrail’den daha önemli değil” diyen sanki Amerika değil.
Ne zaman iki ülke arasında bir gerilim olsa, sorunlar başlasa, bu kez de senato harekete geçiyor. Başkanı ve kadrosunu sıkıştırıyor. Bu, bir noktada Türkiye’yi köşeye sıkıştırma politikası olarak da değerlendirilebilir.
İşte son gelişme, göz atalım:
Aralarında Senato Dış İlişkiler Komisyonu üyelerinin de bulunduğu 10 Amerikalı senatör, Başkan Joe Biden’a mektup yazarak Türkiye’de demokrasiye yönelik tehditten Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sorumlu tutulmasını talep etti.
Demokrat ve Cumhuriyetçi senatörler, Başkan Biden’a, Türkiye’nin Kürt nüfusunu haklarından mahrum bırakma, ülkedeki siyasi çoğulculuğu baltalama ve antidemokratik yollarla iktidarını sıkılaştırma çabalarından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı sorumlu tutması çağrısında bulundular.
Senatörler mektuba, “Türkiye Anayasa Mahkemesi’nin 2021 yılı Haziran ayında, ülkenin üçüncü büyük siyasi partisini feshetme amacıyla Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP) yönelik bir iddianameyi kabul etme kararına ilişkin derin endişeyle yazıyoruz” ifadeleriyle başladı.
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ülkenin en büyük Kürt yanlısı siyasi partisini dağıtmaya yönelik artan çabalarını şiddetle kınamanızı ve Türkiye’de daha fazla demokratik gerilemeyi önlemek için Avrupa Birliği’nden ortaklarımızla birlikte çalışmanızı istiyoruz” diyen senatörler, Erdoğan’ın son birkaç yıldır HDP’nin haklarını kısıtlamak için sistematik bir kampanya yürüttüğünü kaydetti.
ABD’li Kongre üyeleri, “Sizi Türkiye ile ilişkilerimizde ulusal değerlerimiz olan demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğüne sahip çıkmaya ve AB ortaklarımızla uyum içinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın herhangi bir girişimin yanlış olduğunu anlamasını sağlamaya çağırıyoruz. HDP’yi dağıtmak, üyelerini gözaltına almak veya görevden uzaklaştırmak Türkiye için ciddi olumsuz sonuçlar doğuracaktır” mesajıyla mektubu noktaladı.
Mektuba Demokrat senatörler Chris Van Hollen, Ron Wyden, Jeff Merkley, Jeanne Shaheen, Cory Booker, Ed Markey ve Sherrod Brown’ın yanısıra Cumhuriyetçi James Lankford, Thom Tillis ile bağımsız senator Ankus King imza attı.
Özetleyelim:
Türkiye aleyhtarlığında ön saflarda yer alanlar, yanı başımızdaki terör örgütlerinin yok edilmesi konusunda bugüne kadar hiç adım attılar mı? Hiç iki ülke ilişkilerinin güçlendirilmesi yönünde hareket ettiler mi?
Bizim iç meselelerimiz daha çok bizi ilgilendirir.
Hep tehdit hep tehdit. Olumlu hiçbir adım yok. Ortada bir dostluk ve müttefiklik varsa bunun gerekleri de yerine getirilmelidir.
Yanı başımızda ülkelere “demokrasi getireceğiz” sözü ile işgale başlatanların ve bölgeye yerleşenlerin öncelikle kendi kendileri ile yüzleşmeleri ve hesaplaşmaları gerekiyor. İşte Irak, Libya ve Suriye somut örnekler olarak karşımızda duruyor.
Geçenlerde Soçi’de bir araya gelen Putin ile Erdoğan arasında yapılan görüşme sonrası Cumhurbaşkanı’nın “Amerika işgal ettiği topraklardan çekilmelidir. Suriye’de daha ne işleri var?” açıklaması yapılan bu tehditlere karşı yeni bir cephe açılmasının da ayak sesleridir.
Bunlar yetmemiş gibi şimdi de hedef tahtasına İran’ı oturtmaya çalışıyorlar.
Türkiye, bölgede Amerika için çok önemli bir devlettir. Stratejik değeri vardır. Amerika’nın Türkiye ile ilişiklerinde çok daha dikkatli hareket etmesi gerektiği görüşündeyiz.
www.facebook.com/necdet.buluz